Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    487
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    80

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. beşyüziki

    Sözcükler

    İhtiyaçları gidermek, arzuları boşvermek.
  2. Lin, en üst düzey bir oyuncu olmasına rağmen, 1.4-1.7 mm. yumuşak süngerli Palio CK ile Ma Te'nin yarattığı sipinks ve kabak toplara nüfuz edememiş. Genco.
  3. Ma Te, DHS O8 Karbonlu defans tahtasında, H3 ve 1.4-1.7mm.Yumuşak TSP Curl P4 süngeri üzerinde PALIO CK 531 a uzun pütür kullanıyor.
  4. beşyüziki

    Sözcükler

    Öyle mi Sayın bellek? Bilmiyordum. ''Sadece buluşmaya katılım gösterecek arkadaşların yazıştığı bir alandır.'' Tarzı, ya da bunun gibi herhangi bir ikaz ibaresine de rastlamadım. Yazılması mı unutulmuş ( gözden kaçmış ) acaba? Yoksa böyle bir sınırlama yok da, ben mi tiribe giriyorum?..
  5. beşyüziki

    Sözcükler

    Sayın bellek, Çay, kahve içiyorsanız, en az onlar kadar, ya da 1,5 katı su da içmek lüzumu hasıl olur. Zira çay ve kahve neredeyse %70'i 80'i sudan oluşan güzel vücudumuzdaki suyu çeker, onu kurutur. Hele de bunları düzenli içiyorsak, bunlar metabolizmamızda birtakım işleyiş değişikliklerine neden olurlar. Güzel bedenceezimiz, daha çok suyla işlemek üzere ayarlıdır... Yani demem şu ki Sayın bellek, ööle yaparsak ööle oluyor, ööle yapmazsak ta ööle olmuyor.
  6. Foumdaşlardan Sayın bellek'in, geçenlerde verdiği bir aradan sonra, foruma tekrar yazmaya başlayan başka birine hitab ederken '' Tekrar yazımlarınla hoş geldin '' deyişini okumamı müteakiben, bende, dilimizdeki sözcüklerin, daha önce kullanılmamış, ( yazımlarınla, tekrar yazımlarınla ) yeni, yepyeni bir kullanımıyla karşı karşıya olduğuma dair kuvvetli bir kanaat hasıl oldu. ''Yazımlarınla'' yeni, yepyeni, dilimizde daha önce hiç kullanılmamış, yeni türetilmiş ve gayet iyi anlaşılıyor. Kendi kaleme alışlarımda , şahsen ''yazışlarınla''falan diye, ''yazış''ı kullanarak yazdığım oluyor lakin, o, böyle olmuyor tabii. Bu pek yeni, pek taze... Ve de hafif. Sayın bellek, Arzu ederseniz, bu bahsin devamını, taze demlenmiş Seylan Çayı ve küt küt yanan bir çingene sobasının çatırtıları eşliğinde sıcacık bir sohbet eşliğinde değerlendirebilir, bu yeni ''yazım'' sözcüğünü kutlayabiliriz.
  7. Sayın Anıl Çınar Çiçek, Evvela, eklemeliyim ki, hiç bir ayakkabı ''ilerde'' kirlenmez. Şüphesiz, dilimizde böyle bir kullanım elbette vardır; öyle söyleriz ve öyle söylemelere öyle alışmışızdır ki, ''ilerde''nin içinde hiç olmadığımızı, daima şimdi-burada olduğumuzu dikkatimizden kaçırıveriririz. Aslında o an yatakodasında, yatakta mışıl mışıl uyurken, kendini rüyasında kimbilir nerelere gittiğini gören, oralarda ne maceralar yaşayan ve durumunun ayrımında olmayan, uykuda, rüyalar gören biri misali. Ne ileride, ne geride, bir an gelir, Lezoline'larımıza bir bakış atarız. Akabinde bunu, bizde oluşuveren şöyle bir ''kanı'', yaptığımızı, hemencecik şöyle bir yorum izler: ''Kirlenmişler''...Ve ''Yıkasam iyi olacak''lar, ''Eski diş fırçaları iyi bu iş için''ler falan, zaten ''Kirlenmişler''in ardısıra, Boğaz tırafiğinde sıkışmış misali, peşisıra beklemektedirler...Bir basılmamış bilgisayar tuşları dizisi halinde.
  8. Eski, kullanmadığımız bir diş fırçasının, hele de sertçe olursa, ayakkabı temizliği bahsinde bir hayli faidesi oluyor, gördüm. Sabun ile de pek güzel köpürür, dipli bucaklı, köşelerine möşelerine, aman yuvarlanıp da katlanan yerlerine, tabanının derinliklerine...Tekrar tekrar, tekrar tekrar...
  9. Sayın alextt, Lütfen, ister ferdi ister de çift maçında olunuz, topa vururken, topa vurma anında yalnız, yapayalnız olduğunuz, olacağınıza, elinizden bir tutan olmayıp, olamayacağına dikkat ediniz. Bu durumu külliyen kabul ediniz. Buna rıza gösteriniz. Yanınızda kendiniz varsınız. Bunu hatırlayabilirsiniz. İçinizden defansçı ya da son dönem terimleriyle ifade edecek olursak, atak-defansçı olmak geliyorsa, öyleyse, iyi bir atak-defansçı olmanın zorlu yollarında yürümeye ve acıya hazırlanınız. Daha çok savunmaya yönelik oyunu hakir görmelere zerre pirim vermeyiniz. Zerre. Masa tenisine dair anlayış merhalelerinin belli düzeylerinde, oynayışınızın başkalarınca, hücumcu ya da defansçı ya da atak-defansçı diye nitelendirilmesi, çeşitli açılardan (mesela, nasıl antreman yapacağınız açısından) ehemmiyetli addedilebilir, lakin, bu, asal önemde değildir. Asal, en üst derecede önemde olan, muzaffer olmaktır. Asıl önemli olan, daima yeniş, daima muzaffer oluş, rakibi ayaklar altına alıp tamamıyla ezmek, onu kelimenin tam manasıyla ezip, perişan etmektir. Rakibinizi zerre merhamet göstermeden, daima 11-0, 11-1 yapmaktır. Sözlerimin mübalağalı gelmesi sizi yolunuzdan çevirmesin. 1950'lerin 49-0'lık dünya boks şampiyonu Rocky Marciano veya Kyokushin Karate'nin kurucusu Mas Oyama, bu bahste gayet iyi örneklerdir. Oynadıkça, ileride, defansçı veya atakçı olmaya yönelebilirsiniz. Bunu yapınız belirler. Biri öbüründen daha üstte veya altta değildir. En önemlisi içtenlik, kendinize karşı olabildiği kadar içten olmanızdır. Yoksa, dışardan, sair kişilerin, bir şey de bilmeden, veya yarım bilip, size başkalarından duyduklarını tekrar edip, söyledikleri değil. Sipinkste de, kesişte de topun eğirilmekte olduğunu, gözden kaçırmayalım. Zaten defansçı değil de, kelimenin tam manasıyla atakçı da olacak olsanız, antreman, hayalkırıklıkları ve acıdan kaçış yoktur.
  10. Sayın berke_45, Kombo konusunda sık sık ziyaret ettiğim bir siteye yine baktım. İstemeden de olsa, doğru dürüst bir kombo edinmek için size, doğrusu kesenin ağzını bir hayli açmanız, şöyle rahatça bir 2000'lere, 3000'lere ve ötesine uzanmanız gerektiğini söylemek istiyorum. Aslında, bugünün bu tatsız gerçeğinin ayrımına, bir kaç internet arayışıyla, fiyatlara bakarak, pekala kendi kendinize ,siz de varabilirdiniz, lakin bunu bir kez başka birinden işitmeye ihtiyaç duymuş olmalısınız. İlaveten, komboyu, elinize geçen para arttıkça, biraz sabrederek, bu gün şu lastiği, öbürgün o tahtayı alarak, lastik lastik, tahta tahta örmek de mümkün görünüyor.
  11. Sayın beşyüziki, N'ooldu, bir yanıt gelmedi mi?..Ha ha ha ha ha ha haaa!.. Sayın beşyüziki, Yazdıklarınızı, size yazılanları, foruma katıldığınız andan beri, dikkatle takip ediyorum. Hiç değilse, en az dört kez, farklı kişilerce, yazılarınızda imla hataları yapmakla itham edildiniz. Oysa gayet iyi biliyorum ki; yazılarınızı, öğrendiğiniz dilbilgisi ve imla kurallarının filtresinden daima geçiriyor, onları bu kurallara göre, anlayış ve biliincinizin elverdiği ölçüde, tekrar tekrar düzeltiyorsunuz. Akabinde, bu kişilerin foruma yazdıklarını tetkik ettiğimde, bir tanesinin bile, bırakınız noktalama işaretleri kullanmayı ve en basit imla kurallarına dahi uymayı, hatasız cümleler kurmadan ( bunlar ekseriyetle zaman ve çekim hataları ) tek bir gönderi bile göndermediklerini tespit ettim. Demek ki bazılarının, sizin öğrenmiş olduğunuz kurallar ve kalıplarla değerlendirilmeksizin yazmaya, ihtiyaçları var. Bazıları, en küçük bir tenkid veya istihzada alınıveriyorlar ... Sayın beşyüziki, Lütfen bu olguyu açıkça görünüz ve kabulleniniz. Başkası imla kurallarını gözetmese bile, siz gözetiniz. Bunu, halihazırda zaten böyle yaptığınızı, yapabildiğinizi biliyor, şu sıralar, yiyeceklere şiddet uygulamadan onları yemeyi ve oturup kalkarken, yürürken, çay taşırken, kaslarıma, bağlarıma, işin ayrımında olup, şiddet göstermemeyi çalışıyor, bunları deneyimliyorum. Oyunda, kontura sipinks çekerken, topa şööle bi iyi çakarken, ne kendime ne de başkasına bir zarar vermeden, şiddetime bir yer açabildiğim için mutluyum, bu bahste rahatım ve oynayabildiğim için, illa bir gün oynayamaz hale gelmeden de, şükran hissediyorum. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1-1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft, 1.1-1.3 mm. Siyah
  12. Sayın beşyüziki, Doğrusu, satırlarınızı kaleme alırken daha dikkatli olmanız gerektiğini, bir kerre daha hatırlatmak lüzumunun hasıl olduğunu ifade etmek gerekiyor. ''Peki neye, neye dikkat edeceğim, dikkatimin nesne ya da nesneleri nelerdir? '' diye sorduğunuzu adeta duyar gibiyim, Sayın beşyüziki. Bu sualinizi yanıtlasam, daha yanıtımın son hecesini telaffuz dahi etmeden, yeni bir sual daha tevcih edebilecek, doğrusu hiç de yabancısı olmadığım bir tarafınız olduğunun da ayrımındayım. Peki, neye ya da nelere mi dikkat edeceksiniz? Her şeye Sayın beşyüziki, bulunduğunuz andaki herşeye...Seslere, odanın şu anki sıcaklığını hissetmeye, gördüklerinize, yere daha çok ayak parmaklarınızla mı yoksa topuğunuzla mı, yoksa ikisinin ortasıyla mı baskı yaparak bastığınıza, odadaki kokulara, sessizliğe, bedeninizi hareket ettirirken hangi kasları nasıl kullandığınıza, nefes alıp verirken, içerden, nefesinizin güzel vücudunuz boyunca seyrine, hepsine, olup bitenleri anında yorumlayıp ( yorumlamayınız, yalnızca hiç ilgi göstermeden bakınız), yeni bir düşünceye kapılıp kapılmadığınıza, herşeye dikkat ediniz. Durunuz, Sayın beşyüziki, şu an içerde ve dışarda olup bitenlerle temastan ve bu temasın sizde uyandırdıklarından uzaklaşmak için elinizi hemen cep telefonunuzu açmaya atmayınız. Gönderinizi yazıp, yayınladıktan sonra, dimağınızda yeni ve daha güçlü bir örnek peydah olduğunda ise, hayıflanmayınız. Geçmiş, geçmiştir; onun için yapılabilecek hiçbir şey yoktur. Bu seferki gönderinizin de, o güzel örneğinizden mahrum bir şekilde okuyucuyla buluşmuş olmasına rıza gösteriniz. Bunu, kendinize yediriniz. Leblebiyi...
  13. Sayın beşyüziki, bazen, bir yazımı kaleme alışımı müteakiben, yazıda kullandığım bir örneğin yerine ( o örneği vermiş, yazmış oluyorum ), sonradan, meramımı anlatmakta çok daha yararlı olabilecek, çok daha kuvvetli başka bir örneği hatırlıyorum, fakat, artık ok yaydan çıkmış, iş işten geçmiş, gönderimi göndermiş, o gönderi de, okuyanlar tarafından okunmuş olabiliyor. Sonradan, ''düzenle'' seçeneğini kullanarak yazdığımı düzeltsem de, bu bahiste kendimi toptan rahatlamış hissetmiyor, sankim kırk kat yorganın altındaki leblebiden rencide olan pirenses misali hallere giriyorum... IMPERIAL Wilfried Lieck, st. BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1 -1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft, 1.1 -1.3 mm. Siyah
  14. Sayın MAVİ, Öncelikle kesenin aazını epey bir açıp, en son teknolocik ekipmanları kullanan, bu alanda yayınlanmış dergileri ve en son gelişmeleri takip eden, yayımlanmış en son makaleleri okuyan/okumuş bir göz müteassısına muayene olun, gözlük, lens gerekiyorsa, alın. Zira yapılacaklar listesi numara bir geliyorr: TOPA BAK! Maçta, antıremanda, rakip ve siz servis atarken, ralli sırasında, topa bakınız. Zamanla topu ve rakibi okuyuşunuz inkişaf edeceğinden, bu son derece yalın görünen ve yalınlığından, sık sık gereken ehemmiyetin verilmediği, öğüdü, artık sizde bir alışkanlık haline gelene kadar tutunuz. Buradan, ''herhangi bir öğrenişe kavuşmada sabrın önemi''ne temas etmemiz, hani neredeyse işten bile değil. Sayın Saadettin'in satırlarını tetkik ettiğimde ise, bende, mes'elenin teknik kısmının biraz hafife alındığı kanaati hasıl oldu. Kimbilir, belki de, bulunduğunuz seviyede teknik, tecrübe gibi kavramlara hiç takmadan, antıremanlarınızı yapmanız gerektiğini, gerisinin zaten üstüne bina olacağını kast etmiştir. Lakin, Sayın Saadettin'den bir istirhamım olacak. Şayet kendisi ''her gün tempoyu arttıra arttıra'' ve ''ya da aynı şekilde'' diyerek neyi kastettiği hususunda biraz daha sipesifik olur, dakikalar ve kilometreler, hatta metreler üzerinden söz söylerse, önerisinin veriminin, sizin için, daha yüksek olacağı kanaatindeyim. Geçenlerde, ''Iron''Mike Tyson'un olduğu reelslerden birinde rastladığım şu söze uygun hareket etmekle ekmeğimize güzel bir yağ sürebiliriz: ''Disiplin, yapmaktan nefret ettiğin şeyi, sanki onu yapmaya aşıkmışsın gibi yapmaktır. Bu, ilk başta yaparken, hiç olmuyormuş gibi gelse de, hiç aldırmayıp, yapmayı sürdürmekle yaşanışında her seferinde bi gıdım kolaylaşma yönünde değişerek ilerleyen bir uygulama. Şüphesiz, işin aslı burada; değişen uygulama değil, sizin masa tenisçiliğiniz...
  15. https://www.masatenisi.com/xiom-combo-vega-masa-tenisi-raketi
  16. Sayın Murad_PAŞA, andığınız lastikler ve tahta ile pekala da oynayabilirsiniz, dezavantajınıza da olabilirler, oyununuz görülmediği için henüz bu bahiste herhangi bir beyanda bulunmam mümkün değil. Lakin ekmeğinize daha bol yağ sürmenize imkan sağlayacak başka lastik ve tahta terkipleri de mevcuttur kanaatindeyim. Mesela, andığınız tahta üzerine, kalın (bazı lastiklerin -soft versiyonları )süngerli, 2.0 mm. veya Max. daha ''orta hızlı lastikler olabilir, sanki...Bu tip bir raketin, iyi sipinksli olduğunu söylediğiniz oyununuzu desteklemekte ve size konturol sağlamada faydası olabilir. Hıza ihtiyaç duyarsanız ki, tahtanız en hızlı addedilen tahtalar arasındadır; rakedinizi topa sipinks yaparken yaptığınız gibi yandan sürtmek yerine, topun göbeğine göbeğine, o kalın yumuşak süngerli lastiklerle LÖPÇÜK! LÖPÇÜK! veya CARK! CARRK! deye çakmanız kafi gelecektir. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1-1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft 1.1-1.3 mm. Siyah
  17. beşyüziki

    Ekipman

    hamiş: ''sevi'' sözcüğünü Yunus Emre sık kullanmış. Aşk, sevgi, sevda karşılığı...
  18. beşyüziki

    Ekipman

    Sayın Hakan KIRIK, Her halde bunu derken,oynadığınız, antıremanlar, temrinler yapabildiğiniz( sağlık; bir diğer nakit)zamanı kastediyorsunuz. Bende, son cümlenizdeki bahse ise katılamayacağım istikametinde bir kanaat hasıl olmuş durumda. Lakin, cümlenizi bir kerre daha okumamın ardından, az önce hasıl olan kanaat yavaşça eriyen bir bulut misali çözülüverdi. Cümlenizi sanki, ''kim daha çok oynarsa, tekniği olsun olmasın, üst seviyeleri yenecek duruma geliyor''...Diye yorumladığımı ayrımsadım. Oysa kastedilen o değil, çok oynayan oyuncuların üst seviyeleri ''zorlayacak'' duruma gelmeleri...Kanaatimce, bir oyuncuyu '''zorlayacak '' duruma gelmek, züğürt tesellisidir. Muzaffer olunmadık ve rakip, kelimenin tam manasıyla perişan edilip, ezilmedikçe ''zorlamış olma''nın her hangi bir ehemmiyeti yoktur. Bu tip lakırdıların, enikonu ilginizi çeken, kulüp sohbetlerinde belki bir nebze ehemmiyeti olabilir. Sayın Hakan KIRIK, Çok oynayanların, üst seviyeleri zorlaması bizim yorumumuzdur. Yoksa bazı limitler vardır, bunları ne denli çok oynarsanız oynayınız, aşamazsınız. Aşamazsınız. Dünya ilk 100'ünden herhangi biriyle yapacağınız ''ciddi''' maçlar, en çok, 11-0, 11-0 ve 11-1,2 gibi, ( o da balık yapmanız ihtimalini göz önünde bulundurarak 1 sayı) sukorlarla neticelenecektir. Bir tane servislerini bile kurtaramaz, iki tane sipinkslerine bulok yapamaz, topu göremezsiniz..Umarım, bunun, gönderilerine, ''orta seviye bir oyuncuyum'' diye başlayan bazı yeni başlayanların takdirlerine bir yararı olur. Ama tabii en iyisi, böyle bir olayın başlarına gelmesi, bunu bizzat yaşamaları. ''Aman da ben nereden bulacağım, bu dünya sıralamasında ilk 100'den oyuncuyu?'' Derseniz de, o vakit olsun ,dünya ilk 300'ünden birini bulursunuz o vakit...Nasl'olsa şu ya da bu şekilde, kendinizden bihaberliğinizin derecesi hakkında bir şeyler açığa çıkacak, bu vesileyle, oyunculuk düzeyinizin takdirini, bir nebze daha gerçekle bağlantılı bir şekilde yapabileceksiniz. Elbette, bunda, 11'e 0, 11'e 1'lik kaybettiğiniz setlerin, sağınızdan solunuzdan vızır vızır geçen sipinks ve fast sipinkslerin, o göremediğiniz çakışların ve kısa bırakmalarda kırılan belcaazınız misali pek çok etkenin payı olacaktır. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1-1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft 1.1-1.3 mm. Siyah
  19. beşyüziki

    Ekipman

    Sayın Hakan KIRIK, Bendeniz ''genel'' değilim. Hani ''orman'' değil de, ormanı oluşturan tek tek diğer ağaçlar gibi, tek bir ağacım. Zaten siz de satırlarınıza ''Sayın GENEL'' değil, ''Sayın 502'' deye başlayarak, genele yazmadığınızı göstermişsiniz. Sayın hakan KIRIK, Bilmem hiç dikkatinizi çekti mi, ''genel'' sözcüğünü (kavramını), yazışmalarımızda, kendi aramızdaki sohbetlerde, tartışmalarda pek sık kullanırız. Yani, en azından bana ''sık'' kullanıyormuşuz gibi geliyor. Ancak şunu da eklemeliyim ki, sözcüklerin dünyası dışında, ''genel''le, ne bir yerde karşılaşmış olduğumuzu, ne de ''genel''le her hangi bir yerde karşılaşmış birini gördüğümüzü unutuveriririz. Bunda da, ''genel''in bir sözcük, bir ''mevhum'' olmasının, bir nesne olmamasının büyük bir payı var. Kim söylemişti, kimin lafzıydı şimdi hatılayamadım lakin, gayet yerinde bulduğum hoş bir deyiş var: ''Genelde düşünür, özelde yaşarız.'' Tabii ki Sayın Hakan KIRIK, tabii ki. Nasıl ki ''orman''ın, şu yeryüzümüzde, yanyana gelmiş, tek tek ağaçlardan bağımsız, kendi başına, ayrı bir varlığı yoksa, işte, ''genel''in de, tam da işaret ettiğiniz gibi, istisnaların toplamından başka bir şey olmadığı kanaatindeyim. Her birey eşsizdir ve her vak'a kendi başına değerlendirilmelidir. Herkesin raketi, eşsiz bir şekilde, kendine göre eskir. Olgulara yakından ve dikkatle baktığımızda, bunun böyle olduğu göz önündedir. Eğer var ise, enercimizin kıpırtısızlığı ve bu hale yerleşmiş, buna alışmış olmamız, her vak'ayı kendi başına değerlendirmemize engel oluyorsa ya da o andaki asal ihtiyacımız bambaşka bir şeyse, bunun üzerinde hususiyetle çalışmak gerekir. Çalışma konusundaki isteksizliğin de, enercimizin durgunluğuyla bağlantılı olduğu kanaatindeyim. Unutmayalım ki, maç sırasında, topa, çalışarak, mesela bekend vurmak yerine, ayakları çalıştırarak forhende dönüp, güçlü bir forhend hücumuyla, sayıyı hanemize kaydetmek ve de bu yapışların toplamıyla, neticede, muzaffer olmak işten bile olmayacaktır. Elbette bu denilen, bir istisnadır. Topun o andaki hızı, sipinks miktarı ve yönü, rakibin konumu, masa antremanı dışında bacak çalışması yapıyor veya yapmıyor oluşumuz misali, daha pek çok faktör bu bahste belirleyici olacaktır.
  20. beşyüziki

    Ekipman

    Sayın Hakan KIRIK, Herşeyden evvel, gayet öğretici bulduğum satırlarınız için teşekkürü bir borç bildiğimi ifade etmek isterim. Şöyle bir baktım da, az daha, her şeyin, yapılacakların, hatta nasıl düşünüleceğinin bile önceden belirli, hazır olduğu, içinde kendiliğindenliğe, yaratıcılığa zerre yer bırakılmamış bir kalıplar dizisiyle karşı karşıya olduğum kanaatine varacaktım. Neyse ki, nihayetinde, ''bu iş bana göre değilmiş deyip, raketi satacak'' deyen satırlarınızla karşılaştım. Pekii, eğer öyle olursa, o raketi yeniden satın alan kişi, aynı hevesleri, aynı arzu ve beklediğini bulamamaları mı yaşayacak? Olması pek muhtemel intibaını veren satırlarınızda anlatılanların, olacakları kesinkes önceden bildirdiği kanaatinde elbette değilim. Olaylar başka türlü de inkişaf edebilir elbet. Mes'ele şu ki, muvaffakiyyetlerin cümlesinde yaratıcılık mevcuttur. Harcıdır adeta yaratıcılık, inşa edilen muvaffakiyyet duvarının. E peki, masa tenisi oynarkenki yaratıcılık bundan muaf mı? Elbet değil. Hiç olur mu? Alıntıdaki ilk cümlenizde andığınız seyir, yaratıcılığa yer bırakmamaktadır. Her şey hazırdır (içinde kendim de rahatımdır). Nasl'olsa hep öyle olmuş, bundan böyle de öyle olacaktır. Aslen, yakından temaşa edildiğinde, bu zihni sıkıcılık, bu tekdüzelik ve sıkıntı toprakları, içinde yaratıcılık çiçeklerinin açtığı tarlalardan başka bir şey değildir. Sayın HAKAN KIRIK, neden ''en kısa sürede''? Nereye yetişiyoruz, olacak olanın olduğu, olacak olanın her zaman olduğu şu alemde, bir şey mi kaçırıyoruz? Kaçırıyor olsak bile, o zaman da ''bir şey kaçırmakta'' oluşumuz oluyordur. Haa, rakedi ''en kısa sürede'' almaktan murat, bir an önce, yapılmamış antreman saatleri kazanmaksa, bu, üstünkörü bir bakışla bir kazançmış gibi görünse de, adı üstünde, ''kör'', üstünkörü bir bakıştır. Her zaman, yalnızca, içinde bulunduğumuz anda olduğumuzu unuttuğumuz bir bakış. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1-1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft 1.1-1.3 mm. Siyah
  21. Sayın beşyüziki, Doğrusu Sayın belle'ğin, gönderisinde, görünmeyen noktalama işaretlerini eksiksiz ve tam yerlerinde mi kullanıp kullanmadığını merak etmiyor değilim.Elbette, bunu ancak noktalamaları kullanırsa anlayabileceğim. Veya, mürekkep yerine, noktalama işaretlerini limon suyuyla yazarsa, kuruduktan sonra işaretler yine görünmez olsalar da, kağıt, ateş gibi bir ışık kaynağına tutulduğunda yine görünür, okunabilir olurlar. İlaveten, fırsat bulabilirseniz, kendisine, niye kendisinden ''biz''diye, çoğul olarak, birden fazla kişi imişçesine bahsettiğini (biz çaya davet edilmedik mi, bir kelimeyi mi yanlış algıladık ya da atladık....), bununla ne kast ettiğini, sormanızı istirham edeceğim. Zira kanaatim o ki, Sayın bellek, şayet bir hakikati dillendirecekse, dilin kuralları içerisinde, bunu, ''biz'' sözcüğünü değil, ''ben''i kullanarak dillendirmelidir. Elbette, şayet kendisi bir grubun sözcüsüymüş, sanki onların namına bir hakikati dile getiriyormuşçasına söz söylemiyorsa... Sayın beşyüziki, Aslında bu ( ben, biz) tarzı detaylara zerre takmayan bir tarafım olduğunu, siz de biliyor, yaşıyor, deneyimliyor, bu bakımdan Sayın belle'ğin, ettiğiniz lakırdılara alınmamasını, incinmemesini, elinizden, dilinizden geldiğince gözettiğinizin, böyle bir şeyin vuku bulmasına karşı tetikte olduğunuzu ayrımsayabiliyorum. Ona çay demleyip demlememenizin ise yalnızca sizin bileceğiniz bir iş olduğunu takdir ediyorum. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1-1.3 mm. Kırmızı BUTTERFLY Feint-Soft, 1.1-1.3 mm. Siyah
  22. Sayın The Beyti, Ne kadar çabalarsanız çabalayınız, ne kadar etki oluşturmaya çalışırsanız çalışınız, bunların hiç ama hiç bir faidesi olmayacak, ancak gelişebileceğiniz kadar gelişebilecek, ancak oluşturabileceğiniz kadar etki oluşturabileceksiniz. Neden mi? Çünkü her zaman olacak olan olur. Yalnız, izole, varoluşun geri kalanından ayrı düşmüş değilsiniz; birlik var. Bulunulan anda, varoluştaki her bir şey, buna cebimizdeki bozuk paradan, mutfakta açık kalan suya, ayazda titreyen yapraklardan, en uzaktaki bir galaksideki yıldız ve gezegenlerin hareketleri de dahil, her şey, birlikte hareket etmektedir. Kendi başınıza olup biten üzerinde bir takım tasarruflara sahip olabileceğinizi sanıyorsanız, bunun bir ''sanma''olduğu açığa çıkmakta gecikmeyecektir. Mes'elelere, acele etmeden, rahat ve alışık olduğumuza nazaran daha dikkatli bir şekilde bakınca, bunun böyle olduğu görünmektedir. Yine de çaba, gerekir. Zaten olmakta olanı oldurmak için çabanın lüzumu yoktur, lakin, çaba sayesinde olanı öyle olduramayacağımızın deneyimini yaşar, okumak ve biri bize dikte etmeksizin, o konuda bir şeyler öğrenmiş oluruz. Zamanla, bu öğrenmeler - ki bunlar ezberlerden çok, çok daha kıymetlidirler, sizindirler - kendiliğinden, sizin bu konuda en küçük bir çaba göstermenize gerek kalmaksızın, birikir, bir birikim oluştururlar. Bu olacaktır. IMPERIAL Wilfried Lieck, st BUTTERFLY Tackiness Drive, 1.1 mm BUTTERFLY Feint-Soft 1.1 mm
  23. beşyüziki

    Ekipman

    Sayın Hakan Kırık, Belki de Sayın MAVİ'nin çok düşünmeye ihtiyacı vardır, belki de işlerini çok düşünerek yapıyordur. ''Çok düşünmeye gerek olmadığı'' çıkarımını neye dayanarak yaptığınızı belirtiniz, lütfen. Neye zaman kazanmaya çalışıyoruz? Sayın MAVİ'nin gönderisini, neden bir an önce çözülmesi gereken bir sorun olarak ele alıyoruz? Bu acele neden?
  24. Sayın falcon0163, Oynarkenki vidyonuzu, ekipman tavsiyesi taleb ettiğiniz gönderinize henüz eklememiş, dahası, bu bahse iki üç sözcükle de olsa, hiç değinmemişsiniz bile. Nasıl oynadığınız (oyun seviyeniz ) hakkında hiç bir malumatı olmayan bir kitleden, yalnızca sizin oynayacağınız ekipmanlar için anlamlı ve yararlı bir tavsiye vermelerini beklemek, doğrusu, pek yerinde gelmiyor.
  25. Sayın falcon0163, çeşitli vuruşlar, belki de maç yaparken çekilmiş, net bir videonuzu gönderirseniz, size daha faideli olması muhtemel, daha isabetli geribildirimler alma ihtimalinizi de yükseltmiş olursunuz. Yoksa, bu uğurda esirgeyeceğiniz gayretler, istediğiniz rakedi zaten kimselere sormadan sipariş verip, üstüne lastik sormalardan falan faide elde etmeniz pek şüphelidir. Hoş, elbet kendiniz çalıp, kendiniz de oynayabilirsiniz. Lakin takdir edersiniz ki, masa tenisi karşılıklı oynanan bir uyum ve çatışma oyunudur. Kendiniz çalıp, kendiniz oynayacaksanız da, öyle yapınız o zaman, buna başkalarını karıştırmayınız.
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..