Jump to content
Masatenisi.org Forum

Levend

Üyeler
  • İçerik sayısı

    427
  • Kayıt Tarihi

  • Son ziyaret

  • Kazandığı gün sayısı

    76

Levend kullanıcısının tüm içeriği

  1. 5 dakika 20 saniye dayandım. Ne adamı tanırım ne çopçuluktan anlarım. Niye dinlediysem ?
  2. Gittim geldim, aaaa tartışma çıkmış... Çıksın çıkmasına da, dikkatli okuyunca ortada yanlış anlaşmalar var. Öncelikle sevgili "esrarte" herkesi yanlış anlamış. Yusuf kardeşimiz uzun pütüre geçmek istemiyor ki, bir tahtaya uzun pütür takıp, bir arkadaşı bir kendisi sırayla bu raketi tutup, diğeri de bu vesile ile uzun pütüre karşı antreman yapmak istiyor. Benim de diğer arkadaşların da söylediği, bu şekilde uzun pütüre karşı antreman olmaz, boşa kürek çekmek olur. Zaten sordu cevaplar verildi, yusuf bi pütür aldı, çalışmalara başladı vs.vs. Tabii ki kimse "uzun pütüre geçme, kullanamazsın" ya da o mealde bir söyleme girmedi. Bilal de esrarte'nin yanlış anladığını anlamadı Eeee bi de daha önce (doğru anlayıp,) cevap verenlere hafif sataşma olunca, o da naif bir protesto ( emojili falan) yapmış. Hepsi bu. Dikkatli okunursa görülür ama çevirirsen döner tabii, o başka
  3. Bence bu iş pek beklediğiniz gibi netice vermeyecek :) "Tahta ve fh lastiği hazır, bi de uzun pütür bulunca tamam olacak" anlamında yazmışsın ama önemli bir unsuru atlıyorsunuz: uzun pütür ile oynayacak oyuncu! Olayın muhtemel gelişimi şu şekilde olacak. Pütürü kullanan (tecrübesi olmadığını var saydığım) oyuncu topların büyük bölümünü ağa takacak, küçük bölümü de masadan dışarı gidecek. Diğer taraftaki oyuncu da sıkıntıdan patlayacak ama arada bir masaya düşen toplara vurarak uzun pütüre karşı çalıştığını sanacak. Sonra gerçek bir pütürcü ile oynayınca Hanyayı Konyayı anlayacak! :)
  4. Levend

    rakip

    Sülüntepe'de bir spor salonu var. Birçok masa ve her seviyeden oyuncu var. Çok şanslı bir bölgede sayılırsın.
  5. Schlager, "bir penhold oyuncusuna karşı nasıl oynanır" diye ders videosu hazırlamak istese herhalde bu kadar iyisini yapamazdı. Özellikle 3. ve 5. setler müthiş.
  6. Levend

    Yapıştırıcı

    Eğer fırça ile sürmek istiyorsan, bir nalbur veya Bauhaus gibi bir yerden küçük kendine uygun bir fırça ve sentetik tiner al. Yapıştırma işi bitince bir çay bardağı içine biraz tiner koyup, fırçayı bir süre beklet. Sonra çıkartıp su ile durula. Süngerler ise tek kullanımlıktır ama işin biter bitmez bol su ile yıkayıp, kurutursan bir veya 2 defa daha kullanabilirsin.
  7. O kadar tereddüt ettim ki yazayım mı yazmayım mı diye... Daha önce de eleştirel yaklaştım, yine aynısı olacak. Art niyetli miyim yoksa yapıcı olmaya mı çalışıyorum, siz karar verin! Sitenize girdim, hızlı bir tur atmaya çalıştım ve çok başarılı oldum. Çünkü zaten pek ürün yok. (bu sorun değil) Olanda da hiçbir ürün açıklaması yok! Hadi onu da geçtim, 2 tane tekstil ürünü var, biri tişört diğeri etek. İkisinde de beden seçeneği yok. Ayakkabılar var, numara seçeneği yok. Ama sepete ekle düğmesi var! Sepete ekle kaderine razı ol :) Arkadaşlar, emeğinize yazık olacak. Böyle acemilikler olursa, bir giren bir daha girmez. Sen sonradan düzeltsen bile, iş işten geçer. Hadi biraz daha gayret! Acele etmeyin, önce tam olarak hazırlanın, sonra tanıdığınız dikkatli gözlere kontrol ettirin, sonra açın ve pazarlamaya girişin! Not: Gerçi benim uyarılarımı pek dikkate almadığınız gözüküyor. Hiç bir temeli olmadığı halde "ilk ve tek" yerli marka olduğunuz iddiasına da devam ediyorsunuz.
  8. Sadece "başarılı" olmak için, yetenek ve akıl da varsa düzenli antreman yapmak yeterli olabilir. Ama en tepede olabilmek için bütün bu yukarıda yazdıklarım en üst seviyede olacak ayrıca da kafayı fena halde takmak lazım. Kısaca hepsi lazım!
  9. Bana göre en kötü toplar sırası ile Şuşofa ve Joola. Zaten muhtemelen aynı yerde üretiliyor. İşin komik tarafı Xiom toplar da gayet güzel. Oysa bunlar da şuşofa fabrikasında üretiliyormuş. En iyisi ise Nittaku ( japon olan ) Diğer Nittaku ise tahminen DHS üretimi ki onlar da fena değil.
  10. Valla senin bh spin tekniğini değerlendirmek için yeterli donanımda olduğumu sanmıyorum. Onu zaten erbabı yapmış yukarda. Ben daha ziyade "kesiğe" kısmına takıldım. Karşındaki arkadaşın kesip biçtiği falan yok ki, bildiğin "push" yapıyor. Hatta daha ziyade Neubauer amcanın peruğu düşmesin diye geliştirdiği pütürlü push vuruşlarını andırıyor.
  11. Benim yazımı alıntılayarak böyle yazmışsın ama bak aslında ben ne demişim "Evet bazı tipler gerçekten üst seviye oyuncular için olsa da bir çok karbonlu tahta, özellikle atak oynayan ve vuruşlarını oturtmuş oyuncular için bir tabu değil. Senin kullandığın da bu sınıflamaya giren bir tahta." Hatta oturtamamış olanlar için dahi uygun birçok karbonlu tahta var. Mesela Appelgren WC 89, Matsushita special, Stiga allround classic carbon, vs. vs.
  12. İlk kombom BTY Timo Boll off bir tahta üzerine Xiom Vega Euro DF ve BTY Flextra lastikler idi. Toplar öyle bir uçuyordu ki, benim oynadığım yerde uçan haşerat pek gezemiyordu korkudan. Bir süre sonra hem buradan hem başka mecralardan aldığım bilgiler neticesinde, Donic Appelgren tahtayı buldum. Şimdi hala burada takılıp, yazıyorsam, o tahtayı yapanlar sayesinde... Tabii malzemelerdeki değişikliklerin oyunumu etkilediğini keşfetmem, daha doğrusu böyle bir yanılgıya düşmem beni sıkı bir "EJ" yaptı, o ayrı konu. Kısaca söylemek istediğim, pek tabii ki bence de ilk kombo "all" bir tahta üzerine kurulmalı. Ama son derece inanarak ve gözlemleyerek söylüyorum ki, bu bir mecburiyet değil. Özellikle genç yaşlarda bir çok oyuncunun da hızlı tahtalarle gelişebildiğini şu kısa sürede gördüm. Bütün mesele çalışmak ve hocayı (varsa) dinlemek. Haa bu arada hoca demişken, birçok hocanın da öğrencilerine direk off tahtalar önerdiğini gördüm ( Hepsi son 2 yıl içinde) Bence ( tam tersini yaptığım halde ) esas önemli olan, ekipmanını zırt pırt değiştirmeden devam etmek ve çalışmak. Doğru vuruşu maç kaybetmek pahasına denemek ve bunda ısrar etmek! Eğer bir genç adam benim ilk raketim off ama ben gayet rahat oynayabiliyorum, topları dışarı atmıyorum diyorsa, bence " Hayır, sen aslında oynayamıyorsun, sadece öyle zannediyorsun" demek anlamsız. Her iki durumda da görmeden konuşmamak lazım.
  13. Bu forumda an itibarı ile "EJ" sıralamasında ilk beşe gireceğimden eminim. Dolayısı ile masa tenisi teknik taktik işlerinde pek yorum yazmasam da, ekipman ile ilgili bir şeyler söyleyebileceğime inanıyorum. Öncelikle karbonlu tahta konusunda yeni başlayanlara biraz abartılı göz korkusu veriliyor. Evet bazı tipler gerçekten üst seviye oyuncular için olsa da bir çok karbonlu tahta, özellikle atak oynayan ve vuruşlarını oturtmuş oyuncular için bir tabu değil. Senin kullandığın da bu sınıflamaya giren bir tahta. Mevcut kombinasyonda bir tek MX-P dikkat çekiyor. Sert süngerli ve oldukça hızlı bir lastiktir. Hele bir de Timo Boll Alc üzerinde olduğu zaman en üst hız grubuna girer. Hazır raketten buna geçerken, oldukça yüksek bir fark! Ama "alıştım" demişsin. Beyan esastır. Topların masadan kaçmıyorsa herşey yolunda demektir.
  14. Levend

    YangYang

    Emrat önermişti. Epey bir videosunu seyrettim. Hem tane tane gösterip anlatıyor hem de ingilizcesi epey makul. Daha ne olsun?
  15. Lkt rapid soft çok kontrollü ve orta hızlı bir lastik. Yeni lastikler ise Avrupa tipi lastikler içinde en hızlı grubun içinde yer alan bir model. Bu ani geçiş öncesinde oyun biçimine göre eğer rapid soft yavaş geldi ise, ve daha hızlı bir lastik aradı isen bir müddet daha antreman yapıp, bahsettiğin sorunların üstünde çalışmanı öneririm. Ama yok eski lastiklerin ile mutlu idiysen ve sadece eskidikleri için yeni bir çift lastik aldıysan aradaki fark seni epey bir süre zorlar.
  16. Ses ve akustik konusu üzerine iş yapan bir kişi olarak, bu sistemle hızdan ziyade rijitlik hakkında daha doğru orantı vereceğini düşünüyorum. Özellikle karbon katmanlı tahtalarda orantısal hatalar olması kaçınılmaz bir netice. Diğer yandan bir tahtanın hızını ölçmektense, rijitliğini ölçmeyi tercih ederim zaten
  17. Sanırım Primorac hazır raket var demek istedi.
  18. O cümle ya da kelime seçme kurnazlığı, forumlarda çok yapılır. Yine aynı şekilde mesajın tamamını okumadan cevaplar da çok yazılır. Ama bir de konunun esastan kopup, başka yerlere gitmesi de sık görülen bir durumdur Huyum kurusun ben bunların hiçbirini yapmam. Benim amacım sizlerden birebir "net" cevap alabilmekti, onu da senden çok güzel aldım Yazının alıntı yapmadığım geri kalan kısmına ise direk imza atarım. Hatta ilk sene işi öyle sulandırmamak için, refereransa bile gerek olmayabilir bence. En güzel referans forumda ya da buluşmalarda genel çoğunluk tarafından tanınıyor olmaktır. Neticeye gelelim. Yukarıdaki yazışmalar doğrultusunda, bahsedilen komisyon ortaya çıkmaya başladı bile. Tsubasa, cagan, Levend (diğer üyeler ihtiyaç olduğunu düşünüyorsa), bellek ( henüz kesin yanıt veremedi ama sitedeki tek aktif mod olduğundan her halükarda lazım ) ve hamza ( söz konusu bölgede yaşadığı ve ilgili kişilerle iletişimi olduğu için) Kanaatimce içinde uzun bir Bayram ve 30'u civarında mini bir tatil durumu olan Ağustos ayı pek gerçekçi bir hedef olmaz ama Eylül ayını ilk yarısı içerisinde bir hafta sonu bu iş olabilir.
  19. Sevgili Cagan ve Bellek Beyler, güzel yorumlar yapıyorsunuz, ilgi ile izliyoruz ama yukarıda Tsubasa bu yıl için girişimde bulunacağını ve eğer pozitif bir gelişme olursa kimlerden destek alabileceğini sormuştu. Ben kendi adıma, daha o yazıyı görmeden yazdığım yazıda elimden gelen desteği vereceğimi yazdım zaten. Sizler ne düşünüyorsunuz?
  20. Ben forum buluşmalarına sadece 2 defa katıldım. İkisi de Sülüntepe'de organize edildi. Genel olarak ikisinden de memnun kaldım. (İlki daha iyi bir organizasyondu gerçi) Dikkatimi çeken 2 tane husus oldu: 1) Türkiyenin birçok yöresinden bu spora gönül vermiş insanların akın akın gelmesi, yeni tanışıklıklar ve dostluklar kurulması ve geçmiş buluşmalarda arkadaş olmuş kişilerin hasret gidermesi. Tabii bunun yanı sıra bol bol masa tenisi sohbeti 2) Yukarda bahsettiğim konu ile hiç ilgisi olmayan, sadece bedava bir turnuva ve masa tenisi oynama imkanını değerlendiren kişiler. İlk maddede bahsettiğim konu çok değerli ve ülkede eşi benzeri olmayan bir imkan. Ancak 2. madde ise bunu tehdit eden en büyük unsur. Gayet kesin ve net bir şekilde bu buluşmalar 2 numaralı tiplerden temizlenmeli ve bu buluşmalara gönül vermiş kişilerin daha fazla keyif alıp, tadını çıkarabilmeleri sağlanmalı. Biliyorum geçmişte de çok tartışıldı bu konu, hepsini okudum. Ama ellle tutulur hiç bir önlem alınamamış. Ben diyorum ki, önümüzdeki yıl için bir komisyon kuralım ve başta yukardaki konuyu hallederek geleneksel buluşmaları devam ettirelim. Organizasyon için illa da moderatör vs. Olmak gerekmiyor. Ertan Bey bu konuda tamamen açık görüşlü. Yani bu teklifi getirirken, kafama göre sallamıyorum. Ben göreve talibim. Aktif olabileceğim konu, katılımcı ayıklama işleri ve genel organizasyon. Geçmişteki buluşmalarda aktif olmuş, Tufan Bey'e yardımcı olmuş, temel sorunları ve işleyişi bilen bir iki arkadaş daha katılırsa sadece gelecek yıl için değil, sürekliliği garanti altına alınmış bir organizasyon kurulacağından eminim. Not: ben bu yazıyı yazarken bir üstte Tsubasa'nınki gelmiş. Onu görmeden yazdım ama iki yazı bir arada harman edilebilir. :)
  21. Sevgili Çağan, Benden alıntı yaparak cevaplar verdiğin yazıda, genel olarak olaylara bakışını anlatmışsın ama esas konuyu pas geçmişsin :) Öncelikle şunu belirteyim ki, ben forumda yer alan ve bu buluşmanın gerçekleşmesini arzu eden ( ha bu yıl biraz gecikerek ha önümüzdeki yıl) herkes adına seni göreve davet ettim. Çünkü geçmişten beri oluşmuş bir tecrüben, gayretin ve isteğin var. Murat Bey konusunda zaten ben de benzer düşüncelerle kendisine cevap yazdım. Dolayısı ile o konuda zaten bir eleştirim olmadı. Gerçi diğer eleştiri gibi gözüken ifadeler de aslında eleştiri değil, yapıcı nitelikte tespitlerdi. Sen neticede forum buluşmaları konusunda insanların takip ettiği birisin. Gelelim tekrardan yetki ve Ertan Bey ile ilgili kısımlara. Ben birkaç yıldır Ertan Bey ile tanışıyorum ve haftada 2-3 kere de kulüpte görüşüyoruz. Onu anlatmak ya da savunmak bana düşmez ama kendisini tanıdığım için olaylara kişisel bakmayacağından şüphem yok. Sen dersen ki, "evet ben bu organizasyonu yapmaya talibim" ben de adım gibi eminim ki, bu konuda o yetkiyi alırsın! İster bir komisyon kurar, ister tek sorumlu olarak da işi yürütürsün. Bu yıl yetişmiyorsa önümüzdeki yıl için uzun bir zaman diliminde gereken hazırlıkları tamamlayıp, geleneği devam ettirebiliriz.
  22. Sevgili Çağan, yazında anlamadağım tek kısım "forum satılıyor" bölümü değil. Birkaç önceki gönderide benim yazdığımı gözden kaçırmışsın herhalde. Yetkim yok diyorsun ama talep etsen alırsın. Yeter ki Tufan Bey'den beklediğin performansı sen göstermek iste. Diğer yandan bu topik boyunca çeşitli yönlendirmeler yaptın. Önce Fethiye davetine, davet sahibini biraz kırabilecek şekilde "o kadar masa ile turnuva olmaz, olsa olsa masaların üstünde yemek yenir" dedin. Sonra bir kaç ay boyunca herkesin haber beklediği Kırklareli konusunu ortaya attın. Tamam normaldir, ordan bişey çıkmadı ama sen de o arada foruma bile girmedin. Şimdi ortada Hamza'nın ortaya attığı ve pozitif neticelenebilecek bir pozisyon olmasına rağmen, yine son noktayı koyar bir üslup ile "bu yıl bu iş bitti, muhtemelen seneye de olmaz" diyorsun. Bence bu yönlendirmelerin ile yukarda bahsettiğin yetkisizlik ve sorumsuzluk durumu uyuşmuyor! Son cümlede de forumun satılmasından bahsetmişsin. Bence bu forumun eski üyeleri (en başta sen dahil olmak üzere) şu ya da bu şekilde oluşmuş kırgınlıkları ve "armut piş, ağzıma düş" modunu bırakmazsa, dediklerin de gerçek olacak. Bak benim gibi 2 yıllık bir üye ve 1 yıllık Hamza elimizden geleni yapmaya hazırız! Tek eksik bir eski üyenin ortaya çıkıp, bir önceki gönderimde bahsettiğim yetkiye talip olup, yine eski üyelerden katkı verebilecek birkaç kişiyi göreve davet ederek, bu işi kotarmasıdır. Böylece geç de olsa "gelenek" devam eder, forum da "satılmaz" Not: seni tanıyorum ve yazımı "giydirme" olarak değil de, teşvik edici olarak anlayabileceğini biliyorum.
  23. İşte sorun da tam burada! Ortada yetkili bir kişi yok. Ertan Bey ile konuşuyorum. Kendisi bu organizasyon için vakit harcayabilecek durumda değil. Ancak herhangi bir biçimde yapılan organizasyona engel oluşturacak bir durumu da yok. Sorun şu ki, ortada yetkili olmadığı gibi, bu yetkiyi talep eden de yok! Bir kişi ya da bir ekip, kollarını sıvarsa ve bu işe talip olursa, gereken yetkiyi alır. Hamza arkadaşımdır. Bu işi organize etmek için donanımı var. Sadece yeni olduğundan ve geçmiş organizasyonları bilmediğinden doğal olarak çekiniyor. Forumda ve forum buluşmalarında mazisi eski olan ve yapılan organizasyon hakkında malumat sahibi olan birkaç kişi destek verirse, bu yıl da kotarılır bence.
  24. Elimden geldiği kadar nazik olmaya çalışacağım ama ifadelerim hoşunuza gitmeyebilir. En iyisi ben numaralandırarak yazayım. 1) Pazarlama ciddi bir iştir ve her noktasında ciddi olmak gerekir.Yukarıda Sadettin Bey kurumsal kimliğinizi sormuş, Siz de mastens markasının isim hakkının patentini aldığınızı söylemişsiniz. İsim hakkının patenti olmaz! İsim ya da marka tescil edilir! 2) Tişört üretmek ya da ürettirip satmak sizi bir masa tenisi markası yapmaz! Hadi zaman içerisinde ürün paletini büyüttünüz diyelim ama bu da sizi Türkiye'nin ne "ilk" ne de "tek" masa tenisi markası yapmaz! An itibarı ile Türkiye'de marka olmuş markalar zaten var! Lütfen araştırınız! 3) Pazarlama metninizden çıkarttığım özet şu: "Mastens Türkiye'nin ilk ve tek masa tenisi markasıdır, lütfen destek olun!" İlk ve tek konusuna yukarıda değindim ama pazarlama çalışmanıza biz yerliyiz bize destek olun demek 70'lerden kalma çok demode bir anlayıştır. Siz hedefinizi dünya kalite standartı üzerine kurarsanız, kimsenin size destek vermesine gerek kalmaz, zaten içinde bulunduğunuz ülkede avantajlı durumda olursunuz. Bence pazarlama planınızı gözden geçirin. Bakın, amacım eğer olumlu manada katkı yapmak olmasaydı, bu kadar zaman ayırıp bunları yazmazdım!
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..