-
İçerik sayısı
557 -
Kayıt Tarihi
-
Kazandığı gün sayısı
97
İçerik Türü
Profiller
Forumlar
Takvim
beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği
-
Kondüsyon geliştirmek için neler yapılmalı
beşyüziki, Ahmet Cicek kullanıcısını yanıtladı. Forum: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
Koşmak da buna eklenir. 5000, 8000, 10 000, 12 000 m. Kendinize göre, tempoyu gevşek tutmadan ama ne de aşırı zorlayarak, mesafeyi yavaş yavaş arttırarak. Haftada 1, 2, 3 kez.... Daha başka pek çok teknik var. Lakin asıl nokta, bu işe yönelimin içinizden gelmesi. Sizin bunu gerçekten istemenizdir. Kendinize karşı içten olunuz. O zaman kondüsyonunuzu geliştirmek için gerekenleri bulur ve yaparsınız.- 1 yanıt
-
- 1
-
-
Filus'un Bekhend Servisleri
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
Rakip yaptığımı yanlış anlasın, ve de bu yanlış anlama üzerinden mukabele ettiğinden, varoluşta o anda olanla bağlantısı koptuğundan, ''zannettiğinden'' ve bu zan uyarınca davrandığından hata yapsın, sayıyı da ben kazanayım. Yalnız vuruş anında yapayım değişikliğimi, hareket sürecimdeki form geçişlerinin gayrısı hemen hemen aynı olsun. Servisten kazanayım sayıyı. Daha kandırıcı ve zor farkedilebilir olayım ki puanı kazanayım. Puanlardan seti, setten maçı kazananlar sırasına girişi dokuyayım ilmek ilmek, öreyim tuğla tuğla. Vuruş anında yaptığım bu değişikliği fark edemeyecek, hoş, farketse bile yaptığım değişikliğe hemen o anda uygun şekilde mukabele edemeyecek düzeyde olanlardan yiyeyim ekmeği, kazanayım sayıyı, alayım maçı. Son olarak Joo Se Hyuk tahtasından Diode'ye, forhendde de Tenergy 5 den Tenergy Hard'a geçmiş olan oyuncumuzun bu videoda servislerini bekendinde kullandığı, topu bir hayli tutan 1.1 mm. Feint Long 3 ile atmasına dikiz. Ruwen Filus bunu maçta da yapıyor. Bu servisleri atarken bazen forhend lastiğini bazen de Feint Long 3'ü kullanıyor. Daha çok düz lastiklerle oynayan oyuncuların olduğu alemde, belli bir seviyeye kadar olan oyuncuların mukabele şartlanışları da ekseriyetle düz lastiklerden gelen toplara göre. Yeri gelmişken, Filus'un, kendi düzeyinde uzun pütürle falsolu servisten istifade eden ender oyunculardan biri olduğuna da rahatça dikkat edelim. Özellikle de maçın kritik anlarında kullandığında, uyumsuz mukabelelere sebebiyete büyük katkı sağladığı veya servisi yemese de, rakibi bu falso azalmasını da dikkate almak zorunda bırakıp sıkıştırdığından, Filus'un servisi pütürle atıştan az ekmek yemediğini söyleyebiliyoruz - düzeltiyorum - söyleyebiliyorum. Bende, burada, kısa pütür kadar olmasa da topu tutan, diğer uzun pütürler gibi topu hepten boş göndermeyen Feint Long 3 yüzeyinin hoş bir değerlendirilişiyle karşı karşıya olduğumuzu da ilave ederek, bu bahisteki sözlerimi nihayete erdirebileceğime dair bir kanaat oluştuğunu ifade etmek istiyorum. Ancak, her ne kadar bende böyle bir kanaat oluştuysa ve bir şeyi iyi yapmak hususundaki kıpırtısızlık her ne kadar yaygın olsa da, yapacağımız antremanlara bazen, videodaki gibi boyalı top kullanımının eklenmesinin falso konusundaki anlayış ve deneyimlerimize yapacağı muazzam katkıyı da yeri gelmişken anmaktan es geçemeyeceğim doğrusu. Zira en iyi oyuncuların tecrübeleriyle de açıktır ki, boyalı topla antrenman, hemen orada, oracıkta, gözümüzün önündeki topun dönüşünü mükemmelen görünür kılıyor ve bizi bu konudaki zihinsel aktivitenin ötesine taşıyıp, olanla direk bağlantı kurmamıza vesile oluyor. Boyalı top kullanımı, falso okuyuşumuza getirdiği rahatlık ve konforun yanısıra, bir müddet böyle çalıştıktan sonra, boyasız topa olanlar konusundaki kestirimlerimizin daha keskin ve yerinde olmasına, anlayışımızın da artmasına katkıda bulunuyor. Böyle de yapmakla masa tenisimizi beslemiş, ekmeğimize yağ sürmüş ve anlayış çiçeklerini sulamış oluyoruz. Bu denileni, hele de falsoya sipine hasta olanların daha da kesafetle takdir edeceklerine dair bende oluşan itimat tamdır.-
- 2
-
-
WTT Macao
beşyüziki, esrarte kullanıcısını yanıtladı. Forum: Turnuvalar / Ligler / Diğer Karşılaşmalar
Doğrusu, maç alanındaki ışıklandırmadan ziyadesiyle lezzet bulduğumu ifade etmekle yetinemeyeceğim. Chen Meng'le Chen Xintong maçı oynanırken kaleme aldığım bu satırların vesilesiyle, sözlerime şunları da ilave etmek istiyorum: Masa yüzeyi ve oynanan zeminin o mat, koyu gri tonu beni benden etdi. Bu koyu gri, bu matlık ( belki forumda hatırlayanlar çıkacaktır ) 70 sonları ve 80 lerdeki Stiga masaların üzerindekiyle hemen hemen aynı. Alanı tasarlayan ekip için bu bir ilham kaynağı olmuş olabilir mi bilemiyorum ama seçim pek yerinde. Masa tenisini, topu ve oyuncuları enfes bir konforla izleyebiliyoruz. Öyle ''İçim karardı, hiç olmazsa yerlere şöyle bir canlı renk atalım da içimiz açılsın'' türünden zırvalayan, algılamanın kendisi hakkında hiç bir şey bilmeyen, yine de sorumsuzca atıp tutan, doğrusu hiç de az rastlamadığımız akl-ı evvellere pabuç bırakılmamış ve yol verilmemiş olmasının da payı var bunda. Yaşadığımız ortamlarda kullandığımız renklerin üzerimizde güçlü etkileri olduğu biliniyor...Lakin, takdir edersiniz ki bu, başlıbaşına başka bir bahs. Yeni formatın detaylarını bilmiyorum lakin, bu yeni formatın müsabaka süreçlerini dinamikleştirdiğini dile getirmekten imtina edemeyeceğim. Bu yeni formatın detaylarını bilmesem de, maçları izliyorum ve bu deneyimden bir hayli lezzetyab oldum, oluyorum. Masanın turuncu konturları da nefis, hem beyaz hem de sarı toptan farklı, daha koyu ama masadan açık bir tonda. Rahatça seçiyoruz, şeyler gözümüze saldırılmadan birbirinden rahatça ayrılıyor. Sunuculardan, lastik yorumlarından tanıdığımız Dan'de şahane, iki büyük T harfinden yapılma W'dan oluşan WTT amblem tasarımı da. Bu ortamı gerçekleştiren yönetici, tasarımcı ve işçilere şükran. Artık tüm dünyada, söylemeye gerek bile olmayacak denli, son derece kötü toplarla oynamakta olduğumuz bahsini açmanın yerinin burası olmadığı tabak gibi ortada. Bu tabak gibi oluşa, bu konuyu bir başka başlık altında mütalaa etmenin mümkünatını da ekleyebiliriz. Bunu ekleyişte bir beis olmaması ise kabak gibi ortada. Hah, maç bitmiş; bravo Chen Xintong!! 3-0 dan 4-3 aldı. -
En Etkili Servis Çeşitleri
beşyüziki, CECEN321 kullanıcısını yanıtladı. Forum: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
Bir şey değil de ben bir hoca değilim. Onun yerine bana beşyüziki, Beşyüziki, Sayın Beşyüziki, Beşyüziki ağabey, Beşyüziki kardeş veya ey ademoğlu diye hitap edebilirsiniz. İlaveten, yazım kurallarının gerektirdiğince büyük harf ve diğer noktalama tuşlarını kullanma özenini gösterirseniz de, kendimi, hakkı verilmiş bir taleple karşılaşmış sayar, sevinirim. Hazır raketten kombo rakete geçiyorsanız, topla bedeniniz arasında, hocanızın kullandığı tahta ve lastiklerden ''bir, belki iki tık'' daha yavaş ve yumuşak bir tahta ile daha yumuşak ve yavaş lastiklerden oluşan bir alan yaratmanız icab edecektir. Bu alanın nitelikleri sayesinde topu oyunda tutmanız kolaylaşır, daha rahat oynar ve daha kolay öğrenirsiniz. Mesela, bir Butterfly Petr Korbel tahta üzerinde bir çift Xiom Vega Europe. Umarım yakında ekipman tavsiyesi formunda mesaj hakkınız açılır. Bunları, antrenörle ya da deneyimli biriyle çalışma, bir kulübe veya salona gidebilme imkanınız olduğunu veya bu imkanlara kavuşacağınızı var sayarak yazdığımı bilmenizi isterim. Böyle olursa oradakilerin kullandığı ekipmanları deneme imkanınız, deneyim alış verişiniz de olur. Yeni başlama ve ekipman bahsi ile capon kılıç sanatları tahsilinde takip edilen yol arasında benzerlikler bulduğumu eklemek istiyorum. Capon kılıç sanatı yolunda önce selamlamayı, oturma ve ayakta durmayı öğrenir, müteakiben tahta kılıçla çalışmaya başlarsınız. Önce tahta kılıcı tutmayı, kılıç elinizdeyken ayakta durmayı ve bu duruşa ''yerleşmeyi'' öğrenirsiniz. Önce temel eğitim vardır. Önce teknikleri icra edebileceğiniz zemini oluşturursunuz. Geri kalanları bunun üzerine bina edeceğiniz alandır bu. Söylemeye bile gerek yok, en önemlisi. Büyük ustalar, ileri seviyede de olsanız, şayet kafanız karışırsa hemen temellere, temel tekniklere geri dönünüz derler. Tahta kılıçtan sonra metal kılıca geçer, metal kılıçla ve ve belinizde kılıfıyla çalışmaya başlarsınız. Kılıcı tek ve çift elle tutmayı, ayakta, oturarak veya dizlerinizin üstünde yürüyerek kesme ve kılıcı kılıfından çıkarıp sokma tekniklerini öğrenirsiniz...Ama kördür bu metal kılıç ( Iaito ), kesmez henüz. Orijinal katanayla aynı ağırlıktadır, hemen hemen aynıdır, lakin onun kesmeyen bir replikasıdır. Böylece istenmeyen kesilmelerin önüne geçilmiş olur. Zira körpesinizdir, helecanınız ve enerciniz bol olmasına rağmen, gerektiği kadar deneyiminiz yoktur. Gerçek, keskin bir katanayı kılıfından olması gerekenden birazcık farklı bir açıyla çeker veya kılıfa sokarsanız, o ciletten keskin kılıç, kılıfın o pek ince yapılmış yan tarafını kolayca kesip çıkar ve de kılıfı tutan parmacıklarınızı kıyırt diye bir meltem gibi doğrayıverir de, dört parmağınızın önünüze pıtır pıtır düştüğünü gördüğünüzde dahi ne olduğunu henüz anlamazsınız. Onun için kılıç okulunda siyah kuşak olana kadar tahta kılıç ve sonlara doğru kesmeyen kılıçla çalışılır. Siyah kuşaktan sonra danlar başlar. 1.dan olunca bu, artık ''sanatı öğrenmeye hazır'' olduğunuzu gösterir, 2. danda da gerçek, keskin bir kılıçla, katanayla çalışmaya başlarsınız. Tahta kılıçla çalışmak ise hiç bir seviyede bırakılmaz, o hep sürer gider. Zihin, bir soru üretme mekanizmasıdır. Sorulan soruya bir cevap gelse bile o, bu cevabı almaz, hemen yeni sorular üretir. Bir oburdur. Kendi kendimize ''yok öyle değil de şöyle yapayım'' dediğimiz olmuştur. İçimizde, o düşündüğümüz her iki şıkkı da gören, ayırt eden, düşüncelerimizi, yargılarımızı izleyebildiğimiz bir yer vardır. İşte orayı ne kadar çok ziyaret edersek, o kadar iyidir. Varlığımızın bir niteliğidir bu. Doğduğumuzda sahip olduğumuz, bizimle gelen bir niteliktir bu. Zihninizde bir soru belirdiğinde, bunu farkediniz, acele etmeyiniz ve bu soruya dikkatle, daha dikkatle bakınız. Dikkat yöneltildiğinde soru işaretleri erimeye başlamaktadır.- 3 yanıt
-
- 1
-
-
En Etkili Servis Çeşitleri
beşyüziki, CECEN321 kullanıcısını yanıtladı. Forum: Çalışma / Çalıştırıcılık / Teknik / Taktik
He Zhi Wen, Maharu Yoshimura, Liu Guoliang, Par Gerell, Timo Boll, Vladimir Samsonov, Lin Yun Ju, Mima Ito, Werner Schlager gibi oyuncuların videolarına bir göz atınız isterseniz... Masa tenisinde izleme ziyadesiyle ehemmiyetlidir; bununla beraber topa vuruş kalitenizin artması ve envai çeşit tekniği icra edebilirliğinizin inkişafı muhakkak ki zihnin hülyalarından sıyrılıp, bu istikamette vücudunuzla, sabırla ve olup biteni an be an ayrımsayarak yapılacak çok, pek çok çalışmayı gerektirmektedir. Severek yaptığınızda çalışma bir zevktir. -
https://ooakforum.com/viewtopic.php?f=9&t=37442
- 3 yanıt
-
- 1
-
-
Victas şirketi TSP'yi sürdürmeme kararı aldı. Şu an eldeki ürünlerin kullanımı da ITTF tarafından 5 yıl sonraya kadar onaylandı. Karar 1 Ekim 2020'de alındı. Meşhur TSP pütürlerini , mesela Curl P1R'yi bundan sonra Victas markası adı altında göreceğiz. Ekipmanın formül ve biçiminin aynen korunacağı bildirildi.
- 3 yanıt
-
- 2
-
-
-
Haber: Avustralya Corona'yı sona erdirdi. Aylarca evde kaldılar ve salgın sona erdi. En son da 37.000 kişi bir arada maç izlediler. Gezegenimizin o bölgesindeki insan toplulukları, bilimin, konuyla ilgili uyarıları ve söylediklerini dikkate aldılar, basitçe, yapılması gerekenleri yaptılar, böylece ekmeklerine yağ sürdüler; bu bahiste muzaffer, şen ve esen oldular. Aynı zamanda dünyanın geri kalanı için salgın konusunda harika bir canlı örnek teşkil ediyorlar..
-
Çin lastikleri ve üzerine ayrıntılı bir klip serisi ...
-
İşaret edişiniz için teşekkür ederim. Klipte tanıtılan tahtaysa, tanıtanın, mesela ALC'yi tanıtıyorsa, ''Timo Boll ALC sert bir tahta'' demesindense, önce, ''bana göre'' veya ''deneyimime göre'' diye belirtmesi, sonra da daha önce oynadığı tercihen popüler tahtalardan 4-5 veya daha fazlasını karşılaştırarak örnek vermesi, mesela: ''ALC'yi Butterfly Petr Korbel'den sert, Zhang Jike ALC'den yumuşak buldum'' ayrıca ''Stiga Infinity V'den daha sert bir hissi var'' demesi ve bunu gözeterek farkettiği diğer detayları da aktarması önemli geliyor. Malzeme hakkında bir yorum yaparken, o malzeme hakkında kafadan, okumuş olduğun veya başkalarından duyduğun bir yorumu mu tekrar ediyorsun, yoksa hakikaten malzemenin kullanımıyla ilgili kendi canlı deneyiminin taze hatırasını mı dile getiriyorsun, bu ayrımı yapmayı önemli buluyorum. İkincisi daha kıymetli geliyor. Daha önce hep sert tahtalarla oynadıysan, belki de klibini çektiğin tahtayı nitelerken orta sert veya yumuşağa yakın diyeceksin, sana , sistemindeki kayıtlar açısından öyle gelebilir . Daha önce nispeten yumuşak tahtalarla oynamış biri isen aynı tahtaya geçtiğinde onu sert diye niteleyebilirsin, sana sert gelebilir. Buna bir de klibi izleyenin kendi deneyimlerini eklemek gerekir. Oysa tahta ne sert ne de yumuşaktır; olduğu gibidir... Bu bakımdan, klipte ''kendi deneyimime göre'' demek ve oynamış olduğumuz diğer tahtalarla mukayese etmekle, gerek yaptığımız işe ve kendimize bir güzellik, aydınlık ve rahatlama getirmek, gerekse klibi izleyecek kişinin yararı açısından, ekmeğimize daha çok yağ sürmüş olacağız. Benzer yaklaşım lastikler için de geçerli geliyor. Misal MX-P'yi test ediyorsak, sonuçlarını, mesela Tenergy 05 ve varsa diğerleriyle, MX-S'le, H3 ve diğer çin lastikleri ve arada kalanlarla artık kendi deneyim ve anlayışımıza göre detaylar vererek (spininde şöyle, kontra sipinde şöyle de, artık bulok ta da öyle de kesmede de böyle vb. diye ) aktarmak, hele de icab ettiğinde yavaş çekim de olursa baklava olur....hani klip izlerken böyle şeyler arıyorum, bulunca da lezzetyab oluyorum.
-
Dünya Çapında Bir Salgına Verilen Normal İnsan Tepkileri
beşyüziki bir konuya ileti yazdı: Sohbet ve Diğer Konular
Instagram'da gezerken rastladım; dokundu, çevirdim, buyrun: DÜNYA ÇAPINDA BİR SALGINA VERİLEN, PATOLOJİK VEYA ANORMALMİŞ GİBİ MUAMELE EDİLMESİ GEREKMEYEN NORMAL İNSAN TEPKİLERİ - Yiyecek ve yeme ile ilgili zorluklar, karşı çıkmalar, meydan okumalar - Zorlanımlı davranışlar veya bağımlılık davranışlarının yeniden nüksetmesi - Saplantılı veya davetsizce araya giren düşünce, anı veya korkular - Yaygın hale gelmiş kaygı, korku, panik ve bunalma - Depresyon, ayrışma, şaşkınlık, donma, umutsuzluk, faaliyetlerin durması - Terkedilmişlik, yalnızlık ve izole kalmışlık duyguları - Kontrol kaybı ya da güçsüzlük hissi. Kafası karışmış hissetme - Para, barınma, yiyecek ve diğer hayati ihtiyaçlara yönelik kaygı - Yeniden tecrübe edilen, aktive olan veya tetiklenen geçmiş travmalar - Artmış sağlık kaygısı ( Covid 19 veya bunun dışında bir başkası hakkında ) - Akan hikayelerin ortasında duyulmamış ve görülmemiş hissetmek - Varolan kronik ihtiyaçlar reddediliyormuş gibi hissetmek - Ölüm ve ölmek hakkındaki düşünce ve duygular - Eski ve yeni kederin yüzeye çıkması - Beklediğini bulamamış, öfke, rahatsızlık ve irrite olma duyguları - Zararı karşılamak için herkese bakmak, şefkat yorgunluğu - Tükenmiş, yorulmuş, motivasyonsuz, uyuşmuş hissetmek - Aşırı derecede odaklanmış olmak, enerji kabarmaları, dikkati başka yere çekmek için bir şeyler yapmaya devam etmek - Tükenmiş bağışıklık sistemi, diğer hastalıkların başlaması, kronikleşen öfke patlamaları Kişinin bunlarla ilgili bir desteğe ihtiyacı varsa, bunda da bir sorun yoktur. Konuyla ilgilenenler için: türkçede Peter Levine' ın ''Kaplanı Uyandırmak'' adlı kitabı var. Instagram'da da #somaticexperiencing ' e bakılabilir. -
Kısa Pütürle defansın son büyük ustalarından Hou Yingchao Wang Bo'ya karşı 2020
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Defansif Oyuncu Videoları
Hiç acelem yok delikanlı. Danışmanım da yok; yukarıda nasıl yazdığımdan da bahsettim. Acelem yok. Doğaya bak, tabiatın da hiç acelesi yok; böyle olduğu halde doğada her şey yoluna girer, yerine gelir ve her şey tamamlanır... -
Kısa Pütürle defansın son büyük ustalarından Hou Yingchao Wang Bo'ya karşı 2020
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Defansif Oyuncu Videoları
Herhangi bir başlığa ahkam kesmiş değilim. Ahkam,( ikinci a'sı şapkalı ) kişi veya kişilere, canlılara kesilir; ancak öyle olabilir; başlık cansızdır, ekranda veya kağıt üstünde bir yazı, bir iletidir; başlığa ahkam kesilmez. Ha, ''başlık altında ahkam kesmek'' şeklinde kullanmak mümkün. Lakin heyhat, yukarıda böyle de kullanılmamış. Yazdıklarımı paylaşmadan önce ( bazen de sonra ) hem içerik hem de dilbilgisi açısından gözden geçirdiğimi, bazen değişiklikler yapıp, bazı şeyleri ekleyip çıkardığımı, yazıyı ''doğal'' yazım yanlışlarından arındırmak için çalıştığımı ve bundan keyif aldığımı eklemek istiyorum. Burada yazarken kullandığımız dilin kuralları var. Kurallara uygun kullanılır ve yazılırsa ileti, iletişim berrak, etkili ve işlevsel olabilir. Dili kurallarına uygun kullanır ve yazarsam, yapacağım paylaşım anlaşılır hale gelir. Bundan her şey etkilenir. Mesela, daha deneyimsiz bir arkadaşa bir deneyimi yazarak aktarırken, mesela teknik bir konuyu izah ederken, madem yazıyorum, öyleyse gerekeni gerektiği gibi yapmam, yazım kurallarını olabildiğince gözetmem gerekir. Yazarak aktarım söz konusu ise, kanaatim budur. Hiç konu dışı bölümü falan ayrı tutmuyorum; hepsi, her şey bir bütün. Konu dışı bölümü ayrı tutmaya gerek yok, halihazırda forumda o başlık altında ayrılmış bir bölüm zaten var. Konuları uygun bölümlerde açmayı gözeterek, bir tasnife katkı sağlamış oluyoruz. Arama yapmak isteyen için bir kolaylık getiriyor bu. Evet; size katılıyorum. Forumdaşlar hakikaten de, kimi zaman telefondan kimi zaman da bilgisayarlarından katılım göstererek, fikirlerini karşı tarafın anlayabileceği şekilde bazen kısa kısa, gerekliyse uzun yazarak paylaşıyorlar. Kendi yazdığım versiyonunda, naçizane, cümledeki ikinci ''fikirlerini'' sözcüğünü çıkardım; fena olmadı sanki ne dersiniz... Forumdaşların fikirlerini paylaştığı konusunda size katılıyorum. Forumdaşlar bununla kalsalar gene iyi; forumdaşların kimi zaman telefondan kimi zaman kişisel bilgisayarlarından katılım gösterdikleri gibi zaten herkesin malumu olan olguları dahi yazmaktan geri kalmıyorlar. Evet; kesinlikle. Bunu, kişinin kendi kendisine uygulaması, bunu kişinin kendisinin gözetmesi söz konusudur. Yazıyorsa, yazım kurallarını öğrenip uygulaması onun kendi sorumluluğundadır. Herkesin okuduğu bir meclise çıkmakta, oraya yazmaktadır. Gözetmiyorsa da gözetmiyordur. Biri bunu gözetmediğinden dem vurduğunda alınıyorsa da alınsın; bu onun kendi sorunudur. İlaveten, perspektif değiştirilebilir, tamamen; şöyle: bu yaptıklarım, bu yazım ''yanlış''ları, ''hata''lar değildirler. Onlar, yalnızca yapma (yazıyı yazma )şekillerimdirler. Öyle yazmışımdır. Olup bitene şöyle bakılır: şöyle yaparsam şöyle oluyor...hımm...böyle yaparsam da böyle...hepsi bu. Yanlış veya doğru gibi yorumlara hiç girmeden, yalnızca olanları görerek. Hepsi bu. O zaman, noktadan sonra büyük harf tuşuna basmaya bir külfet olarak bakmam da; yeni bir cümleye başladığım ve de yazıma hakkını vermem için yapılması gerekeni yapabiliyor olmamın sevinç ve sağlamlığıyla, birazcık da yavaşlayarak, arada büyük harf tuşuna basarım. Topa, raketin ''sweetspot''uyla vurmak icab eder ki, top iyi gitsin karşıya... -
Kısa Pütürle defansın son büyük ustalarından Hou Yingchao Wang Bo'ya karşı 2020
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Defansif Oyuncu Videoları
Fang Bo yazılışıyla işaret edilen başka bir oyuncunun varlığını müşahade edişimi müteakiben, konu başlığını keyifle değiştirdiğimi ifade etmek isterim. Düzeltme için de teşekkür ederim.- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Kısa Pütürle defansın son büyük ustalarından Hou Yingchao Wang Bo'ya karşı 2020
beşyüziki, beşyüziki kullanıcısını yanıtladı. Forum: Defansif Oyuncu Videoları
Sayın Slowhand, öncelikle, bende, bir cümleyi ''olacak'' diye bitirip noktayı koyduktan sonra, onu takibeden yeni cümleye - hiç öyle telefon klavyesiyle yazıyordum falan gibi bir mazerete başvurmaksızın - büyük harfle başlamak gerektiğini vurgulamak lüzumunun hasıl olduğunu ifade etmek istiyorum. Takdir edersiniz ki, sözcüklerin yazımları konusunda görüş bildirecek olan kişiden, yazım konusunda en az temel eğitim derecesinde yetkin olması ve dahi bu yetkinliğin aşikar olması beklenir. Asyalıların konuşurken çıkardıkları seslerin latin alfabesiyle yazılışa dönüşme süreçlerinde farklı yaklaşımlar sözkonusu. Joo Se Hyuk, Joo Sae Hyuk veya Seo Hyo Won, Suh Hyowon gibi, Kouji Matsushita Koji Matsushita gibi, Kung Fu, Gung Fu diye yazılabiliyor. Bu farklı yazılışları doğru ya da yanlış diye nitelendirmekten ziyade; onları ''yaklaşık'' diye nitelendirmek yerinde olur. Bir çinlinin Fang Bo veya Wang Bo derken çıkardığı sesleri duyup onu latin harfleriyle kağıda düşürenin anadilinin, ingilizce, fransızca veya almanca olmasına göre de bu dönüştürmeler( yazılışlar) farklılık gösterebiliyorlar. Asyalıların çıkardığı bazı seslerin latin harflerinde tam karşılığı olmadığı gibi, asyalılar da latin harfleriyle ifade edilen bazı sesleri çıkaramıyor veya çıkarmakta zorlanıyorlar. Latin harflerinin farklı ülkelerde farklı şekillerde seslendirildiği de malum. Mesela almanlar Faber'i de ''F'' ile volkswagen'i de ''F'' ile telaffuz ederler. Flamanlar da ''van''ı ''fan'' diye okuyorlar. Bruce Lee'nin Youtube'den canlı röportajını dinleyin, Kung Fu'ya kang fu demiyor, bayağı çıkardığı sesin türkçe söylenişiyle ''gang fu'' diye telaffuz ediyor. Latin harfleriyle yazılanlara bakarsak, Kung Fu dünyada en çok Kung Fu diye yazılmıştır. Lakin Burus Lii de gang fu diyor işte. Gung Fu diye de yazanlar var. Daha çok Kung Fu diye yazılmış olduğu için Gung Fu diye yazılmasına yanlış demiyoruz.- 12 yanıt
-
- 1
-
-
Yeni Stilime Bunun Gibi Videoları Seyrederek Hazırlanıyorum.
beşyüziki, Saadettin kullanıcısını yanıtladı. Forum: Genel Konular
Fevkaladenin fevki. Hani ''kelimeler kifayetsiz'' tarzında sözcükler kullansam, doğrusu hiç de mübalağa etmiş olmayacağımı ifade etmek isterim. İçimizdeki ferahlayıp rahatlamaya, oyunculuk, yaratıcılık, neş'e ve canlılığımıza temas etmemize vesile olan bu zihin açıcı paylaşım için teşekkür ederim. Formel olandan çıkıp, onun dışında hareket ediş, keşfediş ve tadını çıkarışlara pek güzel örnekler buldum videoda. Muhakkak ki bir illet olan ciddiyetin hantal ve kalın perdesi bir nebze aralanıvermeye görsün... Formel olandan çıkmanın formel olanı reddetmek olmadığını da hatırlamak son derece önemli. Formel olan da var; ama istediğimde o alanın dışına çıkıp, orada da hareket ediyor, keşfediyor, yaratıyor ve lezzetyab oluyorum. Formel olan da olmayan da ikisi de var, ikisini de kabul ediyorum, hiç birini dışlamıyor, ikisine de yer açıyorum. Hayatım şimdi daha zengin ve canlı.- 2 yanıt
-
- 3
-
-
-
Timo Boll, raketini nasıl hazırlıyor
beşyüziki, Slowhand kullanıcısını yanıtladı. Forum: Genel Konular
Merdane, oklava, şişe, açılmamış kutu içecek vs. kullanılabilir elbet, lakin ''old school'' kol yöntemiyle yapıştırmanın lastik ve tahtayla daha direkt bağlantı kurmanız açısından üstünlüğü var. Merdane vs. gibi bir ara araç kullanımında vuku bulan lastiğin sünerek açılıp uzaması üzerinde de rahatça tasarrufunuz oluyor kolla yapıştırırken. Direkt hissediyorsunuz. Tabii vücudunuzda iseniz. -
Zhang Jike Super Zlc vs Jun Mizutani Super Zlc
beşyüziki, Aytekinsrshn kullanıcısını yanıtladı. Forum: Sohbet ve Diğer Konular
Keyifle masa tenisi oynayan iki genç görmek hoş; bununla beraber başlığa tıklayıp, sonra da videoyu izlememi müteakiben bende, şu aşağıdaki hususları da anmadan geçemeyeceğime dair bir kanaat oluştu. - Başlık ''Zhang Jike Super Zlc vs Jun Mizutani Super Zlc'' olmasına ''Zhang Jike Super Zlc vs Jun Mizutani Super Zlc'' de, lakin videoda ne bu ekipmanlar yorumlanıyor, ne bunlar herhangi bir şekilde karşılaştırılıyor, ne de bunları kullanma deneyimi üzerine herhangi bir paylaşım var. - Malum; ''vs'' sözcüğü ''versus''( karşı ) sözcüğünün kısaltılmışı, lakin böyle kullanılacaksa da ''vs.'' şeklinde yazılıyor. Bunu ben veya başka biri söylese de bu değişmiyor; böyle yazılıyor bu. - Videoda top hakkıyla görünmüyor. Zira top fon ile, arkadaki duvar ile aynı renkte. Oysa burada fon daha koyu tonda olmalı ki topu görebilelim. Ralliler sırasında topun çizdiği çizgiler sık sık kayboluyor. Böyle masa tenisi videosu çekimlerinde bu hususa riayet ( şayet topun görünmesini istiyorsanız ) olmazsa olmazdır. Haydi videoda iki arkadaş bize bu tahtalarla oynayışlarını gösteriyorlar; gösteriyorlar da, bir şeyi göstermek isteyişiniz kafi değildir; onu, karşı tarafın görebileceği hale getirmenin mesuliyeti de size aittir. Böyledir bu; bunu size biri söylese de söylemese de; bu böyledir. Arka fon koyu bir renkle boyanmak istenmiyorsa, duvar tek renkli bir veya yan yana iki çarşaf asarak yahut kitap kaplama kağıtlarıyla kaplanabilir mesela...- 2 yanıt
-
- 2
-
-
-
Rakete lastik yapıştırma konusunda yardım(Bahçeşehir / İstanbul)
beşyüziki, Ratasoy kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Tavsiyesi İsteyenler
-
Kullananlar var, kullanmayanlar var, ilaveten takıp burnunu açan ve ağız burun açık çenede takanlar var. Maske kullanıyorum, maske kullanmakla kalmıyor, siperlik de kullanıyorum. Siperlik kullanmakla da kalmıyor, mesela burnumu karıştıracaksam, gözümü oğuşturacaksam hemen öncesinde bir kez bile kaçırmadan ve bu konuda sıfır taviz vererek ellerimi sabunla yıkıyor ya da dezenfekte ediyorum. Bu maske yöntemi işe yarıyor. Kullanırsam virüsü çevreden almam, çevreye yaymam. İlaveten, çevremde insan yoksa maske ve siperliği çıkarabilirim, çıkarıyorum da. Bunu yalnızca o anın içinde yapıyorsun. Maske kullanımının zamana yayılmış halini hayal edip, sonra da bu durumu yorumlayıp, hayalinde büyütmeye, bu rüyaya enerji vermeye hiç gerek yok. Yalnızca içinde bulunduğumuz anda yaşadığımızı hatırlayalım; yalnızca bulunduğumuz anda canlılığımızla, durumumuzla bağlantı kuralım, diğerleri düşünce. O an yaklaşanlar olunca derhal takıyorum, yaklaşanlar da düşmanlarım değil zaten, yalnızca virüs aktarımını kestiğinden maske takıyorum, hepsi bu. Bunu hatırlamakla ekmeğime yağ sürmüş olurum. Sonra diğerleriyle mesafe olan alanlarda maskemi gene çıkarabilirim. Maskeyi yalnızca takmıyorum, bazen takıyor bazen çıkarıyorum; ortamda öldürücü olabilen virüs var, maskenin bulaşmasını engellediği biliniyor; maskeyi kullanıyorum. Bir şey yapıyorum, maskeyi kullanıyorum. Maske kullanımı bilim tarafından öneriliyor. Kullanımı işe yarıyor. Tüm üyelerinin bir süre düzenli kullandığı bir toplulukta yeşerecek ortam bulamayan virüs pasif hale geçiyor, salgın bitiyor, bu biliniyor. Öyle ise bu konu üzerinde düşünerek geviş getirmeyi bir yana bırakıp, herkesin bünyesinde envai çeşit halleri tetiklemesine ve bunları da rahatça dile getirip paylaşmıyor oluşumuza, bu bölgeye ışık tutup, sevecenlikle bakıp onu aydınlatmıyor olmamıza rağmen...ki bu alandaki meselelere hiç bakmadan yalnızca maske kullanımından dem vurmakla yetiniliyormuş gibi görünse de, her şeye rağmen, diğer insanlarla birlikteyken basitçe maske kullanırsam, bilime uygun hareket etmiş, salgının durması açısından hem kendimin hemi de benim gibi olan diğerlerinin ekmeğine yağ sürmüş olurum. Bu ''damlacık enfeksiyonu''dur; konuşurken, bağırırken ağızdan çıkan ve 2-2,5 metre uzağa ulaşabilen, gözle zor seçilen damlacıkların diğer kişinin ağız, burun, göz gibi sıvı taşıyan bölgelerine ulaşmasıyla bulaşıyor. Dolayısıyla maske ve siperlik kullanırsak bu yolu kesmiş oluyoruz. Virüs taşıyıp taşımadığımızı bilmiyoruz, virüsü gözle göremiyoruz, lakin bildiğimiz bir şey var, bu yalın, mekanik maske kullanma yönteminin işe yaradığını, bulaşmayı kestiğini biliyoruz. Kullanalım onu.
- 4 yanıt
-
- 1
-
-
Rakete lastik yapıştırma konusunda yardım(Bahçeşehir / İstanbul)
beşyüziki, Ratasoy kullanıcısını yanıtladı. Forum: Ekipman Tavsiyesi İsteyenler
Rulo ile açarak yapıştırırsanız, bastırmak zorunda da olduğunuzdan, bu bastırarak açma lastiğin saptan raketin tepesine kadar sünüp uzamasına neden oluyor. Bu sünme aslında lastiğin orijinal halinden farklı bir kıvama gelmesine, pütür aralarındaki mesafenin artmasına ve yüzey geriliminin değişmesine yol açıyor. Lastiğin orijinal, tasarlandığı haline müdahele etmiş oluyoruz. Evet, bir bakıma masa tenisi bir müdahale oyunudur; ancak bu müdahale o anki durumun gerektirdiği kadar olmalı, bazen pek...pek latif, bazen de hiç müdahalenin olmaması tarzında cereyan etmelidir. Kendimizde bu veçhelerin her birinin yeşermesine izin vermeliyiz. Merdane kullanırken lastiği bastırarak hamur gibi açmayınız. Asıl mesele sünger ile tahta yüzeyi arasında hava kabarcığı kalmamasını sağlamak olduğundan; buna yetecek kadar bastırarak, vur derken öldürmeyip, işi iyi yapmış oluruz. Yıllar boyunca masa tenisi oynanan yerlerde lastiklerini yapıştıranları ve yapıştırma süreçlerini defalarca tetkik ettim. Yapıştırırken ruloyu bastırarak lastiklerini sündürenlerin, hele de bunun oyunlarını etkilemediğinden dem vuranların sayısı azımsanmayacak kadar çoktu. Kendim, yıllar boyunca kendi lastiklerimi yapıştırmakla kalmayıp, bu hususta aldığım neticelerin takdirlerini müteakiben, çevredekilerin ''benim de lastiğimi yapıştır, bizim de lastiklerimizi yapıştır'' tarzı taleplerini de imkanlarım nispetinde karşılayarak, defalarca her kalınlıkta süngerli ve süngersiz öküz-OX lastik yapıştırdım. Kendi lastiklerimi başından beri mümkün mertebe sündürüp hamur gibi açmadan, orijinal hallerini mümkün mertebe koruyacak şekilde yapıştırmaya ihtimam gösterdim. İlk defa lastik yapıştırıyor olsanız dahi aşağıda anacağım hususlara riayet ederseniz lastik yapıştırmada muzaffer olursunuz: - Başka lastik yapıştırma videoları da izleyiniz, en az 4 farklı videoyu kendinizi tamamen vererek, acele etmeden izleyiniz. Lastik yapıştırma sürecinde neler oluyor? Değişik yoğurt yiyiş tarzlarını tetkik ediniz. Gördüklerinizde sizin hayatta kendi iş yapış tarzınıza benzeyen ve ayrılan yönler neler, size zor ve kolay gelenler neler, bunları rahatça ayırdediniz... - Süreci 1- Tanışma, malzemeyi hissetme, prova 2-Yapıştırıcı sürme 3- Yapıştırış ve 4- Kesiş olarak dörde ayıralım: 1- Tanışma, malzemeyi hissetme, prova: bu bölüm de kendi içinde ikiye ayrılmaktadır A- tahtanın yüzeyi, Be - lastik. A'da tahtanın yüzeyinin temiz olması önemli: yüzeyi var ise eski yapıştırıcı kalıntılarından, buna yapışmış kıymık, lastik parçalarından, çeşitli topaklardan arındırınız. Tahtanın yüzeyi adeta birazdan başlayacak yeni bir maceraya olması gerektiği gibi hazır, temiz, pak, arı, sessiz, mütevazi ve sabırlı bir şekilde bekler vaziyette olmalıdır. Be - Lastiği ambalajından özenle çıkarınız; dilerseniz bunu yaparken hafifçe koklayabilirsiniz: gezegenin bir başka köşesinde fabrikada tam paketlenirken içeride kalmış olan oranın ortamının havası, oradan gelen ve öncesinde de daha kim bilir hangi olaylara girmiş olan moleküller...ve lastiğin kendi kokuları...hepsi açılırken jelatinin yırtığından bulunduğunuz mekana yayılmaya başlıyor...Kaçırmayın bunu...Sonra açıp meydana çıkardığınız yepyeni lastiğin sizde tetiklediği o hafif, tatlı yanına yaklaşılmazlık duygusunu da farkedin. Sonra usulca kenarından, yüzeyine dokunun lastiğin, sonra kenarından sıkıp gevşetin, süngeri nasıl, dokusu...sünger sertliğini hissedin...her bir vuruşunuzda topla tahta arasında sıkışıp gevşeyecek olan bu alanla bağlantı kurmanın keyfini çıkarın. Lastiği hafifçe katlayın, hafifçe yanlarından çekerek esnetip bırakın, oynayın, tanış olun, kaynaşın lastikle. Bu işi öyle cart curt paketinden çıkarıp, soğuk, bağlantısız ve otomatiğe bağlamış, mekanik bir şekilde yapmak dışında, bu kez, evet bu kez farklı bir şey deneyin. Hayatınız her an avucunuzdan kayıp gidiyor. Bu yeni deneyimi neden kaçırasınız ki. Yaşayınız onu. Müteakiben, lastiği tahtanın üzerine koyun, arkadan taşan kısımlara da bakarak sağ sol, alt üst yaparak yapıştıracağınız yere güzelce oturtun ve bakın ona, yapıştırılıp kesildiğinde orada, öyle olacak. Yapacaksanız şimdi birer ikişer milim sağ sol yukarı aşağı yapabilir, belki sapla lastik arasında bir mesafe bırakabilirsiniz. Sizin için lastiğin ''hah, burası iyi bu oldu'' dediğiniz yeri bulunuz ve o yeri bulduktan sonra da sapla lastiğin logo kısmındaki harf ve şekillerle kendinize göre kerteriz yapınız. Mesela harfin neresi sapın kenarının neresine geliyor, bu yeri belleyiniz. Birazdan lastiği yapıştırırken ilk logo kısmını yapıştıracak, bunu yaparken de bu referans noktalarını kullanacaksınız. Daha önce kesilmiş bir lastiği de tahtaya yeniden yapıştırmadan önce böyle yapmanın, lastiği tahtaya oturtma açısından son derece faydalı olduğu tecrübeyle sabittir. 2 - Yapıştırıcı sürme: Bu hususta deneyiminiz arttıkça ne kadar yapıştırıcı süreceğiniz konusundaki takdiriniz de keskinleşecektir. Yukarıdaki videoda ''bolca'' sürülmüş doğrusu. Burada bir kerede yeteri kadar yapıştırıcı sürmek önemli, ilk başlarda gerekenden bir hayli fazla sürmüş de olabilirsiniz, olsun. Fazlasını atarsınız. Bu gerekenden az sürmekten iyi. Zira az sürülüp de üstüne ikinci yapıştırıcı takviyesi yapıldığında, bu, şimdi burada anmak istemediğim nedenlerden dolayı iyi sonuç vermiyor, ilk sürdüğünüzün kalıntısını da temizleyip, her şeye yeniden başlamak icab ediyor. Yapıştırıcı sürmek için yapıştırıcıyla beraber verilen süngerlerden veya parçalar keseceğiniz eski bulaşık süngerlerinden yararlanabilirsiniz. Yapıştırıcıyı, tahta ve lastik yüzeyine, yukarıdaki videodaki gibi ortaya zigzag çizerek değil de kenarlardan ortaya veya ortadan kenarlara doğru yayılan spiral şekli çiziyormuşcasına da dökebilirsiniz. Bu, birazdan süngerle yapıştırıcıyı yüzeye homojen bir şekilde yaymanızı kolaylaştıracaktır. Süngerle yapıştırıcıyı yayarken anahtar kelime ''acele değil, çabuk''tur. Sürdünüzse aynı yerden defalarca geçmenize gerek yok, 2, en çok 3 fazlasıyla yeter. Yapıştırıcı fazlasını yanlardan süngerle alınız. Müteakiben videodaki gibi bekleyiniz tamamen şeffaflaşana kadar kurusun yapıştırıcı. Bu süreçte yüzeylere el sürmeyiniz. Hızlı kuruması için saç kurutma makinası kullanıldığını gördüm. 3üncü ve 4üncü şıklar için ise sizi tekrar çeşitli videolar izlemeye ve Sayın Tsubasa'nın da pek yerinde ve direkt bulduğum önerisiyle hareket etmeye davet edeceğim. Daha önce kesilmiş lastik parçalarını kullanarak, gretuar, makas ve jiletle kesme denemeleri yapmanın da bu süreçte gayet faydalı olacağını bilmem söylemeye gerek var mı lakin şurasını da yadsımak pek kabil değil hani; zira yapıştırılmış lastiğin kenarlarının düzgün kesilmiş olmasının tesiri oyuna olmaktan ziyade gözedir. Ey yapıştırış ve kesiş işine ilk kez girişecek olan; rahat olasın, lakin dikkatini an be an yaptığına veresin. Güzel lastik yapıştırma gibi bir amacı gerçekleştirmek için mücadele eder, savaşır bir halde olma. Bu mücadele ve savaşın içinde olma hali, haliyle gergin, kasılmış bir haldir, bu gerginlik yaptığının kalitesini etkiler. Bu sonuca yönelik olma halinin gerginliği, aynı zamanda bulunduğun anda kendin ve çevrenle bir bağlantı eksikliğine yol açar. Oysa dikkat buyur, istediğin bu değildir. Rahat olup, rahatlayıp, dikkatini an be an yaptığına verir isen, amacı gerçekleştirmek için bir mücadele veriyor değil, basitçe an be an farkında, tamamlamaya doğru yol alıyor olursun. Bunun da keyfini çıkardıkça keyfi daha da artar. Bu da yaptığının kalitesini etkiler. Şimdi istediğin ''güzel bir lastik yapıştırma'' süreci yalnızca tamamlanmaya doğru yol almaktadır... -
Baktım; oy kullanma konusundaki malumat koftiymiş. Kusura bakmayın, hatalı malumat vermek istemezdim. Doğrusunu işaret ettiğiniz için teşekkür ederim. Ölü sayısı ise en son güncelleme ile 998. ''Covid deaths Japan'' diye de bakılabilir. Kalan bilgiler de doğru. Takdir edersiniz ki, paylaşımın ana noktası: hemen herkesin maske taktığı bir ülkede dünyaya mukayese ile nüfusa göre vaka sayısının son derece az olması... Ne kadar çok kişi maske kullanırsa, yayılmanın, dolayısıyla Covid'e bağlı ölümlerin de o kadar az olduğu apaçık.
-
Oy kullanabilmek için en az lise mezunu olmak gereken Japonya'da Covid'den ölenlerin sayısı 1000'den az. Japonya'da nüfus yoğunluğu Amerika Birleşik devletlerinden 12 kat fazla ve Japonya nüfus içindeki yaşlı oranının dünyada en yüksek olduğu ülke. Sokağa çıkma yasağı hiç uygulamadılar. Peki bunu nasıl becerdiler? Fiilen herkes maske takıyor. Gülünç görünüyoruz. - alıntıdır-
-
Terfi lig
beşyüziki, körfez kullanıcısını yanıtladı. Forum: Turnuvalar / Ligler / Diğer Karşılaşmalar
Sözlerime, evvela, virüsten korunmak için, bireysel olarak yapılması gerekenlerin, tam manasıyla uygulandığında, ''sıkıntı'' verici ve bunaltıcı geldiğini, yalnız bunda da yanlış bir şey olmadığını, ifade etmekle başlamak istiyorum. Çünkü bu sayede virüs yayılımı bloke oluyor ve insanlık olarak henüz bu yöntemlerden daha rahatına sahip değiliz. Bu yöntemleri kullanmayı savsakladığımızda ise, durulup, bitmesini istediğimiz şeyi aksine, daha çok harlandırıp, arttırdığımızı, virüs yayılımının ekmeğine yağ sürmüş olduğumuzu şimdiye kadarki bilgilerimiz ışığında görebiliyoruz. Maskenizle sokaktan geçerken kafelerde maskesiz oturanların müstehzi bakışlarına aldırmayınız. Hem de hiç. Gençsek, virüs almış olsak dahi süreci hafif atlatabildiğimiz de biliniyor, ancak genç yaşında Covid'den gidenler de var. Orta yaşlı ve yaşlılar gibi gençlerin de taşıyıcı olanları, yaşadıkları yerdeki yaşlılara bulaştırabiliyorlar, bu da biliniyor. Aslında gençlerin kendilerine ait mekanlara ihtiyaçları var ve bu başlıbaşına majör ve ayrı bir bahs. Virüs alma ve yayma konusu'nda, bildiğim kadarıyla, şunları ifade etmek istiyorum : Ağız ve burunu kapatan maske kullanmak ve muhtemel virüs taşıyan mikrodamlacıkların göze girişini kesmek için gözlük, yandan gelenlere karşı da koruma sağladığından daha iyisi şeffaf siperlik kullanmak, virüsün yayılmasını bloke ediyor. Böylece virüs bende varsa başkasına gitmez, çevremde varsa da bana, böylece virüsün sıvılarımın olduğu bölgeye geçişini bloke etmiş olurum. İnsanlar olarak, şimdilik, aşı veya ilaç da bulunmadığından, elimizdeki başat yöntem bu. Ey şu satırları okuyan arkadaş, kullan bu yöntemi. Bu, virüs aktarımını kesiyor. Virüs bulaşma/bulaştırma yollarını öğrendikten sonra, günlük hayatta an be an elden geldiğince bunlara dikkat etmek, bunları gözetmek zorundayız. Sosyal alanda, o hepimizin tanıdığı ''dostlar alışverişte görsün'' kalıbıyla, eğer maskeyi ağzı kapatıp burnu açık kullanırsak, gözlerimiz de açıktaysa, bu, bizi virüsten etkilenebilir, virüs alabilir hale getiriyor. Zihnimizdeki tavizci kalıpların, küçük kaçamaklar ve kurnazlıkların farkında olmalıyız, o zaman virüsün yayılımını kolaylaştıran bu kalıplarla işbirliği yapmaz, yerine basitçe, virüsü bloke etmek için yapılması gerekenleri tam olarak yapmayı koyar, tıpkı hastanede virüslü hastaların bakımını yapan sağlık çalışanlarının yaptığı gibi maske ve siperliği gerektiği gibi takarız. İlaveten, elleri sık sık sabunla yıkamak, dezenfektan sıvılar kullanmak da işe yarıyor, çok önemli. Dışardan eve gelen nesneleri , para ve kartlar da dahil, sirkeli suyla, dezenfektanla silmek önemli. Zira, bu nesnelerin yüzeyleri kuru ve üzerlerindeki virüs pasif durumda da olsa, virüs elimizi bu nesneye dokunduğumuzda elimize, oradan da farketmeden elimizi sürebileceğimiz ağız, göz ve burunun nemli ortamına geçip, orada aktif hale gelebiliyor. Bağışıklığımızı güçlendirmeyi de bunlara eklemek gerekiyor. 3 metre kadar civarımda insan ve rüzgar yoksa, siperliğim ve maskem o an gereksiz, ancak şehir içi sosyal alanda bu mesafeler çok sık değişiyor, o yüzden bize uzun gelen sürelerde ağız burun ve gözler kapalı dolaşıyoruz. Lakin, çevremizde alan varsa ve bu alanda bir süre kalacaksak, maskeleri çıkarıp derin derin soluk alabiliriz. Sonra tekrar takar, yolumuza gideriz. Basitçe, yapılması gerekeni TAM olarak yapmak, hepsi bu. Virüs mutasyona uğrayana, bizi öldürmeden bizimle yaşayabileceği dönüşüme ulaşana, belki o ara bir aşı bulunana, üretilip dağıtılana kadar.