Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    493
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    83

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. Kişinin, kendi masa tenisi geçmişinde edindiği şartlanmaların, bir başka deyişle oyun seviyesiyle alakalı tecrübelerini, umumi hakikatler imişçesine beyan edip etmediğinin ayırdında olması ziyadesi ile faideli. Şöyle beyanda bulunmak var: Bu böyledir. Bir de şöyle beyanda bulunmak var: Ben bunu böyle deneyimledim. Deneyimi aktarmak ve dahi orada durup, kalanını diğer kişiye bırakmanın rahatlatıcılığı ve hürriyet getiriciliği, zaten göz önündeki şey hakkında düşünüp durmak yerine, ona sakince bakan göz sahibi için ışıl ışıl ortadadır. Beliren bir suali dillendirmeden önce, bir kez daha gözden geçirmenin, mes'eleye daha dikkatli bakmanın, pek çok kere, daha dillendirilmeden önce sualin erimesiyle neticelendiğini tecrübe ettim.
  2. Lastik te etkilenir, oyuncu da lastik üzerinden etkilenir ve etkir. Tahta ve dahi üzerindeki lastikler oyuncunun gas ve sinir sisteminin bir uzantısı olduğuynan ve de bunlar, ralli sırasında olanlar, canlı süreçler olduğuynan , dil, kelimeler de bu canlı süreçlerin kendisi deyil onun hakkında olduğuynan olup biteni olduğu gibi ifade etmek namümkün. Bununla birlikte: Mhcvx90av'nin bahsi açışında yer verdiği ''Her ne kadar oyuncunun seviyesi ve tecrübesi önemli olsa da'' cümlesini zaten ''oyuncunun etkilenişi'' olarak telakki ettiğimi vurgulamak isterim. Belli türde yapı ve malzemelerin belli tekniklerin tatbik edilmesini kolaylaştırdığı kabbak gibi ortada iken - misal kısa pütürle sipinksli toplara nispeten rahatça ''düz'' çivi çakmak, blok ve ataklar yapmak için ziyadesiyle elverişli oluşu, kafi miktarda oynayınız, böyle olduğunu takdir edeceksiniz. O vakit muhtemelen diyeceksiniz ki ''kısa pütür sipinksten o kadar etkilenmiyor'' - evet, bu kabak gibi ortada iken, ''Pütür den gelen toptan hiç bir lastik etkilenmez''e doğrusu katılamayacağım.
  3. Eveeeeet mhcvx90av, tevcih ettiğiniz sual, kanaatimce ancak, o da belki, devede kulak telakki edilebilecek bir ehemmiyet taşıyor olsa dahi - zira sizin dahi ''Her ne kadar oyuncunun seviyesi ve tecrübesi önemli olsa da; '' diyerek vurguladığınız üzre, bu bahs bana adeta ''Messi'nin giydiği ayakkabının fudboluna etkisi'' misali gelse de -yine de sualinizi naçizane cevaplamak yönünde, kapladığım alanda başlayan harekete, tuşlardaki parmaklarımı adeta esen yele kendini bırakmış bir toz parçası misali bırakarak iştirak ediyor ve bundan ziyadesiyle lezzet buluyorum. Evet mhcvx90av, şu ''pütürlü lastikten ( kısa ve uzun ayrı ayrı değerlendirilebilir )gelen top'' la başlayalım. Takdir edersiniz ki, topun çeşitli yoğunluklarda ve yönlerde dönüşleri ve de dönmeden gelişleri vardır. Siz bunların hangisinden dem vuruyorsunuz?...bunu bilmemiz lazım gelir ki bunun lastiği etkilemesinden, tecrübelerimiz nispetinde, daha sarih ve ne dediğimizi bilerek, ya da öyle zannederek bahsedebilelim. Afedersiniz, bahsedebileyim. Lakin bunu belirtmemişsiniz. O vakit: Topa nispeten az sipinks veren lastik gelen sipinksten de daha az etkilenir. Oyuncunun dopa vuruş tekniğini gatmıyom ha! Misal Donic Acuda S1, Batırfılay Tenerji 05 veya Hurricane 3'e göre spinksten daha az etkilenir. Hızlı lastikle oynuyorsan da, yüzeyi sürtünmeli veya az sürtünmeli, dönmeden, hani ''boş'' tabir edilen top gelse, sen de topu okuyamamış isen, vurduğuynan o top nassı gider biliyong mu dağlara taşlara nassı nassıı... Vuruş dağarcığını zenginleştirmek dikkatli ve de sabırlı temrinle olur. Ne denli genç isen o denli kolay olur bu, öğrenme kolay olur. Başka faktörler de var tabii lakin Pütürlü lastiklerle oynayan eşlerle dikkat ederek idman yapmayı vurgulamayayım da neyi vurgulayım.
  4. Yaptığınızla, sessizce, yalnızca maçın linkini vererek yapılan bir paylaşımın ne denli değerli olduğunu, böyle paylaşımlara ve böyle paylaşımlarda bulunan kişiler için hissetmem gereken şükranı, değerbilirliği hatırlayıp, hissetmeme vesile oldunuz Bilal, bunun için teşekkür ederim.
  5. Hele bir de daha paylaşımın başında maçın neticesi bildirilmemiş, izlememize bırakılmış olsa...
  6. Şöyle bir vidyo dikkatimi celbetti. Bende, bu vidyonun başlığındaki malumat üzre, Dr. Neuebaueaueauer'in Agressor lastiğinin orta, hatta orta-kısa pütür kılasmanında yer aldığını ifade etme zarureti hasıl oldu. Konu başlığındaki bahs uzun pütür. Orta veya kısa değil. İlaveten, Ma Long'un Amca Oğlu, evet, aynen bahsettiğiniz gibi, off tahtaya uzun pütür takma durumları oluyor. Def, all, all+ tahtalara takma durumları da oluyor. Hele de, uzun tırtıkla kesmenin zevkının de ayrı olduğunu ilave etmişsiniz. ''O keserken zevk aldığınız tahtayı edinseniz ya'' demek geçdi içimden...Ah, lakin tabii ben tecrübenizden bihaberim, siz de hiç bahsetmemişsiniz gayrı o dahta off muydu, all mıydı, def miydi...Çoğunlukla uzaktan oynuyor ve dahi kesmelerin yanısıra, hatırı sayılır miktarda sipinks atıyor, çivi çakıyorsanız o vakit all+ ve üzeri dahta edinmeyi tercih ediniz dememek için kendimi zor tuttuğumu ifade etmek isterim. Lakin dahtanız hızlandıkça, uzaktan kesiyorsanız, ayaklarınızın çalışmasının da o nisbette iyi olması zarureti vardır. Rakip bol fırıllı ve hiddetli sipinks yaptığında all+ üzeri dahtaynan bu sipinksleri kesmek rahatça geri çıkamıyorsanız müşkül olur. Hızlı dahta topu daha çok atar. Tabii takdir edersiniz ki bunlar, oyun seviyesi ve şartlar ile alakalı mevzulardır. Çok kesiyor da tek tük bitirici sipinks, çivi çakıyor iseniz muhakkak def, def+ kılasmanıngdaki dahtaları dikkate alınız. Bu tür oyun için ziyadesiyle avantajları vardır. Yani dahta ve lastik bahsi, ''ondan gazanayım derken bundan gayb ediyomg, vay bundan gazanayım derken şundan gaybediyom'' gibi görünür.
  7. mesela, şu sayfa... Friendship kombo mesela... https://www.masatenisi.com/combo-raketler
  8. Antiremanda bekent sipini kaçırmadan üstüste defalarca yapmanın ehemmiyeti ne kadar vurgulansa azdır lakin, konu, bunun ehemmiyetini vurgulamaktan ziyade, yapmaktır . Partneriniz bulok yapacak, lakiin çivili deel, nazikçe bulok yapacak da, siz dahi defalarca bekent sipinler yapacaksınız...12....20....30.....Kaçırmayınız, 20 ve fazlası yapmaya başladığınız süreçte pek çok şey edineceksiniz...yavaş, hızlı, sipinleri kaçırmadan 20 -30 tane yapabildiğiniz süreçleri gerçekleştirmeye veriniz kendinizi, düşünmeğe hacet yok bu konuda, YAPINIZ... Ayrıca her gün şınav çekiniz , sizin için uygun olacak şekilde, ne gevşek ne de aşırı yüklenerek, yavaş yavaş arttırın şınavları, yutübde nice şınav vidyoları var, dikkatle izleyiniz ve uygulayınız...
  9. Başlangıç seviyesi, temelleri öğrenenler için, rahat oynanan, kaliteli lastikler. Çin lastikleri kadar falso vermezler emmee gelen falsodan da o kadar etkilenmezler. Oyunda top tutmanız nispeten kolaydır. Nispeten yavaş da oldukları için, hareketlerinizi tam, doldurarak yapmanızı teşvik ederler bir bakıma. Bunlarnan oynamadım lakin Batırfılay'ın Pan Asia, Wakaba, Addoy gibi aşağı yukarı muadili lastikleriyle oynadım. Oyun seviyenize göre kararınızı veriniz, yeni başlıyorsanız bu ürünleri tercih etmek yerinde olur. Üç ay kadar sonra bakarsıngız vaziyete...
  10. - ''Üyeler konuya kendi görüş ve bilgilerini sunuyorlar. Yoruma katılırız yada katılmayız. Son yorumunuz bayağı bir yorum olmuş..'' - İlk iki cümleniz malum. Ayrıca yoruma kısmen katılıp, kısmen katılmadığımız da olur, bu da vardır, bunu da eklemek lüzumunu hissediyorum. Aslında bir bakıma, olan da hep budur, ne denli reddetsek de içinde kabul ettiğimiz bir parça daima vardır. Eğer manipülatif olmaktan kaçınsa idim, ''Yoruma katılırız yada katılmayız'' yerine , '''yoruma katılır ya da katılmam'' şeklinde bir değişiklik yapar idim. Bu ayrımı vurgulamayı önemli buluyorum. Yorumumun mu bayağı olduğunu , yoksa, sizde, okuyunca, yorumumun bayağı olduğuna dair bir kanaat mi hasıl olduğunu belirtmenizi isterdim doğrusu. Zira, takdir edersiniz ki, hoş, etmeseniz dahi, ikisi aynı değildir. ''Son yorumunuz bayağı bir yorum olmuş'' gibi bir yorum yerine, '' son yorumunuzu bayağı buldum, o da şundan, şundan, şundan...'' denmiş olmasını isterdim. Böyle denmiş olmasının tahayyülü dahi bende, söylenecekler olumsuz dahi olsa, bir ilgi ve rahatlama hissi oluşmasına vesile oluyor. - ''Servis kurallarında, topu saklayıp mı kullansınlar saklamadan mı kullansınlar....düşüncelerimin içinde yer almıyor..amatörce ilgilendiğim için beni pek bağlamıyor....yani bu kuralın umurunda olmayanlar kısmındayım..'' - Sizi gidi sizi.. üstteki paragrafımın 2nci ve 3üncü cümlelerinde tam da bundan bahsediyordum. ''...düşüncelerimin içinde yer almıyor..amatörce ilgilendiğim için beni PEK bağlamıyor...'' Şu PEK olmasa idi, o vakit belki de '' bu konu sizi bağlamıyor, düşünceleriniz içinde yer almıyor, lakin, yine de pekala böyle bir konunun başlığı altında yazılanlar hakkında görüş bildirme hakkını kendinize bağışlamaktan da geri kalmıyorsunuz hani '' türünden bir cevap verme yoluna gidebilir, bu katı karşılığı size tevcih edebilir idim. Lakin içimden böyle gelmedi. İyi ki yazmışsınız PEK'i. Peki, ya ''..yani bu kuralın umurunda olmayanlar kısmındayım...''a ne demeli. Valla doğrusunu söylemek gerekirse hiçbirimiz hiç bir kısımda değiliz( sunidir bu bölünme ve ayrımlar) , kısımsa hepimiz tek bir kısımdayız, orası da şimdi ve burası, burası da, bu varoluş kısım değil zaten, bütün. Amatör de olsanız, masa tenisini zaman zaman müsabaka formunda icra etmiş veya ediyorsunuzdur... Siz de karşılaşmışsınızdır ''servis elden çıkmadı, çıktı''yla, sizin de vardır topun envai çeşit kavislerinde aşikar olan, o hastası olduğumuz enerjiyle ilgili tecrübeleriniz, içinizdeki oyuncu çocukla bağlantı kurduğunuzdaki neşeniz, keyfiniz, canlanmanız. .. Özetle, konuya varoluşsal yaklaştım, müsabaka savaş kalitesi taşır, o vakit, bırak, savaş olsun, bütünlüğü içinde, hilesi hurdası, her çeşit silahlarıyla, her şeyiyle. Bir dönemi, 80 ortalarının öncesi, ekipman açısından bir serbestinin olduğu dönemi, dediğimin soluk bir tasavvuru olarak gördüğüme inandırıyorum kendimi. -''Umurun da olan arkadaşla ilgileri ve bilgileri dahilinde konuya bilgi aktarımında bulunmaya çalışıyorlar.'' - Evet -''Lütfen yorumlarımızda dilimiz fazla sürçmeden daha duyarlı olalım.....'' - Yerinde buluyorum, kısmen. Şunu da eklemek lüzumunu hissettim, '' sürçme'', dil veya ayak, insanın tasarrufunda olan bir şey değildir, dolayısıyla talep de edilemez. Ancak bu, taleb edilebiliyormuş izlenimi uyandıracak şekilde cümle kurmamıza da mani olmaz. Yine de, cümlesini kursak da, talep ve elde edilemez. Bir yolu var, lakin, bu başka bir bahs. -''Yorumlar böyle giderse Topu saklamak yerine Konuyu saklamak daha hayırlı olacak gibi. - '' Şimdi ve burada, gözümüzün önünde olup da, önceden hiç olmamış, ve dahi bir daha da tekerrür etmeyecek olan, bu herşeyimiz olan canlılıkla bağlantı kurmaya verelim kendimizi.'' Şimdi! Ekrana bak, bunu okuduğun bilgisayar veya cep telefonunun camını farket..........Şimdi! Hohla... buğulandır onu bir lahza.
  11. Bu kuralı hatırlatmış olmanız hoşuma gitdi, hafızamda 15 cm diye iz kalmış, geçerli veriyi almış oldum, dosyamdaki kaydı düzelttim. Ayrıca, paylaşımınız için kez daha teşekkür ediyorum.. Haklısınız, bu mekanik bir veri, merak eden açar okur, hiç bir kişiselliği yok, orada yazıyor, öyle kararlaştırılmış, diğer kaideler gibi. Lakin, yazmış olmanızı hiç de lüzumsuz bulmuyorum, bunu, mekanik bir bilgi verme de olsa, yapıldığı an içinde, bu konu başlığı altında, sizden gelen bir paylaşım telakki ediyorum. Estağfurullah, sürçü lisan etmediniz. Bu varoluşta, kainatta, gayrı ne derseniz deyin, şu an, şu olduğumuz yerde, en küçük bir çakıl taşından, en küçük bir ot tanesine kadar, her şey, her kes ona ihtiyaç olduğu için buradadır, o olmasaydı burada onun eksikliği hissedilir idi, bilge insanlardan okuduğum bu sözlere yürekten katılıyorum. Dilerim bunun hatırlanışı alttan alta hep sürsün. Okuyanların yaptığı çeşitli projeksiyonları hariç tuttuğumuzda, yalnızca yanyana gelmiş harfler ve dahi aralarındaki boşluklardan müteşekkil kahkahalarıma gelince, onların şahsınızla zerre kadar ilgisi yok. Size yönelik değildirler. Kahkahalarım mevcudiyetimin derinliklerinden gümbürtüyle gelirler zaman zaman. Bazen gülmeyi bir şey tetiklemiş görünür ( yukarıda, hayalimde beliren, kendilerini son derece ciddiye alan, yanyana sıralanmış ciddi, konsey üyeleri idi...''top, elden 16 cm.çıkacak, yaz kızım''.... hah hah hah hah hah!! ), bazen de görünürde hiç bir sebep yoktur...Durunuz, hemen, burada muhtemelen ''sebepsiz yere gülüyorsan delirmiş olmalısın, sebepsiz gülenlere deli denir '' diyen zihni kalıpların sizi sürüklemesine izin vermeyiniz. Sizi temin ederim, kendinizi kelimenin tam manasıyla kapıp koyverdiğiniz, gümbür gümbür bir kahkaha bırakın deliliği, herşeyi yakıyor. Ardından ziyadesiyle iyi ve taze hissetmenize yol açıyor, bunu böyle tecrübe ettim, ediyorum. Bu böyle, yapacak bir şey yok.
  12. Sitenin iletişim mailini kullanarak , durumu ifade etmek ve indirim talep etmek mümkün görünüyor.
  13. Hah hah hah hah haahhhh!!!!!...Aaaahhh hahh hahhh hahhh hahhh haaaaa!!!...Hhahhhh hah hah hah hahh hahhh hahh hahhhhhhh!!!!....Ooaaaaahhhhhh hahh hahhh hah hah hah hahhhh hhaaaaaaa!!!!...Aaaarrrhhhhh hhahhh hahrhhh hahrrhhh hahh harrhhhh!!!!!....Ahh hahh hah haaaaaa!!!!...Size teşekkür ederim kuralın doğrusunu yazdığınız ve servisin hatasını belirttiğiniz için de...eeeaahhhhh hahh hah hah hahhh hahhh hahh hahhhhh!!!!...hehh heh heh hehhhh hheahhahh hahhh hah hahh haaaa!!!....hah hah hah hah hahhhhh!!!...yyy-yahu hakemin oturduğu yerdeki mesafeden hareket halindeki topun 15 santim mi 16 mı 17 mi çıktığını nasıl net olarak kestirebilirim?...diyelim ki servis atıyorum, rakibi ve hakemi benim mi mutmain etmem gerekiyor yoksa onların mı mutmain olması gerekiyor...zira bunlar aynı şey değillerdir. Tekrar ediyorum, bunlar aynı değildirler. Neden?.. Bu başka bir bahs... İlaveten, kişilerin mesafe kestirim becerileri farklı farklıdır ve dahi ayni kişinin dahi mesafe kestirimlerinin birbirini tutmadığı deneylerle sabittir. Bu kabbak gibi ortada iken, oyuncuların hakkının yenmemesini nasıl tesis edeceksiniz.... Servis tekrar ettirilebilir mesela, mutmain hissetmediyseler.. hah hah hah hahhh! ..Şöyle denebilir, mesela, ''16 santim çıkarınız veya daha fazla, bende topu elden kuraldaki kadar çıkarmadığınız kanaati hasıl oldu, bunu gözeterek tekrarlayınız servisi '' ...mesela....2 tekrar...3üncü de de elden dik 16 çıkartıldığına mutmain olunmadıysa o vakit, hah, işte o vakit , yapıştırınız sayıyı... Ma Long'un vidyodaki servisinde mutmain oldum. Eli, topun peşisıra yükselmiş ve dahi top elden belki 10-15 santim kadar çıkmış gözükse de , servisi kuralın işaret ettiği nitelikte, manipülasyon yapmıyor elle, aşikar. Kabak gibi ortada, kabbak gibi. Elden 16 cm.çıkmadıysa da, 16'dan murat, topun elden dik olarak çıkıp, ELDEN SARİH BİR ŞEKİLDE AYRILDIĞINI kestirmek için bir referans olmasıdır. Asıl nokta, , topun serbest düşmeye geçip servis vuruşunun yapılmasından önce, elle manipüle edilmeden, dik olarak havaya atılmasıdır. Yoksa ''aaa elden16 cm. çıhmadı!!!..vaaayyyy! 16 cm.de çıhmadı'' , ''yoh yoh çıktı, vay çıkmadı'' lardan sakınalım. Şimdi ve burada, gözümüzün önünde olup da, önceden hiç olmamış, ve dahi bir daha da tekerrür etmeyecek olan, bu herşeyimiz olan canlılıkla bağlantı kurmaya verelim kendimizi. Bunun yerine, zorlanımlı, cansız , mekanik bir şekilde, rakamları, sayıları, yüzdeleri, istatistikleri, cümlelerin tekrarını geçirmemeye ne denli ehemmiyet atfetsek azdır. Top en yüksek noktasına erişip, varoluşun içinde serbest düşmeye geçtiğinde de, gayrı güzel vücudunuzla, golunuzla rakibin gözlerinden saklarmısıngız, topu kesik gösterip topsipin mi atar da, istediğiniz hileyi mi yaparsıngız, yoksa göstere göstere mi atarsıngız orası size kalmış. Şahsen kurallar andığım şekilde değişmiş, istendiğinde servis saklama serbestisi olsa, bazı servisleri saklayarak atar, bazılarını da göstere göstere atardım. Kasmazdım yani, ikisi de olsun, daha zengin.
  14. Faul servis vidyosundan ziyadesiyle lezzetyab oldum. Vidyodaki kararların ikisi hariç cümlesini yerinde buluyorum. Topun avuçtan dik bir şekilde çıkması gerekiyor, bitti. Baum'un attığı backhand servisin avucundan dik mi çıktığını berrak şekilde seçemediğimi de ilave etmek istiyorum. Ek olarak, Ma Long'a verilen sayıda top elden15 cm. çıkmış ve makul ölçüde dik gibi görünüyor idi. Gardos'la oynayan oyuncuya defalarca sayı verilmesinin lezzetyab olmamdaki kesif etkisini de burada yad etmeden geçemeyeceğim. Kerelerce sayı yiyen oyuncu kendi de şaşırıyor, tuhaftır, bu seviyede bir oyuncunun topu elden çıkarış tarzı o denli otomatikleşmiş ve de bedeniyle ilişkisi o denli kesik ki, topun elden çıkma açısını düzeltmeye başlayana kadar maç neticelendi. Katılaşmışlık. Servis atar iken topun elden dik olarak çıkması gerekiyor, evet makul sapmalar olabilir, ancak bu makul sapmanın sınırlarının da konması gerekir. 85-90 derece olabilir mesela da 80 derece olmaz...Hakemlerin, 80 ve 85-90 derece şeklinde iki farklı atış yapan robotları gözleyerek, yeteri kadar çalıştırılması ve dahi onlarda bu ayrımı net bir şekilde yapacak bariz bir şartlanma oluştuğunun anlaşılmasından sonra hakem olma sertifikası almaya hak kazanmaları mes'elesini de anmadan geçmeyelim.
  15. 80'lerin başında John Hilton evropa şampiyonu oluverdi.Tek yüzü anti tek yüzü sipinli lastik, iki yüz de aynı renkli raketi ile. Rakibin sesten hangi yüzle vurduğunu anlamasını bulanıklaştırmak için tam vururken ayaanı da yere vuruyordu ha. O günün düz lastiklerle talim etmiş yiğitlerini kırdı geçirdi....ve dahi iteetefe çift renk lastih kullanılması kaidesini getirdi. Akabinde itetefe uzun pütürlerin en boy ortalamalarını sınırlayan kaide getirdi. Bu aynı zamanda pütürlerin yanıltıcılığını azaltmaya yarıyordu. İtetefe sürtünmesiz pütürlerin kullanılmasını yasakladı. Bu yasakların külliyen yasaklanması taraftarıyım.
  16. Bıravo, tashihinizi yerinde buluyorum. Kendim dahi,metnimde bir düzenleme yaparak önceden verdiğiniz cevaba yönelik yazdıklarımı çıkarmam söz konusudur. Ancak bu ne vakit gerçekleşecektir bunu şimdiden kestiremiyorum. Değişik lastihlerin değişik sesler çıkartması bahsinde yazdıklarımda, kendimi gözden kaçırmış bulduğum bir hile var..ki bu da topa vururken bacaanın ucundaki ayaanla sertçe yere vurup, raketinden çıkan sesin algılanmasını müşkül hale getirmek. Bu hareket, tesiri kişiden kişiye değişen, anlık, mikro bir terör de yaratmaktadır. ''Evet, hep olacak olan olur lâkin iyi olmayan şeylerin olmaması için var olması gereken şeyler de vardır, olmalıdır da! '' buyurulmuş. Hiç -meli , -malı yoktur. Mevcudiyyet sizin inanç, kanaat ve büyürken edindiğiniz şartlanmalarınızı tanımaz. Gafamızdaki biyolojik bilgisayarlarımızın programlarında dosya adları olarak bulunsalar da, varoluşta ''iyi'' ve ''kötü'' yoktur. Şeyler oldukları gibidirler. Yaptıklarınızla esenlik veyahut bedbahtlık yaratmak tamamı ile size kalmıştır. Yaratmak zor ve sancılıdır, bu sancı dönüştürülüp hoş hale de getirilebilir lakin yok etmek kolaydır ve bulunduğu anda varoluşla bağlantısı kopuk, zihin hep en kolay olanı, yok etmeyi seçer. 17. yüzyılda, efendisinin ölümünün akabinde münzeviliği tercih edip, bir mağaraya çekilip ölmeden önce , ''Hagakure'' Saklı Yapraklar adlı eserini kaleme alan Yamamoto Tsunetome bakınız neler yazmış: ''Bir savaşçının Savaş yolu'nu özümsemesi gerekliliği çok doğaldır, ama sanki insanlar bu konuda gaflet içerisindedirler. Söz gelişi, -Savaş Yolu'nun özü nedir?- diye sorulduğunda, tereddütsüz yanıtlayabilen çok az kişi çıkar. Sıradan zamanlarda bu soruyu akıllarına getirmedikleri içindir. Böylelikle Savaş Yolu'nun özümsenmediğini anlarız. En büyük düşman gaflettir...Savaş Yolu anlamını ölümle kazanır. Ölüm kalım durumunda, çabucak seçilecek olan ölümdür. Tereddüte yer yoktur. Kararlılıkla ölüme ilerlemek gerekir.'' Savaşlarda ( düzenli ordu veya gerilla, gangasterlik, iş dünyası, poker, vb.)her türlü silahın kullanıldığı malum. Hoş, doğru, zaman zaman tarafların belli silahları gullanmadan savaştıkları muharebeler (mesela bir ara, ortaçağda ''crossbow'' yasaklanan silahlar arasında idi) olmuş idi. Lakin.........lakin ne demek istediğim anlaşılmıştır kanaatindeyim. Tabbak gibi ortadadır ki, müsabaka şeklinde oynandığında masa tenisi de savaş niteliği taşır. Elbette vücudumuzun esenliğine zarar vermemeyi gözeterek her türlü teknoloji ve malzemeyi kullanma serbestisi vererek Masa Tenisine bütünüyle bu kaliteyi teslim etmek isterdim. Savaşsa savaş. Bir cengel tasavvuru, turopikal, quvaaak!!! quvaaak!!!..tıssss!!..rrooarrr!!! kak kak kak kaak!!!........Müsabakaya katılıyorsun ve rakip nasıl bir ekipmanla oynuyor, ne olacak bilmiyorsun...bazılarını tanıyorsun belki ama ...Güzel bu...Böyle bir ortamda pişmek daha zenginleştirici değil mi.. Muzaffer olmak ise asıl zafer bu değil mi... Şu satırlarınızı ( Kanaatim odur ki; olaya sadece fiziksel sağlık açısından yaklaşmamak gerek. Zîra çok güzel bir spor dalının, serbest olmaması gereken şeylerin serbest olması yüzünden tarihin derin sayfalarında yok olması, sadece birey için değil insanlık için büyük bir kayıp olacaktır. Biraz önce değindiğim her türlü silahın neden kullanılmaması gerektiği hususunda ne demek istediğimin tarafınızca anlaşılmış olmasını ümit etmekteyim.) biraz daha açınız...Niye tarihin sahifelerine gömülsün masa tenisi böyle yapınca, kanaatimce pek müphem kalmış.
  17. ''Aynı fikirdeyim. Renk farklı olmalı ama. Fark bilinmeli ki ona göre farklı vuruş tekniği geliştirilsin. '' Bende, yukarıdaki ilk cümlenizin başına '' kısmen'' ibaresinin gelmesinin kuvvetle yerinde olacağı kanaati hasıl ol...ne kanaati, %100 eminim bu husustan (&100e de lüzum yok burada, sanki %99 emin olunurmuş gibi). Total olmak, kulli olmak bahsi bununla alakalıdır. İfadenizde bütün iseniz hem aynı fikirdeyim, akabinde de ''ama'' diyemezsiniz. Dense dahi, sizi temin ederim bu, biri siyah biri beyaz, iki sıçanın kemirmekte olduğu bir köke tutunmuş vaziyette, bir dipsiz ve karanlık yozluk-çürüme uçurumuna sarkmış olmaktan daha öte bir mana taşımayacaktır. Burada naçizane bir tavsiye devreye giriyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri. Lastikler farklı renklerde de olmamalı. Bununla birlikte farklı renkte lastiklerle oynamak isteyene de katiyyetle mani olunmamalı. Ancak bu renklerin tonu, topun rengiyle mükemmelen zıtlık oluşturacak şekilde olacah. Ayni renkte lastikli bir raketin bir yüzünde bütür var ise oynarıken çıkan sese dikkat buyurunuz, oradan hangi yüzle frulduğunu tesbit etmek kabildir veya edemezsiniz ve olacak olan olur. Zaten her zaman böyledir, hep olacak olan olur, başka türlüsünü gören olmadığı kat'idir. Burada naçizane bir tavsiye devreye giriyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri. Şu andaki teknolojinin elverdiği her türlü malzeme, her türlü formda,max+ lastikler de dahil, serbest olmalıdır. Tıpkı şu an yeryüzündeki silahların durumu gibi. Kişileri gullandığı ekipmanın nevii yüzünden kınamakta zerre kadar faide yoktur.. Savaş beyledir. Savaşırsan beyledir. Burada naçizane bir tavsiye daha vücut buluyor, o da şudur: söylediklerimi mübağalalı bulanların mes'eleye daha dikkatli nazar eylemeleri. Toplarda falsosunu görünür kılmak için benekler filan bulunmayacak ( böyle toplar idmanlarda pek ala kullanılabilir ve kanaatimce kullanılmalıdır da, ziyadesiyle faydalı buluyorum) ve dahi şirketlere, markalarını topun yüzeyine beyaz mürekkeple basma mecburiyeti getirmenin de nazar-ı dikkate alınmasını vurgulamak isterim. Solusyon tipi hızlandırıcıların kullanılmasını, solunması doğamızla uyumlu olmadığından, düzenli kullanıldığından, bu da alışkanlık demek ve dahi alışkanlığın kötü olması açısından, yerine, istenirse su bazlı ya da benzeri kullanılabilir pekala , burada ne demek istediğimin anlaşıldığı kanaati bende hasıl oldu...
  18. Waldner gençken servis saklamama kuralı kararlaştırılmamıştı. Ha, sonradan ittf tarafından servisi rakipten gizlememe kaidesi getirildi; uygulanıyor mu, bu alanda yaşanan deneyimler gibi konular ''Hakem Hatıraları'' başlığı altında pıtırak vermeye başlayınca, bende bunu başlıbaşına yeni bir başlık altında değerlendirme zaruriyetinin vücut bulduğu kanaati hasıl oldu...ve dahi naçizane şu satırları karalama lüzumunu hissettim. Anacağım hususlara, gerek daha önce başkalarının kaleme aldığı satırlarda rastladım, gerekse bu hususları, hayatımda bizzat tecrübe ettim, ediyorum. Takdir edersiniz ki ( hoş, takdir etmeseniz dahi bu böyledir ki o ) savaşta tek amaç muzaffer olmaktır. Harpte amaç gazanmahtır. ''Savaş Yolu'' kavramından bahs edildiğini işitmişsinizdir. Savaşta tek gaye gazanmahtır . Lütfen dediğimi, sadece muharebe etmek, silahlarla öldürmek, yahut ''düşmanı'' tesirsiz gılmak manasında, askeri bir manada almayınız. Ancak, askeri manasını da gatarak, ''savaş'' kavramını bir galite, bir nitelik olarak alınız. Çevremizde ve iç alemimizde olanların bir kalitesi biçiminde alınız. Misal, derya gıyısında, kumlara uzanmış, güneşleniyorum...buradaki kalite ''savaş değil, ''seviş''tir ( Hippilerin ''savaşma seviş'' suloganını burada hatırlatmak isterim, savaşma ve sevişme hayatın yaşanışının, enerjilerin deveranlarının nitelikleridir , bazen biri, bazen de yekdiğeri sarar içimizi, dışımızı.)...Ama mesela poker oynuyor isem buradaki kalite ''savaş'' dır, diğerlerinin paralarını yutmak istiyorum, kazanmak istiyorum. Kaatlar daatıldı, açıyorum, kare as gelmiş. Yüzümü kıpırtısız tutarak sevincimi bastırıyor, saklıyorum, gizliyorum. Kuvvetle muhtemeldir ki, diğeri anlamaz ise onu yutarım . Satırlarımın buralarında, içinizden bazılarınızda konuyu nereye getirmek istediğime dair tasavvurlar oluşmuş olsa da, hayır, oraya getirmeyeceğim. İdman yaparken, ekseriyetle, sayı almak için topu öldürmeye yönelik oynamak yerine, topu oyunda tutarak daha fazla tekrar için süreçler oluştururuz. Lakin maçta, takdir edersiniz ki ( etmeseniz dahi bu böyledir zaten ) tek amaç muzaffer olmaktır. Sair şeyler ( ''iyi oynamak'', ''oyununu oynamak'' veee ''mükemmel oynamak'') bu asıl gayenin altında kalır. Tekrar ediyorum, savaşta, pokerde, iş dünyasında, masa tenisi maçında, tek amaç, en önde gelen amaç kazanmaktır. Bu açıdan, ittf'nin koyduğu kah servis saklanmaması, kah lastiklerin farklı renkte olması mecburiyeti, kah uzun pütürlerin yükseklik-genişlik oranının sınırlandırılması ve sürtünmesiz pütürlerin yasaklanması kaidelerini bu anlayıştan yoksun buluyorum. Zira savaşta her türlü ''sahtekarlık'', ''hile'', ''onursuzluk'' ve ''kalleşliğ''e yer vardır. Dikkat ediniz, ''böyle savaşalım, bu iyidir, kazanmak- hele de kolayca kazanmak istiyorsak ki gafa, zihin hemen en golay olanı seçer, böyle çalışır- şerefsizliğin en karanlık ücralarına gitmeliyiz ''değil kastettiğim şey. Bu , başka bir bahs. Lakin savaşta her türlü ''sahtekarlık'', ''hile'', ''onursuzluk'', ''pusu'' ve ''kalleşliğ''e yer olduğunu, bunların da sıtratejiler olduğunu açıkça görmenin ehemmiyetini ne denli çok vurgulasam kifayetsiz. Bunun böyle olduğuna içinizde tamamıyla yer veriniz. Ittf'nin karar almalarında takdir edersiniz ki başka yönler vardır. Bu da başka bir bahs ve sair forumlarda da dillendiriliyor. İmkanım olsa idi malzeme, renk ve servis saklama konusundaki bütün kısıtlamaları kaldırır, öyle yol verirdim müsabakalara. Bu , külliyen bir tutum. Toptan, total, tamamıyla. Servis atarken saklanabilir, ancak top elden dikey , dikeye yakın, en az 15 cm. çıksın ve elle hiç bir falso verilmeden.
  19. Aynı yöntemi kullanıyorum, memnunum. Kuruduktan sonra raket kılıfına koyuyorum. Suyla silmeyi her oynamadan sonra yapmayı ehemmiyetli bulmuyorum doğrusu. Lastiğin yüzeyine bakıyorum, üzerindeki toz ve yağ fazla gelmiş gibi hissedersem siliyorum. Bir de, yazar iken ''veriyormuyum'' yerine ''veriyor muyum'', ''kısaltıyormuyum'' yerine ''kısaltıyor muyum'' diye yazmak lastiğin ömrünü uzatıyor. ..hah hah hah hah...latife...latife..şaka...
  20. Vidyoyu seyrederken bana olan haller neticesinde şu satırları kaleme alma ihtiyacını hissettim, akabinde de davrandım, kompüterimin ekranında zuhur eden harf ve boşlukların dizilişi aşağıdaki gibidir: İlimdeki bulgulara göre, insan gelişimi 7 yıllık evrelere ayrılır. 1. 0-7 ailede büyüme, 2. 7-14 yavaşça uzaklaşma, aile ortamı dışındaki tecrübeler açılma, 3. 14-21 seks, çocuk vücuda getirme, yeni gelen yavrunun tamamıyla muhtaç ilk yılları, 4. 21-28 anne-baba yavru 7 yaşlarına gelene kadar(bu yavrunun asgari düzeyde hayatta kalabileceği yaş) yaşıyor, sona da ölüyorlar, dişler çürüyor, enfeksiyon vd. nedenlerle. Eski zamanlardan bahs ettiğimi takdir ettiğinizi farz ederek devam edeyim. Bu 4. dilimin ortalarında hayat enerjisinin tazelenme süresi düşüşe geçmeye başlıyor. Yukarıdaki oyuncular, 7 yaş civarında, en kaabiliyetliler arasından seçilip, askeri disiplin ve bilimsel yöntemlerle yetiştirilmiş oyuncuların içinden seçilmiş en krem dö la krem'lerdir emmee-afedersiniz ama 4. yedide iseniz (Ding Ning) aynı seviyeden bir 3. yediyle yaptığınız maçta bu tazelenmenin azalması neticeyi belirliyor. Ralli sırasındaki mikro bir yavaşlama ve güle güle. Uzun ralliler sonrası yeni ralliler için tazelenip hazır hale gelme 3.yedidekilerde çok daha çabuk oluyor demekte niye bir beis göreyim ki. Ha beis görme şundan olabilir: konuşmam sürerken karşı tarafın aktarmak istediğim mesajı aldığını hissettiğim halde hala lakırdılara enerji vermeye devam ediyorsam. 3. 7 deki enerji düzeyi ve lezzet bulmayı hayatta başka bir dönemde yakalamak imkansız.Tabiat ve biyoloji beyle-pardon, böyle. Bu dönemin keyfi ne kadar çıkartılsa azdır
  21. Şu okuduklarım bende, Piranha ile oynadığınız ve bu tecrübenin zihninizdeki aksisedaları olarak da telakki edebileceğimiz bir takım düşüncelerin, berraklığı müphem muhakemesi neticesinde bu satırları karaladığınız intibaını uyandırdı. Kendimizin ve başkalarının sübjektif izlenimlerini umumi hakikatler gibi değerlendirip değerlendirmediğimize dikkat etmenin faidelerini ne denli vurgulasam azmış gibi hissettiğimi ifade etmekte herhangi bir beis görmem şöyle dursun, bir yanda harfler ekranda ardarda zuhur ederken bir yandan da parmaklarımın kompütürün tuşlarında ziyadesiyle lezzet bularak dolaştığını eklemek isterim. Anlayışım, ''oynaması kolay lastiklerin içinde en bozucusu diyebilirsiniz de, yine de ben kendi tecrübemi yaşamak mecburiyetindeyim'' anlayışıdır.
  22. Ayni şey olmadığı maymun gözü gibi ortada. O başlıktaki vurgu Ito Mima'nın oyunu, bazı maç sonuçları ile ilgili malumat da ihtiva ediyor lakin konu o değil, konu İto'nun enerjisi, oyununun parlaklığı. Yarışma neticesi değil burada asal olan.
  23. Forum sayfasında konu başlığı Sividiş Oğpın 2018 final'i görünce, neticesini de bilmediğim ve ziyadesiyle de merak ettiğim bu maçı izlemek üzere helecanla imlecimi üstüne getirip tıkladım. Lakin paylaşımın bende bıraktığı intiba, adeta gazı tamamı ile alınmış bir kola. Vidyoyu izleyip kendimiz görsek olmuyor yani muzaffer olanı. Siz söyleyeceksiniz, sizden duyacağız yani daha izlemeden...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..