Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    493
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    81

beşyüziki kullanıcısının tüm içeriği

  1. Sayın Saadettin, Doğrusu böylesi bir ayrım yapamayacak, zihnim bu yönde hareket etse dahi, ona eşlik etmeyeceğim. Zira kanaatimce paso muzaffer olmakla, yenmeye devam etmekle ''masa tenisini öğrenmek'' arasında bir ayrım yoktur. Masa Tenisi ne kadar iyi öğrenilir ise, onda o kertede muzaffer olunur, onda o kertede çok rakip yenilir. Sayın Saadettin, Evet, mes'eleye yarışmacı, erişmeci, gitgide daha yükseğe tırmanıcı bir perspektiften bakıyor, bunun da bir nebze menfi bir tesir bıraktığının ayırımında olduğum zannını taşıdığımı ifade etmek isterim. Ancak başarı ve şaaşaanın kör, serhoş edici ışıltılarında bu menfi tesirin görünmez olacağı zannını taşıdığımı da ifademe ilave etmek isterim. Doğrusu, vaziyyete yaptığınız ayrımla bakan, bir takım yetkilisi olsam, masa tenisini ''iyi öğrenmiş'', iyi ama maçlarını da az bir farkla kaybeden bir oyuncuyu takımımda tutmaz, yerine henüz ''öğrenememiş'' ama ''yenen'', ''maç alan'' bir oyuncuyu hiç şüphesiz, koyardım.
  2. 15.20, tam ibretlik...Kanaatim o ki tüm sayılarda öyle oynanmalı; ŞAKK! Sayı. Bitti. ŞAKK! Bitti. Masa Tenisinin, itina ile, şakır şakır, şakırdata şakırdata oynanması gerektiği kanaatindeyim. Lin Gaoyuan da bahis konusu sayıyı öyle oynamış zaten. O, biraz da ondan Lin Gaoyuan. 70'li yılların sonunda, 80'lerin başlarında, Türkiye Şampiyonalarında da olurdu böyle sayılar...Oktay, Ferhat, Tayfun, Can gibi muharrirler atarlardı altlarına imzalarını böylesi satırların da, hemen ardından tiribünler bir lahza tamamıyle sessiz kalır, işte o vakit, ''gümbürtülü sessizlik'' işidilir hale gelir idi. Sonra ertesi yıl, tiribünlerdeki derslerini alan neredeyse tüm oyuncular, böyle sipin atabilmek için çalışırlardı da ertesi yıl öyle gelirlerdi yeni şampiyonaya. Olmazdı ama; ŞAKIRT! diye olmazdı yani onların attığı o sipinksler, ayan beyan görünürdü yani öyle olmadığı, olamadığı ( sanki olması lazımmış gibi; o da ayrı )...Onları, o supontane tiren sipinksleri çalışarak ya da onbinlerce dolar ödeyerek elde edemezsiniz. Siz, belli bir oyun seviyesine gelince, KENDİLİĞİNDEN gelir bu kalitedeki sipinksler. 15.20. ŞAAK! ŞAKK! ŞAKK!..Karbon tahtalar üzerinde, süngeri buustırlarla şişirilmiş vurdukça öten yeni nesil lastik cakırtılarıyla karıştırmayalım bu şakırtıyı. 15.20.
  3. beşyüziki

    Masa Tenisi: 101

    Doğrusu, Harimoto'nun baarışının bende, Bernadette Szocs misali, ortalamanın biraz üstünde bir ürperti, öfke ve kendisine çemkirme tepkisine yol açtığını, bu bahse eklemekte hiçbir beis görmediğimi ifade etmek isterim. Tomokozu'nun çığlığı doğrusu, bir hayli şedid bir nida. Ayni zamanda o bağırdığında, dikkatimizi derhal kendimize, hislerimize, canımızın güzel vücudumuzdaki hareketlerini keşfe çevirirsek, kendimizle ilgili yeni şeyler öğrenebileceğimiz güzel bir fırsat da elde etmiş oluyoruz. Bir oyuncunun nasyonalitesinin, 70'li yıllardan bu yana köklü bir masa tenisi geleneğine de sahip olan memleketinin, veya bu şehirde, şehirlerde bizim de oynadığımız salonlarda, masalarda oynuyor olmasının Tomokozunun baarmalarının karşısına konulabileceği kanaatinde olmadığımı naçizane vurgulamak isterim. Bu, abes ve gerçek manada zemini olmayan bir mukayese olmaktan öteye geçemeyecektir. Bazı hususlarda, lazım gelen ayrımı yapabilmek ve berraklık elde edebilmek için, bahis konusu hususa, rutin seyrimize nispetle pek yoğun bir dikkat tevcih etme lüzumu vardır. Afşin'de bağırıyor. Harimoto'nun vurduğu topun fileye gideceğini algılamayı müteakiben, top, daha henüz fileye ulaşmadan, o lahzada, baarmasına başlıyor. Bu, vidyoda kerrelerce zahir. Öyle ki, böylece Afşin, rakibi o sayıyı kaybettiğini, bunun da kendisini ziyadesiyle memnun ettiğini, bir an önce, mümkün olan en kısa sürede hissetsin...Yani bağırma böyle bir işe de yarıyor.
  4. 15.20, ışıl ışıl, pırıl pırıl, tertemiz, mis.
  5. Sayın berhan batu, Her oyuncu eşsizdir ve dahi malzemeleri kullanışları değişiklik göstermektedir. Elbette, aynı markadan tahtalar dahi değişiklik göstermektedirler. Yorumlarken genellemelere girdiğimizin ayrımında olmak mühim. Tahtalar ahşap olduklarından her tahta da eşsiz. Genellemelerde, o gurup ve tahtaları ideal biçimde aynı, değişmez, birbirinin tıpa tıp aynı farz edilirler. Oysa ahşap tahtalar kalıba dökülmüş pilastik gibi bir örnek değildirler, insanlar da öyle. ''Genellemelerle düşünür, özelde (biriciklikte) yaşarız.'' Tahtalarınızla yaşadıklarınızı daha detaylı betimlediğiniz için teşekkür ederim; umarım kendinize daha dayanıklı bir tahta bulursunuz ya da bulmuşsunuzdur. Betimlemeleriniz, aynı tahtaya sahip başka oyunculara da bu ekipmanın çeşitlemeleri, üretildikleri dönemler, yerler gibi alanlarda anlayışlar getirebilir. Ekipman bahsinde detaylara girmekte daima faide gördüğümü ifade etmek isterim.
  6. Sayın berhan batu, Bir yıl içinde iki defa kullanıp pişman olduğunuz Tibhhar V1 Carbon 'un, bir yılda, size nasıl çektirmediği kalmamış olabilir hususuna biraz ışık tutarsanız, doğrusu memnun olacağım. Hem de bu muhtemel memnuniyetten payını alacak olan yalınızca bendeniz değil, diğer okuyanlar da olacaktır. Lütfen, Sayın berhan batu, Bizden bunu esirgemeyiniz, V Carbon'un bir yılda size çektirdiklerini, ''her türlü biyerden çatlayıp, kırılmalarını'' en ince detaylarıyla lütfen paylaşınız. Biraz marangoz tutkalı veya capon yapıştırıcısıyla, sapın ayrılan parçalarını yerine yapıştırmak gibi rahat, kolay, yapması zevkli bir ameliye, bir yakınışa dönüşsün istemem. Öyle Sayın berhan batu, Evet, tamı tamına öyle olur. Şayet '' 1 yılda bana çektirmediği kalmadı'' derseniz ''öyle olur''. ''Öyle, n'aaparsak yapalım, hiç bir şey yapmayalım, hatta ''hiç bir şey yapmamayı'' da yapmayalım, yine de öyle olur. Tersini hiç görmedim...Her zaman olacak olan neyse, o olur; öyle olur... Öyle olmaacaktı da ya nasıl olacaktı?
  7. Gitsin. Bırakalım, gitsin onu konturol etmeye çalıştığımızı evvela fark, sonrasında da terk edeceğiz. Bunu yaşamak zorundadır; bir şey öğrenecekse bile, onun için bunun başka bir yolu yok ya da biz bilmiyoruzdur.; tam da bunu yaşayış sayesinde öğrenebilecektir. Biz onu kontırol etmeye çalıştıkça, o bundan anca kendi canlılığını, hayatını, hayat enercisini, artık neyse onu konturol edilmesi gereken bir şey olarak değerlendirmeyi öğrenecektir. Bu da, kullandığı dildeki sözcükleri belli şekillerde ve şiddetle seslendirişler, aslında içinden gelen o olmadığı halde, mimiklerini, sesini, vücudunu kullanışını başka türlü yapışlar, birtakım kas ve eklem katılıkları, eğilip-bükülmezlikler ve daha daha niceleri olarak, onda tezahür edecekdir. Yani ona bunu öğretmiş oluruz. Elbette ona böyle modellik etmek istemez, bu süreçlere, hem kendimizde, hemi de onda, bilimsellikle, çok daha fazla ziya tutmak, duttuğumuz işbu ziya sayesinde de, olup biteni nep net, pırıl pırıl, ışıl ışıl görmek, doyasıya anlamak isteriz. Doğrusu, bu bahste kendi isteğimi karşımdakine ifade edebildiğim, onun da mes'eleye kendini pür dikkat edişi nisbetinde bir yarar elde ediş söz konusu. Yarış veya normal arabaya bindirmeden önce, ona, bunun nasıl bir araba olduğunu acele etmeden ifade etmeli, minik gaza basış denemeleri yapmaya imkan sağlama istikametinde, kolaya kaçmadığımın,hızlanmadığımın gayet ayırdında olarak gayret göstermeliyim. Sayın Saadettin, Evvela bu harikulade temenniniz için size binlerce teşekkürler. Herkesi yenip, daima muzaffer olma bahsinde, doğrusu temenninizi ziyadesiyle motive edici bulduğumu ifade etmek isterim. Ancak ''herkesi yenip, daima muzaffer oluş''un da asla tamamen gerçekleşemeyecek bir hayal olduğunu veya ''daima muzaffer oluş''un ancak, daima buna eşlik eden ve medaliya tahtasına çıkılıp, boyna medaliya takış, ele de kupa alış gerçekleştiğinde, bir nebze azalmış gibi olsa da, sürekli bir korku (ya biri gelip, şampiyonluğumu elimden alır) eşliğinde, acı bir şerbet gibi dadıldığını da ifademe eklemek isterim. Acı bir şerbet, yapayalnız dadılan acı bir şıradır aynı zamanda ''daima muzaffer oluş''. Ne Ma Lonk'un, ne Timo Bol'un ne de emsalleri başka bir şampiyonun, bu kekremsi şerbet dadından azade bir şekilde şampiyonluklarının keyfini doya doya sürdükleri kanaatinde olmadığımı ifade etmek isterim. Ara sıra geçmişe dalıp, kaç kez şampiyon olduğunu hatırlayıp, saymak vesaire bunlar belki kekremsiden geçici, minik kaçışlar olabilir ama nafiledir...Kekremsi, hep bekler bu yolun yolcusunu. Her zaman, alttan, sıfırdan, sokaktan bir yoksul boksör gelip, altın kemerinizi alabilir. Daha iyi biri, hep vardır... Elbette masa Tenisine bir savaş yolu olarak yaklaşmayan yaklaşımlar da mevcut. Bu bahsteki kaleme alışlarımda bu hususu net olarak ayır(a)mamış, okuyucuların, bu işin zaten böyle olduğunu baştan kabul etmiş olduklarını var saymış olabilirim, kusura bakmayınız. Ancak şunu açık yüreklilikle kabullenmek gerekir ki, aslen bu, savaştır.
  8. Sayın Saadettin, Teşekkür ederim, ''Masa Tenisi'' namıyla takmış olduğum at gözlüğünden bendenizi kurtardığınız, haydi mübağalayı o kerteye vardırmadan ifade etmeye çalışayım; şayet masa tenisini mütemadiyen muzaffer olmaya, hep daha ileri, hep daha yükseğe çıkmaya, hep herkesi yeneyim'e yönelik, yarışmacı bir tarzda oynuyor ve ekseriyetle de bu gayeye ulaşıyorsam, o vakit ''oyunu ben mi kontrol ediyorum yoksa aldığım ekipman mı beni yönetiyor''un hiçbir ehemmiyeti kalmıyor, artık pırıl pırıl, tertemiz, daha da hür, sanki omuzumdan yük kalkmış gibi hissediyorum. Ne önemi var; o mu beni yönetiyor, ben mi onu, nass'olsa gereken temrinleri yapıyor, tekinikileri öğreniyor, muzaffer oluyor, yeniyor, yeniyor, yeniyor, yeniyorum. Ekipmanla hiç kafamı yormazam; çözmeye falan uğraşmazam. Neye dert çıkarayım kendime durduk yere? Haa, lakin dersem ki bunu çözmek de yükselişin bir parçası, bunu da çözersem yükselmeye bir faidesini bulurum, oyunuma olumlu bir katkısı olabilir, başım göğe erer; bakın bu zaviyeden hiç bakmadıydım; çözeyim o vakit bunu da, başım da ersin göğe...
  9. Belki de, ayak hareketlerinden, raket çevirmelere, sabırlı oynamakdan, kısa pütürle masaya yakın, rakibin forhendine uzun boş (kelek) top atmalara kadar, Wang Yang'ın öğrendiklerini en iyi tatbik etdiği, ziyadesiyle lezzetli bir maç...
  10. Sayın Berhan Batu, bahsettiğiniz oyun seviyesi, yani yeni başlayanlar için, size önerilen tahta ve lasdikler mükemmel. Ne üzerinde Off yazan tahta ne de üzerinde Off, Off+ yazan lastiklerle oynamak, oyununuzu ne daha sipinksli, ne de çivilerinizi daha hızlı yapacaktır. Oyununuzdaki sipinks ve çakışlarınızdaki sür'at, enerjinizden, vücudunuzdan, oynarken aldığınız pozisyonlardan, teknikleri doğru uygulayışlarınızdan, merkezlenmenizden, kasılmalardan gevşemelere, gevşemelerden kasılmalara uyumlu bir şekilde geçebilmelerinizden gelir. Henüz bu seviyede değilseniz, ki olmadığınız aşikar, zira o vakit, bu lakırdıları etmezdiniz. Hamiş: Donic Appelgren'in kullanım ustalığına bağlı olarak ''All''dan ''Off''a yayılan, bir hayli esnek bir tahta olduğunu defalarca okudum ve duydum. Duyup, okuduklarımla da iktifa etmeyip tahtayla bizzat oynadım ki, bilgiyi edinişim kendi deneyimime dayalı olsun. Sonunda, bende, tahta hakında yapılan yorumların gayet yerinde olduğuna dair bir kanaat hasıl olmakta gecikmedi, yapılan yorumları yerinde buldum. elbette o tahtayla oynamanın canlı deneyimi yanında, tahta hakında yapılan yorumlar, sözcüklerden öteye geçmiyor, yorumların, canlı deneyim yanında esamesi okunmuyor. Sayın Berhan Batu, doğrusu bende, bu bahsle alakalı olarak, kesenin aazını ööle ilk gönderinizdeki gibi 1500 falan değil de, epey bir açmanızın lüzumlu olduğu istikametinde bir kanaat hasıl oldu. Bu, elbette tamamıyla sizi ilgilendiren bir husus lakin, mevcut piyasa şartlarında daha hızlı ekipman tavsiyesi taleb ettiğinizde de... Kese... Kese Sayın Berhan... Takdir edersiniz ki, kesenin aazının da, hiç ööle ''civarı''larla falan bulanıklaşmadan, NET OLARAK ne kadar daha açılabileceğinin böylesi bir talebe eklenmiş olması söz konusu... İkinci gönderinizde daha ''hızlı''ekipman talebinize bir fiyat aralığı eklememiş, belirtmemiş oluşunuz, ilk gönderinizdeki ''1500 civarı'' ibarenizi de müphem kılıyor. Net olunuz; böylelikle, gitgide ,oynarken de çivi ve çivisipinkslerinizde bir netleşme olacak,kuvvetle muhtemeldir ki kah siz, kah rakibiniz, siz daha net vurdukça, çıkan şaaak!.. şırraaaak! ..şırraak!..seslerinden, bu netleşişe lezzetyab olarak tanık olacaksınız.
  11. Sayın Berhan Batu, Doğrusu, Sayın Levend mükemmel bir tavsiyede bulunmuş; daha ikinci sıfırını yazamadan 1500'ün 2000 olduğu şu günlerde bir an önce onun işaret ettiği komboyu edinip, temrinlerinize geri dönerek, ekmeğinize güzel bir yağ sürmüş olursunuz. Tavsiyenin,en çok verilen ve en az alınan hususlardan biri olduğu elbette unutulmuş değil, lakin, Sayın Levend'de öylesine fevkalade, öylesine ekonomik ve öylesine işlevsel tavsiyelerde bulunmuş ki, bunlardan birini derhal elde etmek, şimdi bunu unutmak ve öyle devam etmekle, ekmeğinize halis bir yağ sürmüş olmakla kalmamış, masa tenisinize de müdhiş bir katkıda bulunmuş olursunuz. Sayın Levend'in size önermiş olduğu tahta Donic Appelgren Allplay'de mükemmel bir tahta olup, ilerde, üzerine daha kuvvetli lasdikler takarak da tahtanın esnekliği, kontrolü ve de özellikle sipinksliliğinden rahatça istifade edebileceğiniz, İsveç üretimi, İsveç'li, yaşlı, gür sarı saçlı, gözü bozuk ahşap ustalarının, parmaklarına kıymıklar bata çıka, zevk, şakraklık ve bodka ile harman edilmiş, aliyülala, doğrusu her türlü masa tenisi kolleksiyonuna katılası bir mamuldür. Dolusu. Sapının içi dolusu; olmaya sapın içi oyulu. Alınası dolusu. Edinilesi, sapı dolusu, olmaya oyulusu. Kah İsveç'in, kah Japonya'nın günümüzde, gezegenimizin en inkişaf etmiş ahşap endüstrisine sahip olduklarını hatırlayalım, dünyanın o bölgelerinde belirip yetişmiş bu ustalara, bize bu güzel raketleri tasarladıkları, yaptıkları ve gezegenimizde hala işini severek yapanlar, severek çalışanlar olduğu için minnet ve şükran hissedelim.
  12. Ma Te, Ding Ning'e, erkekler kadınlara karşı. 17.40... https://www.youtube.com/watch?v=rg_z1nxt64Y&t=707s&ab_channel=tabletennis"PingSundayEmRatThich"
  13. Ma Te bekhendinde 1,5 mm. süngerli Palıo CK 531A ile oynuyor...
  14. Doğrusu açık ara kürre-i arzın en iyi atak oyuncularının olduğu Çin Süper Ligi oyuncularını üçsı fır üçsı fır, tertemiz sıraya dizen Ma Te'nin başarısını kutlamak konusunda, ekipmanlarına da bakılacak olursa pek çok defans veya defansa yönelik oynayan oyuncunun olduğu böyle bir ortamda, en küçük bir kıpırtının bile olmaması, bir vakitler kesmeciliğe de bulaşmış, çivi de çakabilen kendime dokunuyor vallahi...Bu dediğimi de, kişisel, forumdan ilgi görme isteği-arzusu- ihtiyacıyla karıştırmadan söylüyorum hani. O ayrı. Gerçi Ma Te'nin de insana rahmet okutan bir yüzü var ama, dünyanın en iyi atak oyuncularını böylesine pırıl pırıl ediş de hani Rio de Janeiro festivalinden daha az bir kutlamayı hak ediyor değil. Odamın içinde tek başıma halay çekerek, boşluklara mendil sallayarak kutluyorum Ma Te'yi...Teey!..Teey! Teey!
  15. Sayın Ege VTTA, kısa pütürlü lastiklerin saldırı, bulok veya savunmaya yönelik, muhtelif sünger kalınlıkları ile muhtelif kullanımlarından söz edebiliriz. Savunmaya , (kesmeye) yönelik kullanım haricinde, umumiyetle masaya pek yakın kullanılırlar, masaya yakın ''etkili''dirler. Uzaktan yapılan saldırı vuruşlarında ise zayıf-yavaş- nispeten etkisiz kaldıkları oyuncularca sıklıkla dillendirilir. Bir şeyin kalabalıklarca, sıklıkla öyle olduğu dillendirilse de, bu, o husustaki hakikatin bu dillendirişlerdeki gibi olduğu manasına gelmez. bazen gelir, bazen de gelmez. Hangisi olduğunu, kendinize dair hakikati kendiniz, deneyimleyerek bulmak zorundasınız. Kendi naçizane tecrübelerime yaslanarak, size bazı marka ve kalınlıklarda pütürler takdim ediyorum. Bu bahiste kesenin ağzını bir hayli açmanın icabından söz etmek ise pek lüzumsuz, pek de ''o iş zaten öyle''. Dünya Masa Tenisi pazarında binlerce kısa pütür var. Ancak şu noktaya da dikkat buyuralım ki, topa vurma anında, her oyuncu bir kısa pütür kullanmaktadır. Kısa pütür kullanılacaksa artısıyla eksisiyle, getirdiği götürdüğüyle, nihayetinde tek bir pütür kullanılacaktır. Kullanılan pütür, bazı şeyleri yapmada oyuncunun ekmeğine daha çok yağ sürecektir, ama bazı bakımlardan da dezavantajlı olduğu düşünülebilecektir. Dikkat buyurunuz; pütür kendi başına ne ''avantajlı'', ne de ''dezavantajlı'' değil; o, yalnızca olduğu gibidir. Eh, gönderinizde madem ne oyununuzdan bahsetmiş, ne vidyo göndermiş, ne de kısa pütürden hangi amaçla istifade etmek istediğinizi ifade etmişsiniz, o vakit kendim dahi size aşağıdaki listeyi sunmakla iktifa edeceğim. Bu arada bir kulübe gitmeler ve pütür kullananların raketlerini deneme fırsatı bulmalarınız, bir müddet sonra konu ile ilgili anlayışınızın artması cihetinde ekmeğinize, sözlü anlatım, birilerinden duymalar ve okumaların çok, pek çok ötesinde, unutulmaz yağlar sürecektir...Kimbilir, belki de belli bir pütürü öylesine kendinize has, öylesine şimdiye değin eşi benzerine rastlanmamış bir şekilde kullanacaksınız ki, o kadar olacak yani, bilinmez bu işler. Unutmayınız ,kısa pütür = daha çok antireman. Şayet kısa pütürünüzü ekseriyetle çopçulukta, kesişlerde, hülasa savunmaya/akabinde saldırmaya ( birdir bunlar) yönelik kullanacaksanız, 1,5 mm. ve daha ince süngerli kısa pütürleri tercih ediniz; çivi, atak,bulok için 1,5 mm.1,8 mm. 2.0 mm. ve üzeri sünger kullanmanız menfaatiniz icabıdır. Pütürler: - R.I.T.C. 802, - R.I.T.C 802-1 - BUTTERFLY Challenger Attack -DR.NEUBAUER Leopard -R.I.T.C. 802-40 - YASAKA Rakza PO - BUTTERFLY FLARESTORM II - TIBHAR Speedy-Soft D-Tecs -ANDRO Blowfish - NITTAKU Moristo SP - TSP Spectol -VICTAS VO 102
  16. Hediyesi; Te, Wei'yi de pırıl pırıl çıkarmış.
  17. Harmoni; uyum, ahenk...Atak gücü ve yeteneklerini kesmeciyle uyumlu hale getirmenin mühim olması...Te, Shi'yi pırıl pırıl çıkarmış, sakız gibi, tertemiz...Appacık...pürüzsüz...Bekhend süngerli uzun pütüründe 1,5 mm.Palio'dan 1,5 mm.Victas Curl P4'e geçmiş olan Te, Maç sürecinde forhend kesmelerine abanabildiği kadar abanmış, zira H3'le yaptığı ''ortalama''dolu kesiklere Shi rahatça sipinks çekiyor, Te de pek çok bekhend kesmeyi taşraya atmış...Te, uyumayıp, forhend kesişlerindeki çeşitlemelere ihtimam göstermiş, Shi ise bu yeni düzenlemelerle yeni, tam o anda icab eden bağlantıları kurup, sipinkslerini ayarlamadan, kendi şartlandığı katılık ve kıpırtısızlık nispetinde, alıştığı gibi, mukabelelerde bulunmuş, böylece oluşan rallilerin sayılmasını müteakiben, netice üçsü fır olmuş, Dünyanın nice en üst seviye yiğitleriyle, Kore'nin, Çinimaçin'in nice Maalonk'larıyla, Fanzendonk'larıyla başabaş kapışma evsafına haiz Lin Shidong, maçtan Burgaz'ın camları gibi pırıl pırıl çıkmış...Yaa işte, siz de yapabiliyorsanız 3-1 veya 3-2 yerine daima 3-0 yapınız, rakibinizi böyle yapmaktan imtina etmeyiniz. Neden mi? Burada bir lahza duralım. Ne de olsa, bu, başlıbaşına başka bir yazının konusu olabilecek bir bahs.
  18. Doğrusu, hayatın, Lind üzerinden böyle işleyişi, yürümesinin bile zor olacağını belirten doktorlar için yepyeni, sürprizli, üzerine eğilinmesi, başlıbaşına incelenmesi lazım gelen, güzel vücutlarımız ve hayat üzerine, pek çok yeni şey öğrenilebilecek bir süreç gibi görünüyor.
  19. Şüphesiz ''Nezaket yapmiyorsunuz''. Dediğim tam anlaşılmamış, yanlış anlaşılmış, sonra da yanlış anlaşılan inkar edilmiş. Bakın, bir önceki gönderimde ''nasıl olsa bir gönderiyi CART! diye silebildiğiniz şartlarda, böyle ''nezaketçilik''lere falan hiç gerek yok. Hele de gerekçesini açık seçik bildirmeyecekseniz hiç.'' diye yazmışım. ''Nezaket yapıyorsunuz '' falan denmiyor size...Hay allah, bu durumda polemik de yapamayacağız desenize...
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..