-
İçerik sayısı
557 -
Kayıt Tarihi
-
Kazandığı gün sayısı
97
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği
-
Zhou Qihao x Wang Chuqin, 2021 Çin Süper Ligi
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Güzel Sayılar ve Maç Videoları
Pırıl pırıl -
Joo Se-hyuk nexy marka yeni ekipmanı.
beşyüziki, kartal kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Bilgi / Yorum / Değerlendirme
Joo Se Hyuk'un P3alpha R ye geçtiğine dair sair forumlarda yaptığım okumalardan edindiğim bir malumat var. Evet, geçmiş olabilir... P3 alpha R nin ''aspect ratio''su, nam-ı diğer yükseklik genişlik oranı Curl P1R'ye göre daha düşük. P3 daha az ''aldatıcı'' lakin P3'le daha kolay oynanıyor, pütürler kısa olduğundan topa her türlü müdahale, özellikle atağa yönelik vuruşlar çok daha rahat ve yüzdeli yapılıyor. Bu lastiklerin kauçuklarının hamuru aynı. Dolayısıyla tekniğiniz iyiyse ve çalışkansanız, hele de Joo'nun kesmecilikteki elit seviyesi malum; uzaktan neredeyse P1r kadar dolu kesme yapabilirsiniz. P1R'nin aldatıcılığı artı uzaktan sert ve sipinli topları kesmede sağladığı rahatlık ve etkisi ile, P3alphaR'nin atağa daha elverişli olması değiş tokuş edilmiş. Joo, oyununda masaya yakın bh ataklarını arttırma lüzumunu da hissetmiş ve bu bahste ekmeğine yağ sürebilmek için P3alpha R'ye geçmiş olabilir. Şahsen yine P1R'ye, ya da muadili bir uzun pütüre dönebileceği kanaatinde olduğumu da naçizane eklemek istiyorum. Hyuk, geçmişte, kısa bir süre Feint Long2 ve Grass DTecs kullanıp sonra yine Güney Kore defansçılarının neredeyse olmazsa olmazı P1R'sine dönmüştü. Olmuş çünkü o, oturmuş o ekipman onunla, onuno yunuyla. P3'le ''daha rahat'' atak yapılıyor ve top ''pis'' gidiyor. P3 topu iyi tutuyor, daha allround. İlaveten P3 uzaktan kesme bahsinde doğrusu hiç de fena değil. Hele de Joo'nun elinde. Yeni toplar da daha ''sipinsiz''. Joo Sae Hyuk buna adeta, hem fh. lastiğinde daha önce Tackifire Drive ve Tenergy 64 kullanmış olmasına rağmen, bugün forhendinde, günümüz topuna anca sipin ''verebilen'' çin lastiğine geçerek mukabele ediyor... Yaş da ilerliyor tabii. P1R'nin balını had safhada emebilmek için uzun rallilerde, çok koşarak ve tam hareketlerle keserek oynayabiliyor olmak gerekiyor. 27-28 yaş umumiyetle düzeyi koruyarak böyle oynayabilmenin sonu.. P3alphaR Butterfly'ın Feint-Soft muadili ki Feint-Soft'u Kuzey Koreli iki en üst düzey defansçı kullanıyor, mesela Jang Song Man ve Kim Song I . Joo 2003'te Bercy'de final oynadığında, Butterfly'ın daha önceki yıllarda piyasaya sürmüş olduğu ilk jenerasyon Diode 'lardan biri ile oynuyordu. Bu seri tahtalardan çarpılma, konkavlaşma yakınmaları geldi ve modelin üretimi durduruldu. Lakin Joo'nun muvaffakiyetleriyle bu ekipmanın adı yeniden duyuldu, 2 el fiyatı arttı, aranır, sorulur oldu. Butterfly sonradan, daha pahalıya, bu tahtadan pek sınırlı sayıda özel üretimler yaptı. Kesenin ağzını güzelce açtığınızda özel sipariş Diode'unuzu Butterfly-Japonya'da yapıyorlardı. Belki hala da yapıyorlardır. Butterfly, Joo'nun 2003 muvaffakiyetini izleyen dönemde Joo Se Hyuk tahtasını üretti. Lakin bu tahtanın terkibi ilk jenerasyon Diode'lardan farklıydı. Bu Joo Se Hyuk tahtalar, bir bakıma ikinci katmanına yumuşak bir ağaç konmuş daha ince katmanlı Mazunov tahtalardı. Joo'nun bu yeni tahtaları denememiş olduğunu tasavvur etmek benim için ziyadesiyle müşkül. Lakin Se Hyuk'un çok uzun bir süre, sapı Joo Se Hyuk tahtasının sapıyla kaplı Diode tahtalarla oynadığı da malum. Ona ''alışmış'', beden ona akortlu. Son yıllarda ise içi dışı Joo Se Hyuk tahtalarla oynuyor idi. Sonra Joo Butterfly'la çalışmayı bıraktı. Bugün Güney Koreli defansçılardan Seo Hyo Won özel yapım Diode tahtalardan biriyle oynuyor hala. Bu günkü Diode V adında piyasaya sürülmüş olan tahta , iki çeşit ağaçtan,neredeyse 5 eşit kalınlıkta katmanları olan 1. jenerasyon Diode'lardan bambaşka bir tahta. Diode 5' i canlı tetkik etmiş olmamakla birlikte resim, yazı ve videolardan edindiğim malumatlar uyarınca şunları söyleyebiliyorum: - Diode5'in ''hızı'' ağırlığı, ebadı,''kontrolü'' ve ''sipinliliği'' Joo Se Hyuk ve Diode'a az çok yakındır, Diode V onların muadilidir. - Diode V'in üst katmanı muhtemelen, şimdiki Hadrawshield'lerde kullanıldığı gibi, eski Matsushita Pro'larda kullanılan üst katman. Alt katmanlar da eski Joo Se Hyuk tahtalarda kullanılan katmanlar olabilir. En azından merkezindeki çekirdek katmanın Mazunov'da da kullanılan ağaç olduğu konusundaki kanaatimi ifade etmek istiyorum. Yanılıyorsam, doğrusunu yazınız. Diode V'i bugün Ruwen Filus'un kullandığını görüyoruz. Emin olunuz, şayet Filus Diode V saplı Joo Se Hyuk mu kullanıyor yoksa harbi Diode V mi bilseydim, onu da buraya yazmakta zerre tereddüt etmezdim. Nexy Joo Sae Hyuk'un ise üst katmanı limba gibi görünüyor. Diğer özellikleri açısından da bu tarz tahtaların muadili olduğu kanaatindeyim.- 5 yanıt
-
- 2
-
-
-
Sayın Esrarte, Kim, kim belirtiyor, belirten kim? Markalar arasında ''Lastik'' diye bir marka var da, süngerin sertliklerini mi belirtiyor? Eğer öyleyse, sünger sertlikleri sadece ''Lastik'' markalı lastiklerde mi belirtiliyor? Başka markalarda belirtilmiyor mu süngerin sertlikleri? Peki bir süngerin değişik sertlikleri var, onlar belirtiliyor, tamam. Peki ya farklı süngerlerin değişik sertlikleri, onlar belirtilmiyor mu? Yoksa, alıntı cümlesini bir kez daha okuduktan sonra, şuracığa, kendi kendime ''haklısınız, dikkat etmemişim aceleye gelmiş, orasına dikkat etmemişim, telefonla yazdığımdan böyle olmuş'' falan diye yazıp, sonra da kendi kendime bu yazdığımı okuyup mu avunayım? Velhasıl, bahis konusu rakamlar sünger sertliklerini ölçülendirmede kullanılıyor. Üst lastikler ayrı bir bahs. Bu konudaki sayılar üst lastiği değil, alttaki süngerin sertliğini ifade etmeye yaradığından, ''lastik sertliği'' yerine ''sünger sertliği'' veya ''lastiğin süngerinin sertliği'' terimi kullanılırsa baklava olur. Sayın Luctost da zaten daha başlarken bu yönde hareket etmiş; konu başlığına ''Sünger'' yazmış.
-
Wang Chuqin Hou Yingchao'ya Karşı, Çin Ulusal Takım Şampiyonası 2021
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Defansif Oyuncu Videoları
Hou Yingchao All+/ Off- bir tahta üzerinde forhendinde Çin lastiği, bekhendinde ise 1.4-1.7 veya 1.7-1.9 Spectol kısa pütür kullanıyor. -
Sayın Luctost, bende, tayin ettiğiniz fiyat aralığı içinde, sayın Myilik'in mükemmel bir seçim yapmış olduğuna dair bir kanaat hasıl olduğunu ifade etmek istiyorum. LKT Pro serisinden lastiklerle oynamış idim. Fiyatlarına göre şaşırtıcı derecede kaliteli ve uzun ömürlü olduklarını söyleyebilirim. Hele de oyun haricinde bir raket kılıfında veya çantada tutulup, hava ve güneş ışığıyla olan teması aza indirgenerek saklanırsa, lastiklerin ömrü maksimuma çıkacaktır. Piyasadaki herhangi bir hazır rakete göre bu kombo, oyunun kendisiyle kuracağınız iletişimi canlandırma ve topla yaptıklarınızın ortaya çıkması bahsinde, çok daha destekleyici olacaktır.
-
İş iddialı yanlış bilgi ise, lütfedip doğrusunu, neden ''hiç bir kısa pütür düz lastiğe yakın blok yapamaz''mış, arguman neden ''çok'' yanlışmış, yazınız, nasiplenelim. Bir mecliste ''bu bilgi yanlıştır'' diye ortaya çıkınca, bu, onu söyleyene doğrusunu da söyleme yükümlülüğünü getirir.
-
Kısa pütür düz lastiğe yakın bulok yapabilir denmiyor ki zaten, ortada böyle bir şey yok. Pütür zaten bulok yapamaz, buloğu pütürlü veya düz lastikli oyuncu yapar. Konuyu oyuncu ve oyuncunun deneyimi üzerinden görmek ve ifade etmek yerinde olur. Ne de olsa bahis konusu işlevlerin enerjisi oyuncudan gelmektedir, ekipmandan değil. Ekipman kendi kendine iyi veya kötü buloklar falan yapmamaktadır. İtiraz edilecekse de, bunun olması için asgari bir gerek ve yeter koşul var. Önce itiraz edilen şeyi, konuyu, doğru ifade etmek gerekir ki, bunun üzerine itiraz bina edilebilsin. Kısa pütürlü lastiklerin topla temasına pütürlerin aralarındaki boşluklar da dahil olur. Düz lastikteki gibi temasın gerçekleştiği alanın tamamı topa değmez. Dolayısıyla kısa pütürler sipinli topa düz lastiklerden daha az reaksiyon verir, falsodan daha az etkilenirler. Bu manada kısa pütürlü lastiklerle bulok daha kolaydır. Yalınızca bulok değil, sipinli her tür topa kısa pütürle müdahele etmeyi, düz lastiğe göre daha kolay buluyorum. Kendim böyle deneyimledim. Başka oyuncuların da oynayıp, durumu benzer şekilde ifade ettiklerine tanık oldum. Ha, bulok sırasında kısa pütürün açısını ayarlamak düz lastiğe göre daha zordur, kısada açı iyi ayarlanmazsa bulok yaparken top kayar düşerlere falan ise hiç giremeyeceğim. Sayın Bilal OLGUN, bu bahiste sizi Liang Geliang, Gao Jun, Liu Guoliang, M.Falck, Mima Ito, He Zhi Wen ve tüm bir doğulu batılı, kısa pütür şeykhend, penhold hitter- bulokır kuşağına havale ediyorum, isterseniz derdinizi onlara anlatabilirsiniz.
-
Muhakkak, muhakkak... Bir kere bu soru öyle bir sorulmuş ki, soran, bizden kendi yaşadığını, kendi deneyimlediğini, bizim dillendirmemizi ister gibi soruyor, bunun sorumluluğunu, bu işi bize yıkıyor. Oysa bunu kendisinden başka kimse yerine getiremez. Kısa pütürlü bir rakibe karşı oynayınız, ona hiç sipin yapmayınız, böyle oynayıp, ondan gelen topları dikkatle tetkik edip, o oyuncuyla, o oyun deneyiminize ilişkin olarak sualinizin cevabını alınız. Sahip olduklarımız arasında, deneyimimizle kazandığımız bilgi ile ödünç aldığımız bilgiyi birbirinden ayıralım. Deneyimimiz üzerinden konuştuğumuzda harbi konuşmuş oluruz. Ben bunu böyle yaşadım veya ben bunu böyle okudum ya da bana böyle söylendi diye sözümüzün kaynağının ayırdında olmak, iktiza ettiğinde de belirtmek ehemmiyetli. İlaveten, bu iki bilgi edinme yolunun her ikisini de kucaklamayı ihmal de etmeyelim. Velhasıl, suali umumi bir soru telakki edip, cevaben satırlarımı bu telakki üzerinden kaleme aldığımı ifade etmek istiyorum. ''Genellemelerle düşünür, özelde yaşarız'' sözü yerindedir. Herkesin biricik, eşsiz olduğunu hatırlamak ve her durumu kendi başına ele almak gerekir. Mesela artık üretilmeyen bir parçanın yerine yenisini, elle yeniden yaparken veya benzer başka bir parçayı oraya uysun diye modifiye ederken ve yerine takarken çıkan sorunları halledip, çözerkenki gibi. Mesela, deprem sonrası her göçüğün eşsiz olduğu ve her altta kalanı kurtarmak için, işçilerin o an, kütlelerin oradaki özel durumuna uygun, eşsiz bir yol izlemesinde olduğu gibi. Önemli olan gözünü açmak ve bahis konusu doğrunun umumi mi hususi mi olduğunun ayrımını yapabilmek. İkisini de dışlamadan, hem özel hem de genel doğruyu ayırdedelim. Ve ikisini de kucaklayalım. Pütür kullanan oyuncunun yaptığı bulok, şutop, şut, kesme ve sipinks hareketleri düz lastikle oynarken yaptığımız hareketlere çok benzer. Sipinsiz oynandığında bu nispeten az aldanışa sebep olur. Ne de olsa pütürcü de topa ''düz'' vurmakta ve top da ''düz'' gelmektedir. Sipinli oynarsak da, pütür topun sipinini yediğinden, rakibin yaptığı hareket düz lastikle yapılanın aynısı gibi görünse de, pütür, topun hız, frekans ve tonunu bir anda değiştirir. Arada gayretimize rağmen rakibin hiç zorlanmıyormuş gibi karşılık vermesinin yarattığı psikolojik faktörler ise apayrı bir bahs tabii. Velhasıl, bunlara intibakımızın artması deneyimimizin artmasıyla, oynamakla olur.
-
Evvela, aşağıdaki satırları, üstteki cümlede ''pütür'' sözcüğüyle kastedilenin ''kısa pütürle oynama yolu, kısa pütür kullanarak oynamak, kısa pütürle oynama sistemi veya yaklaşımı'' olduğunu kabul ederek, öyle varsayarak, bunun üzerinden kaleme aldığımı ifade etmek istiyorum. Kısa pütürle oynayış, yalnızca sizin yapacağınız hatalardan sayı almak, size hata yaptırmak üzerine kurulu değildir. Hangi ekipmanla oynuyor olursanız olun, her oyun tarzı rakibin yapacağı hatalardan sayı almayı zaten içerir. Lakin kısa pütür kullanarak oyun, bundan daha da fazlasını ihtiva eder. Kısa pütür, yüzey özelliği nedeniyle falsodan az etkilendiğinden, kullanana, sipinkslere, kesmelere, kısaca falsolu toplara karşı, düz lastiğe nispetle çok daha rahat direk atak yapabilme imkanı tanır. Burada, ''şüphesiz bu hususta tekniğiniz iyiyse'' demeye gerek bile görmüyoruz. Kısa pütürle bulok da düz lastiğe göre daha rahat yapılır. Ataklar ekseriyetle çivi (şut) şeklindedir, sert blokları ve daha nadir nispeten az falsolu sipinksleri de buna dahil edebiliriz. Bu ataklar, rakipten gelen toplar daha yükselir veya top en yüksek noktasındayken yapılır. Masaya da yakın oynanır kısa pütürle. Uzaklaştıkça etkisi azalır. Masa tenisinin ilk oynanmaya başladığında raket yüzeylerinde yalnızca tahta var idi ve bir süre sonra bu yüzeyler zımpara kağıdıyla kaplanarak oynandı. Daha sonra ise raket yüzeyleri altında sünger olmayan kısa pütürlü kauçukla ( lastikle) kaplanarak oynanmağa başlandı. 40'larda 50'lerde tüm masatenisçiler süngersiz kısa pütürle kaplanmış raketlerle oynuyorlardı. Yalınızca bu ekipmanla nice dünya şampiyonaları yapıldı. Bu gün bu yol, ''hardbat'' yolu, günümüz masatenisine paralel, başlıbaşına bir yol, başlıbaşına bir masa tenisi oynama seçeneği olarak varlığını sürdürmekte, nice hardbat turnuvaları yapılmaktadır. 50 sonlarında ise kısa pütürlü lastiklerin altlarına sünger eklenmeğe başlandı. Pütürlü lastiklerin ters çevrilerek, sünger yüzeylerin üstüne yapıştırılmasıyla da bildiğimiz düz lastik elde edildi. Düz lastiğin gelişi envai çeşit sipinkse imkan tanıdı, sipinks tekniklerini ve sipinksli oyunu aman nasıl geliştirdi nasıl geliştirdi sormayın. Aynı anda süngerli kısa pütürlerle oynamak da sürüyordu. Arada çıkan uzun pütür ve antileri de bu süreçte hatırlayalım. Tek veya her iki yüzde de süngerli kısa pütür kullanan, masaya yakın şutçu- bulokçu oyun sistemi, günümüzde nispeten az görülse de her düzeyden oyuncu tarafından kullanılmaktadır. Mathias Falck, Mima Ito, Liu Guoliang ve He Zhi Wen'i de bu bahste şöyle bir anmadan geçmeyelim hani.
-
Sayın Luctost, sualinizin cevabı evettir. Evet; hemi de onlarca, yüzlerce, binlerce kere evet. Evet, rakibimin kısa pütürlü lastiği var ise, ona da karşı hiç sipinks çekmez isem, pütürün etkisini götürmüş olurum. Elbette burada, ''pütürün etkisi'' terimini, bir hayli açıklanmaya, açılıp, çeşitli yönleriyle ortaya serilmeye muhtaç bulduğumu da gözardı etmek istemiyorum. Bununla beraber, bu konuda ne kadar analiz yapılıp, analizler kaleme alınsa da, bunların tamamı yalınızca zihinsel kalacaktır. Şurası muhakkak ki, canlı olarak tecrübe edilen masa tenisinde gerçek manada inkişaf, ancak ve ancak oynayarak, envai çeşit değişken içinde pişip, harab olarak mümkün olmakta. Bu konu, oynama alışkanlıklarımız, şartlanmalarımız, değişik rakipler ile ekipmanlara karşı oynama deneyimlerimizin yoğunluk ve seviyesi ile de ilgili. Takdir edersiniz ki, hoş, aslen takdirlerden bağımsız olarak, manzara-i umumiyyeye şöyle bir nazar edildiğinde de bu tabak gibi ortadadır; kaldı ki, bu da yetmiyormuş gibi, zaten çoğumuzun bizzat kendi canlı oyun deneyimlerimizden bildiğimiz üzre, çoğu oyuncu düz lastik kullanmakta. Dolayısıyla düz lastik ve ondan gelen toplara karşı çok daha talimliyiz. Bir bakıma, ağırlıklı olarak, düz lastiğe karşı oynamaya şartlanmış durumdayız. Ve oynadıkça da bu şartlanmayı pekiştiriyoruz. Evet; kısa pütürlü rakibime hiç sipinks çekmem, pütürün etkisini götürürüm. ''Düz'', falsosuz oynarım. ''Şutop'' oynarım. Hani maçlardan önce, ısınmak için, çaprazlarda forhend şutop, bekhend şutop oynanıyor ya, işte öyle şutop ağırlıklı bir oyun oynar, götürürüm pütürün etkisini. Ancak pütürcüler genellikle şutop oyunda iyidirler ve bir bakıma, yaygın düz lastik şartlanmasından güzel ''ekmek yerler''. Buna şarlamak değil, uyum göstermek gerekir. Aslen pütürün etkisini götürmenin en iyi yolu, sade düz oyunla değil, her çeşit elemanı kullanarak pütüre karşı bol bol oynamak, onu öğrenmek, şartlanmalarımızı zenginleştirmektir. Pütürle bir kaç vuruş da olsa bizzat oynamak da, bu tecrübeye, bu öğrenişe kendimizi açtığımız nisbette faideli olacaktır. Not: Çok kısa, alçak, sipinsiz ve pek enerjisiz servisler de kısa pütüre karşı ziyadesiyle etkili. Kısa pütür topu az tuttuğundan, böyle sipinsiz, enerjisiz, geberik toplara pütürle düz lastik kadar rahat mukabele etmek zor.
-
FAN Zhendong CHEN Menge karşı oynarsa ne olur?
beşyüziki, Timo Boll kullanıcısını yanıtladı. Forum: Güzel Sayılar ve Maç Videoları
Sun Yingsha maçının finalinde, Liu Guoliang'ın herkes alkışlarkenki ifadesi pek hoş, pek yüklü. O ifadeye bakarken gelip geçenleri sözcüklere dökmeye gayret ettim. Tutku.......Sevmek........Çalışmak........Acı.......Severek yapılmış zorlu bir çalışmanın sonrasındaki doygunluk, rahatlama......Dikkat.....Hoşnutluk......Takdir........Zorlu çalışma süreçlerinin anılarından parçalar......Bir bakış.......O zaman öyle demişti'ler.........Onun ilk geldiği gün.......Gene yaptığı o ona has hareket, bir tebessüm eşliğinde, ''ulan gene yaptı numarasını''........Anlayış.......Öğrenmek.........Bir kuşağı yetiştirmenin sessiz mutluluğu... ...daha eklenebilir. Bir ortak nokta var bu sözcüklerde. Bu ortak nokta şu: Hint tutkusu, Somalili tutkusu, Amerikalı tutkusu diye bir şeyin olmaması ama tutkunun olması. Japon, Türk, Meksikalı, Arnavut, Norveçli hoşnutluğunun olmaması ama hoşnutluğun olması. Yani belki söylerken bir ''Norveçli hoşnutluğu'' diyebiliriz, lakin hoşnutluk Norveçli, Hollandalı veya Arjantinli veya Malili değil. Acının İranlısı, Korelisi, Perulusunun olmaması. Acının olması. Anlayışın Yunanlısı, Fransızı, Rusu, Çinlisinin olmaması, Kübalı, Moğol, Nijeryalısının olmaması. Anlayışın olması. .... -
Manika Batra, Sabine Winter'a Karşı
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Defansif Oyuncu Videoları
Batra'nın aynı turnuvada, yukarıda bahis konusu olan takım arkadaşı Akula ile çeyrek final maçı. Takdir edersiniz ki, Akula'nın forhend atak hareketi Batra'ya göre daha bütün, sağlam, istikrarlı ve merkezlenmiş. Sipinks olsun, çivi olsun, Akula atak yapıp sonraki topa hazırlanırken, Batra'da bazen gözlediğimiz gibi dağılmıyor ve savrulmuyor. Manika Batra ''uzun boylu'' ve onun ''core'' yani bedenin merkezinde diyebileceğimiz, leğen kemiğinden kafatasına kadar olan alanda, omurgaya yakın bölgelerdeki kasları, maç boyunca, kol ve bacaklardaki ani yön değiştirişlerde uzuvları savrulmadan ve yalpalamadan bir arada tutacak, hareketi bir yönde yaptıktan sonra uzvu rahatça geri çekebilecek kadar güçlü değil ve dengesi bozuluyor. Zamanlama ve mesafe de haliyle bundan etkileniyor. Merkezlenemiyor ve atakta rahatça güç de üretemiyor. Winter'la olan maçında bir Winter'ın bir Batra'nın forhend ataklarına bir bakın isterseniz. Hele de Batra forhendle Winter'ın forhendine atak yaparsa, Winter çok daha sert kontralarla onu peynir ekmek gibi yiyor. Umarım, lafı ''core'' kasları çalıştırıp güçlendirmeye yarayan çalışmaların ehemmiyetine, bu çalışmaları yapmanın masa tenisinde ekmeğimize ne de güzel yağ süreceğine getirmeye çalıştığım, dikkatli okurun gözünden kaçmamıştır. Ha, Hintliler, o yogaların o dangalların memleketi farkında değil mi ''core'' kaslarını güçlendirmenin? Orasını bilemeyeceğim; dediklerim yalnızca Batra'nın oyununda gördüklerime dair.- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Sözlerime, evvela, edindiğim son malumat uyarınca, Manika Batra'nın tahtasının fiberli off bir tahta olduğunu, bekendinde de süngersiz Grass DTecs olduğunu ifade ederek başlamak istiyorum. Video lezzetli bir seçki; bununla beraber maçın tamamını da izlemek isteridim; lakin henüz böyle bir videoya ulaşamadım. Bu turnuvada Hindistan adına oynayan başka bir kadın oyuncu var, Batra'dan daha genç ve o da benzer veya aynı ekipmanla, masaya yakın, şut, blok, kesme-blok oynuyor. Hint bayan takımında, böyle oynayışın ıncığının cıncığının ele alınıp, o istikamette çalışmalar yapıldığı göze çarpıyor. Hindistan'da bir mini gelenek, bir süngersiz uzun pütürle bulok kuşağı mi oluşuyor? Bu, uzaktan kesmeci defansçı Rus ve Güney Kore'li kadınları yetiştirme geleneğini ki buna gelenek denilip denilmeyeceği bir başka bahstir, hatırlatıyor, çağrıştırıyor. Ülkemizde de, 70'li yıllar Eskişehir defansçı kızlarını hatırlayan hatırlar. Söğüt ağacıynan kaplanmış Butterfly Defence tahtaları üzerinde, bir yüz süngersiz Tibhar kısa pütür, diğer yüz süngersiz Tibhar uzun pütürle uzaktan taaak! Taaaak! Taaak! diye kesen eski Türkiye şampiyonları, klasik defansçılar... Pütür genişlik-yükseklik oranı sabitleri de yok henüz o vakit hani.. Top da 38 mm. Hani bööle güzel yani, icabında fırıl fırıl biliyo musun... Sürtünmesiz uzun pütürlerin yasaklanmasından sonra, forumlarda ''vay bu pütürlerin yerine masaya yakın kesik-buloklar için şimdi hangi ekipmanları kullanalım'' bahislerinde, ikame için en uygun lastiğin Grass DTecs olduğu kanaat ve beyanlarına pek sık rastlar olmuş idik...Ki bu bahisler zaman zaman yine açılıyor. Bununla beraber, bu beyanlarda bulunanların kaleme aldıkları satırlarda, hep DTecs'i aşırı hızlı bulup, bundan şikayet ettiklerini ve oradan da ''DTecs'in de yerine ne kullanabiliriz''e koştuklarını görüyoruz. Batra'nın oyununun, çevirip düz lastikle eşlik ettiği kesme-buloklarının, olabilecek en üst düzeyde, Grass DTecs kullanımına doğrusu pek de güzel bir emsal teşkil ettiğini ifade etmek istiyorum. Benzer bir örnek de İsveç'li Fabian Akerstrom; lakin o DTecs'den değil, daha ''yavaş'' olan Dornenglanz'dan ''ekmek yiyor''. Eğer o da en son TT Death Metal adlı pütüre geçmedi ise. Satırlarıma son verirken, şimdi sizleri, biri doğu, biri de batıdan gelen bu iki kadının kapışmasının lezzetli seçkisiyle baş başa bırakıyorum.
-
Dimitrij Ovtcharov ile Lastik Yapıştırmak
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
Çeviri yapmaksızın, videodaki önemli bulduğum bazı hususları sunuyorum: - Yapıştırmayı, yani çalışmayı gerçekleştireceğimiz tezgahta, evvela bu işte gerekli malzemelerimizi eksiksiz hazırlamak, onları el altında kullanıma hazır halde yerleştirmek. Önce yalınızca bunu yapmak. Unutmayalım ki, Beşiktaş'a gideceksek, önce odanın kapısından dışarı çıkmak üzere sandalyemizden inmeli, yere basmalı, sonra ilk adımı atmalıyız; bunu ikinci adım izleyecek, evden çıkmak, vesaite binmek diye dillendirdiğimiz bilumum süreçlerin ard arda dizilişi Beşiktaş'a gitmenin gerçekleşişi haline gelecektir. Bu sürecin, kafamızdaki daha önce Beşiktaş'a gitme deneyimlerimizin izleriyle hiçbir ilgisi yoktur. Eski Beşiktaş gidişleri geçmiş, olmuş bitmiştir, artık onlar için hiçbir şey yapamayız. Ancak elbette ki bu hatıralar şu anki Beşiktaş'a gidişimizde bize yardımcı olurlar. Şayet gözümüzü açarsak müdhiş bir keyifle de tecrübe edeceğiz ki her an yepyeni ve taptazedir. Hayatımızla ilgili her ne yapacaksak onu şu an, tam şimdi ve burada yapabiliriz. Ralli sırasında, o an topa şöyle veya böyle vurmak misali. - Gerekli malzemelerin içinde, lastik ve tahtaya sürerken fazla gelen yapıştırıcıyı silmek için kenarda bir karton bulundurmak. Unutmayalım ki, tekrarlar, yanlışlar ve tekrarlar boyunca, yapıştırıcıyı tahta veya lastiğe ne az ne de fazla, tam işimizi görecek kadar dökmede ustalaşma yolu, bu yol, işte bu yanda bulundurulan kartonlarla döşeli. Dilerim bu ustalaşma, yapıştırıcı dökmekle sınırlanmaz; su, elektrik, yiyecek ve bilumum kaynakların da akıllıca ve dikkatle kullanımı şeklinde, ülkemize ve gezegenimizdeki varoluşumuza yayılır. - Yapıştırıcıyı sürmek için geniş bir sünger kullanmak. Hem tahta hemi de lastik süngeri üzerinde, yapıştırıcıyı, topaklanmalar olmadan, yüzeyin her bölgesinde eşit kalınlıkta olacak şekilde, acele etmeden, lakin ağırdan da almadan, güzelce yayarak sürmek. - Yapıştırıcıyı tahtaya sürerken saptan tahtanın tepe-ucuna doğru sürmek. Bu hususun ehemmiyetini takdir etmenin doğrusu beni aştığını ifade etmek istiyorum. Tahmin edişleri esirgemek de gayet yerinde geliyor. Bu hususa açıklık getirmek isteyenler bu konuya yazışlarını esirgemezlerse sevinirim. - Tahta ve lastiğe yapıştıcı sürünce kendiliğinden kurumaya bırakın. Bu, sıcak havalarda 2-4 dk. diğer şartlarda 15 dk. kadar sürüyor. Bir kurumuş mu testi: Lastiğin süngerine parmağınızla bastırın, sonra parmağınızı çektiğinizde, lastikte iz kalmıyorsa artık lastik iyice kurumuş, yapıştırılmaya hazır hale gelmiş demek. Şimdi yapıştırın. - Ovçarov, yapıştırıcının kurumasını hızlandırmak için sıkça yapılageldiği üzre, elektrikli ısıtıcı, fön makinası kullanıldığında, bunun lastiği yumuşattığını söylüyor. Bunu tavsiye etmiyor. Peki öyleyse neyi, Ovçarov neyi tavsiye ediyor? Ovçarov sabırla lastiğin kurumasını beklemenizi, buna zaman ayırmanızı tavsiye ediyor. Doğrusu Ovçarov'un tavsiyesini, aslen, sabırlı olmayı tavsiye etmek, sabrı tavsiye etmek şeklinde yorumlamak için, bir hayli sabırsızlandığımı ifade etmeliyim. - Ovçarov, tahtaya bir kat, lastiğe ise üç kata kadar yapıştırıcı sürdüğünü, bunun hız getirdiğini söylüyor. - Lastiği, tahtaya sapa yakın kısmından yapıştırarak yapıştırmaya başlayın da diyor Dimitri. Bundan sonra lastiği gererek yapıştırırsanız, lastik ''sert'' ve ''hızlı'', germeden yapıştırırsanız daha ''sipinli'' olur diyor. - Bu şekilde raketimi maçtan iki gün önce yapıştırır, akabinde çantama koyar, orada tutarım da diyor. İlk gün çıkarır, bir saat oynarım; ikinci gün de artık raketim maçta oynamaya hazırdır diye de ekliyor.-
- 3
-
-
Stiga Clippa'nın, anılan meblağın altında, tedarik edilebilecek en kaliteli, kelimenin tam manasıyla mükemmel bir kısa pütür olduğuna kalıbımı basarım. Dahası bu pütür, anılan meblağın üstünde, hatta pek çok üstünde de kalite ve mükemmeliyetini aynen muhafaza etmektedir. ''Yavaş kalıyor'' tarzı atışlara itibar etmeyiniz. Bunlar, vuruş tekniklerinde mahir ve gücünün zamanlama ve patlayıcılığında kafi derecede ustalaşmış gerçek bir kısa pütür çivicisinin gülüp geçtiği lakırdılardır. Onların şutlarını izleyen sessizlik ne demek istediğimi çok daha iyi anlatmaktadır. Pekii, eğer meblağda bir tahdit bahis konusu olmasaydı yine de Stiga Clippa'yı tavsiye eder miydim? Evet; kelimenin tam manasıyla evet. İlaveten, elbette bir kerre kesenin ağzı açıldığında, hele de kullanacak kişi nasıl oynadığı konusunda, belki kısa bir video ile daha da açılırsa, kullanımın yönelimine göre, seçilecek başka pütürler de var. Açık kese bahsinde, hareket tarzım şöyle: Mima Ito Nittaku Moristo, Matthias Falck Yasaka Rakza PO, adını hatırlayamadığım başka bir kadın üst düzey çinli oyuncu da Butterfly Flarestorm 2 kullanıyor. Bir de He Zhi Wen'in bugün ne kullandığına bakardım. Sonra bu pütürleri edinip, bir süre oynayıp, içlerinden elime uygun geleniyle devam ederdim...Tabii Clippa ile oynamıyorsam.
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Stiga Clippa.
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Truls Moregardh Gionis Panagiotis'e Karşı, 2021 Avrupa Şampiyonası
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Defansif Oyuncu Videoları
-
3. Set Sendromu (çeviridir)
beşyüziki, Psychospin kullanıcısını yanıtladı. Forum: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
-Bir yöntem; bürünme: Her sayıda, durumu '' 11-10 mağlupmuşum ve bu son setmiş'' şeklinde hayal edip öyle oynamak. Burada tutum, oyun oynayan küçük bir çocuğunki gibi olursa, bu çok daha kolaylaşıyor; ''bir sihir oldu, gözümü açıp kapadım ve şimdi 11-10'muş''. Eğer buna ''bürünebilirseniz''... Maçta, sayı arasında, yöntemi hatırlayın, biraz yavaşlayın ve iyice havasına girin; 11-10 mağlupmuş gibi hissetmek için ne gerekiyorsa yapın ve öyle oynayın. Sayıyı kaybetseniz bile sonrakinde yine aynı yöntemi uygulayın; 10 - 9 gibiymiş de yapabilirsiniz bu kez. - Bir başka yöntem: O anda maçın kaç kaç olduğunu ''unutup'', yalnızca oynanmak üzere olan sayıya, onu almaya, onu oynanacak ilk ve son sayı saymaya odaklanmak ve n'olursa olsun sonraki sayıda yine aynısını yapmak. Yalnızca bunu uyguluyor, tüm enerjimizi bunu uygulamaya vakfediyoruz. Sayılar kendi kendine sayılıyor, maç tamamlanmaya doğru ilerliyor; o tarafla hiç mi hiç ilgilenmemek, zihin bunlarla meşgul olmaya başladığında, dikkatini vücuduna, kendi vücut ağırlığını hissetmeye vb. o ana geri getirip, oynanmak üzere olan sayıya, onu almaya, onu oynanacak ilk ve son sayı saymaya, her şeyin bu oynanacak sayı olmasına odaklanmak. Konsantre olmayı, tüm enerjiyi bir noktaya, hedefe, tutuma veya alana odaklamak, oraya - orada yoğunlaştırmak şeklinde tanımlayabiliriz. Konsantre oluşta, enerji ne denli küçük bir alana yöneltilebilir ve orada tutulabilirse, o denli etkili oluyor. İnce kenarlı bir pertavsız(büyüteç), gelen ışınları odak noktasına yöneltiyor, odak noktası müthiş aydınlık, sıcak ve ''etkili'' oluyor; güneş de varsa, odak noktasına koyduğunuz bir kağıt veya çırayı tutuşturabiliyorsunuz. Kağıt odak noktasının dışında tutuşmuyor ama odak noktasında tutuşuyor. Ne oluyor? Bilmiyorum. Ama öyle olduğuna kalıbımı gönül rahatlığıyla basıyor, bu olguyu konsantre kavramına yaklaşmak, bu konuda anlayış kazanmak için değerli buluyorum. Konsantre olmak, hedef-nokta dışında kalanların dışlanmasını, elenmesini, onlara enerji verilmeyip, tüm enerjinin tekrar tekrar hedef noktaya yöneltilmesini ve orada ''kilitlenmeyi''gerektiriyor. Bu bakımdan, zihin tarafından, konsantrasyonun hedefi dışında kalan her şey, dikkat dağıtıcı, engelleyici, enerji emici, istenilmeyen, rahatsız edici vb. addediliyor. Hedefi gerçekleştirmek için gerekli enerjinin yanısıra, konsantre olmanın, bu sürecin bizzat kendisi enerji gerektiriyor. Bu bakımdan konsantrasyonun sürdürülebilir olmadığını da söyleyebiliyoruz. Bununla beraber pek çok işi değişik derecelerde konsantre olma sayesinde yapıyoruz. Zihnin başka halleri de var; ve bu konu da ziyadesiyle ehemmiyetli, lakin bu başka bir bahs. Hayatımızın ilk yıllarında enerjimiz yüzen, odaklanmamış bir halde. Küçük çocukların dikkatlerinin nasıl oradan oraya gittiğini, kolay dağıldığını biliyor, bunu vücut hareketlerinde de görüyoruz. Henüz dikkatlerini bir nokta, konu, iş üzerinde toparlayıp, orada tutamamaktadırlar, zira çocuğun bedeninde bunun gerçekleşebileceği zemin daha ortada yoktur. Bu zemin oluşma halindedir. Sinir ağları, kaslar, kemikler, bilumum şeyi gerçekleştirmek için gerekli organik eşgüdüm zeminleri henüz oluşmakta, henüz katılaşmaktadır, bu insan filizlerinde. Çocuklar, büyürken konsantre olmayı şu veya bu derecede öğreniyor. Yaşayabilmeleri için öğrenmek de zorundalar. Yetişkinler çocuklara, hem ''bilerek'' çeşitli yollarla, hem de zerre farkında olmadan, kendi işlerini yaparkenki yoğunlaşmaları ve halleriyle, ''öğretiyorlar''. -
Zhou Qihao, Yeni Yıldız, 2021 Çin Olimpiyat Simülasyonu Şampiyonu
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Güzel Sayılar ve Maç Videoları
Olacağı varsa da ne Ma, ne Xu asla ve asla olmasın. Kendisi olsun. Bir dilek dileyeceksem, bu herkes için de geçerli ve o da şu : O da, herkes gibi, kendisi olsun. Nasıl ki doğa her birimizi parmak izlerimizde de aşikar olduğu üzere, zaten biricik, eşsiz var etmiş; kişinin de ancak kendisi olmak, kendini gerçekleştirmek, kendiliğinden özgün olmak durumunda olması hali kabak gibi ve masa tenisi açısından da Zhou Qihao'nun bu yola zaten girmiş olması da tabak gibi ortadadır. Ma ve Fan'ın zihinlerimizdeki şimdiye kadarki kayıtlarının yorumlarından çıkarılmış bir sonuç, bir yargı, bir izlenim, bir farzediş olan ''yenilmezlik''lerine pirim verseydi ki benzer izlenimler ve yargılar muhakkak Zhou'nun zihninde de yer etmiştir; o vakit Zhou onları yenemezdi. Bu, na-mümkün. Zhou, kendi içinde, zihninin ona tesir etmeyeceği, onu belirleyemeyeceği bir yerle temas halinde olmalıdır; o zaman onları yenecek hale gelir ve bu, bu turnuvada olmuştur da. -
Zhou Qihao, Yeni Yıldız, 2021 Çin Olimpiyat Simülasyonu Şampiyonu
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Güzel Sayılar ve Maç Videoları
Zhou'nun simülasyon turnuvası maç videoları orada. Başarısını takdir ediyorum, naçizane, bende bıraktığı izlenimi yazdım ve başarısını büyük bir keyifle kutluyorum. Yenidir. Beklenmediktir. Hayat ta öyle. Dünyanın kuvvet derecesi en yüksek turnuvasında Zhou'nun ikisini de yenip şampiyon olmasını, bu gün, doğrusu bir Fan - Ma finali izlemeye havada karada tercih ediyorum. Gözümde büyütüyorsam da, haklısınız, büyütüyorumdur da; lakin emin olunuz ki, bu büyütme, bir Fan Zendong'u, bir Ma Long'u Çin Masa tenisinin ileri gelenleriyle hınca hınç dolu bir ortamda, hepsinin gözleri önünde yenmek ne kadar büyütülebilirse o kadarlık bir büyütmedir. Ondan ne fazlası ne de az bir büyütme değildir. Sizi, naçizane, birine ''çok büyütüyorsun'' demekle, ''bende bu konuyu çok büyüttüğünüze dair bir kanaat hasıl oldu'' demenin arasındaki ayrıma dikkat etmeye davet etmek istiyorum. Zira işin aslı, bırakınız ona az -çok diye değer biçmeyi, karşımdakinin içinde ne olduğunu bilemem. Ancak kendimle aynı yerde olduğumdan ve kendi canlılığımın aracısız, direkt algılayıcısı olduğum için, kendimi bilebilir, olduğum anda kendimle, bana ne olduğuyla bağlantı kurabilir, durum elveriyorsa da onu karşımdakine ifade edebilir, onunla paylaşabilirim. Vah vah. Zhou Qihao'nun kurbanı oldular desenize şuna. Vah vaah... Doğrusu videolar, bana tam kapışmalar izlediğim intibaını veriyor. Anlamıyorsunuz, zira garip değil. Gayet anlaşılır. Yukarıda da yazdım. Seçiciler kurulununki, konfor alanında kalan, bilindik, olimpiyatta başarı konusunda emin hissettiren, daha oylamadan bile sonucun belli olduğu, kafadan bir tercih olarak görünüyor. Özellikle Ma ve Xu'nun dünyada her çeşit rakiple başa çıkacak deneyimi olduğu kabul ediliyor, ki geçmişe bakılırsa bunu da çoktan kanıtlamış durumdalar; Fan'da onlara yakın, ilaveten, daha genç. Yalnız ortada geçmişi değil bugünü, Ma ve Xu'nun yaşlandıklarını ve Zhou'nun güncel başarısı ve ateşini göz ardı etme de var. Sanki hiç öyle bir şey yokmuş gibi yapma var. Bu durumda simülasyonun da adeta dostlar alışverişte görsün diye yapılmış olması. Zhou Qihao'ya, yeniye, hayata yer açılmasını isterdim. Simülasyondaki performansıyla, bu gün, bunu hak ettiği kanaatindeyim. Riskli de olsa yeniye yer açmadılar, eskiyi seçtiler. Göreceğiz... -
Zhou Qihao, Yeni Yıldız, 2021 Çin Olimpiyat Simülasyonu Şampiyonu
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Güzel Sayılar ve Maç Videoları
Gençliği, gücü ve hala ''prime''ında olması bakımından şu seçili Çin takımında, şu an yalnızca Fan Zendong olimpiyatlarda herkesi yenebilecek evsafta görünüyor. Xu Xin ve Ma Long'un ''sarsılmaz kaya''lığı bir gerçek; lakin yaşlanıyorlar, bu yaşlanma sürüyor; henüz kadayıf aşamasına ulaşmış değiller lakin yaşlanma kendini göstermeye başladı. Teknik düzey ve deneyimleriyle bunu kapatışları, en üstte durabilmek bakımından şu an ucu ucuna. Olimpiyatlara kadar zaman var ve yaşlanma sürüyor. O zamana kadar ve olimpiyatlarda başka ülkelerden de Zhou gibi çıkış yapacak birilerinin çıkması muhtemel; hem Ma hem de Xu Olimpiyatlarda yenilgi alabilir. Ma, giderayak kapanışını elbet bir olimpiyat şampiyonluğuyla yapmak ister. Yakışır da abimize, ama o böyle olsun olmasın zaten gönlümüzde bir tahtı olan güzel bi kardeşimiz. Elimde olsaydı, her şeye rağmen yeniyi seçer, Zhou'ya bu takımda yer verirdim. Takımı oluştururken, kendini hala Ma ve Xu'nun olduğu bir yapıyla, yakın geçmişle özdeşleştirmenin sürdüğü görülüyor.. Sağlamcılık ve kaçınılmaz bayatlık...Bilinenin getirdiği konfor, sıkıcılık ve yavanlık. Xu ve Ma yenilseler bile onlar zaten Xu ve Ma, kapı gibi kariyer ve yaptıkları, koca geçmişleri orada'cılık. Ejderha yere sağlam basıyor ama ağzından çıkan alev pek öyle gür ve canlı değil. Oysa bu ateş Zhou'dur. Daha doğrusu onda, çatır çatır şampiyon olduğu bu Olimpiyat Simülasyonu turnuvası sürecinde açığa çıkan şey. -
ZLF,ZLC,ALC vb. KARBONLU TAHTALAR
beşyüziki, canonat kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Bilgi / Yorum / Değerlendirme
Gerçi tenezzül etmiş, gereksiz yere kimya konuşmuş; soruyu, sanki ortada madenden kömürün lifler halinde çıktığından bahseden biri varmışçasına iliştirmişsiniz...De, lakin bahsedilen, konu, karbon fiberinin nasıl hazırlandığı değil. O değil konu. Şundan bahs ediliyor: Yukarıdaki gibi yazıldığında, yani ''Yukarıda harflerin yan yana gelerek sonuna da bir “C” ile biten malzemeler aslında sentetik malzemelerden dokunmuş tekstil ürünlerdir. Sonrasında karbon emdirilerek işte o son harfi “C” olan hallerini alırlar'' diye yazıldığında, arileyte de, ziylona da, hepsine karbon emdiriliyormuş gibi anlaşılıyor. Bir kez daha yazayım isterseniz; ama bu paragrafı baştan bir kere daha okumak da onun yerine geçer tabii. Oysa durum, yani konu başlığında sözü edilen katmanlara dair doğru, böyle değil. ALC, ZLC ve Super ZLC'lerde Arylate ve zylon fiberleri karbon fiberleriyle birlikte örülüyor. Bu fiberler ayrı ayrı. Tahtaların katmanlarında örülerek kullanılan maddelerden biri öbürüne emdirilmiyor; arylate ve zylona karbon emdirildiği falan yok. Birlikte örülüyorlar, ALC, ZLC, Super ZLC gibi isimlerle anılan katmanlar da böyle oluşuyor. Hangisini kastediyorsanız, onu kullanırsınız. Birbirinden farklı şeyleri ifade ediyorlar. Bir şey anlatabilmek ve anlamak, ''emdirilmiş, batırılmış, birleşmiş''lerin ayrımlarını yapabilmeye, kullanırken bu ayrımları gözetmeye, dikkat ve hassasiyete bağlı. Hayatta ''emdirilmiş, batırılmış, birleşmiş vs.vs.'' demenin fark etmediği anlar da elbette vardır; söylediklerimin, bunları dışladığım şeklinde anlaşılmasını da istemem. Onlar da dahil. Bununla beraber, burada, mekanik, yapısal bir konu (ALC, SLC )üzerinde yazıyoruz. Bu konuda doğruyu, istiyorsak, deneyimimiz, dikkatimiz ve dili kullanabildiğimiz ölçüde ifade edebiliriz. Ve bu konu ''emdirilmiş, batırılmış, birleşmiş vs.vs.'' gibi sözcük ve kavramların nasıl kullanıldığının fark ettiği bir konu. -
ZLF,ZLC,ALC vb. KARBONLU TAHTALAR
beşyüziki, canonat kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Bilgi / Yorum / Değerlendirme
Arylate ya da Zylon'a karbon emdirilmiyor. Arylate ya da zylon lifleri karbon lifleriyle birlikte dokunuyor. -
ZLF,ZLC,ALC vb. KARBONLU TAHTALAR
beşyüziki, canonat kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Bilgi / Yorum / Değerlendirme
Zylon, bir japon kimya şirketi tarafından geliştirilmiş endüstriyel bir madde. Daha çok kevların yeni, japon versiyonu gibi. Had safhada sağlam ve hafif. Konuyla ilgili mesela Wikipedia'dan okuma yapılabilir. Bu tip ürünler, bıçak ve kurşun geçirmezliklerinden dolayı, hafif de olduklarından, giysi şeklinde zırh yapımında da kullanılıyor. Arylate de bir sentetik fiber, son derece sağlam ve esnek. Zylon arileytten daha ''hızlı'' . Arileytin şok emme özelliği fazla; zylon bu bakımdan ağaca daha yakın bir his ''veriyor''. Her iki madde de karbon lifleriyle birlikte dokunuyorlar; bu, karbonun sertliğini biraz yumuşatıyor. Super ZLC de Zylon-carbon dokumanın daha sık ilmeklisi, bi bakıma daha yüksek piksellisi diyebiliriz. Oncaazın da sweetspotı (tatlı noktası) diğerlerinden de geniş. Yani görsellerin, reklamların, gırafiklerin yalancısıyım diyecem lakin, oynadım; geniş Super ZLC'nin de sweetspotı diğerlerine nispeten. Masa tenisine yeni başlarken, top sıçratma çalışması yapıldığını hatırlayalım. Hani mesele, gayrı uzun süre topu raketin ortasında veya siviitsupotta tık tık tık tık düşürmeden sıçratmaktır ya. İşte bu idmanla biz siviitsupotu kendimize, bedenimize kurar, onu orada inşa eder, gayrı kendimizi, raketin ortasıyla vuracak şekilde şekillendirir, gitgide, bunun varyasyonlarında da ustalaşabiliriz.. Bu iyi yapılırsa, oynarken raketimizin tatlı noktasıyla zaten çabasızca, zahmetsizce vurur hale geliriz. Ondan sonra, oynadığımız raketin tatlı noktası dar da olsa geniş de, biz zaten tatlısıyla vururuz. Ammaaaa...Tatlısıyla vuramıyorsak o zaman tatlı noktası tahtasından da geniş tahta alsak gene vuramayız.- 11 yanıt
-
- 3
-
-