AhmetSozmen

Sadece şu sayıdan çıkarılabilecek teknik/moral bir sürü ders var. Şu videoyu 100 kere izlesek herhalde her defasında farklı bir püf noktası yakalayabiliriz. Paylaşım için teşekkürler.

Hayırlı uğurlu olsun Remzi abi. İlk fırsatta ziyaret edeceğim.

Servis karşılamadaki birinci problemi yaşıyorsun, yani topu içeri atamama sorunu. Bir de bunun ikincisi var, karşı tarafa kolay atak yapılabilir top verme sorunu. Servisi iyi karşılamak masa tenisinin yarısıdır. Bu da Mehmet abi'nin belirttiği gibi, topları tanımaktan geçiyor. İyi servis atan ve senden yardımını esirgemeyen arkadaşlarla bol bol servis karşılama antrenmanı yaparak bu konuda kendini geliştirebilirsin.

İki konunun karıştırıldığını düşünüyorum. Çin'de yetişmiş oyuncunun Türk vatandaşlığına geçirtilip de başarı kazanması başka şey, Türkiye'de Türk vatandaşı olan Çin asıllı bir çocuğun masa tenisi hayatına Türkiye'de başlayıp Türkiye'den yetişmesi ve başarılar kazanması başka şey. Burada aslında çoğumuzun kabul etmediği ve memnun olmadığı durum birinci durumdur. İkinci durumdaki oyuncudan gelen başarılara kimsenin itiraz edeceğini sanmıyorum.

Victas tahta da titresimli sayilir :)

Tek sorunumun bu olmasını isterdim :)

yahu wang liqin oynayıp da nolucak, burda oynanmışı var :) Zhang Jike, Xu Xin, Ma Long varken Wang Liqin artık emekli sınıfına giriyor. Wang Liqin bayrağı en güzel şekilde taşıdı ve artık gençlere teslim etti, olay bundan ibarettir.

Bendeniz de bir uzun pütürcü olarak kendi durumumu özetlemek isterim. Öncelikli olarak masa tenisindeki temel kuralımı, çekinmeden ve lafı eğip bükmeden söylüyorum. Benim masa tenisinden aldığım zevk, yaptığım skorla doğru orantılıdır. Yani maksat spor olsun, antrenman olsun diye oynamıyorum. Masa tenisini oynuyorum (dengim olan oyuncularla) ve maç kazandıkça daha çok zevk alıyorum. Kaybettikçe de hevesim sönüyor. Düz lastikle oynadığım zamanlarda sürekli olarak BH'ime sıkışıyordum ve BH'den sürekli servis yutuyordum, iyi blok yapamıyordum, kesiklerde hatalar yapıyordum, spinim de zayıftı. Böyle olunca FH spinim ne kadar iyi olursa olsun işe yaramıyordu. Önce kısa pütüre geçtim, işe yaramadığını gördüm. Sonra ileriye baktım, kısa pütürde bir umut ışığı göremedim. Bu yüzden kısa pütürü 8 ay sonunda bıraktım (yine iyi dayanmışım). Sonra uzun pütür taktım. Uzun pütürün 2 özelliği var. Birincisi, falsolu toplardan çok az etkileniyor, ikincisi, aynı zamanda da rakibi bozuyor. Kafamda planladığımı uygulayabiliyorum, buna imkan tanıyor çünkü çok kontrollü. BH'den topu oyunda tutmaya başladıkça FH'den daha iyi saldırmaya başladım. Şu anda kendimi iyi hissediyorum. Önemli olan kendinizi nasıl hissettiğinizdir. Bazısı elimdeki rakete bakıyor sonra da küçümser bir tavırla "zevk alıyor musun böyle oynamaktan ?" diye soruyor. Bu soru "balıklar nasıl oluyor da suyun altında nefes alıyor ? (suyun altında nefes alınabilir mi ki ?)" sorusuna çok benziyor. Herhalde şunu demek istiyorlar, "düz lastikle oyna ama maç kaybet boşver, doğru yoldasın". Belki de şunu, "ya Ahmet düz lastikle oynadığın zaman ne güzel seni yeniyorduk, oldu mu şimdi bu ?" :) Bu arada, şunu da söylemek isterim. Pütürlü lastikle oynamak, kesinlikle kolay değildir, emek ister, takar takmaz galibiyetler gelmeye başlamaz, kesinlikle yaşlı işi değildir, bilakis tam tamına genç işidir, galip olabilmek için her yere deli gibi de koşturmak gerekir, nefes ister, kondisyon ister.

Sarjan'a katılıyorum. Hisli raket yoktur, raketin oyuncuya verdiği his vardır. Her oyuncunun da hissi farklıdır. Kimi titreşimli raket sever kimi titreşimden nefret eder. Hisli raket denilince titreşimli raket anlaşılıyor. Yani topa vururken "dınnnn" diye bir titreşim hissediyorsunuz. Bazı raket de kütür kütürdür, beton gibidir. Kimi de bunu sever. Beton gibi tahtaları seven oyuncular titreşimli bir raket alınca genelde ya yeterince atmadığını söylüyorlar ya da titreşimli bulduklarını söylüyorlar. Titreşimli raket sevenler de titreşimsiz raket ile oynayınca bu raket hissiz diyorlar. Sonuç olarak her oyuncunun hissi bir diğerine göre farklıdır. Onun için raketlere hisli raket hissiz raket demek doğru olmaz. Ama titreşimli / titreşimsiz denilebilir. Butterfly kendi tahtalarını sınıflandırıyor hard / medium / soft diye. Bu da titreşimsiz / az titreşimli / tam titreşimli diye ayrılabilir. Mesela Mazunov tahta: hard, Timo Boll Spirit: medium, Primorac OFF- soft gibi.

Mustafa, Laf-ı güzaf: boş laf demektir, ama ağırlık antrenmanını faydalı bulduğuna göre sanırım masa tenisini ayaklar oynar sözü boş laf olmuyor, öyle değil mi ? Sanki bir yanlışlık oldu orda ;)

Ertan abi, sevdiklerinle sağlık ve huzur dolu nice yıllar dilerim.

Agresif oynayan, sağdan soldan BH FH spin yapan ve spinlerde zorlanmayan biri için çok güzel bir kombinasyon bence.

Ya bu Seiya Kishikawa da sanki bizim veteran derneklerinden çıkmış gibi oynuyor. Stil, estetik hak getire :)

Hakkaten ralli her zaman F1'den daha çok ilgimi çekmiştir. Ben seyretmesi ve anlaması kolay olandan değil, daha zor olanı seyretmekten zevk alıyorum. Türkiye'de masa tenisine önem verilmediğinden Gençay gibi iyi bir oyuncu için söylediğine de malesef katılıyorum. Bu arada, seyir zevki söz konusu olunca bu işten hç anlamayan tonton amcalar çıkıp da fileyi yükseltelim, topu büyütelim, masanın boyunu uzatalım vs türünden öneriler geliyor valla çok ödüm kopuyor masa tenisine gönül vermiş bizler yeni bir saçmalığa alışmak zorunda kalıcaz diye.

Abi noldu senin bişeye kafan mı bozuldu, boşver abi, şu forumda hepimiz bir aile gibiyiz, kime kızıyoruz neye kızıyoruz ? Sizi her zaman aramızda görmek isteriz böyle şeyler söylemeyin vallahi üzülüyoruz.

Aman bozma notsniw kardeş :)

Ahahah Ozan ortalığın tozunu attırdın yine (anladın sen) :)

Şurada haklısın, futbol seyircisinin futbol oynamakla ilgisi yok. Ancak masa tenisi seyircisinin oynamakla ilgisi var. Dolayısıyla, futbol oynamayan insan futbol maçı izlemeyi sevebilirken, masa tenisini bizzat oynamayan insan masa tenisini izlemekten zevk almıyor. Tenis konusuna gelince, Tenis maçı izlemeyi biraz seviyorum, ama mesela bir snooker müsabakası izlemek çok daha zevkli geliyor. Yine de masa tenisi izlemek gibi değil hiçbiri. Ben masa tenisi müsabakası izlemeyi çok seviyorum, çünkü yapılan hareketleri yorumlayabiliyorum. Yorumlayamayanların genelde söylediği "o çakıyo o da onun çaktığına çakıyo karşılıklı çakışıyolar" tarzı ifadeler bu oyuna emek vermiş ve bu oyunu oynayan kişilerden duyulmaz. Masa tenisi öyle bir oyun ki, aktif olarak oynamıyorsan izlemekten çok zevk almıyorsun (çünkü olan biteni yorumlayamıyorsun), aktif olarak oynamaya çalıştığında ise oyunun ne kadar zor olduğunu görüyorsun. Masa tenisi kolay bir oyun değil gerçekten. Ben masa tenisinin daha çok el becerisi, daha çok zeka, daha çok çeviklik gerektirdiğini düşünüyorum. Bu yüzden de, bana göre Ma Long Messi'den daha zor bir iş başarıyor.

vaaaaay ben de diyordum notsniw de ne demek :)

Bilim adamları dünyaca ünlü futbolcu Messi'nin başarısını incelemişler. Aman da aman ne büyük iş. Sanki halk, basın, spor otoriteleri futbola yeteri kadar önem vermiyormuş gibi şimdi de bilim adamları işi gücü bırakmış Messi'nin başarısının sırrını araştırmaya koyulmuşlar. Yani insan sormadan edemiyor, burada masa tenisi diye bir spor var, tarihe damgasını vurmuş Waldner'ler Wang Liqin'ler, Ma Lin'ler, Ma Long'lar var. Bunlara da kafa yoruyorlar mı acaba ? Şu anda dünyanın en iyi masa tenisçisi olan Ma Long Messi'den daha kolay bir iş mi başarıyor yoksa daha çok para getiren, daha büyük meblağların konuşulduğu, bu yüzden daha çok ilgi çeken futbol ile ilgili araştırma yapmak bilim adamlarının daha mı kolayına geliyor artık orası da değerli forum üyelerimizin yorumuna kalmış. Futbol futbol futbol valla kusucam artık.

Maçı bir daha seyrettim. Pavlovich raketi çevirerek başka variyasyonlar da yapıyor. Sonuç olarak şu variyasyonları yapmış oluyor: Pütürle FH kesik, lastikle FH kesik, Pütürle BH kesik (çoğunlukla), lastikle masa içi BH kesik Pütürle BH spin/şut, lastikle BH spin.

Tansiyonu yüksek, nefis bir maç. Son ana kadar kimin kazanacağınızı bilemiyorsunuz. Viktoria Pavlovich raketi sürekli çeviriyor. Yaptığı variyasyonlar: Pütürle FH kesik, lastikle FH kesik, lastikle BH kesik. Hepsini de kusursuz yapıyor. Keyifli seyirler...

Hocam para israfı dediğin şey biraz abartıya kaçıyor. Donic marka temizleme solüsyonu var bende 250 ml. Yaklaşık 0,25 ml bir raketin çift yüzünü temizlemeye yetiyor. Bu da 1000 antreman demektir. Haftada 3 defa oynasak ve her antreman sonrasında bunu kullansak 1000/3 = 333 hafta eder. 333 hafta da 6 yıldan fazla bir süre demek oluyor. Fiyatını da söyleyecek olursak: 12 TL Nasıl ? İsraf var mı sence burda ?

Ozanım sendeki tahta benim şu ana kadar gördüğüm en güzel tahta. Başka markalarda muadili var mı desen bence yok derim.

Ben Yanus'un 2.0 mm ve 1.5 mm ikisini de denedim. İkisi de tamamen farklı karakteristikte lastikler. Biri Yanus diğerinin ismi de başka birşey olsa olurmuş yani. Esas ilginç olanı, 1.5 mm'de yakaladığım enerjiyi 2.0 mm'de yakalayamadım. 1.5 mm ile çok sert spinler çekebilirken 2.0 mm olanla yaptığım spinlere sağa sola bakarak blok yapıyorlardı. Hatta Ozan'ın "en sert spinin bu mu Ahmet ?" dercesine bakışları beni daha beter çökertmişti ve çok geçmeden 1.5 mm'e geri döndüm. 1.5 mm gerçekten çok atan bir lastik. Açıktan spin keserken top biraz yüksek gidebiliyor, açısına alışmak lazım. Masa başından çekilen topspin/fastspinlerde çok etkili. Masadan uzaklaştıkça çekilen spinler gücünü yitiriyor ve rakibe düz top gibi gidiyor. Bu yüzden şu anda Milky Way Venus 2'yi deniyorum ve şunu söyleyebilirim, ben bugüne kadar böyle enerjili bir lastik görmedim. Her açıdan dört dörtlük, ancak spin keserken biraz zorlanıyorum. Özellikle masa uzağında kontraya girdiğim zaman beni hiç üzmüyor. Bir de beni en çok rahat ettiren noktası, rakibim uzak forehand'ime blok yaptığı zaman o topa uzanıp spin çekmek istediğimde (bu tür topları kaldırmak ve fileyi aşırtmak çok zor oluyor) rahat bir spin hareketiyle topa fileyi aşırtmak çok kolay oluyor. Eskiden bu tarz topları ya fileye takardım ya da fileye değip dışarı giderdi.