Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    487
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    80

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. Sayın Tsubasa, Edindiğim izlenim kadarıyla, hem tahta yapmışsınız, hem de değişik tahtalarla oynamış,ve masa tenisi oynayışlarında, özgün insan-tahta karşılaşmaları deneyimlemiş, böylece de bu konuyla ilgili çeşitli mes'elelere kıymetli işaretler etmişsiniz. Kıymetli diyorum, zira bu bilgi okumayla, kursa gitmeyle öğrenilmez, yaparak, yaşayarak anlayış kazanır kişi, öyle mütehassaslaşır. Kanımca Sayın Tolgasan'ın işaret etdiği sitelerdeki araştırmaların,ölçümlerin neler olacağına karar veren, bu ölçümler için program yapan bir ekipte yer almalısınız. En azından, o siteleri yapanlar, sizin tarzınız kullanım ve karşılaşma bildirimlerini göz önünde bulundursalar, çalışma daha esaslı ve verimli olur. Elbette, belli bir takım ölçümlerin, neden yapıldığını da sıradan oyuncuya, mesela, o oyuncuların kullandığı teknikler üzerinden izahların da yapılıp, sitedeki diğer bulgulara eklenmesi yahşi olacaktır, kanaatindeyim. Elbette, çeşitli düzeyler var; Öyle sıkça bahsedildiği gibi, başlangıç, orta ve ileri seviyeler değil, onları nasıl adlandırırsak adlandıralım, pek çok farklı seviyeler var. Sizin izah etdiklerinizi de hiç ama hiç anlamayanlar(Bknz:tın tınn!) olacaktır. Onlar için bir şey yapılamaz. En azından bir temel olması icab eder. Ancak kime laf anlatmaya çalıştığınızı göz önünde bulundurmaktan, onunla, onun anlayacağı dilden, o firekanstan iletişim kurmaktan da, hiç şikayetsiz, siz mes'ulsünüz. Debiremlerden sonra, göçük altında kalanları kurtarmada, maden işçilerinin müdhiş başarı ve yararlılıklarını gördüğümüz tabak gibi ortada. İşleri bu, madende, icabında göçük durumlarında , an be an çalışmak. Onlar, hiç tıraş yapmıyorlar, göçük koşullarının mes'elelerini hepimizden iyi tanıyor ve çözebiliyorlar...
  2. Topu, sipin ile kontırol ediyoruz. Sipinks yaparken topa uyguladığımız enercinin bir kısmı topu döndürür, bir kısmı da topu, ileriye atar.(Vurma, vuruş, çakış, çakma, çivi...) Aslında sözü, enerciyi, böyle bir kısmı topu döndürür, bir kısmı da topu ileri atar diye söylemekte, bir ifade kolaylığı buluyor, bir bölme yapıyorum. Yokusa enerci birdir, bölünmezdir, içiçe geçmiş, bütündür. Burada sürtme ve vurma kavramlarını devreye sokup,, onu ''bileşenlerine ayırıyoruz''. Vuruş sırasında olanı, bir bölme işlemi olan zihin ile, öğrendiklerimiz ile, geçmiş ile ''yorumluyor'', onun hakkında söz söylüyoruz. ''Hakkında'' ama, deneyimin kendisinin yaşanışı değil. Evvela, sipinks yaparken, sürtme anında, enercimizin ne kadarını topu döndürmeye, ne kadarını ise topu ileri atmaya yönlendirdiğimizin ayrımında olabilmeliyiz. Önce bu. Önce bu; topa otomatik, ezbere vurup, çevreye kendini masa tenisi oynuyormuş gibi göstermenin ötesine harbiden geçmek... Önce bu; uyguladığımız gücün bileşenlerini ayrımsayabilmek... Topu döndürmeye mi, topa vurmaya mı, hangisini yapmak için bedenimizin hangi kas guruplarını kullanıyoruz, evvela bunun İYİCE ayrımında olmak için çalışmak lüzumu vardır. Sonra, döndürme ve vurma miktarlarıyla oynama, bunları azaltıp, çoğaltmalara geçilir. Bu arada ''Boş sipin'' yapabilmeyi de, eni konu becerebilmeye başlarız. Bunların öncekilerini becerebilmeden, sonrakileri de yapmak mümkün olmaz; ya da mümkün olur da, yapacağın vakit yüzdesi düşük olur,( ya da bu zanna kapılırsın ) bu da kendimizle kurduğumuz ilişkiyi etkiler, bacaklarımız titrer. 70'lerin sonunda, enercinin, belli ki topu döndürmekden çok, topa vurmaya vakfedildiği vuruşlar var idi de, bunlar için ''fassipin''(fast spin) ''tiren sipin'', ''tiren'' gibi deyimler kullanılırdı. 3.top ataklarında bol bol ''tiren'' geçerdi. Döndürme aşaadan yukarı yerine, topun alt ve yancaazından uygulanırsa da bu ''sayt'' ya da ''sayt sipin'' adını alır idi. (Bknz: Istvan Jonyer ) Döndürme, aşaadan yukarı , öne dooru yapılır da, topun ileri gidişi pek az olur, lakin pek bombeli olur ise buna da ''sipin'' ya da ''top sipin'' denir idi; makbulü, bööle yavaaaş, kısa düşen ve fırıl fırıl döneni şeklinde olur idi . Bu vuruş, topu bu fırıl fırıldatışlık topun, düşeceğinden kısa düşmesine de yarardı; kesmecilere, sade kesmecilere de değil, her tür oyuncuya karşı korkunç bir silahtı bu bol falsolu ''topsipin''. Bulok yapması zor, düşürüp kesersen de top havaya fırlar, Çakış alır, çiviyi kafana yersin. Bugün görmezden geliniyormuş gibi görünse de, bunun kısa düşeni günümüzde de nadir, iyisi pek makbul ve korkunç bir silahtır. Enerci topa vurmaya değil, neredeyse tamamı topu döndürmeye vakfedilir, top, bununla kontrol edilir. Top, sipin ile bombe alıyor, uzun bile gitse çizginin orda masaya düşüyor. Pek çok yönde uygulaması olan temel bir tekniktir bu. Eveeeeeet, gelelim öbür kutba, neredeyse tek bileşen, ileri doğru vuruş, yani çakışa, çiviye. Yani küte, şuta. Çakışta, enerci, topu döndürmeye vakfedilmez; belki halihazırda dönmekte olan topun falsosunu ezip dümdüz etmekte kullanılabilir. Çivide top, rakip sahaya neredeyse dümdüz gider, çarpar sıçrar, bazen kayarak, şakırdıyla sıçrar, Şaaak! diye. Bazen de masa kenarına, beyaz çizgiye çarpar ve beyaz toz çıkardır, hareket ekseni kırılarak sıçrar ki, eh artık bu da tadından yenmez. Zira rakibin bu sayıyı kaybettiğinin, ''bir'' sayı oluşunun kat'iliği burada zirve yapar, doruğa ulaşır. ''Balık'' olan küte karşı müdafaa yoktur. ''Balık'' olan bir şut, emsalsizdir. eşsiz oluşa eşsiz bir misaldir; o ''balık'' bir daha olmayacaktır. Yine ''balık''olacak ama tıpatıp o olmayacaktır. Bir ifade biçimi olmak açısından, çakış, mümkün olduğunca arıdır. Küt, süssüz ve yalındır. Dobradır, apaçıktır. Hızlı Çakışın ani ve acımasızlığı belirgin olanı, hele de çakıldıktan sonra ortaya bir sessizlik indireni pek makbuldür. Böyle çakmak, oyuncuyu taş kalpli yapmaz, bilakis, böyle net, direk ve şakırdatarak tertemiz çakmak, adeta oyuna duyulan saygı ve adanmışlığın bir nişanesidir; bir görkem ve bahtiyarlık madalyonu, bir kararlılık, bir rahatlama tacıdır; bir genleşme kupası, altından bir kazancın ve kayıbın ötesine geçmiş olma pilaketidir... Yeri gelmişken, şuracıkta Liu Guoliang, Deng Yaping gibi eski dünya şampiyonlarını analım; onlar ekseriyetle çaktılar; Şaak!..Aah!.. Şırraak!.. Aah! tarzı, ardarda çakışlarla rakiplerini perişan edip, başka tür sayı almalara hiç rağbet etmeden, yıl boyunca o maçlar için çalışmış rakiplerini, 2-0, 3-0 yahut neyse, artık 4-0 gibi neticelerle, sıfıra karşı götürüp -ki sıfıra karşı götürüş, başlıbaşına ayrı, kendine has ve adına layık her masa tenisçinin mümkünse her maçda , yanlış duymadınız, her maçta, erişmesi gereken bir mertebedir. İşte, Liu Guoliang, Deng Yaping gibi eski muzafferler, rakiplerini, pırıl pırıl çıkarıp, turnuvaya geldikleri gibi, bir- iki maç sonra, onları ''turist'' yapıp, supor çantalarıyla, tirübinlerden otobüs veya tiren garına, oradan da kokulu otobüs veya vagonlarla, memleketlerine geri gönderdiler...Böyle ederek de bizler için en güzel bir örneği oluşturmuş oldular. Yoksa siz Liu Guoliang'ın yaptığı kulisler ve ayak oyunları sayesinde mi Çin Ulusal takımının baş antrenörlüğüne getirildiğini mi sanmakta idiniz?..Bu harikulade oyuncuyu, çakışlarından bağımsız ve rakiplerini iyiden iyiye mahvedişleri haricinde, nasıl tasavvur edebiliriz? Edemeyiz; zira onların çakışları, tasavvur perdemizi çoktan delip, ötesine geçmişdir. Vuruş yaparken, vuruş anında, evvela, enercimizin ne kadarını topu döndürmeye, ne kadarını ise topu ileri atmaya yönlendirdiğimizin ayrımında olabilmemizin derecesini, oyun seviyemizin bir mihenk taşı, sarih bir göstergesi olarak ele almamıza hiç bir mania yoktur. Bu bahste, abartmadan gösterilen çaba, çabasız ayırımında oluş, muvaffakiyet domateslerinin gübresidir.
  3. Sayın rowdyseqo, Bahsettiğim maçı youtube üzerinden CANLI izledim. İzlerken Antalya'da değil, Istanbul'da idim. Kusura bakmayınız, bilgi veremeyeceğim. Youtube'a girip,'' WTT Contender 2023'' falan diye arama yapmak...
  4. Bir kaç 7 katlı tahta: Donic Persson Powerplay '' '' '' V1 ( sapı oyuk ) '' '' '' V2 ( sapı oyuk ) Donic FALCK Stiga Carbo 7.6 ( 6 ince kıyım karbon katlı ) XIOM Extreme S AVALOX P700 DHS PG7
  5. Sayın TolgaSan, Evvela, teferrruatlı gönderiniz, işaret ettiğiniz yeni kavramlar, işaret ettiğiniz anlayışlar için teşekkür ederim. Yanılmıyorsam, dünya sıralamasında ilk 100'de olan oyunculardan rus Alexander Shibaev ve İsiveçi'li Anton Kallberg'de Korbel tahtayla oynuyorlardı da Kallberg daha yeni Viscaria'ya geçdi. Şimdi nette arama yapınca Shibaev de Viscaria'ynan oynuyor gözüküyor.
  6. WTT Contender Antalya 2023'te, ismini vermeyeceğim bir ulusal takım oyuncusunun, orta seviye bir başka ülke oyuncusuyla 0-3 pırıl pırıl biten bir mağlubiyetini izleme imkanı buldum. İzlemesi epey acı verici, sık sık kişide acı ve öfke ve sık sık kah oyuncuya, kah çalıştırıcılarına çemkirme, onları şööle tek sıraya dizip baara baara bi iyice kalaylayıp, yerin dibine sokma isteği uyandıran bir süreçti. Bir ara, maçın başlarında, bir an, vurduğu 10 toptan 6 veya 7'si dışarıya, dağlara taşlara gitmekte olan oyuncumuzun tahtasını görme imkanına kavuştum. Lastikleri kim bilir ne idiler, muhakkak ki atak lastikleri idiler; rakibin falsolu servislerinden, sipinkslerinden ziyadesiyle etkilendikleri, maç boyunca topun uçup uçup gittiği ralliler hiç de az değil idi. Sinir içinde izlerken, sanki birileri kulağıma ''Ee, daha ağır 40+toplara geçtikten sonra oyuncular da daha hızlı tahtalara, daha sert süngerli ve yapışkan lastiklere yöneldiler'' tarzı pazarlamalarda kullanılan kalıp cümleler söylüyor, fısıldıyor, bu tarz cümleleri tekrarlıyorlardı. Oyuncu, Batırfılay Jun Mizutani bir tahtayla oynuyordu. Tahta, artık seleece mi, züper seleece mi, aalece mi veelece mi hangisi idi bilamaacam ama, o tarz, pahalı birşey olduğunu sanıyorum. Bu, J.Mizu. dünyanın ''en'' olmasa da ''en hızlı'' tahtalarından biridir. Vurduğu 10 toptan belki 6-7 si dışarıya uçup giden, maçı 3-0 tertemiz, pırıl pırl kaybeden bu Off+ oyuncumuza ve çalıştırıcılarına sormak isterdim doğrusu: ''Siz dünyanın en hızlı oyuncusunuz da mı en hızlı tahtayla, üstünde, uygun olmayan, sert, o biçim falso yiyen lastiklerle oynuyorsunuz diye. Yani, o oynadığınız düzeydeki oyun hızındaki anlık dokunuş ve değişimler silsilesine henüz yerleşmemiş, hareketleri o anda oynanan topla TAM bağlantı kurmadan, kombinasyonları akışkan ve nispeten hatasız yapamazken,ya da bu yönde bir yöneliş, bir hassasiyet henüz ortada yokken, oluşmamışken, bu düzeydeki hızı ve sipini çekip çevimekte belli bir derecede (incelikleriyle, incelikli bir şekilde ) ustalaşmamış, yani henüz perdesize bakmadan çalamazken, ne diye dünyanın en hızlı ekipmanlarını kullanıp kendinizi sabote ediyorsunuz ki? Orta hızda bir Butterfly Petr Korbel tahta alıp, onunla antreman yapmanın neyinize yetmeyeceğini size kim söyledi de, ona inandınız? Bedeninizi güçlendirmenizin, kondüsyonunuzu arttırmanızın icab ettiği tabak gibi ortadadır. Ulusal oyuncuysanız, haftada 5 sabah, günde 12 km. düşük-orta tempo koşmalı, ona göre beslenmeli, dağda bağıra bağıra odun kesmeli, ondan sonra da masa antremanı yapmalısınız. Tüm bu çalışmaları yapıp, güçlendikten sonra o vakit, dünyanın en hızlı ekipmanlarıynan oynayabilirsiniz. Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Tekrarlıyorum: Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Aradaki farkı daha hızlı tahta ve lastiklerle, kapatmak mümkün değildir. Ancak, böyle ekipmanlar, çalışıp ustalaştıktan sonra bir de üstüne kullanılırsa (-ki artık kullanılmalıdır da ) işte o vakit baklava olur.
  7. Sayın berhanbatu, Ne olur o yaşadığınız göçükten biraz daha tafsilatlı bahsetseniz de, bundan forum azaları da nasiplense. Hem böylece, yeni lasdik takılması lüzumunun da nasıl hasıl olduğu bahsine biraz daha ışık tutulur. Sayın beyhanbatu, Kanaatimce bu forumda böyle teferruatları paylaşmak elzem. Hani feysbuuktaki, yuuçüybdeki tamirat vidyoları misali. Hani yıllar önce Cihangir'e çıkan, Akyol yokuşu üzerindeki, adeta bir kulübe dönüşmüş, motorsikletçilerin buluştuğu o tamirhane misali. Böyle yerlerde kıraat edince, insanın başka hiç bir yerden edinemeyeceği bir takım işbilişler, mini tamirat yöntemleri vb. elde etmesi mümkündür. O vakit, buradan öğrendiklerin sayesinde, sol elinle sağ kulak memeni tutmak için, elini sol omuzunun üzerinden, enseni de geçip, sağ kulak memeni öyle tutmaz, sol elini, önden, direk, göğsünün üzerinden, çenenin altından geçirip, kulak memeni öyle tutarsın.
  8. Sayın egemen'in olup biteni daha berrak biçimde betimlemesi lüzumu hasıl oldu. Yeri gelmişken, bahis konusu göçüğün, hem lastikte, hem de tahta yüzeyinde vuku bulmuş olması ihtimalinin de pek yabana atılacak gibi olmadığı kanaatinde olduğumu ifade etmek isterim. O da olmuş olabilir. Elbette, şimdilik bu konuda Sayın egemen'in lütfedip, mes'elesini, belki bir fotoyla, belki bir vidyo ile ya da yazarak, daha berrak ve açık seçik ortaya koymasını beklemekten başka bir çıkar yol olmadığını göz önünde bulundurmak iktiza eder. Özetlersek: - Tahta göçmüş, üzerine yapışık lastiği de beraberinde çökertmişdir. Tahtanın üzerinde bir lasdik olup olmadığını da bilmiyor, bu konuda da bir malumat sahibi olmadığımız kanaatinde olduğumu da şuracığa iliştirivereyim. Takdir edersiniz ki, elimizdeki verilerden bu neticelere de varabiliyoruz. - Lasdik göçmüş( tuhaf, kauçuk ve altındaki sünger esnek olup, ezilseler de, basınç üzerlerinden kalktığında, önceki, göçüksüz hallerine geri dönerler; yani, öyle olmaları beklenir. Bu hal, şu ihtimalleri ortaya çıkarıyor: Bir, lasdik taze yabışdırıldıydı da, süngeri ısılak yapışganı emdiydi. Üstten basıncı yer yemez de, üst lasdik, üst lasdiğin pütürlerinin arasından, düzyerlerinden, pütür yanlarından altta süngeri sıkıştıra-yapışıp, oralarda ööle kuruyuverdi, göçüğü oluşturdu. İki, birincinin hemen hemen aynısı, bu kez basıncın tahta sathını da göçürecek denli yoğun olanından...Üç, tahta ve üstünde lasdik, pek kesif , belki bir tahta valizin o sert köşesinin yaptığı bir tazyike, maruz kaldı da göçdü, sanki raket sathına karyola bacağı girdi de, raket hepten battal oldu...Gayri lasdik de alttan ,içerden, dışardan, tahtaya güzelce yapışa-kuruyup...Eh, bendenizden bu kadar...Sayın egemen'den konuya dair bir malumat gelene kadar, aklınıza gelen diğer ihtimalleri de bahsin devamında lütfen siz yazınız. Hamiş: Sayın bellek, bir de ayrımsadım ki ''lastik ezilmesi nasıl düzelir'' yorumunu şey etmeyi ihmal etmişim. Onu da ''Karyola bacaa giren raket nasıl tamir edilir''in yanına not aldım. İkisini beraber, uygun bir gönderiye ilave edip, paylaşacağım.
  9. beşyüziki

    YARDIM

    Sayın Ruzeff, Demek ki sutokta olan tahtalardan önermem gerekir. Hele kendim şöyle durayım, seçesiniz siz sutokta olan tahtalardan, kendi oynaycaanız tahtayı. O combodaki lastikler ise sizin için fazla hızlı ve sipinlidir.(Off veya üstü bir tahta seçtiğinizi farz ediyorum; o tahtanın üstünde...). Onların yerine bir çift XIOM Vega Europa edinirseniz, orta-uzun vadede daha sağlam öğrenirsiniz. Ya da bir çift LKT Pro XT light edininiz(Off veya üstü bir tahta seçtiğinizi farz ediyorum; o tahtanın üstünde...).
  10. Sayın egemen, Evvela, bu bahsiyattaki kanaatimin, bu işte, teknoloji ve ustalıktan istifade etmek yönünde olduğunu ifade etmek isterim. Akabinde, bu kanaat ifade edişe, şu beş harfli sözcüğü ekleyerek, sualinize karşılık vermek isterim: b-e-l-k-i. Ne de olsa, gereken ameliyenin, bir takım neticelerinin vücuda gelmesi kaçınılmazdır. Pekii, acep nelerdir bizleri beklemesi ihtimali olan neticeler ve dahi buna bağlı olan ''Peki, ya daha sonra bu tahta ile oynamayı arzu edecek, dahası, buna muktedir olabilecek miyim?'' sualinin cevabı? Göçük ikamesi için, biri içerden (göçüğün dibini beslemek için, yandan), diğeri dışarıdan( sathı sıvayarak ) farklı iki yöntem ve malzeme kullanılabilir. Bu ameliye raketinize tesir edecek, belki raket sathının bir kısmının sertliği ve rakedin aarlığı, muvazenesi etkilenecektir. Aslında bir şeyin etkileceği felan yoktur da, siz rakedin geçmişteki muvazenesine eski bildirimlerine alışmış olduğunuzdan, şimdi aynı geri bildirim yoksunluğunu algılayacaksınız. Ameliye, topa vuruş anındaki geribildirimi, ''kontrol''ü etkileyebilir, buna ''alışmak'' ise belli bir süre temrin etme lüzumunun hasıl olmasına yol açabilir(sabır, nekahat ). Dimağda aynı sorunun yeniden belirişi: Sonra, ya bu çetin, ya da belki bu astarının yüzünden bahalı çıkması pek muhtemel, müphem ameliyeden sonra, ya daha sonra bu tahta ile oynamayı arzu edecek, dahası, buna muktedir olabilecek miyim? Dahası, peki ya suallerin, tüm bu pıtrak gibi çoğalan, hakikatle arama kalın, fuluğ bir perde gibi giren bu suallerin bir tekinin bile cevabı umurumda mı? Yoksa canımı,enercimi, tüm işi durmamacasına yeni sorular, sorunlar, dertler üretmek olan bu makinanın işleyişine mi vakfedeceğim, hiç ayrımında olmadan? Belki de, bu, dikkatsizliğim sonucu göçürtüp, gayrı masa tenisi oynanmaz hale koyduğum bu tahtamla vedalaşıp, göçüksüz, yeni bi tahta edinmeliyim.
  11. Sayın Ruzeff, En doğrusu oynayışınızı görerek hareket etmek olacaktır. Alacağınız ekipmanların oynayış tarzınıza uygun olması kadar, sizin de ekipmanlarınıza uyum göstermeniz söz konusu. Bu, düzenli antiremanla kendiliğinden oluşmaya başlar ve oluşur. Kendi adıma, aynı siteden, şunu alırdım : https://www.masatenisi.com/stiga-combo-calibra-masa-tenisi-raketi Stiga Clipper CR,İyi yapılmış, lastikleri eskidikçe değiştirerek uzun süre kullanabileceğiniz, sağlam, kontrollü, yeterince hızlı, çakış, bulok ve sipinkslerde pek sağlam, çok tercih edilen bir tahtadır. Purofesyonelliğe ilerlerken hatta sonra da size eşlik edebilecek şahane bir yol arkadaşıdır bu Clipper CR...
  12. Sayın BassistGTG, Şayet lasdiklerinizi ışığa göstermez, güneş altında bırakmaz, mesela market poşetine güzelce sarıp,havayla temasını aza indirgerseniz, oynadıktan sonra da lasdik yüzeyini ıslak pamuk, ıslak kaat mendil ya da nemli kumaşla nazikçe silip tozunu püsürünü alırsanız, lasdiğinizi yaklaşık 80-100 saat kullanabilirsiniz....Size bağlıdır, keseyi de açılabildiği kadar açmak gerekir. Mesela Butterfly Dignics 09C lasdiği pek de bahalıdır, lakin öyle bir karışımla imal edilmişdir ki, emsali diğer lasdiklerden %150 daha uzun ömre sahip olduğu söylenegelmektedir. Bununla kalsa gene iyi; bununla da kalmamakta, bazı purofesyonel oyuncuların her, bazılarının ise bir kaç maçta bir lasdiklerini değişdirip, yepyeni lasdikler takdığı da söylenegelmektedir. Söylenegelmekte olmakla kalsa gene iyi, ilaveten bu, bilinegelmektedir de. Bilinegelmekte olsa yine iyi; purofesyonel oyuncular, ambalajından çıkmış lasdikleri yapışdırıp, katır kutur kesip, birer ikişer saat oynadıktan sonra, söküp, yenisini kuşanmaktadırlar. O puroların keseleri açıkdır, ekseriyetle cümlesinin suponsorları vardır, bu bahste, hayretten, adeta gözlerimizi yuvalarından oynatacak davranışlar sergilemektedirler. Lakin iyi antireman da yapmakta, masa antiremanı dışında hergün ya da 3 günde bir, 12-14 km. düşük tempo koşu da yapmaktadırlar; başka fiziksel çalışmalar da cabası. Yani Sayın BassistGTG, Yaklaşık kaç para bütçe lazım olduğunu gayrı siz buradan çıkartınız. Her halukarda, kesenin ağzının açılabildiği kadar açılması zarureti zaten tabak gibi ortada. Aslında, ortada bir zaruret falan da yok, gerekeni ayrımsıyor, sonra da yapıyorsunuz... Ya da yapmıyorsunuz.
  13. Sayın BassistGTG, Yurt içinde malzeme satan bütün siteleri, artık, siz deyiniz o org, ben deyeyim bukom, ümitsizce tetkik etdim; lakin, piyasada, andığınız fiyat ve efsafta malzeme olmadığı neticesine ulaştım. Belki kullanılmış ürün satan bazı sitelerde andığınız fiyat ve efsafta malzemeler mevcutdur, lakin o da belki...Belki diyorum, o da kendimi, hiç olmaması ihtimaline karşı bir nebze müdafaa edebileceğime dair, için için bir inanç besliyor olmamdandır.
  14. Sayın KaosBlack, Friendship Lkt Rapid Power lastiğiyle hiç bir deneyimim olmadığından, size bu lastiğe dair bir bildirimde bulunamayacağım. Kaldı ki bulunabilsem bile, bu, o lastikle oynamış olmanın uyandırdığı his ile ilgili kendi kişisel yorumumun sözcüklerden ibaret aktarımı olmaktan öteye geçemeyecektir. Bunları, yorumları, sözcükleri okumak, yaşayışın, ilk elden canlı deneyimin yerini asla tutamayacaktır. Muhteviyat değişse dahi, kulağa tatlı gelen değil de, hakikat göz önünde bulundurulduğunda, hayatın pek çok alanında, bunun, ne denli önemli bir husus olduğunu göz önünde bulundurmanızı, sorularınızı da ona göre tevcih etmenizi reca ederim.
  15. Sayın Alextennis, Doğrusu, backhand defans, forehand topspin ağırlıklı atak oyununuz için harikulade bir combo seçmişsiniz. Lakin backhand lasdiğiniz açısından Sayın Levend'in önerisine tamamıyla iştirak ettiğimi belirtmek, oraya yapıştırmaya süngeri 1,5 mm. den daha kalın bir 802-1 almamanızı temenni ederim. Şayet ''backhand defans''dan kastınız bol bol kesme olacaksa, gayet allround bir seçenek olarak, backhande, uzun pütürlü lasdiklerden Friendship Ritc 837'yi de önermek isterim. 0.6 veya 1.0 mm. sünger ile istifade edebilirsiniz. Bildiğim kadarıyla masatenisi.com, lasdikleri yapıştırıp gönderiyor, onlara yazabilirsiniz.
  16. Sayın KaosBlack, Az kalsın ''hem atak odaklı bir oyuncusunuz hem de -ilerleyen zamanlarda-''yazmışsınız, ikisi nasıl oluyor diye yazacak, bu duruma açıklık getirmenizi taleb edecektim ki, cümlenizin öncesini tekrar okudum ve ''ilerleyen zamanlarda'' combo raketinizin lastiğini değiştirmeyi düşündüğünüzü, ancak yazarken bunu, zerre noktalama işareti kullanmaksızın ifade etmek istemiş olabileceğiniz kanaatine vardığımı ifade etmek istiyorum. Yazarken, noktalama işaretlerini kullanmak ve doğru bir şekilde kullanmaya ehemmiyet vermek gerektiğinden, buradaki bazı forumdaşlarca kah kınanmak, kah yerilmek, kah günah keçisi yerine konmak, kah yakınmak, kah da sözlerimin iyiden iyiye çarpıtılması bahasına, müteakip kerreler bahsetmiş idim. Gelelim lasdiklere: Andığınız marka ve lasdikler, atak da odaklı bir oyuncu olduğunuz beyanınızı da göz önünde bulundurarak,, kanaatimce gayet uygundur. Ancak bir istisna olarak ''-40 s'' le neyi, hangi lasdiği kast etdiğinizi anlayamadığımı sözlerime eklemek isterim... Belki Friendship 802-40'ı kast ediyordunuz da, (ki 802-40 bir düz lasdik değil, bir kısa pütürdür) belki tavsiyeyi bir an önce almak bahsinde bir nebze aceleniz olduğundan, ''-40 s'' diye yazıp geçivermişsiniz...Bildiğim kadarıyla adında -40tan sonra ''s'' olan ne düz ne de pütürlü bir lasdik de henüz yok. Kimbilir, belki '''İlerleyen zamanlarda'' olabilir; lakin bunu da kimse bilemez. Sayın KaosBlack, Belki andığımız lasdiklerin yanısıra LKT Pro XT Light lastiğini de göz önünde bulundurmak istersiniz. Cümlemi arada kullandığım bir virgülü müteakiben bir noktayla bitirirken, andığınız birbirinden harikulade lasdiklerin yanında LKT Pro XT Light'ın da ay gibi yanıp, güneş gibi parladığına işaret etmek isterim.
  17. Sayın berhan batu, çok noktalama işaretlerine dikkat etmeyişinize dikkat edişiniz doğrusu pek hoş, pek takdir edilesi. Bu, hızlı yazdığınız dan dolayı da olsa, böyle. Tabii nazarınızda, yazarken, bunun sizi kılaviede ek hamleler yapmaktan kurtarması da cabası. Bunlar hep hızlı yazmaktan dolayı olan şeyler..Noktalar virgüller, noktalama işaretleri, havada virgüller, dendenler, bunlar hep yalnızca küçük ya da yalnızca büyük harfler dışında yazıyı oluşturan, tamamlayan, zenginleştiren, bir ismin özel isim olduğunu vurgulayan, kalıpların dışındaki söylenişleri belirtmeye yarayan elemanlar değiller...Elbette harflerin yanısıra, onların yanyana gelişlerinin oluşturduğu sözcüklerin aralarındaki, okurken hemen hiç dikkat etmediğimiz, boş alanlar, boşluklar; onlar da sessizliğin melodiye dahil olması gibi, bu elemanlara dahiller. Yazıyı, bu elemanların tamamı oluşturuyor. Yazarken bu elemanlara dikkat etmeyerek, ''insanların anlayabildiği kadar'' yazarak enerjimizi korumuş, böylelikle kendimizi kazançlı çıkmış, hızımıza hız, karımıza kar katmış saymamız işten bile değil. Ah, bakınız, bu hız bahsi önemli; hızlı, mütemadiyen daha hızlı...Ancak bu başka bir bahsin konusu. ''Doğa hiç acele etmez, ancak her şey zamanında tamamlanır''. - LAĞO TUZU -
  18. Sayın berhan batu, Doğrusu, mükemmel bir kombo yaptığınızı söylememek için ortada hiç bir neden göremiyorum. Lakin, takdir edersiniz ki ( Takdir edeceğiniz bahsinde, şüphelerimden tamamıyla arınmış olmadığımı da ekleyerek ) , oyunu, ekipman değil, oyuncu oynar; güreşi boynuz değil, geyik yapar, deyideyi vereyim. Ne neredeyse tamamı yabancı kelimelerden oluşan, hatasız yazılmış satırlarınızı kaleme alışınızdaki ihtimam, ne de ekipmanları yazışınızı takib eden ''sizce''nin noktasını ihmal ederek ''sızce'' diye yazışınızdaki dikkat eksikliğine sebep olan enerjinin o noktada hafifçe geri çekilmiş olduğu, gözden kaçası değil. Bu durum doğrusu, bende, o noktada enerjinin geyikten çok boynuzda olduğu izlenimini oluşturuyor; oysa, hatıhatırlayı verelim Sayın berhan batu, güreşi boynuz değil, geyik yapar.
  19. ''2017 yılındaki Avrupa Şampiyonası'nda 2. Division finali oynadığımız Macarların bu seviyeye gelmesi onlar adına takdir edilesi.'' Gabor Gergely, Istvan Jonyer, Tibor Klampar gibi en üst düzey, kaşif ve şampiyon oyuncular yetiştirmiş olan Macaristan, 1970'lerin sonunda Çin'i yenerek takım dünya şampiyonu oldu. 70'lerin başında da Macaristan'dan getirtilen antrenör Hırbıd, milli takım seviyesinde, oyuncuların yetişmesine, masa tenisinin ülkemizdeki inkişafına katkılarda bulunmuştur.
  20. Sayın Saadettin, Doğrusu böylesi bir ayrım yapamayacak, zihnim bu yönde hareket etse dahi, ona eşlik etmeyeceğim. Zira kanaatimce paso muzaffer olmakla, yenmeye devam etmekle ''masa tenisini öğrenmek'' arasında bir ayrım yoktur. Masa Tenisi ne kadar iyi öğrenilir ise, onda o kertede muzaffer olunur, onda o kertede çok rakip yenilir. Sayın Saadettin, Evet, mes'eleye yarışmacı, erişmeci, gitgide daha yükseğe tırmanıcı bir perspektiften bakıyor, bunun da bir nebze menfi bir tesir bıraktığının ayırımında olduğum zannını taşıdığımı ifade etmek isterim. Ancak başarı ve şaaşaanın kör, serhoş edici ışıltılarında bu menfi tesirin görünmez olacağı zannını taşıdığımı da ifademe ilave etmek isterim. Doğrusu, vaziyyete yaptığınız ayrımla bakan, bir takım yetkilisi olsam, masa tenisini ''iyi öğrenmiş'', iyi ama maçlarını da az bir farkla kaybeden bir oyuncuyu takımımda tutmaz, yerine henüz ''öğrenememiş'' ama ''yenen'', ''maç alan'' bir oyuncuyu hiç şüphesiz, koyardım.
  21. 15.20, tam ibretlik...Kanaatim o ki tüm sayılarda öyle oynanmalı; ŞAKK! Sayı. Bitti. ŞAKK! Bitti. Masa Tenisinin, itina ile, şakır şakır, şakırdata şakırdata oynanması gerektiği kanaatindeyim. Lin Gaoyuan da bahis konusu sayıyı öyle oynamış zaten. O, biraz da ondan Lin Gaoyuan. 70'li yılların sonunda, 80'lerin başlarında, Türkiye Şampiyonalarında da olurdu böyle sayılar...Oktay, Ferhat, Tayfun, Can gibi muharrirler atarlardı altlarına imzalarını böylesi satırların da, hemen ardından tiribünler bir lahza tamamıyle sessiz kalır, işte o vakit, ''gümbürtülü sessizlik'' işidilir hale gelir idi. Sonra ertesi yıl, tiribünlerdeki derslerini alan neredeyse tüm oyuncular, böyle sipin atabilmek için çalışırlardı da ertesi yıl öyle gelirlerdi yeni şampiyonaya. Olmazdı ama; ŞAKIRT! diye olmazdı yani onların attığı o sipinksler, ayan beyan görünürdü yani öyle olmadığı, olamadığı ( sanki olması lazımmış gibi; o da ayrı )...Onları, o supontane tiren sipinksleri çalışarak ya da onbinlerce dolar ödeyerek elde edemezsiniz. Siz, belli bir oyun seviyesine gelince, KENDİLİĞİNDEN gelir bu kalitedeki sipinksler. 15.20. ŞAAK! ŞAKK! ŞAKK!..Karbon tahtalar üzerinde, süngeri buustırlarla şişirilmiş vurdukça öten yeni nesil lastik cakırtılarıyla karıştırmayalım bu şakırtıyı. 15.20.
  22. beşyüziki

    Masa Tenisi: 101

    Doğrusu, Harimoto'nun baarışının bende, Bernadette Szocs misali, ortalamanın biraz üstünde bir ürperti, öfke ve kendisine çemkirme tepkisine yol açtığını, bu bahse eklemekte hiçbir beis görmediğimi ifade etmek isterim. Tomokozu'nun çığlığı doğrusu, bir hayli şedid bir nida. Ayni zamanda o bağırdığında, dikkatimizi derhal kendimize, hislerimize, canımızın güzel vücudumuzdaki hareketlerini keşfe çevirirsek, kendimizle ilgili yeni şeyler öğrenebileceğimiz güzel bir fırsat da elde etmiş oluyoruz. Bir oyuncunun nasyonalitesinin, 70'li yıllardan bu yana köklü bir masa tenisi geleneğine de sahip olan memleketinin, veya bu şehirde, şehirlerde bizim de oynadığımız salonlarda, masalarda oynuyor olmasının Tomokozunun baarmalarının karşısına konulabileceği kanaatinde olmadığımı naçizane vurgulamak isterim. Bu, abes ve gerçek manada zemini olmayan bir mukayese olmaktan öteye geçemeyecektir. Bazı hususlarda, lazım gelen ayrımı yapabilmek ve berraklık elde edebilmek için, bahis konusu hususa, rutin seyrimize nispetle pek yoğun bir dikkat tevcih etme lüzumu vardır. Afşin'de bağırıyor. Harimoto'nun vurduğu topun fileye gideceğini algılamayı müteakiben, top, daha henüz fileye ulaşmadan, o lahzada, baarmasına başlıyor. Bu, vidyoda kerrelerce zahir. Öyle ki, böylece Afşin, rakibi o sayıyı kaybettiğini, bunun da kendisini ziyadesiyle memnun ettiğini, bir an önce, mümkün olan en kısa sürede hissetsin...Yani bağırma böyle bir işe de yarıyor.
  23. 15.20, ışıl ışıl, pırıl pırıl, tertemiz, mis.
  24. Sayın berhan batu, Her oyuncu eşsizdir ve dahi malzemeleri kullanışları değişiklik göstermektedir. Elbette, aynı markadan tahtalar dahi değişiklik göstermektedirler. Yorumlarken genellemelere girdiğimizin ayrımında olmak mühim. Tahtalar ahşap olduklarından her tahta da eşsiz. Genellemelerde, o gurup ve tahtaları ideal biçimde aynı, değişmez, birbirinin tıpa tıp aynı farz edilirler. Oysa ahşap tahtalar kalıba dökülmüş pilastik gibi bir örnek değildirler, insanlar da öyle. ''Genellemelerle düşünür, özelde (biriciklikte) yaşarız.'' Tahtalarınızla yaşadıklarınızı daha detaylı betimlediğiniz için teşekkür ederim; umarım kendinize daha dayanıklı bir tahta bulursunuz ya da bulmuşsunuzdur. Betimlemeleriniz, aynı tahtaya sahip başka oyunculara da bu ekipmanın çeşitlemeleri, üretildikleri dönemler, yerler gibi alanlarda anlayışlar getirebilir. Ekipman bahsinde detaylara girmekte daima faide gördüğümü ifade etmek isterim.
  25. Sayın berhan batu, Bir yıl içinde iki defa kullanıp pişman olduğunuz Tibhhar V1 Carbon 'un, bir yılda, size nasıl çektirmediği kalmamış olabilir hususuna biraz ışık tutarsanız, doğrusu memnun olacağım. Hem de bu muhtemel memnuniyetten payını alacak olan yalınızca bendeniz değil, diğer okuyanlar da olacaktır. Lütfen, Sayın berhan batu, Bizden bunu esirgemeyiniz, V Carbon'un bir yılda size çektirdiklerini, ''her türlü biyerden çatlayıp, kırılmalarını'' en ince detaylarıyla lütfen paylaşınız. Biraz marangoz tutkalı veya capon yapıştırıcısıyla, sapın ayrılan parçalarını yerine yapıştırmak gibi rahat, kolay, yapması zevkli bir ameliye, bir yakınışa dönüşsün istemem. Öyle Sayın berhan batu, Evet, tamı tamına öyle olur. Şayet '' 1 yılda bana çektirmediği kalmadı'' derseniz ''öyle olur''. ''Öyle, n'aaparsak yapalım, hiç bir şey yapmayalım, hatta ''hiç bir şey yapmamayı'' da yapmayalım, yine de öyle olur. Tersini hiç görmedim...Her zaman olacak olan neyse, o olur; öyle olur... Öyle olmaacaktı da ya nasıl olacaktı?
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..