Toranomon

Tebrikler Togay. İkinci balayınız için Ankara buluşmasına bekleriz.

Japonya'lardan getirtilen oyuncu nedendir bilinmez pek bir varlık gösteremedi. Cumartesi oynanan takım maçlarında istikrarsızdı. Olmayacak maçları kaybetti, kaybedeceği düşünülenleri ise kazandı. Bir parladı bir söndü. Pazar günkü ferdilerde de bu durumu devam etti. Zaman darlığı nedeniyle çeyrek finale kadar olan maçların 3 set üzerinden oynanması kararlaştırılmıştı. İlk iki turdaki rakiplerini yendikten sonra ilk 16'da Tufan Yalçın'ın karşısına çıktı. İlk sette çok avantajlı bir skor (9-7) ve servis üstünlüğü kazanmışken, bir servis kaçırdı, ikincisinde ise Tufan'dan dönen elverişli yüksek bir topu değerlendirmeyerek skorun eşitlenmesine yol açtı. İkinci sette, Japonya'dan getirilen oyuncunun aklının hala birinci sette olduğu, Tufan'ın ise rahatladığı gözleniyordu. O dakikadan sonra Tufan, "Japonya'dan getirtilen oyunucuyu bile yendiğime göre artık beni kimse durduramaz" diye motive oldu ve önüne geleni ezdi geçti. Forum üyeleri için turnuvayı değerlendiren Japonya'dan getirtilen oyuncu ise, ilk setin sonlarında üst üste telafi edilemeyecek hatalar yaptığını ve ikinci sete konsantre olamadığını belirterek şunları söyledi: "Ankara'da ilk kez resmi bir turnuvaya katılmanın heyecanını yaşadım. Tufan Yalçın başta olmak üzere, gerçekten çok iyi oyuncular olduğunu gördüm. Gençer arasında gelecek vaad eden sporculardan etkilendim. Gelecek sefere daha iyi oynamaya gayret edeceğim."

Forumun duayenlerinden Tufan Yalçın, 26-27 Mart 2005 tarihlerinde Altındağ spor salonunda düzenlenen Ankara Büyükler Masa Tenisi Turnuvası'nda sergilediği üstün ve istikrarlı performansla Kenan Atalay'la oynadığı son derece çekişmeli ve zevkli final müsabakasını 3-2 kazanarak birinciliği elde etti. Kendisiyle gurur duyuyor, bir kez daha tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum.

Ben buluşmaya katılacağım.

iruiru'ya bir sor Arsun. Aşağıdaki linkten baktım, bilumum hurricaneler mevcut fakat pro yok. Ama bu seni yanıltmasın. Çünkü siteyi yenilemekte zorluk çekiyorlar. Ankara buluşmasına gelirsen sorun yok, bende sana da yetecek kadar var. http://www.iruiru.com/e/ad/index02.html

:gulumse: En iyi Pro atar. En spinlisi Wang Liqin'in kullandığı Hurricane II Pro ama burada mevzu bahis olan Hurricane III'ler olduğu için onu geçelim. En spinli Hurricane III yine Pro. En serti normal olanı. Fakat normalin nispeten yumuşak olan 38 derecesi de mevcut. En yumuşağı Japon süngerlisi. Tahtayla takışma süresinden ne kastedildiği anlaşılamadı. Japon sünger Çin'de değil Japonya'da üretiliyor. Pırasa tarlası engebeli-bombeli-tümsekli olur.

Oyun stili ve kullanılan tahtaya uyum sağlaması amacıyla ihtiyaç duyulduğu kanısındayım. Örneğin, Nittaku'nun ekipman danışmanları, esnek ve orta sert Violin için Pro'yu, Violin'den çok daha sert ve hızlı olan Titan için ise Japon süngerli Hurricane III'ü öneriyor.

Aile fotoğrafını beğendim, fertlerin tamamı orada. Ama küçük kardeşin, yani Prochan'ın süngerini tanımlamakta hata yapmışsın. Pro'nun süngeri Japon değil Çin.

Yakında cemre düşer ve bahara ereriz, bu konu da haliyle gündemdeki ağırlığını kaybeder. Yeniden Çin'e gitme ihitimali çok düşük. Malzemeye de ihtiyacım yok şimdilik. Çin'deki Butterfly ve bilumum ithal masa tenisi ürünleri yüzde 20-25 civarında daha pahalı.

Ping gerçekten de çok iyi bir çalışma yapmışsın, kutlarım. Dört yıldır forehandimde Nittaku'nun DHS'ten ithal ettiği Hurricane III lastiklerini kullanıyorum. Önceleri Japon süngerli versiyonu şimdilerde ise Pro versiyonu tercih ediyorum. Ticari versiyon ile Nittaku için üretilen Hurricane III lastikler (normal, Japon süngerli ve Pro) arasında açık ara fark olduğunu söylemeliyim. Çevirideki bilgilerin tamamına katılıyorum. Yine de katkı olması bakımından birkaç anekdotumu paylaşayım. Geçen yıl bir Çinli arkadaşım Shanghai'dan 4 adet normal 2 adet de Pro getirmişti. Pro lastikleri kişisel ilişkileri sayesinde bulduğunu ve fiyatının normal lastiğin (9 dolar) iki katı (18 dolar) olduğunu biraz sıkılarak nazik bir dille ifade etmişti. Japonya'daki fiyatla karşılaştırıldığında yüzde 50 daha ucuz olduğunu belirtip, kendisine teşekkür ettim. Ancak, Nittaku Pro ile aynı kalitede olmadıklarını anlamakta gecikmedim. Çoğunun süngerinde döküm hataları vardı, iğne batırılmış gibi minik delikler görülüyordu. Zamkı yiyince de yüzeyi pırasa tarlası gibi oluyordu. Simurg'un getirttiği bir Pro lastiğin yüzeyinde de deformasyona rastladım. Kaiser ve Tsu şahidim. :gulumse: Neyse, bir süre önce Pekin'e gittim. Gitmişken de malzeme bakınmadan edemedim. Rehberimiz bir kaç masa tenisi mağazasına götürdü fakat hepsinden aynı yanıtı aldık, "Pro, sadece milli takım için üretiliyor ve satışı yasak!". Kendi kendime, "Yav, Çinli arkadaşım ve bizim Simurg nasıl buldular o zaman" diyerek, umtsuzluğa kapıldım. Rehber bu konuda ısrarlı olduğumu anlayıp, "Sizi çok ünlü biriyle tanıştıracağım, aynı zamanda büyük bir masa tenisi mağazası işletiyor" dediğinde, ümitlerim yeniden yeşerdi. Vakit yitirmeden gittik. Mağaza, Çin Spor Bilimleri Enstitüsü'nün yanıbaşındaydı. Sahibi de 70'lerin dünya şampiyonu şirin bir hanımdı. Kendisi gibi aynı dönemlerde dünya şampiyonluğunu kazanmış Kato hanımın arkadaşım olduğunu ve bir zamanlar haftada bir oynadığımızı söyleyince gözleri parladı. "Kato-san ile hala görüşüyoruz, arasıra da telefonlaşıyoruz" dedi. Önce kartını uzattı, sonra da minik bir raketi imzalayıp, "Lütfen bunu oğlunuza hediye olarak kabul edin" diye konuştu. Hasbihal faslından sonra derdimi dillendirdim "Pro'yu ancak ve ancak milli takımdan tanıdığınız varsa bulabilirsiniz" yanıtını alınca pes ettim. Tabii, yine Simurg'u yad edip, "Hacı sana helal olsun" demekten kendimi alamadım. "Hazır mağazaya gelmişken birşeyler alalım bari" dedim ve birlikte mağazayı tavaf etmeye başladık. Tanesi yaklaşık 9 dolardan ellerinde ne kadar 38 derece ve 2.2 mm ticari H-III varsa paketlettim. Bu arada dayanamayıp, "Kong forehandde ne kullanıyor Allah aşkına" diye sordum. "999'un lastiği ve Hurricane III'ün süngeri" dedi ve rafa uzanarak kavradığı bir lastiği bana uzatıp, "Madem yapışkan lastik ve yumuşak sünger kombinasyonunu tercih ediyorsunuz, yeni çıkan bu 999'u deneyin" diye ekledi. Pro bulamamanın hüznü bir anda dağıldı ve tüm dikkatim Japon süngerli 999 üzerinde yoğunlaştı. Çok ilgilendiğimi fark edince lastiği ambalajından çıkarttı. Yüzeyine ve süngerine usulünce dokunduktan sonra, fiyatını sordum. Sadece 6 dolar civarında olduğunu öğrenince de, "Yarısı kırmızı, yarısı siyah olacak şekilde bir düzine de bundan lütfen" dedim. Sapanca'da hızdan hoşlanan bir arkadaş 999'u denedi ama memnun kalmadı. Ben henüz tam manasıyla tecrübe etmedim. İleride bu lastik hakkında da izlenimlerimi paylaşırım.

Evet. Aslında Japonya'da Hurricane'in en beter türlerine tanık oldum. Ama buradakiler oradakilere benzemiyor. İmzamdaki Hurricane'in başına masa tenisi tanrısı Ni-Takku'yu ekleme ihtiyacını bu yüzden hissettim zaten. Sonuç itibariyle Hurricane var Hurricane var. İnsan bildiğinden değil de bilmediğinden korkuyor ne de olsa. Ni-Takku hepimizi tüm Hurricanelerin aynı olduğunu söyleyenlerden korusun.

Çok sevgili forum üyeleri, Son zamanlarda forum üzerinde etkili olmaya çalışan yoğun ve olumsuz hava koşulları nedeniyle bugüne kadar kullanmış olduğum imzamda değişiklik yapma ihtiyacı duydum. Violin Hurricane-III Pro Max Hammond 1.9 şeklindeki eski imzamı bugün itibariyle Nittaku Violin Nittaku Hurricane-III Pro Max Nittaku Hammond 1.9 olarak değiştirdiğimi bilgilerinize sunar, bu vesileyle, herbir arkadaşımın kendi ekipman seçiminde kullandığı özgür iradesine yönelik derin saygımı bir kez daha yinelerim.

Ping the butter under the fly Pong olmalıydı.

Hoşbulduk. Bu kadar sıcak karşılanacağımı bilseydim daha önce gelirdim. Hepinize teşekkürler ve en kısa zamanda görüşmek üzere.

Zaman bulabildikçe yazabildiğim için sorularını yanıtlamaya daha önce fırsat bulamadım Ping. Ben ne yazmışım bir daha dikkatle okuyalım lütfen. Bunun anlamı şu: Raket fırçalama anına geline kadar yatay bir ivme kazanmış olmalıdır. Sonucu da şu: Çok spin içeren, şut kadar hızlı ve fakat fileyi aştıktan sonra rakibin sahasına keskin bir pike yapan bir top gönderilmiştir. Loopu şuttan da topspin veya diğer spinlerden ayıran özellik de budur. Yani her ikisinin de bileşimi olmasıdır. Bu soruyu Tsu kendisi yanıtlasın. Bu soruyla ilk sorun arasında hiçbir fark yok, dolayısıyla yanıtı da aynı. Yani, loopun esprisi raketin fırçalama öncesinde yatay ivme kazanmış olması. İnanç felsefi bir sorun, bunun yanıtını kimse veremez. En iyisi herkesin neye inandığına saygı göstermek. İkimizin de aynı şeyi ama farklı ifade tarzlarıyla anlatmaya çalıştığımızı söyleyebilirim. Çünkü ben Tsu'nun ne söylemek istediğini gayet kolay anlıyorum. :

Unutmadan, bir link de ben vereyim. Belki faydası olur, tabii yeniliklere açık olanları kastediyorum. : http://hcs.harvard.edu/~httc/files/part3.p...in,%20loop'

Afedersin ama kanıt dediğin şey, bir adamın robot reklamı bağlamında yeni başlayanlara hitab eden bir yazısından ibaret. On yıllardır kullanılan ve masatenisinde ne anlama geldiği bilinen SPİN'e ek olarak bir de LOOP teriminin yerleşmesinin SPİN'den farklı bir vuruşu ifade etmesi gerektiği üzerinde biraz düşünmeni isterim. Senin dediğin gibi SPİN eşittir LOOP olsaydı, başta Butturerfly olmak üzere diğer üreticiler ürünleri hakkında, "LOOP'a uygun, hızlı spine elverişli" vb. gibi laflar etmezlerdi. Ben de daha fazla uzatmak istemiyorum. Ankara'ya geldiğinde ikisi arasındaki farkı uygulamalı olarak pratikte anlatmaya çalışmak sanırım daha iyi olacak. :B:

İzinli olduğu için vekaleten ben bakıyorum. Sevgili Ping, Herşeyden önce loop ile top spinin aynı şey olmadığını bilmemene ne kadar şaşırdığımı ifade etmenin derin üzüntüsü içinde olduğumu belirtmek istiyorum. : Tsu'nun bu açıklaması doğru, ama sanırım yeterince anlaşılamamış. Madem Tsu'yu bilimsel olmamakla eleştiriyorsun, o zaman loop'un top spinden farklı bir vuruş olduğunu "bilimsel" bir yaklaşımla anlatmaya çalışayım. Fizikte VEKTÖR konusunu sanırım çoğumuz biliyoruz. Vektörü kabaca tanımlamak gerekirse, birbirinden farklı yöndeki iki ya da daha çok KUVVETin bileşkesi olduğunu söyleyebiliriz. Top spin üretmek için gereken KUVVET dikeydir. Uygulanması gereken yüzey ise (gelişine göre) topun yanı, ortası veya üstüdür. Loop üretmek için ise hem dikey hem de yatay KUVVET gerekir. Loop vuruşunda raketin hareketi geriden ileriye başlar ve devamında ise, yani topla temas anında ise aşağıdan yukarıya (benim örneğimde ayrıca soldan sağa) fırçalayarak son bulur. Ertan Bey'in bu tespiti de yerinde olmakla birlikte küçük ama önemli bir ayrıntı eklenmesi icap ediyor. Üst düzey oyuncuların öldürücü vuruşlarının çoğu (yüksek toplara yapılan vuruşlar hariç) normal şut gibi görünse de genelde power-drive olarak tabir edilen loop çeşididir. Topla temas anı, topun en yükseğe çıktığı anda yapılır. Düz vuruşa benzer ama vuruş anında raket açısı kapanır ve top tahtaya gömülür (Tsu'nun tahtadan oynama benzetmesiyle aynı). Normal şut vuruşunda dirsek açısı daha dar ve hareket yukarıdan aşağıya doğru iken, power-drive loopta ise dirsek açısı daha geniş ve raketin çizdiği hareket de yayvan bir S şeklindedir.

Bayramınızı kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim.

Şapka çıkaran smiley istiyorum. Seri üretim ne zaman? Fiyatı ve markası ne olacak? Yasaka Clippy Press almaktan vazgeçeyim mi, ne dersiniz?

Sıkın dişinizi az kaldı. Bu arada, buluşma için hangi salonu düşünüyorsun Tufan, Telsizler mi?

Başımızın üstünde yerleri var. Ama buluşmada seni de aramızda görmeyi arzulayanların ne yapması gerektiğini hatırlatmayı unutmuşsun Ping. :gulumse:

Bence tahta farkıyla Maze Timo'yu geride bırakır. Ne de olsa Bty'nin Maze için ürettiği tahta Timo Boll Spirit'ten daha hızlı. :

Bravo Ilker. Forum uyeleri arasindan bir-iki defansci da buldunmu bu is tamamdir. :

: : : Cok yasa Ilker. Allah da seni guldursun. Bakalim Tufan agabeyin Demet hocanin bu enteresan benzetmesine ne diyecek.