Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    487
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    80

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. Sayın CeVdeT, Üzerine herhangi iki lasdik yapıştırılmış herhangi bir tahta ne ise, odur. Nasıl ise öyledir. Şayet bu tahta ile benzer vuruşları defalarca tekrarlayarak vurursanız,bu deneyimlerin duyumlarınızda yaptığı birikimler sayesinde, bu tahta ve üzerinde o lastiklerle ilgili bir kanaatiniz oluşabileceğinden söz edilebilir. Yorumlarımız, duyumlarımız üzerinden ekipmana yaptığımız yakıştırmalardır. Herkesin de boyu posu, topa vuruş tarzları biriciktir, ona özgüdür, eşsizdir. Dolayısıyla, o ekipman hakkında birinin yapacağı yorum, ona göredir. Size pek uygun olmayabilir, işinize pek yaramayabilir. Bazen de öyle olur ki, olup biten, durumu, sanki işinize yarıyormuş gibi yorumlamaya yol açabilir. Heyhat, ne yazik ki, masa tenisini canlı canlı oynamak haricinde, konuşarak, tartışarak ve yazarak, akıl yürüterek oynayamıyoruz. Canlı ve bilinçli antreman dışında, hayaller görerek masa tenisinde inkişaf edemeyiz. Şayet, oynar iken çekilmiş bir vidyonuzu gönderirseniz, biz de gönderinizde, sözcüklerinizle yaptığınız oyun betimlemelerinizin filmini görmüş olur, neyin üzerine konuştuğumuzun daha verimli bir görüntüsünü elde etmiş oluruz. Akabinde, muhtemeldir ki, forumdan, deneyimli gözler vidyonuza bakarak bir takım tavsiyelerde bulunacaktır. Belki böyle hareket etmekle, ekipman bahsinde bir ekmek yenebilir. Yoo, Sayın CeVdeT, Şimdi de kalkıp yoo, vidyo gönderemem, şudur, budur,gibi şeyler yazacak, veya bunu yazmaya dahi tenezzül etmeyecekseniz, dikkat ederseniz göreceksinizdir ki, bunun mes'uliyeti size, tamamıyle size aittir.
  2. Sayın smetmusti91, kalem oynatışlarıma evvela, 2023 Dünya Şampiyonası'nın yaşanıp, bitmiş olduğu hususundaki değerlendirmenizle, tamamıyla mutabık olduğumuzu ifade etmekle başlamak ve cümlemi de burada bitirmekle başlamak istiyorum. Bu, hani bazen, yağmur yağarken ''yağmur yağıyor'' deriz de, daha cümlemizi aazdan çıkartmayı nihayete erdirmemişken yağmur diniverir ya; ya da tersi, ''yaamur başladı'' deriz de, daha cümleyi aazdan çıkartmayı bitirmemişken diniverir ya...Bu, bu dediğiniz, bundan farklı bir şey anlaşılan...Zaten bu yüzden bende, dediğinizle tamamıyla mutabık olduğumuz kanaati hasıl oluyor ya... Aramızda kalsın Sayın smetmusti91, yağmur dinerken ya da başlarken, ilk ya da son damlanın nereye düştüğünü de kimse bilmez...Oysa bazı süreçlerde böyle şeyleri biliyor, en azından merak ediyor olmak, hayatımızda pek çok şeyi kolaylaştırabilir, bizlere yeni buluş ve anlayışlar getirebilir... Bu sualinize cevap verebilmek için, kurallara göre, Olimpiyatlara katılacak ülkelerin Milli takım oyuncu sayısında bir sınır/kısıtlama olup olmadığını bilmeye ihtiyacım var, Sayın smetmusti91. Varsa, ona uyulur. Bu arada, habarımızın olmadığı başka hususlar da olabilir elbet. Başka dinamikler de devreye girmiş olabilir. Geyiği, sanki bunları biliyormuş gibi çevirmeyi sürdüremeyeceğim. Şu kadarını söyleyeyim: Franziska da elit, diğerleri kalibresinde bir oyuncudur. Kural, 3 oyuncu olabilir diyor da, sizde 4 varsa, e, birini çıkarırsınız, 3 kalır. Burada kabak, Patrick Franziska'ya patlamış görünüyor. Kuralların sözkonusu olduğu durum ve koşullarda, kuralları bir miktar esnetmek, ya da düpedüz çiğnemek, o kuralın olduğunu bilmiyormuş gibi yapmak, ''aptala yatmak'', başta menfaatimizeymiş, kazanç sağlarmış gibi görünse de, yanılmaktayızdır. Çürüme ve kalitesizlik getirecektir bu. Almanya'dır orası. Be Me We'lerin, Mercedes'lerin, Porsche'lerin üretildiği yer. Almanya'dır orası. Üretilirken, kurallara uyulur; arabalardan birinin bile, tek bir vidasının çapı, çeyrek milim bile kısa olamaz ( heyhat, öyle olsaydı metalden gazanırdık ). Yani önce kurallar, 3'se 3. 4'se 4.
  3. Sayın defertone, Doğrusu, yazdığınızdan, aşağıdaki manaları çıkartmak tereyağından kıl çekmekten kolay oldu. Kolay oldu da, cümlenizle, kast ettiğinizin ne olduğu pek açık gelmedi. - Timo'nun sahada olmamasına üzülen ( üzüldüğünü söyleyenleri, bunlardan ayrı değerlendirmek lüzumu vardır, aynı şey değillerdir ), bir hayli insanla karşılaştım. Hayret, doğrusu kendim, zerre kadar üzüntü hissetmiyor, dolayısıyla vaziyet te, bu zaviyeden ''üzücü'', hele hiç te ''çok üzücü'' görünmüyordu. - Timo'nun sahada olmamasına üzülen ( üzüldüğünü söyleyen değil), bir hayli insanla karşılaştım. Hayret, doğrusu, kendim zerre üzülmemiştim. Yani benim için üzücü olduğunu söyleyemeyeceğim, ancak, ekseriyetin halet-i ruhiyesini nazar-ı dikkate alacak olursam, evet, ''çok üzücü'' nitelemesini yerinde buluyorum ve kendim öyle hissetmemiş olsam da, halet-i ruhiyesi böyle olan bir kalabalığın içinde, sırf böyle söylemek uygun kaçacağından, böyle dedim. - Timo'nun sahada olmamasına kendimin de üzüldüğünü hissettiğimden, ''üzücü'' nitelemesini kullanmaya ilk elden bizzat kendimin delil teşkil ettiğimi canlı canlı duyumsayarak, başkalarının konuyla ilgili ne hissettiklerini kaale almayarak, oraya yazdım ''çok üzücü''yü. - Kendim haricindeki kalabalık, ya da hayalini ettiğim güruh, Timo'nun sahada olmamasına üzülüyor mu yoksa üzülmüyor mu bilmiyorum. Lakin onlar da durum üzerine ''çok üzücü'' diye beyanda bulunduklarından, ilaveten, daha da kalabalık olduklarından, onlara iştirak ediyor ve ''çok üzücü'' diye yazıyorum... - Daha başka nedenler var ise, lütfen belirtip, mes'eleye ziya tutunuz... Mesela, kendim, Durban'da Timo'nun sahada olmamasına üzülmediğimden, oraya ''çok üzücü'' yazmadım. Üzülseydim, yazabilirdim. Ya da kendim dışında diğerlerinin de üzüldüğünü gözlemlemiş olsaydım, yine yazabilirdim ''çok üzücü'' diye. Ancaaaak, diğerlerinin zerre üzüntü hissetmediklerini gözlemlediğim halde, birbirlerine ''üzücü'', ''çok üzücü'', ''çok çok üzücü'', ''çok üzücü çook'' dediklerine tanık olsaydım da, olayı betimlemek için kendim ''çok üzücü'' yazmazdım. Hamiş: Alıntıyı deferton'un gönderisinden yaptığım halde, alıntıyı gönderen smetmusti91 yazıyor..?.Lütfen işbu hale ziya tutunuz...
  4. Sayın deferton, alıntıdaki, sarf ettiğiniz son cümledeki bol keseden yorumu neye veya nelere dayanarak yaptığınızı açığa vurmanızı reca edeceğim. Evet, bunu yapınız sayın deferton. Kanaatim o ki, bu takdirde, satırlarınız, şu ana kadar kazanmadığı bir kuvvet kazanacaktır. Şahsen, yıllar boyunca, Timo Boll'un etkileyici bulduğum performanslarına tanık oldum. Fakat, heyhat; yıllar yılı, Timo Boll'un doğrusu hiç de ''etkileyici'' denemeyecek performanslarına da tanık oldum. Zaten, zaten sayın deferton, bir rallideki performansı ya ''etkileyici'' bulursunuz; ya da bulmazsınız. Başka seçenek yoktur. Rallileri paso ''etkileyici'' bulamayacağımız kabak gibi ortadadır. Oyunları yorumlarken ikisiyle de karşılaşırız. Hal böyle olunca, ''sonuçta hangi versiyonu olursa olsun, onun performansı hala etkileyici olacaktır'' diyebilmemiz mümkün görünmemektedir. Hem etkileyici bulduğumuz, hem de etkileyici bulmadığımız performanslara aynı yerde rastlamaktayız.
  5. Bazıları süngersiz uzun pütür( Manika Batra, Grass D-Techs ) ve forhendlerinde Tenergy varyasyonları kullanıyor. Bazıları da süngerli, sürtünmesiz anti kullanıyor...Hepsi masaya yakın oynuyorlar. Ayhika, forhendinde kısa pütür kullanıyor; bekhendi sürtünmesiz anti.Yukarıdaki Sun Yingsha maç videosunun fotoğrafında da kısa pütürü ( belki Dr. N-Killer ) görünüyor.
  6. beşyüziki

    Sözcükler

    Sayın smetmust91, Takdir edersiniz ki, forumda, bu bölümün başlığı ''Sohbet ve Diğer Konular'' ...Üyelerin, Masa Tenisi özelinde olmayan içeriklerde de sohbet ve paylaşımlarda bulunabilmesi için tahsis edilmiş bir alan...Herhalde böyle olduğundan bihabersiniz. Dünya Şampiyonası gibi çok önemli, binlerce insanın izlediği bir etkinliği irdelemek için, forumda pek çok alanın olduğu malum. Eğer bu sizin için böyle değil, sizin için geçerli değilse, lütfen bunu belirtiniz. Dünya Şampiyonasını da birkaç gündür heyecanla izliyorum. Şayet Şampiyonanın irdelenmesini istiyorsanız, size, önden buyurup, irdelemeler bayraktarlığı yapmayı öneriyorum. İrdeleyiniz, irdeleyiniz, yokluğundan yakındığınız bir alanda, öncülüğü siz yapınız, alana önce siz katkıda bulunup, misal teşkil ediniz; haydi...Belki başka iştahlananlar da olur, onlar da irdeleme kervanına katılırlar...Ya da onlar, ''İrdeleme kervanı geldi geçti de, geride beni unuttu ; ayrı düştüm; kaldım ıssız çöllerde bir başıma, Dünya şampiyonası sürerken'' olurlar... İrdelemelerinizi, bu, ''Sohbet ve Diğer Konular'' bölümünde yapmanızda dahi bir sakınca görmediğimi, ötesinin, moderatörlerin alanına giren bir konu olduğunu ifade etmek isterim.
  7. beşyüziki

    Sözcükler

    Ooo Sayın bellek, Hoş gelmişsiniz. Bu minik sürpriz için teşekkür ederim. Doğrusu, yazılarınız hakkında yaptığınız ''İncir çekirdeğini bile doldurmayan'' yorumunuzun, kişisel gözlem ve algılarımla uyum içinde olmadığı, bunun yerinde bulunmadığı kanaatinde olduğumu ifade etmek isterim. Neyse kanaat manaat bırakalım şimdi bu edebi salataları da, geçin Sayın bellek, geçin, geçin! Buyurmaz mısınız?.. Sobayı henüz yaktımdı. Çayımız da birazdan demlenmiş olur. Kabuklarını dolduran, iki de tek kestanem var idi. Şimdi onları çizer, kavurur, bir yandan sizden, ekipman dünyasındaki en son gelişme ve haberleri dinler iken, sıcak sıcak çay eşliğinde gömeriz.
  8. https://www.masatenisi.com/donic-combo-exclusive-masa-tenisi-raketi
  9. Sayın 3N3S01, Sualiniz, görüntüye ehemmiyet verip, raketinizle yalnızca siz oynayacağınız halde, başkalarının değerlendirmelerinin sizin için önemli olduğu izlenimi uyandırıyor. ''Makbul'' sözcüğünü kullanışınız bunu kabbak gibi görünür kılıyor. Diğerlerinin görüşü, bazı durumlarda, bazen, geçerliymiş gibi görünebilir. Onları elimizin tersiyle itmiyoruz elbet. Yaptığınız ''makbul'' olmayabilir, diğerlerince makbul olmayabilir. Veya tersidir; makbuldür, lakin size uygun değildir. Bunu onlar için değil, kendiniz için yapma durumunda oluşunuzu gözden yitirmeyiniz. Ne de olsa, dünya kupasını onlar değil, siz kaldıracaksınız. Raketinizin biraz yıpranmış olmasının oyununuzu etkilediği kanaatindeyseniz, veya belki maça çıkabilmek için gereken efsafta değildir ( kuralları okuyunuz, uyunuz ), o vakit , takdir edersiniz ki, yapılacak olan tabak gibi ortadadır. Ya da belki, hesaplı bir kombo edinmek... İleride, bu iş için gereken cukka da sağlamlaştığında, daha kaliteli ekipmana geçebilirsiniz. Ancak, derhal geçmek isteyen, zihninize uymayınız, onun kıvranmalarının sizi yoldan çıkarmasına kat'iyyetle mahal vermeyiniz...
  10. Sayın 3N3S01, Genç, yaşlı, pek çok ve düzeyden oyuncuların gidip geldiği yerlere ki, bunlar, ekseriyetle kulüplerdir. İşte, oralara gidiniz. Buralarda gözleyiniz, oynayınız, dinleyiniz, topa bakınız. Böylelikle, uzun sayılmayacak bir vadede (başlarken daha da hızlıdır ) öğreneceklerinize, inanın şaşıracaksınız. Biraz cemiyette pişiniz; çeşitlemeleri görünüz; bir müddet sonra, yukardaki sualinizin cevabını alacak kıvama gelmiş olacaksınız. Sayın 3N3S01, İnternetteki harflerin, sözcüklerin, resimlerin ve kavramların, ''şey''ler yerine kullanıldığını, onlar olmadıklarını, aralarında hiçbir ilgi bile olmadığını, daima hatırlayınız ve bunları ayrımsayınız. Masa tenisini ''şey''ler ( mesela top, vücudumuz, kaslarımız, masa, salon, ışık ) ve onların duyumsanmaları ile oynadığımızı, onda bulduğumuz lezzetin kaynağının da burada olduğunu unutmayınız. Sabırlı olursanız, 20, belki 30 yıl sonra belki bir bakışta, hangi tahtanın uzun vadede kullanılabileceğini, hatta arada belki bunu nasıl yaptığınızı da anlayabileceksiniz. Fakat sabırlı olmazsanız, bu hale gelemezsiniz. Sabırlı olmak da, deneyimime göre, sabırlı olarak, sabır süreçlerinin çeşitli merhalelerini yaşayarak olur.
  11. Sayın berhan batu, tam mı olur? Neyin tam olacağını da izah edip, gönderinize iliştirirseniz, bencileyin kenardan seyredenlerden de nasiplenecekler olması gayet muhtemel görünüyor. Hele bir de buna, şayet Sayın 3N3S01, önerdiğiniz lasdikler ve tahtanın kendisinin ihtiyacını gidermediğini beyan ettiğinde, ücretlerini de kendiniz ödeyerek, vaziyyeti tazmin edeceğinizi eklerseniz tadından yenmez.
  12. Sayın nzell, ''Talihsiz'', sizin yorumunuz. Böyle bir olayın ( bilek çatlaması ) yaşanışını ''talihli'' addetmek de pekala mümkün. Oysa olay ne ''talihli'' ne de ''talihsiz''dir; o, yalnızca olduğu gibidir. Karate çalışanlar, ağaçlara, Makiwara'lara, taşlara, kemiklere vura vura el eklemlerinde mikro çatlaklar oluştururlar. Sonra bu çatlaklar iyileşirken, daha da kalınlaşarak dolar. sonra bu ameliye müteakip kerreler tekrar edilir ve dahi bir vadede el, kalınlaşır, güçlenir. Şimdi, vakt-i zamanında onu çatlatmış olan şiddette vurmak, bu yeni halinde onu çatlatmaz, kırmaz. Yoga çalışanlar, yoga pozlarını yapma ve o pozlarda kalma yolunda yoga duruşları ( asanalar )vesilesiyle kas ve bağlarını mikro mikro yırtarlar da, onlar daha kalınlaşıp, uzayarak ( bir manada güçlenip, esnekleşerek ) iyileşirler. Yüzyirmi derece ancak açılan bacaklar, şimdi yüzseksen derece açılabilmektedirler. Yani, kası yolu yordamınca yırt, kemikleri azar azar çatlat, iyileşsin, uzasın, kalınlaşsın sen de güçlen yöntemi, yolu. Güçlenince gayrı acısı seni etkilemez. Umarım iyileşme süreciniz, bu yolda, size has keşifler yapmanıza vesile olur.
  13. Sayın nzell, 1,5 ay kımıldamadan kalan çatlak bölgesi civarında, bu süre zarfında zayıflamalar vücuda gelecek, yeniden oynamaya başladığınızda da bu zayıflamalar oyununuza tesir edecektir. Lakin iyi haber, durumu kabullenip oynamayı sürdürdükçe, vücudunuz yavaş yavaş kendine yeni ayarlar çekecek, o bölgedeki kaslarınız yavaş yavaş güçlenecektir ve evet, elinizi neredeyse eskisi gibi kullanabileceksiniz. Sol kolum aynı bölgede, iki kez kırıldı. Alçıda kaldı. Alçı çıkınca kolumun kalınlığı, kabaca, yarıya inmişti. İlk başta bu yeni hal beni ürkütmüş, yeise gark etmişdi. Ancak zamanla kolum kalınlaştı; şimdi iki kolum da aynı kalınlıkta. Bu, bedenimde , kendi kendini düzenleyen özellikleri ilk canlı tecrübe edişimdi. Hiçbir şeye karışmadım. Evet, nekahat süresince zaman zaman sinire kesiyor, bazen de yeise gark oluyordum ama böyle böyle iyileşme oluştu. Bu süre zarfında erken yatarak, bol ve düzenli uyuyarak, içki sigara vb. kullanmayarak, paça çorbası içişlerini biraz arttırarak, ekmeğinize güzel bir yağ sürmüş olursunuz. Masa tenisi oynayamayacağınız süreden, başka, yaratıcı bir ameliyede kullanmak için pekala istifade edebilirsiniz. Kendiniz için bunun ne olduğunu bulmak da elbette size düşüyor. Sevdiğiniz bir alanda kitaplar okumak, filimler seyretmek, belki bir dil öğrenmeye başlamak, resim yapmak, yazmak, bilmiyorum..Ama bu uğraşlardan hiçbirinden masa tenisi oynamak kadar lezzet bulamayacağınızı tahmin etmekte zorlanmıyorum. Biraz sabır...
  14. Sayın 3N3S01, Oyununuzu görmediğimden, her hangi bir öneride bulunamayacağım. Kombo raket hevesinizi ise takdir edemeyeceğim. Evvela, yüzeyi topu tutmayan, nispeten kabak, sipinkssiz, topu atmayan raketlerle çalışıp, sipinkslerinizi onlarla geliştirip, raketinizi sonra yükseltiniz. Sizi temin ederim; elde edeceğiniz verim karşısında şapkanız uçacaktır. Tersini, milyonlarca hevesli denedi; deniyorlar. Lakin yaptıkları, istisnasız, hepsi de, içtikçe kişiyi daha da susatan, hüsran ve hayalkırıklığı kokteylinden yudumlamaktan başka bir şey değil.
  15. Sayın 3N3S01, Eminseniz, takdir edeceksinizdir ki, temellerinizi, işi bilen, profesyonel bir antrenörün katkısıyla inşa etmeniz menfaatiniz icabıdır. İlaveten, burada söz konusu olan yalnızca sizin menfaatiniz değil, muhtemelen doğru dürüst bir oyuncuya kavuşup, onunla oynama imkanını elde edecek, daha da genç ( ve yaşlı ) oyunculardır da.
  16. Sayın 3N3S01, Oyununuzu görmediğimden, herhangi bir öneride bulunmak doğru gelmiyor. Ancak, yazdıklarınızın bende bıraktığı intiba o ki, bırakınız orta seviye bir oyuncu olmayı, henüz başlangıç seviyesinde bile olmayan bir oyuncusunuz. Önce masa tenisini doğru dürüst öğrenmek isteyip istemediğinize kendi içinizde bir bakınız. Bu öğreniş, hayallerinizde kolayca ele geçirilebilecek bir şey gibi görünse de, öyle hop! diye elde edilecek birşey değildir. Sabırla, tekrar tekrar çalışmayı gerektirir. Eğer bunda kararlıysanız, bu konuda gerekenleri yapmalısınız. Gerekenleri yapmayacak veya yapamayacaksanız, bunun ayrımına derhal varınız. Yapamayacaksanız, yapamayacaksınızdır. Bunda yanlış bir şey yoktur. Yapacaksanız da işe dört elle sarılmanız, kaynamanız gerekir. Ilık olmaz. Yapacaksanız, bir temeliniz olması gerekir. Bir kulüpte veya spor salonunda, kendinize profesyonel bir antrenör bulup, onunla, kaynayarak, temel çalışmalar yapmanız gerekir. Yeterince çalıştıktan sonra, onun üzerine bir şeyler belki bina edilebilir. Raket, kombo veya lastik mastik bu süreçte kolayca halledilebilir; asl olan o değildir, aslolan, açıkyüreklilikle ve severek çalışmanızdır. O vakit ilerde, belki bir gün orta seviye bir oyuncu olabilirsiniz.
  17. Sayın ryangosling, Kanaatim o ki, bu sualleri siz cevaplamalısınız. Haa, diyebilirsiniz ki: ben cevaplayabilsem ya da cevaplamak istesem size sorar mıydım?..Sorar mıydınız sormaz mıydınız orasını da, o kadarını da siz bileceksiniz artık, Sayın ryangosling. Aynı değiliz. Etimiz, kemiğimiz, herşeyimiz farklı. Herkes eşsizdir, biriciktir. Mukayeseyi nasıl yapacaksınız? Duyumsamaları, yaşadıklarının, hayatın, onda bıraktığı izler, kişiden kişiye değişiklik gösterir; hepsi eşsizdir. Aynı değiliz; bir fabrika bandında, ardarda dizilmiş, gelip geçmekte olan, aynı kalıptan çıkma, tıpatıp bir örnek ürünler olsaydık, o vakit öneri ve suallerinizin ( kendiminkilerin de); nazarımda bir kıymeti olacak, dahası, geribildirimlerimin size de bir faydası olabileceği kanaatine sahip olabilecektim; ama böyle bir kanaate sahip değilim. Faydasız...Zihnimiz, düşünürken, kendimiz ve diğerlerini bir örnek imiş gibi ele alıp, öyle işlem yapsa da, a be değil midir bu işlem hakikatten kopuk? Şurası muhakkak ki, ihtiyacımız, hakikiliği nispetinde giderilebilecektir. Şüphesiz, gerçek ihtiyacınız, onun miktarı, yoğunluğu, sizinkidir. Onu en yakın olarak, içeriden, siz bilebilirsiniz; ben ya da dışınızdaki herhangi biri değil. Hakikatle temasınız, kendinizle kurduğunuz ilişki ile başlar, sonra kendinizden, bulunduğunuz noktadan etrafa yayılmaya başlar.
  18. https://www.masatenisi.com/dhs-1 https://www.masatenisi.com/xiom-34.
  19. SayınTimo Boll, Sizden, naçizane, bu cümleyle kast edileni, bu sonuca nasıl vardığınızı, daha net, bu konudaki deneyimlerinizden birini, ayrıntılarıyla aktararak açmanızı, örneklemenizi istirham edecektim. Hani, sanki iki marangoz bir tamiratı ya da iki mühendis, kendi aralarında, bir köprü projesini ayrıntılarıyla değerlendiriyormuş da, deneyimlerini, koşullarını, sorunları ele alma ve çözme yöntemlerini birbirlerine aktarıyormuşçasına... Zira, söylediğinizin tam tersi yapılsa da, eğer tezgah uygun şekilde kurulursa, bir konuda ilerlemek mümkün olabiliyor. Konuşan iki mühendis ya da marangozu, kullandıkları terimleri bilmediğimiz için anlamayabilir, ''konuya Fıransız'' kalabiliriz. Lakin bunu, yukarıda, kendi cümlenizde, bizzat, ''bu konuda bilgi edinmek'' terimiyle vurgulamışsınız. Neyse, kısa keselim de sobalık olsun; başa dönelim: önermenize dair, bir örnek vermenizi istirham edecektim. Sayın Timo Boll, mazur görünüz, lakin, alıntının son sözcüğü ''görülmekte'' mi, yani Josi öyle mi görünüyor (o zaman bu Josi'den kaynaklanmaktadır)? Yoksa Josi, ana--babası tarafından mı öyle ''görülmekte''(bu ise Josi'den değil, ana-babadan kaynaklanmaktadır; bu terim, burada, onların, Josi'yi görmeyi arzuladıkları bir projeksiyona mı işaret etmektedir? Biz de yani, dışarıdan bu hakikati fark etmişiz de, olayı onun için mi ''görülmekte''diye dillendiriyoruz)? Hangisi?
  20. beşyüziki

    Sözcükler

    Sayın bellek, Mes'eleye şöyle yaklaşmanın daha tutarlı olacağı kanaatindeyim: Su, şu, şu sıcaklık aralığında su(sıvı), şu şu sıcaklık aralığında buz(katı), şu şu sıcaklık aralığında ya da sonrasındaysa buhar halinde olan bir...Bir......Bir...Bilmiyorum, Sayın bellek. Su deyince, size elbette iki Hidrojen bir Oksijen atomundan oluşan, değişik yoğunluktaki molekül yığınlarıdır da diyebilirim, lakin bu lafzını ettiğim şeyin ne olduğunu bildiğimi göstermez. Yalnızca, ilkokul-lise arasında bellediğim birtakım sözcükleri, ondan bundan duyduğum isimleri, mevhumları tekrar etmiş olurum. Konuyu bilişim, yinelemeyi muvaffakiyetle yapışımı yorumlayan bir 3. kişinin yorumu olacak; kişi, durumdan, pekala o konuyu bildiğim sonucunu çıkarabilecektir. Eh, O, öyle yorumlayadursun, 3 te değil, işte, hem de birinci elden, söylüyorum Sayın bellek, bil - mi - yo- rum. Yazdıklarında, bilmediği konulardan, hele de bu konularda zerre kadar bilgisi olmadığı tabak gibi ortada olduğu halde, sanki o konuyu biliyormuş gibi bahseden, dahası, çoğu vakit böyle yaptığının bile ayrımında olmayan, dilbilgisi ve yazım kurallarından bihaber, hatasını kurallar uyarınca düzeltmeyi reddeden ve bu reddedişi bir kazanç addeden, yanına kar sayan, ööle otomatiğe takmış giden birinin vasıtasıyla, ekmeğinize, nasıl bir yağ sürmeyi umuyor olabilirsiniz ki? Sobanın odunları azalıyor, taşraya uğrayayım, iki çeki odun keseyim, odaya getirip yığayım, biriktireyim, istif de edeyim...Yakayım sobayı da, ısıtayım belcaazımı, yanlarımı, ayakcaazlarımı...Aman kalanlar da yancaazında, o yanarken kurusun. Isısında mısısında... IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive 1.1-1.3 mm BUTTERFLY Feint-Soft 1.1-1.3 mm.
  21. Yüreğinize, elinize sağlık, Sayın Psychospin, Masa tenisini seviyorsunuz; 2. vidyoyu izlememi müteakiben, bende, canlandırma teknolocisi kullanılarak yapılan çalışmayı da severek öğrenip, yaptığınıza dair kuvvetli bir kanaat, ilaveten, günümüzde, örneklerine pek de seyrek rastladığımız, sevgi ve içtenlikle yapılmış bu çalışma karşısında, kesif bir memnuniyet hasıl oldu. Severek yapılan çalışmayı, bunun, hayatımız ve sağlığımız için önemini, ne kadar vurgulasak azdır. Vurgula dur, bu pek işe yaramaz; lakin severek yaptığımız ve böyle çalışıldığını gördüğümüz süreçleri, daha canla başla izlesek, böyle, soğuk, mekanik veya dostlar alışverişte görsün tarzda çalışılan değil, yaptığını severek yapan zanaatkarlar, işçi ve sanatçılar için maddi imkanları daha çok seferber etsek, ve dahi böyle yapmalardan biz dahi yeni şeyler öğrensek, genç kuşakların eğitimlerinde bu öğrenilenlerden yararlansak, doğrusu, ekmeğimize fevkalade bir yağ sürmüş oluruz. Kendimiz de çalışmamızı severek yaparak, çevredekiler için iyi bir örnek, iştahlandırıcı ve katkı olabilir, yaptığımız işin verim ve yaratıcılığını maksimuma çıkartabiliriz; doyumumuz artar. Bu bahsi son derece ehemmiyetli buluyorum. Sevmeden çalışmayı yapmamayı da aynı kertede mühim addediyorum.
  22. beşyüziki

    Sözcükler

    Sayın bellek, Aramızda, ne bir samimiyet ne de bir mesafe olmasa, doğrusu en uygunu olacak gibi. Yazışmalarımız, bu ikisi ve bunların dereceleri arasında salınan bir sarkaç misali salına, dura...
  23. beşyüziki

    Sözcükler

    Sayın bellek, cümle kuruyor intibaını uyandırsanız da, ''gerek'' ve ''ihtiyaç'' sözcüklerinin son derece yakın, hatta aynı manayı taşıdıkları hususuna parmak basmak isterim. Mesela, İngiliizcede ''need'' sözcüğü vardır. Bu sözcük, hem ''ihtiyaç duymak'',(falanca veya filancaya )''muhtaç olmak'', '''muhtaç bulunmak'' manasında fiil olarak, hem de ''gerekli şey'' manasında nesne olarak kullanılmaktadır. Son cümlenizde aynen işaret ettiğiniz gibi, (yiyorsun, içiyorsun, barınıyorsun), bunlar hayat için temel insan ihtiyaçları olarak görünüyorlar. Neredeyse olmazsa olmazdırlar; hayatımızda zenginlik, mutluluk, yaratıcılık ancak bu temellerin üzerine bina edilebilir. Güzel vücudumuz belli bir şekilde inşa olmuştur, temiz havaya, suya ve ona güç veren, eksiklerini gideren yiyecekleri, ''dengeli'' miktarda almaya ihtiyacı vardır. Unutmayalım ki arzuları, daima hayalkırıklıkları, beklediğini bulamamalar izler. Gece neş'eyle içer, partilersiniz, ertesi gün, sabah, başınız çatlar, kamyon çarpmışa dönersiniz. Çünkü süreç, arzu ya da beklediğini bulamama şeklinde değildir. Bu ikisi, birdirler. Bir şey arzu ettiğinizde, bunu hemen hayalkırıklığı ya da hadi beklediğini bulamama diyelim, izler. Vadilerin ve zirvelerin tek başına olamamaları, ancak peşisıra, dalga tepesi ve çukuru misali, birlikte olabilmeleri gibi. Ancak arzularınızın üzerinizde bir yaptırımı olamazsa, başka bir deyişle, kendi içinizde yeterince mevcut olur, arzularınızı ayrımsayabilecek ve gözleyebilecek düzeye gelirseniz, o vakit vadi ya da zirve değil, dümdüz, her yöne yayılan bir ovadır, söz konusu olan. Sütliman olmuştur... Belki başka bir deyişle, arzusuzsanız, o vakit ''flatline'', düzlük, ova olacak; zirve ve vadilerin olduğu; hayatın, zigzaglı kalp atışlarının olduğu ' hayatta'' çizgileri olmayacaktır. Gece neş'eyle içer, partilersiniz, ertesi gün, sabah, başınız çatlar, kamyon çarpmışa dönersiniz. Arzulayan, hazcı, zevkçi, konforcu tarafınız ister hep neş'e, hep eğlence, paso partilemek...Lakin dikensiz gül olmaz. O baş çatlayacak... Ya da başım hiç çatlamıyor, partilemedim,rahatım. Dahası, hem arzularıma boyun eğerek ve vadiyi yaşayarak, hem de boyun eğmeyip, o enerjiyi bedenimde tutup, içinde rahatlarım. Hem böylece, hayatımda ikisinde yaşayarak, ikisine de yer açmış olurum; bir zenginleşme vuku bulur. Susamışsındır; suyu, ihtiyaç diye düşünüp durmazsın; susuzluğu hissedersin; ihtiyacını gidermek için suyu ararsın... Sayın bellek, Doğrusu bu koleksiyonerler dolmasını hiç yiyemeyeceğim. Zihin, sevemeyen, son derece açgözlü bir mekanizmadır. Sahip olduklarımız, değerlerini, biz onlara sahip olur olmaz kaybederler. Evin tahta ve lastikle dolmasındaki payımızın açıkça ayrımında olmakla doğrusu ekmeğimize yağ süreceğimiz kanaatindeyim. IMPERIAL Wilfred Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive 1.1-1.3 mm BUTTERFLY Feint-Soft 1.1-1.3 mm.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..