Jump to content
Masatenisi.org Forum

beşyüziki

Üyeler
  • İçerik sayısı

    493
  • Kayıt Tarihi

  • Kazandığı gün sayısı

    81

İleti bölümüne beşyüziki kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Tarih: 02.11.2023 Saat: 19:39, vpsxx01 yazdı:

    masatenisinie çok kaliteli olmayan ppr 130 ile başladım bu raketi çok para harcamadan boostlamak mümkünmü

    Sayın vpsxxo1,

    Doğrusu, bende, gönderinizin ''Astarı yüzünden pahalı çıkar''deyimine gayet iyi bir örnek teşkil ettiğinin söylenebileceği kanaati oluşmuş durumda. Gerçi gönderiniz, başka deyimler için de harikulade bir örnek teşkil etmekte de, şimdi o deyimlere hiç girmeyelim.

    Kanaat oluşması, elbette, lasdiklerinizi buustlamanıza bir mania teşkil etmez; buustlayınız; buustlayınız lasdiklerinizi. Halihazırda buust sıvınız var ise, ondan istifade edebilirsiniz tabiiki. Yokusa da, kesenin ağzını bir miktar açıp, yeni buust sıvısı alacaksınız. Yeni buust sıvısı almadan, işin bu noktasında nasıl ilerlenebilir, doğrusu onu bilamaacam. Belki bebekyağı daha ekonomik bir alternatif olarak işe yarayabilir.

    Sayın vpsxx01,

    Bende, buustlama ameliyeleri sürecinde, sualinizin cevabını uygulamalı olarak alacağınıza dair, bir kanaat oluşmuş durumda. Ama, ''hem yumurtayı kırmayayım, hem de omeletteyi yapıp, gömeyim'' tarzı pilanlarınız varsa ve bu pilanları uygulayıp, bunlarda da muvaffak olduğunuz takdirde, bu işi nasıl becerdiğinizi buralarda paylaşmanızı reca edeceğim.

    Ha, şayet muzaffer olur da  o vakit, ''bu, para eden bişey'' deyip, paylaşmazsanız, onu da anlarım.

  2. Tarih: 31.10.2023 Saat: 17:12, Ali Oktay yazdı:

    Sanırım dediklerinize ek olarak Timo Boll ALC  WLC ye göre daha tahmin/kontrol edilebilir şekilde atıyor topu. Tahta değişikliği ile basit hata oranım bariz bir şekilde düştü ama hızlı vuruşları WLC kadar rahat yapamıyorum.

    Sayın Ali Oktay,

    Takdir edersiniz ki, birbirinden faklı pek çok ALC olduğuna göre, aslında bu ALC'elerin tamamını denemeksizin,- şüphesiz, kelimenin tam manasıyla- bu takdiri de edemeyiz. Bu takdirde bulunamayız. Gerçek manada kimse edemez. Neden, çünkü kimse yeryüzündeki bütün ALCe'leri denememiştir, kimse bu deneyim seviyesinde değildir de ondan. İlaveten, başkaları, topu, WLCe'nin ALCe'ye nisbetle daha tahmin/kontrol edilebilir şekilde atdığını da beyan edebilir. Haydi bakalım, o vakit ne diyeceğiz?

    Sizde, hızlı vuruşları WLCe kadar rahat yapamadığınız izleniminin husule gelmesinin, çeşitli saha ve tetkiklere uzanması muhtemel, çok, pek çok sebepleri olabilir. Açıklandığında, bu sebeplerden bazıları kişiye, kişininin kendi gözündeki kendi imajına uygun görünmediğinden, nahoş gelebilir; veya telafisi için daha fazla çalışmak icab edeceği zannıyla, kişi, oralara hiç gitmek istemez. Lakin, oralara gitmediğinden, bu da onun WLCe ile daha hızlı çakış gerçekleştirmesini sağlamaz. Büyük ihtimalle, kişi, çakış sürecinde bir yandan enercisini salarken, bir yandan da enercinin akışını buloke edecek şekilde örgütlemektedir güzel vücudunu. Kaslarla, sinirlerin bilinçdışı kullanımıyla gerçekleştirilen, kişinin kendisinin böyle yaptığının ayrımında olmadığı, yapa yapa neredeyse her öyle yapışşta, daha da pekişip, yapışan bir alışkanlığa, bir kendi enercisini kontürol etme, bastırma tarzına dönüşmüş olan bu ameliye, tüm dikkatin üzerine çevrilip, üzerinde çalışılmayı icab ettiren bir hususiyetler taşır. Şayet dikkat üzerine çevrilir ve sevecence, sabırla üzerinde çalışılırsa - ki vücudumuzdur, bizi dinler - bu hususta tasarrufta bulunmak, belirleyicilik kazanmak, o şekilde hareket ediş tarzını değiştirmede muvaffak olmak, mümkündür. Teknikde yetkinlik kazanmak için, bitip tükenmeyen idmanlar, belki kilo vermek, kondüsyon çalışmaları, koşmak gibi çalışmalar, hepisinden de mühimi, bunları, içinizden gelerek, severek yapmak icab eder. Bunlar, aslında bir amaç olmaksızın da son derece sağlıklı ve mükemmeldirler; yakınıp sızlanmalar kesilir. Sizi zıpkın gibi, yorulmaz, çivilerinizi de yaman ve görünmez, kılarlar.

     

  3. Tarih: 31.10.2023 Saat: 01:53, nzell yazdı:

    bir şey merak ediyorum senin bu konuştuğun türkçeyi hangi ülkede konuşuyorlar ya da sen hangi ülkede yaşıyosun ya da böyle konuşmanda özel bir amaç var mı ukalalık bu ağıza çok yakışıyor çünkü. 

    Sayın nzell,

    Kulağınız, haydi ayrımsamanız diyelim, daha dimağınızdaki sözcükleriniz, kılavienizden ekrana düşmeden önce arada devreye girmekte biraz gecikmiş görünüyor. Yoksa ''bir şey merak ediyorum'' deyip, ardından, ''ya da'', ''ya da'',''ya da''larla pıtrak gibi düşünce üretip, birbiri ardına eklemez, hele de, ''siz''li hitabetimizi, ''sen''e çeviren bir hamlıkla sözlerinize devam etmezdiniz.

    Bihaber oluşunuzun neredeyse aşikar olduğu başka bir husus da, bireyin, kendisinin, kullanılan dilde bir takım tasarruflarda bulunabileceği ve çalışır, okur ve hissederse, belki de, ortaya, dilin genel geçer kullanışlarından farklı kullanışlarının çıkabileceğidir. Bunun, bazı başka hususların daha teferruatlı ve sarih izahatlarına da hizmeti dokunabilir. Dilin, kitlesel, popüler, ''en çok satan'' kullanımlarının bizi küntleştirmesi, yüzeyselleştirmesi de söz konusudur. Bazı alanlar, dilin daha teferruatlı, daha yeni-ya da, günlük dilde pek başvurmadığımız, bizim için yeni, başka mevhumlarla( kavramlarla ) kullanılmasını icab ettirir. Dili böyle kullanma yolunda olan bazı insan ya da kullanımlara rastladığımızda, hemen yanımızdakilere yanaşıp: HÖ HÖ HÖ!.IHI!.. IHI!..EHE!..EHE!.. HÖDÖ!..HÖDÖ!..tuzağına düşmek, yahut yüzeysel, yılış yılış bir saygı da duymak gerekmez.

    İçimden, dilimizi kullanırken, bu dili beslemiş olduğunu duyumsadığım bazı kaynakları, kah eksik, kah bazıları şimdiden maziye gömülmüş de olsalar, naçizane sunmak geçdi:

    1970 başları radyo tiyatroları replikleri, Kemalettin Tuğcu, Eflatun Cem Güney,Muazzez Tahsin Berkand, Kerime Nadir, Atilla İlhan, Orhan Veli Kanık, 1960'ların çoğu siyah beyaz türk filmi replikleri, bu filmlerdeki mahkeme replikleri, hukuki metinler, daha eski edebi eserler, resimli romanlar, tıbbi raporlar, adı bilinmeyen çingene yazarların kaleme aldığı pornografik metinler, Türk Sanat Musikisi Güfteleri, Faruk Nafız Çamlıbel, Halit Ziya Uşaklıgil, halk edebiyatı, türküler, sokak türkçesi, eski dergi ve gazeteler(özellikle 50-60-70'ler ), onlardaki reklam, duyuru ve manşetler, argo...Bunlar, bu kaynaklardan bazıları. Tevellüdünüz tutmasa da, günümüz teknolocisi ve hala var olan sahaflar vasıtasıyla, bu alanlara erişim hala mümkün. Belki, cümle başlarında büyük harf kullanmayarak etdiğiniz tasarrufun bir kısmını bu alanları keşfe tevcih edersiniz, ee, epey de birikmiştir, Sayın nzell, kim bilir?

  4. 5 saat önce, nzell yazdı:

    @beşyüzikianlasilan siz sadece başlığı okuyosunuz. 

    Sayın nzell,

    Diyelim ki yalnızca başlığı okuyorum, ki bunun böyle olmadığı da şimdiye dek mukabele ettiğim( yanıtladığım ) gönderilerden kolaylıkla anlaşılabilir. Kaldı ki bu, sizin de malumunuz. 

    Gönderi başlığı: ''dhs hurricane 3 provincial 39 blue sponge yapışkanlık yok''...

    Ee-e?.. N'oolmuş yapışkanlık yoksa?

    Takdir edersiniz ki, gönderinizi, gönderme ameliyesinin mes'ulü olarak, bu suali yanıtlamak, bu mes'eleyi kendi tecrübeniz açısından ışıklandırıp, açıklığa kavuşturmak size ve yalnızca size düşmektedir...

     

  5. Sayın nzell,

    Satırlarıma başlarken, evvela, gönderinizi, başlığı okuduktan sonrasını  anlayamadığımı, başka dille söylesem: ''bende jetonun düşmediğini'' ifade etmek istiyorum. ''Dhs hurricane 3 provincial 39' blue sponge yapışkanlık yok''la bahse şööyle bir giriş yapmış, ancak girişte işaret edileni sürdürme ve bir neticeye vardırma hususunda bir mes'uliyet almayı  sanki gözden kaçırmış, sanki ihmal etmiş ve de sanki lasdikte yapışkan olmamasının yorumunu bizlere bırakmışsınız...''Dhs hurricane 3 provincial 39' blue sponge yapışkanlık yok''...Ee-e, ne bu veri şimdi?..Oh, lütfen Sayın nzell, ne olur alınmayınız, niyetim yalnızca başlıkta ve devamında ''blue sponge yapışkanlık olmamasının'' neye istinaden dillendirildiğinin vurgulanması lüzumuna işaret etmek idi.

    Ee-e? N'oolmuş yani ''blue sponge yapışkanlık'' yoksa?.. Bu yapışkanlığın olmaması oyununuza, müspet mi, yokusa menfi bir istikamette mi tesir etdi? Asıl ondan veriniz bir miktar tafsilat...Ne yani, size, ''Aaa, Sayın nzell, size yapışkansız lasdik göndermişler, olmaz ööle, onun deiştirilmesi iktiza eder'' mi denecek de siz de geri mi göndereceksiniz?.. Asıl topa tatbik ettiğiniz tazyiklerden bu yabışkansız lasdik sayesinde nasıl neticeler elde ettiniz, neler keşfettiniz, bunlardan dem vursanız...O zaman, nazarımda, gönderi işte asıl o zaman dolacak, yabışkanı olmamasının ötesine ilerleyecek, hakkaniyetlileşecek, yanlış ya da çarpık anlaşılmaların ötesine geçecektir...Farazi durumlara, tahminlere enerci de harcanmayacak, o enerci, belki de topa biraz daha sipinksli bir vuruş yapmaya, ayrımsamaya, dinlemeye ve anlayışa tahsis edilebilecektir.

  6. Tarih: 20.10.2023 Saat: 13:47, TSuBaSa yazdı:

    Olcumleri hangi hizda yani hangi güçte yapiyorlar bu önemli.  Yavas vuruslarda cok hizli olup sert vuruslarda yavaslayan tahtalar varken yavas vuruslarda cok ziplak olmayan ama hizli vuruslarda hızlı olan tahtalar da var. Zamaninda tahta da yapmis biri olarak söylüyorum nu verilerin bir yelpaze olarak verilmesi daha uygun olur.  Topu raket üstünde ziplatmakla kontra yaparken ki uyguladığımız güç arasinda dağlar kadar fark var. 

    Sayın Tsubasa,

    Edindiğim izlenim kadarıyla, hem tahta yapmışsınız, hem de değişik tahtalarla oynamış,ve masa tenisi oynayışlarında, özgün insan-tahta karşılaşmaları deneyimlemiş, böylece de bu konuyla ilgili çeşitli mes'elelere kıymetli işaretler etmişsiniz. Kıymetli diyorum, zira bu bilgi okumayla, kursa gitmeyle öğrenilmez, yaparak, yaşayarak anlayış kazanır kişi, öyle mütehassaslaşır.

    Kanımca Sayın Tolgasan'ın işaret etdiği sitelerdeki araştırmaların,ölçümlerin neler olacağına karar veren, bu ölçümler için program yapan bir ekipte yer almalısınız. En azından, o siteleri yapanlar, sizin tarzınız kullanım ve karşılaşma bildirimlerini göz önünde bulundursalar, çalışma daha esaslı ve verimli olur. Elbette, belli bir takım ölçümlerin, neden yapıldığını da sıradan oyuncuya, mesela, o oyuncuların kullandığı teknikler üzerinden izahların da yapılıp, sitedeki diğer bulgulara eklenmesi yahşi olacaktır, kanaatindeyim. Elbette, çeşitli düzeyler var; Öyle sıkça bahsedildiği gibi, başlangıç, orta ve ileri seviyeler değil, onları nasıl adlandırırsak adlandıralım, pek çok farklı seviyeler var. Sizin izah etdiklerinizi de hiç ama hiç anlamayanlar(Bknz:tın tınn!) olacaktır. Onlar için bir şey yapılamaz. En azından bir temel olması icab eder. Ancak kime laf anlatmaya çalıştığınızı göz önünde bulundurmaktan, onunla, onun anlayacağı dilden, o firekanstan iletişim kurmaktan da, hiç şikayetsiz, siz mes'ulsünüz.

    Debiremlerden sonra, göçük altında kalanları kurtarmada, maden işçilerinin müdhiş başarı ve yararlılıklarını gördüğümüz tabak gibi ortada. İşleri bu, madende, icabında göçük durumlarında , an be an çalışmak. Onlar, hiç tıraş yapmıyorlar, göçük koşullarının mes'elelerini hepimizden iyi tanıyor ve çözebiliyorlar...

    • Beğen 1
  7. Topu, sipin ile kontırol ediyoruz.

    Sipinks yaparken topa uyguladığımız enercinin bir kısmı topu döndürür, bir kısmı da topu, ileriye atar.(Vurma, vuruş, çakış, çakma, çivi...)  Aslında sözü, enerciyi, böyle bir kısmı topu döndürür, bir kısmı da topu ileri atar diye söylemekte, bir ifade kolaylığı buluyor, bir bölme yapıyorum. Yokusa enerci birdir, bölünmezdir, içiçe geçmiş, bütündür. Burada sürtme ve vurma kavramlarını devreye sokup,, onu ''bileşenlerine ayırıyoruz''. Vuruş sırasında olanı, bir bölme işlemi olan zihin ile, öğrendiklerimiz ile, geçmiş ile ''yorumluyor'', onun hakkında söz söylüyoruz. ''Hakkında'' ama, deneyimin kendisinin yaşanışı değil.

    Evvela, sipinks yaparken, sürtme anında, enercimizin ne kadarını topu döndürmeye, ne kadarını ise topu ileri atmaya yönlendirdiğimizin ayrımında olabilmeliyiz. Önce bu. Önce bu; topa otomatik, ezbere vurup, çevreye kendini masa tenisi oynuyormuş gibi göstermenin ötesine harbiden geçmek... Önce bu; uyguladığımız gücün bileşenlerini ayrımsayabilmek...

    Topu döndürmeye mi, topa vurmaya mı, hangisini yapmak için bedenimizin hangi kas guruplarını kullanıyoruz, evvela bunun İYİCE ayrımında olmak için çalışmak lüzumu vardır.

    Sonra, döndürme ve vurma miktarlarıyla oynama, bunları azaltıp, çoğaltmalara geçilir. Bu arada ''Boş sipin'' yapabilmeyi de, eni konu becerebilmeye başlarız. Bunların öncekilerini becerebilmeden, sonrakileri de yapmak mümkün olmaz; ya da mümkün olur da, yapacağın vakit yüzdesi düşük olur,( ya da bu zanna kapılırsın ) bu da kendimizle kurduğumuz ilişkiyi etkiler, bacaklarımız titrer.

    70'lerin sonunda, enercinin, belli ki topu döndürmekden çok, topa vurmaya vakfedildiği vuruşlar var idi de, bunlar için ''fassipin''(fast spin) ''tiren sipin'', ''tiren'' gibi deyimler kullanılırdı. 3.top ataklarında bol bol ''tiren'' geçerdi.

    Döndürme aşaadan yukarı yerine, topun alt ve yancaazından uygulanırsa da bu ''sayt'' ya da ''sayt sipin'' adını alır idi. (Bknz: Istvan Jonyer )

    Döndürme, aşaadan yukarı , öne dooru yapılır da, topun ileri gidişi  pek az olur, lakin pek bombeli olur ise buna da ''sipin'' ya da ''top sipin'' denir idi; makbulü, bööle yavaaaş, kısa düşen ve fırıl fırıl döneni şeklinde olur idi . Bu vuruş, topu bu fırıl fırıldatışlık topun, düşeceğinden kısa düşmesine de yarardı; kesmecilere, sade kesmecilere de değil, her tür oyuncuya karşı korkunç bir silahtı bu bol falsolu ''topsipin''. Bulok yapması zor, düşürüp kesersen de top havaya fırlar, Çakış alır, çiviyi kafana yersin. Bugün görmezden geliniyormuş gibi görünse de, bunun kısa düşeni günümüzde de nadir, iyisi pek makbul ve korkunç bir silahtır. Enerci topa vurmaya değil, neredeyse tamamı topu döndürmeye vakfedilir, top, bununla kontrol edilir. Top, sipin ile bombe alıyor, uzun bile gitse çizginin orda masaya düşüyor. Pek çok yönde uygulaması olan temel bir tekniktir bu.

    Eveeeeeet, gelelim öbür kutba, neredeyse tek bileşen, ileri doğru vuruş, yani çakışa, çiviye. Yani küte, şuta.

    Çakışta, enerci, topu döndürmeye vakfedilmez; belki halihazırda dönmekte olan topun falsosunu ezip dümdüz etmekte kullanılabilir. Çivide top, rakip sahaya neredeyse dümdüz gider, çarpar sıçrar, bazen kayarak, şakırdıyla sıçrar, Şaaak! diye. Bazen de masa kenarına, beyaz çizgiye çarpar ve beyaz toz çıkardır, hareket ekseni kırılarak sıçrar ki, eh artık bu da tadından yenmez. Zira rakibin bu sayıyı kaybettiğinin, ''bir'' sayı oluşunun kat'iliği burada zirve yapar, doruğa ulaşır. ''Balık'' olan küte karşı müdafaa yoktur. ''Balık'' olan bir şut, emsalsizdir. eşsiz oluşa eşsiz bir misaldir; o ''balık'' bir daha olmayacaktır. Yine ''balık''olacak ama tıpatıp o olmayacaktır. Bir ifade biçimi olmak açısından, çakış, mümkün olduğunca arıdır. Küt, süssüz ve yalındır. Dobradır, apaçıktır.

    Hızlı Çakışın ani ve acımasızlığı belirgin olanı, hele de çakıldıktan sonra ortaya bir sessizlik indireni pek makbuldür. Böyle çakmak, oyuncuyu taş kalpli yapmaz, bilakis, böyle net, direk ve şakırdatarak tertemiz çakmak, adeta oyuna duyulan saygı ve adanmışlığın bir nişanesidir; bir görkem ve bahtiyarlık madalyonu, bir kararlılık, bir rahatlama tacıdır; bir genleşme kupası, altından bir kazancın ve kayıbın ötesine geçmiş olma pilaketidir... Yeri gelmişken, şuracıkta Liu Guoliang, Deng Yaping gibi eski dünya şampiyonlarını analım; onlar ekseriyetle çaktılar; Şaak!..Aah!.. Şırraak!.. Aah! tarzı, ardarda çakışlarla rakiplerini perişan edip, başka tür sayı almalara hiç rağbet etmeden, yıl boyunca o maçlar için çalışmış rakiplerini, 2-0, 3-0 yahut neyse, artık 4-0 gibi neticelerle, sıfıra karşı götürüp -ki sıfıra karşı götürüş, başlıbaşına ayrı, kendine has ve adına layık her masa tenisçinin mümkünse her maçda , yanlış duymadınız, her maçta, erişmesi  gereken bir mertebedir. İşte, Liu Guoliang, Deng Yaping gibi eski muzafferler, rakiplerini, pırıl pırıl çıkarıp, turnuvaya geldikleri gibi, bir- iki maç sonra, onları ''turist'' yapıp, supor çantalarıyla, tirübinlerden  otobüs veya tiren garına, oradan da kokulu otobüs veya vagonlarla, memleketlerine geri gönderdiler...Böyle ederek de bizler için en güzel bir örneği oluşturmuş oldular. Yoksa siz Liu Guoliang'ın yaptığı kulisler ve ayak oyunları sayesinde mi Çin Ulusal takımının baş antrenörlüğüne getirildiğini mi sanmakta idiniz?..Bu harikulade oyuncuyu, çakışlarından bağımsız ve rakiplerini iyiden iyiye mahvedişleri haricinde, nasıl tasavvur edebiliriz? Edemeyiz; zira onların çakışları, tasavvur perdemizi çoktan delip, ötesine geçmişdir.

    Vuruş  yaparken, vuruş anında, evvela, enercimizin ne kadarını topu döndürmeye, ne kadarını ise topu ileri atmaya yönlendirdiğimizin ayrımında olabilmemizin derecesini, oyun seviyemizin bir mihenk taşı, sarih bir göstergesi olarak ele almamıza hiç bir mania yoktur. Bu bahste, abartmadan gösterilen çaba, çabasız ayırımında oluş, muvaffakiyet domateslerinin gübresidir.

    • Beğen 1
  8. 10 dakika önce, rowdyseqo yazdı:

    Sayın beyfendi, internette net bilgiye ulaşamadım wtt contender Antalya için bileti nasıl alabiliriz? Maçlar nerede oynanıyor, gitmeyi düşünüyorum fakat bilgilere ulasamadigim için plan yapamadım  bilgi verebilir misiniz

    Sayın rowdyseqo,

    Bahsettiğim maçı youtube üzerinden CANLI izledim. İzlerken Antalya'da değil, Istanbul'da idim. 

    Kusura bakmayınız, bilgi veremeyeceğim. Youtube'a girip,'' WTT Contender 2023'' falan diye arama yapmak...

    • Beğen 1
  9. Bir kaç 7 katlı tahta:

    Donic Persson Powerplay

       ''           ''              ''            V1 ( sapı oyuk )

       ''           ''              ''            V2 ( sapı oyuk )

    Donic FALCK

    Stiga Carbo 7.6 ( 6 ince kıyım karbon katlı )

    XIOM Extreme S

    AVALOX P700

    DHS PG7

    • Beğen 1
  10. Sayın TolgaSan,

    Evvela, teferrruatlı gönderiniz, işaret ettiğiniz yeni kavramlar, işaret ettiğiniz anlayışlar için teşekkür ederim. 

    Yanılmıyorsam, dünya sıralamasında ilk 100'de olan oyunculardan rus Alexander Shibaev ve İsiveçi'li Anton Kallberg'de Korbel tahtayla oynuyorlardı da Kallberg daha yeni Viscaria'ya geçdi.  Şimdi nette arama yapınca Shibaev de Viscaria'ynan oynuyor gözüküyor.

    • Beğen 1
  11. WTT Contender Antalya 2023'te, ismini vermeyeceğim bir ulusal takım oyuncusunun, orta seviye bir başka ülke oyuncusuyla 0-3 pırıl pırıl biten bir mağlubiyetini izleme imkanı buldum. İzlemesi epey acı verici, sık sık kişide acı ve öfke  ve sık sık kah oyuncuya, kah çalıştırıcılarına çemkirme, onları şööle tek sıraya dizip baara baara bi iyice kalaylayıp, yerin dibine sokma isteği uyandıran bir süreçti. Bir ara, maçın başlarında, bir an, vurduğu 10 toptan 6 veya 7'si dışarıya, dağlara taşlara gitmekte olan oyuncumuzun tahtasını görme imkanına kavuştum. Lastikleri kim bilir ne idiler, muhakkak ki atak lastikleri idiler; rakibin falsolu servislerinden, sipinkslerinden ziyadesiyle etkilendikleri, maç boyunca topun uçup uçup gittiği  ralliler hiç de az değil idi. Sinir içinde  izlerken, sanki birileri kulağıma ''Ee, daha ağır 40+toplara geçtikten sonra oyuncular da daha hızlı tahtalara, daha sert süngerli ve yapışkan lastiklere yöneldiler'' tarzı pazarlamalarda kullanılan kalıp cümleler söylüyor, fısıldıyor, bu tarz cümleleri tekrarlıyorlardı.

    Oyuncu, Batırfılay Jun Mizutani bir tahtayla oynuyordu. Tahta, artık seleece mi, züper seleece mi, aalece mi veelece mi hangisi idi bilamaacam ama, o tarz, pahalı birşey olduğunu sanıyorum. Bu, J.Mizu. dünyanın ''en'' olmasa da ''en hızlı'' tahtalarından biridir. Vurduğu 10 toptan belki 6-7 si dışarıya uçup giden, maçı 3-0 tertemiz, pırıl pırl kaybeden bu Off+ oyuncumuza ve çalıştırıcılarına sormak isterdim doğrusu: ''Siz dünyanın en hızlı oyuncusunuz da mı en hızlı tahtayla, üstünde, uygun olmayan, sert, o biçim falso yiyen lastiklerle oynuyorsunuz diye. Yani, o oynadığınız düzeydeki oyun hızındaki anlık dokunuş ve değişimler silsilesine henüz yerleşmemiş, hareketleri o anda oynanan topla TAM bağlantı kurmadan, kombinasyonları akışkan ve nispeten hatasız yapamazken,ya da bu yönde bir yöneliş, bir hassasiyet henüz ortada yokken, oluşmamışken, bu düzeydeki hızı ve sipini çekip çevimekte belli bir derecede (incelikleriyle, incelikli bir şekilde ) ustalaşmamış, yani henüz perdesize bakmadan çalamazken, ne diye dünyanın en hızlı ekipmanlarını kullanıp kendinizi sabote ediyorsunuz ki?  Orta hızda bir Butterfly Petr Korbel tahta alıp, onunla antreman yapmanın neyinize yetmeyeceğini size kim söyledi de, ona inandınız? Bedeninizi güçlendirmenizin, kondüsyonunuzu arttırmanızın icab ettiği tabak gibi ortadadır. Ulusal oyuncuysanız, haftada 5 sabah, günde 12 km. düşük-orta tempo koşmalı, ona göre beslenmeli, dağda bağıra bağıra odun kesmeli, ondan sonra da masa antremanı yapmalısınız. Tüm bu çalışmaları yapıp, güçlendikten sonra o vakit, dünyanın en hızlı ekipmanlarıynan oynayabilirsiniz. Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Tekrarlıyorum: Gücünüz yoksa, rakibinizin yaptığı her şeyden etkilenirsiniz. Aradaki farkı daha hızlı tahta ve lastiklerle, kapatmak mümkün değildir. Ancak, böyle ekipmanlar, çalışıp ustalaştıktan sonra bir de üstüne kullanılırsa (-ki artık kullanılmalıdır da ) işte o vakit baklava olur.

    • Beğen 2
    • Teşekkürler 1
  12. 13 saat önce, berhan batu yazdı:

    o göçüğü bende yaşadım geçmiş olsun birazcık beklet geçmez ise yeni lastik takılması lazım 

    Sayın berhanbatu,

    Ne olur o yaşadığınız göçükten biraz daha tafsilatlı bahsetseniz de, bundan forum azaları da nasiplense. Hem böylece, yeni lasdik takılması lüzumunun da nasıl hasıl olduğu bahsine biraz daha ışık tutulur.

    Sayın beyhanbatu,

    Kanaatimce bu forumda böyle teferruatları paylaşmak elzem. Hani feysbuuktaki, yuuçüybdeki tamirat vidyoları misali. Hani yıllar önce Cihangir'e çıkan, Akyol yokuşu üzerindeki, adeta bir kulübe dönüşmüş, motorsikletçilerin buluştuğu o tamirhane misali. Böyle yerlerde kıraat edince, insanın başka hiç bir yerden edinemeyeceği bir takım işbilişler, mini tamirat yöntemleri vb. elde etmesi mümkündür. O vakit, buradan öğrendiklerin sayesinde, sol elinle sağ kulak memeni tutmak için, elini sol omuzunun üzerinden, enseni de geçip, sağ kulak memeni öyle tutmaz, sol elini, önden, direk, göğsünün üzerinden, çenenin altından geçirip, kulak memeni öyle tutarsın.

  13. 14 saat önce, bellek yazdı:

    Sayın beşyüziki, sayın egemen raket de göçük oluştu dedi. Siz tahta yorum yaptınız. Bence raketin lastik kısmı ezilmiş. Sanırım lastik ezilmesi nasıl düzelir yorumu olacaktı.

    Sayın egemen'in olup biteni daha berrak biçimde betimlemesi lüzumu hasıl oldu. Yeri gelmişken, bahis konusu  göçüğün, hem lastikte, hem de tahta yüzeyinde vuku bulmuş olması ihtimalinin de pek yabana atılacak gibi olmadığı kanaatinde olduğumu ifade etmek isterim. O da olmuş olabilir. Elbette, şimdilik bu konuda Sayın egemen'in lütfedip, mes'elesini, belki bir fotoyla, belki bir vidyo ile ya da yazarak, daha berrak ve açık seçik ortaya koymasını beklemekten başka bir çıkar yol olmadığını göz önünde bulundurmak iktiza eder. Özetlersek:

    - Tahta göçmüş, üzerine yapışık lastiği de beraberinde çökertmişdir. Tahtanın üzerinde bir lasdik olup olmadığını da bilmiyor, bu konuda da bir malumat sahibi olmadığımız kanaatinde olduğumu da şuracığa iliştirivereyim. Takdir edersiniz ki, elimizdeki verilerden bu neticelere de varabiliyoruz.

    - Lasdik göçmüş( tuhaf, kauçuk ve altındaki sünger esnek olup, ezilseler de, basınç üzerlerinden kalktığında, önceki, göçüksüz hallerine geri dönerler; yani, öyle olmaları beklenir. Bu hal, şu ihtimalleri ortaya çıkarıyor: Bir, lasdik taze yabışdırıldıydı da, süngeri ısılak yapışganı emdiydi. Üstten basıncı yer yemez de, üst lasdik, üst lasdiğin pütürlerinin arasından, düzyerlerinden, pütür yanlarından altta süngeri sıkıştıra-yapışıp, oralarda ööle kuruyuverdi, göçüğü oluşturdu. İki, birincinin hemen hemen aynısı, bu kez basıncın tahta sathını da göçürecek denli yoğun olanından...Üç, tahta ve üstünde lasdik, pek kesif , belki bir tahta valizin o sert köşesinin yaptığı bir tazyike, maruz kaldı da göçdü, sanki raket sathına karyola bacağı girdi de, raket hepten battal oldu...Gayri lasdik de alttan ,içerden, dışardan, tahtaya güzelce yapışa-kuruyup...Eh, bendenizden bu kadar...Sayın egemen'den konuya dair bir malumat gelene kadar, aklınıza gelen diğer ihtimalleri de bahsin devamında lütfen siz yazınız.

    Hamiş: Sayın bellek, bir de ayrımsadım ki ''lastik ezilmesi nasıl düzelir'' yorumunu şey etmeyi ihmal etmişim. Onu da ''Karyola bacaa giren raket nasıl tamir edilir''in yanına not aldım. İkisini beraber, uygun bir gönderiye ilave edip, paylaşacağım.

  14. 1 saat önce, Ruzeff yazdı:

    Stokta kalmadığını görüyorum. Başka tahta ne önerebilirsiniz? Ayrıca bu lastikler anlattığım kadarıyla oyun tarzıma uygun olur mu?

    Sayın Ruzeff,

    Demek ki sutokta olan tahtalardan önermem gerekir. Hele kendim şöyle durayım, seçesiniz siz sutokta olan tahtalardan, kendi oynaycaanız tahtayı. 

    O combodaki lastikler ise sizin için fazla hızlı ve sipinlidir.(Off veya üstü bir tahta seçtiğinizi farz ediyorum; o tahtanın üstünde...). Onların yerine bir çift XIOM Vega Europa edinirseniz, orta-uzun vadede daha sağlam öğrenirsiniz. Ya da bir çift LKT Pro XT light edininiz(Off veya üstü bir tahta seçtiğinizi farz ediyorum; o tahtanın üstünde...).

  15. Sayın egemen,

    Evvela, bu bahsiyattaki kanaatimin, bu işte, teknoloji ve ustalıktan istifade etmek yönünde olduğunu ifade etmek isterim. Akabinde, bu kanaat ifade edişe, şu beş harfli sözcüğü ekleyerek, sualinize karşılık vermek isterim: b-e-l-k-i. Ne de olsa, gereken ameliyenin, bir takım neticelerinin vücuda gelmesi kaçınılmazdır. Pekii, acep nelerdir bizleri beklemesi ihtimali olan neticeler ve dahi buna bağlı olan ''Peki, ya daha sonra bu tahta ile oynamayı arzu edecek, dahası, buna muktedir olabilecek miyim?'' sualinin cevabı?

    Göçük ikamesi için,  biri içerden (göçüğün dibini beslemek için, yandan), diğeri dışarıdan( sathı sıvayarak )  farklı iki yöntem ve malzeme kullanılabilir. Bu ameliye raketinize tesir edecek, belki raket sathının bir kısmının sertliği ve rakedin aarlığı, muvazenesi etkilenecektir. Aslında bir şeyin etkileceği felan yoktur da, siz rakedin geçmişteki muvazenesine eski bildirimlerine alışmış olduğunuzdan, şimdi aynı geri bildirim yoksunluğunu algılayacaksınız. Ameliye, topa vuruş anındaki geribildirimi, ''kontrol''ü etkileyebilir, buna ''alışmak'' ise belli bir süre temrin etme lüzumunun hasıl olmasına yol açabilir(sabır, nekahat ). Dimağda aynı sorunun yeniden belirişi: Sonra, ya bu çetin, ya da belki bu astarının yüzünden bahalı çıkması pek muhtemel, müphem ameliyeden sonra, ya daha sonra bu tahta ile oynamayı arzu edecek, dahası, buna muktedir olabilecek miyim?

    Dahası, peki ya suallerin, tüm bu pıtrak gibi çoğalan, hakikatle arama kalın, fuluğ bir perde gibi giren bu suallerin bir tekinin bile cevabı umurumda mı? Yoksa canımı,enercimi, tüm işi durmamacasına yeni sorular, sorunlar, dertler üretmek olan bu makinanın işleyişine mi vakfedeceğim, hiç ayrımında olmadan?

    Belki de, bu, dikkatsizliğim sonucu göçürtüp, gayrı masa tenisi oynanmaz hale koyduğum bu tahtamla vedalaşıp,  göçüksüz, yeni bi tahta edinmeliyim. 

     

     

  16. Sayın Ruzeff,

    En doğrusu oynayışınızı görerek hareket etmek olacaktır.

    Alacağınız ekipmanların oynayış tarzınıza uygun olması kadar, sizin de ekipmanlarınıza uyum göstermeniz söz konusu. Bu, düzenli antiremanla kendiliğinden oluşmaya başlar ve oluşur.

    Kendi adıma, aynı siteden, şunu alırdım https://www.masatenisi.com/stiga-combo-calibra-masa-tenisi-raketi

    Stiga Clipper CR,İyi yapılmış, lastikleri eskidikçe değiştirerek uzun süre kullanabileceğiniz, sağlam, kontrollü, yeterince hızlı, çakış, bulok ve sipinkslerde pek sağlam, çok tercih edilen bir tahtadır. Purofesyonelliğe ilerlerken hatta sonra da size eşlik edebilecek şahane bir yol arkadaşıdır bu Clipper CR...

     

  17. Sayın BassistGTG,

    Şayet lasdiklerinizi ışığa göstermez, güneş altında bırakmaz, mesela market poşetine güzelce sarıp,havayla temasını aza indirgerseniz, oynadıktan sonra da lasdik yüzeyini ıslak pamuk, ıslak kaat mendil ya da nemli kumaşla nazikçe silip tozunu püsürünü alırsanız, lasdiğinizi yaklaşık 80-100 saat kullanabilirsiniz....Size bağlıdır, keseyi de açılabildiği kadar açmak gerekir. Mesela Butterfly Dignics 09C lasdiği pek de bahalıdır, lakin öyle bir karışımla imal edilmişdir ki, emsali diğer lasdiklerden %150 daha uzun ömre sahip olduğu söylenegelmektedir.

    Bununla kalsa gene iyi; bununla da kalmamakta, bazı purofesyonel oyuncuların her, bazılarının ise bir kaç maçta bir lasdiklerini değişdirip, yepyeni lasdikler takdığı da söylenegelmektedir. Söylenegelmekte olmakla kalsa gene iyi, ilaveten bu, bilinegelmektedir de. Bilinegelmekte olsa yine iyi; purofesyonel oyuncular, ambalajından çıkmış lasdikleri yapışdırıp, katır kutur kesip, birer ikişer saat oynadıktan sonra, söküp, yenisini kuşanmaktadırlar. O puroların keseleri açıkdır, ekseriyetle cümlesinin suponsorları vardır, bu bahste, hayretten, adeta gözlerimizi yuvalarından oynatacak davranışlar sergilemektedirler. Lakin iyi antireman da yapmakta, masa antiremanı dışında hergün ya da 3 günde bir, 12-14 km. düşük tempo koşu da yapmaktadırlar; başka fiziksel çalışmalar da cabası.

    Yani Sayın BassistGTG,

    Yaklaşık kaç para bütçe lazım olduğunu gayrı siz buradan çıkartınız. Her halukarda, kesenin ağzının açılabildiği kadar açılması zarureti zaten tabak gibi ortada. Aslında, ortada bir zaruret falan da yok, gerekeni ayrımsıyor, sonra da yapıyorsunuz... Ya da yapmıyorsunuz.

     

     

     

  18. Sayın BassistGTG,

    Yurt içinde malzeme satan bütün siteleri, artık, siz deyiniz  o org, ben deyeyim bukom, ümitsizce tetkik etdim; lakin, piyasada, andığınız fiyat ve efsafta malzeme olmadığı neticesine ulaştım. Belki kullanılmış ürün satan bazı sitelerde andığınız fiyat ve efsafta malzemeler mevcutdur, lakin o da belki...Belki diyorum, o da kendimi, hiç olmaması ihtimaline karşı  bir nebze müdafaa edebileceğime dair, için için bir inanç besliyor olmamdandır.

  19. Sayın KaosBlack,

    Friendship Lkt Rapid Power lastiğiyle hiç bir deneyimim olmadığından, size bu lastiğe dair bir bildirimde bulunamayacağım. Kaldı ki bulunabilsem bile, bu, o lastikle oynamış olmanın uyandırdığı his ile ilgili kendi kişisel  yorumumun sözcüklerden ibaret aktarımı olmaktan öteye geçemeyecektir. Bunları, yorumları, sözcükleri okumak, yaşayışın, ilk elden canlı deneyimin yerini asla tutamayacaktır. Muhteviyat değişse dahi, kulağa tatlı gelen değil de, hakikat göz önünde bulundurulduğunda, hayatın pek çok alanında, bunun, ne denli önemli bir husus olduğunu göz önünde bulundurmanızı, sorularınızı da ona göre tevcih etmenizi reca ederim.

  20. Tarih: 19.03.2023 Saat: 10:24, Alextennis yazdı:

    Backhand defans forehand topspin ağırlıklı atak oynuyorum. Orta seviye gibiyim ama daha gelişmem lazım. Şöyle bir combo belirledim sizce iyi mi, artıları eksileri nedir? Raket tibhar allround classic. Backhand friendship 709 ritc 802-1 kısa tırtık. Forehand friendship 729 fx super soft. Masatenisi.com lastikleri yapıştırıp gönderiyor mu? Oradan almayı düşünüyorum. Yanıt vermenizi rica ediyorum.

    Sayın Alextennis,

    Doğrusu, backhand defans, forehand topspin ağırlıklı atak oyununuz için harikulade bir combo seçmişsiniz. Lakin backhand lasdiğiniz açısından Sayın Levend'in önerisine tamamıyla iştirak ettiğimi belirtmek, oraya yapıştırmaya süngeri 1,5 mm. den daha kalın bir 802-1 almamanızı temenni ederim.

    Şayet ''backhand defans''dan kastınız bol bol kesme olacaksa, gayet allround bir seçenek olarak, backhande, uzun pütürlü lasdiklerden Friendship Ritc 837'yi de önermek isterim. 0.6 veya 1.0 mm. sünger ile istifade edebilirsiniz.

    Bildiğim kadarıyla masatenisi.com, lasdikleri yapıştırıp gönderiyor, onlara yazabilirsiniz.

  21. Sayın KaosBlack,

    4 saat önce, KaosBlack yazdı:

    ...ilerleyen zamanlarda atak odaklı bir oyuncuyum...

    Az kalsın ''hem atak odaklı bir oyuncusunuz hem de -ilerleyen zamanlarda-''yazmışsınız, ikisi nasıl oluyor diye yazacak,  bu duruma açıklık getirmenizi taleb edecektim ki, cümlenizin öncesini tekrar okudum ve ''ilerleyen zamanlarda'' combo raketinizin lastiğini değiştirmeyi düşündüğünüzü, ancak yazarken bunu, zerre noktalama işareti kullanmaksızın ifade etmek istemiş olabileceğiniz kanaatine vardığımı  ifade etmek istiyorum.

    Yazarken, noktalama işaretlerini kullanmak ve doğru bir şekilde kullanmaya ehemmiyet vermek gerektiğinden, buradaki bazı forumdaşlarca kah kınanmak, kah yerilmek, kah günah keçisi yerine konmak, kah yakınmak, kah da sözlerimin iyiden iyiye çarpıtılması bahasına, müteakip kerreler bahsetmiş idim.

    Gelelim lasdiklere: Andığınız marka ve lasdikler, atak da odaklı bir oyuncu olduğunuz beyanınızı da göz önünde bulundurarak,, kanaatimce gayet uygundur. Ancak bir istisna olarak ''-40 s'' le neyi, hangi lasdiği kast etdiğinizi anlayamadığımı sözlerime eklemek isterim... Belki Friendship 802-40'ı kast ediyordunuz da, (ki 802-40 bir düz lasdik değil, bir kısa pütürdür) belki tavsiyeyi bir an önce almak bahsinde bir nebze aceleniz olduğundan, ''-40 s'' diye yazıp geçivermişsiniz...Bildiğim kadarıyla adında -40tan sonra ''s'' olan ne düz ne de pütürlü bir lasdik de henüz yok. Kimbilir, belki '''İlerleyen zamanlarda'' olabilir; lakin bunu da kimse bilemez.

    Sayın KaosBlack,

    Belki andığımız lasdiklerin yanısıra LKT Pro XT Light lastiğini de göz önünde bulundurmak istersiniz. Cümlemi arada kullandığım bir virgülü müteakiben bir noktayla bitirirken, andığınız birbirinden harikulade lasdiklerin yanında LKT Pro XT Light'ın da ay gibi yanıp, güneş gibi parladığına işaret etmek isterim.

  22. Tarih: 28.09.2023 Saat: 16:33, berhan batu yazdı:

     çok noktalama işaretlerine dikkat etmiyorum 

    Sayın berhan batu,

    çok noktalama işaretlerine dikkat etmeyişinize dikkat edişiniz doğrusu pek hoş, pek takdir edilesi.

    Bu, hızlı yazdığınız dan dolayı da olsa, böyle. Tabii nazarınızda, yazarken, bunun sizi kılaviede  ek hamleler yapmaktan kurtarması da cabası. Bunlar hep hızlı yazmaktan dolayı olan şeyler..Noktalar virgüller, noktalama işaretleri, havada virgüller, dendenler, bunlar hep yalnızca küçük ya da yalnızca büyük harfler dışında yazıyı oluşturan, tamamlayan, zenginleştiren, bir ismin özel isim olduğunu vurgulayan, kalıpların dışındaki söylenişleri belirtmeye yarayan elemanlar değiller...Elbette harflerin yanısıra, onların yanyana gelişlerinin oluşturduğu sözcüklerin aralarındaki, okurken hemen hiç dikkat etmediğimiz, boş alanlar, boşluklar; onlar da sessizliğin melodiye dahil olması gibi, bu elemanlara dahiller. Yazıyı, bu elemanların tamamı oluşturuyor.

    Yazarken bu elemanlara dikkat etmeyerek, ''insanların anlayabildiği kadar'' yazarak enerjimizi korumuş, böylelikle kendimizi kazançlı çıkmış, hızımıza hız, karımıza kar katmış saymamız işten bile değil.

    Ah, bakınız, bu hız bahsi önemli; hızlı, mütemadiyen daha hızlı...Ancak bu başka bir bahsin konusu.

     

    ''Doğa hiç acele etmez, ancak her şey zamanında tamamlanır''.           - LAĞO TUZU -

                   

  23. Sayın berhan batu,

    Doğrusu, mükemmel bir kombo yaptığınızı söylememek için  ortada hiç bir neden göremiyorum.

    Lakin, takdir edersiniz ki ( Takdir edeceğiniz bahsinde, şüphelerimden tamamıyla arınmış olmadığımı da ekleyerek ) , oyunu, ekipman değil, oyuncu oynar; güreşi boynuz değil, geyik yapar, deyideyi vereyim.

    Ne neredeyse tamamı yabancı kelimelerden oluşan, hatasız yazılmış  satırlarınızı kaleme alışınızdaki ihtimam, ne de ekipmanları yazışınızı takib eden ''sizce''nin noktasını ihmal ederek ''sızce'' diye yazışınızdaki dikkat eksikliğine sebep olan enerjinin o noktada hafifçe geri çekilmiş olduğu, gözden kaçası değil. Bu durum doğrusu, bende, o noktada enerjinin geyikten çok boynuzda olduğu izlenimini oluşturuyor; oysa, hatıhatırlayı verelim Sayın berhan batu, güreşi boynuz değil, geyik yapar.

  24.  ''2017 yılındaki Avrupa Şampiyonası'nda 2. Division finali oynadığımız Macarların bu seviyeye gelmesi onlar adına takdir edilesi.''

    Gabor Gergely, Istvan Jonyer, Tibor Klampar gibi en üst düzey, kaşif ve şampiyon oyuncular yetiştirmiş olan Macaristan, 1970'lerin sonunda Çin'i yenerek takım dünya şampiyonu oldu.

    70'lerin başında da Macaristan'dan getirtilen antrenör Hırbıd, milli takım seviyesinde, oyuncuların yetişmesine, masa tenisinin ülkemizdeki inkişafına katkılarda bulunmuştur.

    • Beğen 1
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..