esrarte

Merhaba, Ülke ve/veya federasyon olarak Asya Masa Tenisi Birliği(ATTU)' ye dahil miyiz, bilgisi olan var mıdır?

500-600 civarında bir toplama raketi zorlayarak hazırlayabilirsin. Sanwei, Loki, Friendship gibi markaların 150-200 aralıgında tek lastik fiyatını bulabilirsin. Tahta olarak belki uygun fiyattaysa, KBS markasının Hitit 5 tahtası 300 350 lira aralığında olabilir. Sanwei Accumulator J, ve bir iki Loki marka tahta uygun fiyatlı ve alınabilir duruyor. Bana kalırsa günün sonunda XİOM muv veya Timo Boll hazır raketlerinden daha iyi bir ekipmana sahip olacağını düşünüyorum. Hazır raketler arasında gördüğüm kadarıyla xiom muv son çıkan iki üç modeli aslında iyi gibi, ama sen de demek ki biryerlerden duymuşsun, en kotu toplama raket çok büyük ihtimalle en iyi hazır raketten daha iyi olacaktır. Oyun stilin onemli, bana kalırsa nasıl keyif aldıgın ve nasıl hissettigin de onemli. Lastigine degen topun mancınık gibi fırlamasını mı tercih edersin, yoksa kendi teknigin ve vurusunla aktif olarak topu yonlendirme-spin atarak karşıya ulaştırmayı mı tercih edersin? Lastiklerini buna göre soft veya hard lastik olarak alabilirsin. Soft lastik bir anlamda topu ısırır, sıkıştırır ve fırlatır. Hard lastiklerse senin aktif olarak hareket yapmanı gerektirir.

O zaman bu vesileyle, ben de Tr içinde Ponfi ve Ponfi'nin babasını taa zamanından hatırlamam dışında, penhold tutuşunu gerçekten teknik olarak bilen ve öğretebilen, bu oyun stilini alaylı olmadan! bilen bir antrenör var mı onu merak edeyim? Vay sen bunu merak ediyorsan sana diyecek sözüm yok denmesinden çekinsem de merakıma yenik düştüğüm için baştan özür dileyeyim. Aman tekrar bize sıçramasın sohbet içerisindeyken ben bilirüm, sen kimsüncülük.

Şuna maruz kalmaktansa seni kaale almamayı tercih ederim hocam. Kiminle konuştuğunun desturunu ölçelim öncelikle. İlk bi enerjilenip yazıyorsun, sonra bir daha hızını alamayıp tekrar aklına gelen eklemeleri yazıyorsun; ben senin kavgalın değilim, minikler sampiyonasında yenildiğin oyuncu muhtemelen degilim. Şampiyonalarımı setler 21 iken yaşadım, madalyalarımı aldım, spordan o yaşta sıkıldım ve bitirdim. Aralıklarla sizlere ayrıca rica edildiğini biliyorum; neden bir forum konusundaki sohbetler esnasında fikir beyan eden şahısları etiketleyerek itibar oyunları yapıyorsunuz anlayabilmiş degilim. Son ve özet olarak. Rotasyonal kuvvetin, belirlenen mesafeler açısından daha fazla olması sebebiyle ilk cıkıs anında daha enerjili olan selülöz eski topların etkisi yerini, rotasyonal kuvvetin belirli mesafeler acısından daha az olması beklenen yeni, plastik, hacimsel olarak büyük ve görece daha agır topların etkisine bıraktı ki bu etki de uzayan mesafeler( uzaktan oyunlar) düşünüldüğünde oyunun dogrusal hızını arttırıyor. Aşırı kuvvetli spine ihtiyac kalmadan topları kaldırabiliyorsun ve düz şut oyunlarını rahatlıkla gercekleştirebiliyorsun. Benim de hissiyatım ve oyuna dair 'düşüncelerim' budur, yeterli mi bu icazet düşüncelerimi beyan etmek için acaba, izin süzgecinizden geçebiliyor muyum?

Hocam allah askına siz ikiniz genelde forumlarda, muhtemelen mesleklerinize saygı nedeniyle- neyse artık o meslekler, belirli konularda abidik gubidik yazılarla kafa bulandırıp, kendi netliginizi yansıttıgınızı dusunuyorsunuz. Kalem kagıt, uygulama vs alalım elimize, ben mühendisliğin getirdiği bilgiyle size anlatmaya çalışayım, siz de fiziksel kendi formullerinizle bana ne demek istediğinizi anlatın. Gelip balona vur bakalım diyorsunuz, sizin kalan argumanlarınızı okumakta zorlanıyorum. Hız nedir diyorsunuz ben yine kopuyorum. Tabiiiki de Balona vurduğunuzda sizin gozlerinizin algılayamayacağı ilk zaman aralığında o balon daha hızlı gidecektir, sonrasında ise float olmak zorunda; pozitif ve negatif hava surtünmesi yüzünden şekilsel bozukluğa da maruz kalmaktadır. Senin KBS toplarıyla hissettiğin oyunun daha yavas olmasıysa helal olsun hocam sizlere. Milli takım hocalarını da, oyuncularını da digerlerini de mesleklerinin elverdiği ölçüde bilimsel akademik makale okumasını tavsiye ediyorum o vakit. Masa tenisinin kişiden kişiye gore hissiyatının degistiği bir oyunda, placement'ı daha iyi yapabiliyorsun diye agırlaşan, hacimsel olarak buyuyen bir cisme ugyulanan aynı kuvvetin inatla; biz oyuncuyuk biz bilirik biz hissederik bu toplar daha yavaş vesselam şeklindeki muhabbetine devam edemeyeceğim. Günün sonunda, duruma, vuruşa, uzaklığa göre değişir denecekse bunca velvele nedendi? Servis, servis karşılama, 3. top, orta mesafe spine spin, uzak mesafe spine spin gibi elementleri ayrı ayrı kumeleyip incelersek hepsinde netice farklı cıkacaktır. Rotasyonal kuvvet ve lineer kuvvet etkileri her durumda iki top için de farklı sonuclar yaratacaktır.

Hocam tek tek tekrardan çıkarıp da atması zor. Ama yabancı kaynaklardan 'bilimsel' makaleler okunursa anlaşılacaktır. Teferruatları ayrıca keyifli bir forum konusu olabilir. Örnek bir makale bırakıyorum ama bunun gibi ve dahasına rahatlıkla ulaşılabilir. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5304273/ Günün sonunda biraz çin lastigi ve avrupa lastigi farkına benzetmek istiyorum. Avrupa lastikleri ilk etapta daha hızlı olarak dusunulur, ama sonra cin lastiginin farklı spin durumundan dolayı 'hızlanmasının çıkabileceği maksimum rotational force' daha fazla oldugu için bileşke düşünceyle daha hızlı olan lastigin cin lastigi oldugu sonucuna varılabilir. Eski selülozlarda da benzer şeyler var. İlk rotasyonal spin kuvvetini daha fazla verdiğimizi hissediyoruz o toplarla. Bu nedenle servisler cok etkili, spinler her sekilde falsosu artistik gorunen enstantaneler cıkabiliyordu. Lakin 'dogrusal-Lineer' kuvvet, kutlenin büyüyen hacmi nedeniyle üzerinde oluşan 'pozitif' hava sürtünme katsayısı vs. diye kalem kalem sıralayınca plastik toplar daha hızlı kanaatine varılıyor. Dediğim gibi ama daha spinli ve benzeri konular guzel tartısmalar olabilir. İvmelenmesini çabuk kaybetmediklerini de unutmamak lazım plastik toplarla ilgili. Hatırlıyoruz, eski toplar belirli bir hız-uzaklık eşiğini geçince havada süzülerek yavaşlıyordu, bu da ivmenin tersi, azalan ivme diyelim, durumu açısından eski ufak topları daha cabuk azalan ivmelenen cisim sınıfına sokuyor.

Bilimsel olarak selüloz yapısından plastige geçilmesi, boyut ve agırlıklarının artması genel olarak lineer hızlarında artışa neden oldu. Ha aski 38'lik selülozlar çok faha falso alıyordu, daha hızlıydı vs. tartısmalı bir durum olusması icin ayrıca baslık konusu yapılabilir. Ama merak edenler bilimsel makalelerden sonuçları inceleyebilir.

Hocam tekrar hoşgeldin masa tenisine. Bahsettiğin durumlar resmi şeyler değil, dediklerin yok yani Eski usul, son sette belirli bir sayıda saha değişikliği oluyor sadece. Set içerisindeki 6 sayıda bir havluna gidip terini silebiliyorsun. Bunun dışında 11 sayılık sistemi bildiğini farz ediyorum, 2011'de sanırım 11 sayılıydı oyunlar. Ekstra bir deşiğiklik yok. Topların boyutları değişti, 40mm+ olarak adlandırılıyor artık, plastikten yapılıyorlar. Eski toplara göre daha hızlılar.

Hocam selamlar. Genel yazılı olmayan kural der ki, sert tahtalarla orta ve orta-yumuşak, yumuşak hisli tahtalarla da orta ve orta-sert lastikler iyi gider. Ama tabi bunların hepsi oyuncunun hissiyatına ve zevkine gore degisiyor. Yanlışım olmasın ama bildiğim kadarıyla fx-p yumuşak ve zıplak bir lastik olarak adlandırılabilir. Bu nedenle siz eger lastikten memnunsanız sert yerine yumusak lastik tercih edebilirsiniz.

Yani hocam bilemedim bu sistemin camiaya ve masa tenisi severlere faydasını, tabi siz bilirsiniz. İşleyişinizi bu şekilde yapıyorsanız birsey diyemem. Yeni açılan yerleri belirleme gibi bir görevinizin olması gerekmiyor bence isim ve adres bilgisini koymak için, nacizane fikrim. Masa tenisçiler bir şekilde sadece anadolu yakasında 6-7 yer sayabilir mesela. Yazılmayan yerler kendileri burada var olmak istemediklerinden mi yazmıyorlar yani, icazet mi alınmalı dernek-kulüp-oyun salonlarından acaba? Mesela dernek veya kulüpseniz "açan kişiden" bir süre sonra bahsedemezsiniz. Yıllar içerisinde bir yönetim kurulu vardır ve onlar değişir.

Merhaba sayın Forum yetkilileri, birkaç yıldır gözüme çarpan, fakat yetkim olmadığı için güncelleyemediğim bir "Topic" konusundaki maruzatımı dile getirmek istiyorum. Gerek Beyoğlu, gerek altunizadedeki veteran derneği, gerek göztepe'deki yıldız raketler kulübü olsun, gerekse adını hatırlamasam da kadıköy boğaya yakın konumlanmış bir masa tenisi salonu olsun; yıllardır güncellenmeyen masa tenisi oynanabilecek yerler konusunun güncellenmesini talep ediyorum. Son gönderilerden bu yana sadece istanbul'da 3-4 tane yeni yer açılmış durumdadır.

Hocam bir yazacağım, bir yazmayacağım diye gidip geliyorum. Bugüne kadar, hem masa tenisi, hem de genel insan yaşantısında, kısıtlı süredeki yıllarda tecrübe ettiğim üzere, ne yazık ki dilimizdeki "olumsuzluk" yansıtan atasözleri ve özdeyişlerimizin maalesef bireysel ve toplumsal kişiliğimizi belirlediği bir çağda yaşıyoruz. Meyve veren ağaç taşlanır'dan, milletin anasını belleme'ye kadar aklınıza gelen türlü türlü sözü ne ara benimseyip de hangi düzende kendi menfaatlerimize mal ettiğimizi bilmiyorum. Lakin gelinen son noktada, herkesin kendi çıkar ve menfaatini düşündüğü bir düzenin bozuk piyonları olmamızı acı bir gerçek olarak görmekteyim. Ben küçükken de eli raket tutamayan beden eğitimi öğretmenlerinin kendi il ve bölgelerinde temsilci veya türevleri olduğunu görsem de uzun süre bunu anlamdıramamıştım. Artık şunu anladım ki, işin bir kısmında "para" olan "hiçbir şey" gönüllü veya gönülden yapılmıyor, yapılsa dahi asla bu devran böyle dönmüyor. Okuyanın hiçbir şey, tanıdığı olanın "her şey" olduğu düzende bu güzel sporun çöküşünde ne yazık ki seyirci koltuğunda olmak benim adıma utanç verici. Camiada kimseyi tanımam, tanısam da bir diğer deyişle "kimseyi tanımam". Yıllara sari; profesyonel olarak da amatör olarak da bu sporu icra ettim. Dereceler aldım. Çok uzun yıllar bu spora da küstüm, sonra geri döndüm, çeşitli mecralarda antrenörlükler yaptım. Yok hocam, günün sonunda gerçek anlamıyla herkes, en azından bir şekilde refah düzeyi üst seviyelerde olanlar dışındaki istisnasız herkes, her sektör ve kavramda olduğu gibi bu sporu da kirletiyor. Bakın bu Samet adlı arkadaşı hiç tanımam, muhtemelen görmedim, görsem de her insan gibi o da bir insandı benim için. Ama şu federasyon secimleri furyası başladı başlayalı, hatta daha öncelerinden bile; bu arkadaşın çalışmalarını gördüm. Doğrudur, yanlıştır, aslında emelleri farklıdır bilemem, niyet okuyamam, fakat gördüğüm kadarıyla camiaya ulaşmak için yıllardır çaba sarfeden bir kişi olduğunu öngörmekteyim. Bunu yaparken de benim hissettiğim, camıanın her elementine dokunmaya ve çabalarını eşitlik ilkesini benimseyerek aktarmaya çalıştığını düşünüyorum. Bugün burada ve gelişim süreclerini paylaşmak adına kurduğu sitede paylaştığı yazı benim içimi kanattı. Arkadaşın camiaya dokunabilmek için gösterdiği çabanın böyle sonuçlanması üzücü. Bir abimiz çıkıyor, başkan adaylarından birinin "İstanbul Sözleşmesi" karşıtı olduğunu gözlerimizin önüne sunuyor, kimseden ses yok. Belki de bu adaydır o arkadaşımız, inanın bilmiyorum. Ha demiyorum ki o başkan adayı tükakadır, belki de çok iyi bir insandır. Veyahut demiyorum ki bu sözleşmeyi benimsemek "zorundayız". Başka bir olay oluyor, hadi söze gelim taciz olayı olsun, hadi ayıp ve günah mı oldu konuşması, o zaman da taviz olayı oldu diyelim. Bunlar da sümen altı ediliyor, 3-5 kişi dışında kimsenin birsey bildiği yok, bilenin de "aa kötü olmuş" demesi dışında ne bir fikri, ne de bir aksiyon arzusu var. Bir antrenör türüyor; minikler-küçükler-yıldızlar- gençler ve dahi üniversitelerde sağlanan bütçeleri kendi kişisel menfaatleri adına harcıyor. Şampiyonaya giden masum küçüklerin midesinden sadece 2 liralık kır pideleri geçiyor, 5 yıldızlı otellerde kalınabilecekken en kıytırık pansiyonlar kiralanıyor. Tanıdığın arabasına tıkıştırılıp yolculuk yaptırtılıyor. Eline 100 liralık lastik veriliyor, kalanıyla alınan Tenergy'ler çeşitli yollarla kar amaçlı satılıyor. Kalan para da havaya karışıyor. Benim derdim, kimsenin bize dokunmadığı sürece, yılan dahi olsa bin yıl yaşamasına göz yummamızdır. Samet kardeşim, seni tanımıyorum. Fakat bu camia için çalışma isteğini görüyorum. Umarım sen de onlardan değilsindir, umarım artık memlekette kalmadı dediğimiz adamlardansındır. Bunu gönülden diliyor, eğer ki gönüllülük esasına dayanarak, maddi çıkar amacı gütmeden bu spor için çabalıyorsan bu arzundan vazgeçmemeni diliyorum. Sana benim kendi sözüm olsun, ben senin için, senin gibi Ali'ler, Veli'ler için bütün akademik ve manevi desteğimi esirgemeyeceğim. Yeter ki sizin gibiler bu spora küsmesin.

Bu anlatının "dislike" tuşu olmak istiyorum. Her oyunda 'Fair Play'. Lütfen..

Ben de aynı şekilde, masanın sınırları içerisinde topa dokunmak sayıyı karşıya verir diye biliyorum. Doğru bilinen yanlışlardan mıymış bu?

Hocam, lastiğin=insanlar arasında lastik ve süngerin birleşimine verilen kısa ad / = ve veya anlamında kullanılan slash . cümlemin meali, süngerin veyahut adletmek istersen "lastigin" sertlik derecelerini gösteren sayı. Bu da üretici firmalar arasında değişik aralık bantlarında belirtiliyor.

markalar arasında lastiğin/süngerin sertliklerini belirttiği bir sayı. Lakin her firma kendi lastiklerini farklı numaralarla değerlendiriyor. bire bir karşılaştırmayı aynı markanın lastikleriyle daha dogru yapabiliriz. Genel olarak, sertliik derecesi daha az olan lastikler daha zıplak, top lastiğe geldiğinde mancınık etkisiyle topun geri fırladığı lastikler; sert lastikler ise topu daha düz ve hızlı şekilde gönderen lastiklerdir diye düşünebilirsin. Aklından çıkarmaman gereken tek şey, çok fazla lastik secenegin var. Bilinen yada sana uygun oldugunu dusunduğun lastikten şaşmadan onun bütün özelliklerini anlayana kadar lastik değiştirip durmamak lazım.

Hocam maksadın bilgi aktarmak mı, 'sayılı' üyelerle psikolojik savas eylemek mi belli degil. Bloktan kastın ne oldugunu gayet tabii sen de biliyorsun. Milleti bir soru sorduğuna ma-aile pişman etmeyin yahu. Oradaki blok "dur ben de çelik ayna gibi, put gibi tutayım raketimi de daha kolay mı bakayım o blok!" değil tabiiki de. Velhassıl kelam, kimse de çıkıp diyemiyor ki spinsiz top olmaz Bana akan oyunda bilinçli spinsiz 4 tane top atsın biri göreyim. @Luctost dostum uzun lafların kısası aslında bu masa tenisi işinin oyun kısmı teorikte kaldığı sürece oyunda gelişim sürecinin çok kısıtlı olacağıdır. Mümkünse çevrende pütürlü oyuncu yakalayıp yapış yakasına ve sana top tutmasını talep et. Oynadıkça motor sinirlerine yazılacak bir yazılım bu.

Youtube'daki bir videodur. Türkçe çevirisi maalesef yok, lakin ingilizcesi olanlar ve merak edenler için ilgi çekici bir video olduğunu düşünüyorum. Fan Zhendong ile Ma Long arasındaki maçın taktiksel analizinin yapıldığı bir sunum.

https://www.nonolive.com/49689909

https://www.nonolive.com/49585740 https://gorin.jp/live/TTEMSINGLES-----------8FNL--------/ 2. link için uygun bir vpn ile japonya baglantısı yapmak gerekiyor.

https://www.nonolive.com/49585740?fbclid=IwAR2vEOK-7bsMnmrQ0lRtu33iG4dqIswVH526HWUId6bY8MHU3ax_DCsmueY

Geçen sene ücretsiz değiildi diye hatırlıyorum bunun. Bu sene pandemi nedeniyle bir güzellik yapmışlar. Yaşı yeten arkadaşlar bence bu aksiyona girmeli, korkmayın çekinmeyin derim.

Bilimsel çalışmalar! beklenilen bir konuda bazı kişiler için yeterli olması kafidir.

I really doubt that there are enough people out there who can examine scientific paper\article since it would be mainly written in english,chinese and\or japanese. I couldn't fınd any scıentıfıc and proper artıcle publıshed anywhere around the world that a Turkish player/coach/professor have written. You can lighten me up if you ever manage to read some. I can relate training with heavy blades as SHADOW drills to solidify/liquidify your strokes, but I would also hesitate to play multiballs as NON-ELITE players(lıke all of us who does not manage to step up to champıons league even, not sayıng world elite here) would definately harm their arm-wrist. Bulking trainings also make your muscles to work in quite opposite direction that you desire to outcome.It makes your body to be heavier, not quicker. Also it helps your muscle to grow as longtiude, NOT latitude.Latitude makes your muscles to be flexier. If you're naively being sarcastic to someone who spends time to analyze his thought, you should come up with some " bilimsel çalışmalar" rather than implying someone to purpose "BİLİMSEL çalışmalar". Universities in Turkey as Phd level even does not truly help you to understand scientific articles, only few of them are just pushes you to learn how to understand them.