guvenozbayrak

Benim deneyimlerim de Ongun arkadaşınkilerle aynı yönde. Ha bazı kontrolsüz daha doğrusu dengesiz (hızlı demiyorum!) lastikler var. Onlar solusyonlayınca iyice iplerini koparıyorlar o ayrı.

Bence bu bölümde asılı yapılsa yeridir. Hem yüreğimden hem de beynimden yakaladı ve sürükledi beni.

Aldığınız tahtanın sapını tıraşlamak en pratik çözüm gibi, hele de istediğiniz tahtayı sırf sapı kalın diye alamıyorsanız.

Bu video neden ithal oyuncuyla değil de yıllar sürse bile altyapıdan yetiştirme oyuncuyla oynama politikasının benimsenmesi gerektiğini bin sayfalık tartışmadan daha iyi açıklıyor. Üstelik altyapıdan ilk ürünler belki 5-10 yıl sonra gelir ama ondan sonra eğer sistem oturmuşsa her yıl bir sürü genç yeteneğin çıkması işten değil. Ben Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur demiyorum ama yöneticilerin beceriksizliklerini örtmek için ithal oyuncaya yönelmesini de içime sindiremiyorum.

Şimdi eurosport'un sitesine baktım da maç günleri ve saatleri biraz farklı sanırım: 1 Mayıs Cuma günü maç yok. 2 Mayıs Cumartesi İngiltere zaman dilimine göre saat 8:00'de yani Türkiye saatine göre 10:00'da. 3 Mayıs Pazar Türkiye saatine göre 10:30'da. 4 Mayıs Pazartesi yine 10:30'da. 5 Mayıs Salı final maçları 9:30 da. Şimdilik böyle görünüyor ama değişiklik olursa ilk farkeden arkadaşımız bildirsin de onca bekleyiş boşuna gitmesin! Maçlara dikkatimizi çektiği için buraksubaş'a teşekkürler.

Ben verilen adreslerden ikisine elektronik posta attım. ntv@ntv.com.tr'ye iletilemedi ama trt'ye attığım postaya yanıt geldi. Sayın IZLEYICIMIZ, Öncelikle programlarımıza göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür ederiz. Mesajınız değerlendirilmeye alınmak üzere ilgili birime iletilecektir. Saygılarımızla TRT AKTIF HAT

Bence çok da iyi bir yol planı çizmişsin :) Yani tutar mı tutar. Püf noktasını çözmüşsün. Hükümetle gerilimli bir pazarlıktan sonra başbakanın elini öpmek :)

Türkçe kökenli değil diyecektiniz herhalde. Yoksa ikisi de spin, loop, slice gibi sözcüklerin aksine Türkçe sözlüklerde yer alan Türk diline yerleşmiş sözcüklerdir. Çabuk bir aramayla aşağıdaki yer dışında kökenine ilişkin bir bilgi bulamadım : http://tr.wiktionary.org/wiki/burgu#T.C3.BCrk.C3.A7e Benim kullandığım şekliyle ise burmak eyleminden türetilmiş isimdir. Bil-gi, çal-gı gibi.

Ben de bir yerinden gireyim bari girdaba :) Bence iki tip yeni başlayan var. Birinci grup, eline hazır ya da değil masatenisi raketini yeni yeni almaya başlamışlar. İkinci grup, aslında uzun süredir aralıklı olarak hazır raketle oynayagelmiş olanlar. Örneğin 2-3 yıldır oynuyor ama haftada, iki haftada bir oynuyor. Ya da daha sık oynuyor ama hep aynı kişi ya da kişilerle oynadığı için kendini fazla geliştirememiş. Ama topu kesiyor ve boş top görünce sayıyı bitiriyor. Çektiğinin spin olduğunu bilmeden hafif spinli vuruşları olabiliyor. Şimdi bu iki grubun ihtiyaçları farklı bence. Birinci gruptakilere hazır raket de öneririm, az atan hafif kombinasyon da. Solusyon etkili lastik önerir miyim? Kişisel olarak oyununu görmediysem önermem. Solusyonlamayı zaten önermem iki gruba da. İkinci gruba gelince, bu gruptakiler malzeme önerisi istiyorlarsa zaten daha sık oynamaya başlamışlardır, rakipleri çeşitlilik göstermeye başlamıştır. Elindeki raketin yetersizliğini hissetmeye başlamış olabilir. Rakibin kesiklerine çektirmesine karşın filede kaldığını ya da kolay top olduğunu görmüştür. Şutunun yavaş kaldığını düşünüyordur vs. Bu grubun içinde ongun beyin daha önce bir başka başlıkta sözünü ettiği tok tok diye öten hazır raketiyle karbon tahtalı idmanlı elemanlara saç baş yolduranlar da olabilir. Bu gruptakilere ben kontrollü bir yeni nesil lastiği önerebilirim. Sonuçta sriver L ya da fx'in de solusyon etkili benzeri çıkacaktır. Bu etki yakın vadede 4-5 kat solusyon sürülmüş sriver serisine yaklaşamayacaktır. Sonuçta solusyon yasağı geldiğine göre karışık oynamayı seven amatörlere göre de lastik piyasaya süreceklerdir illa ki. Ben daha bir kaç ay önce solusyonlamaya başladım. Ve ince bir kat sürülen solusyonun hızdan çok hissi ve dolayısıyla kontrolü artırdığını gördüm. Şimdi ise 1.8 j.o waldner lastikten, önceleri uzak durduğum ama tesadüf eseri deneyip beğendiğim xiom omega 3'e geçeceğim. Raketin arka yüzünde ise solusyonsuz waldner ya da rapid duracak. O yüzden bu kadar tartışmaya gerek yok diyorum. All sınıfına giren her malzeme solusyon etkili ya da solusyon etkisiz olsun önerilebilir ihtiyaç doğrultusunda bence.

Tackiness chop ll ile zamanında oynamış ama beğenmemiştim. Burada bir arkadaşım da fast spin'den almış, o da beğenmiyor. Yavaş olmasına yavaş ama kontrolü o oranda iyi değil diye anımsıyorum. Yine de ikinci el almak istersen az kullanılmış siyah chop ll'yi sana göndertebilirim. Eğer onun yerine lastik önerisi istersen tackiness chop ya da tackiness drive'ı önerebilirim.

Bak bu da çok doğru. Sanki ülkecek bir Yemekteyiz programındayız.

Bence de. Şeytan Ayetleri kitabının, Turan Dursun'un özgürce okutulup tartışılabildiği, yazarların öldürülmediği bir ülke olsaydık her şey daha yalın ve açık olurdu. Doğrusuyla yanlışıyla geçmişimizi bilirdik. Bugün İslam öncesi Türklüğü, İslam tarihinde Türklerin ağırlığını, Osmanlı İmparatorluğunun sosyo politiğini bilen çok az insan var. Türk sözcüğünün kökenini, Türklük bilincinin Kafkas Türkleri sayesinde Anadolu'ya geldiğini, Sultan Galiyef'in, Nihal Atsız'ın, kim olduğu bilen yok. Kuran'ı ilk olarak kim Elmalılı Hamdi Türkçeye çevirtmiş, kim halka indirmiş bilen yok. Türklerin tarihini Türkiye'de ilk kim yazdırmış, araştırmış bilen yok. Ama işkembeden slogan atmak gani.

Sen benim yazdığım sert yazılara bakma. Mizahı düşmanım yapsa kalitesinin hakkını veririm. Ankara'ya yolun düşerse mutlaka beklerim hem oynamaya hem ağırlamaya. Anlaşamasak bile gülüşürüz

:

Bir kaç yıl önce kendo'ya başlamış ve hemen bırakmıştım :) Orada tanıştığım bir yıldır kendo yapan arkadaşlar sürekli aynı hareketi yaptıklarını ikinci tekniğe yeni başladıklarını söylediler, korktum. Dersi veren de Japonya Ankara büyükelçiliğinde çalışan bir orta yaşlı bir japon ile japon büyükelçisinin filinta gibi olan oğlu idi. Tıpkı mangalardan fırlamış gibiydi ikisi de :) Bir kaç şey dikkatimi çekti orada. Bizimle asla Türkçe konuşmuyorlar ve Japonca bilen bir kız çeviri yapıyordu. Ders Japonca idi. Isınma hareketlerini bile Japonca sayarak yapıyorduk. ikincisi o orta yaşlı adam da herkes gibi her gün çalışma öncesi yerleri iki büklüm eğilerek siliyordu, bunu bir çeşit ısınma olarak görüyormuş. O öyle yapınca bizden kimse de ben kıdemliyim yeniler silsin yerleri filan diyemiyordu. Bırak öyle demeyi kimse dinlenmek için bile doğrulamıyordu utanılacak duruma düşmemek için. Çünkü tembellik adanmışlığa ihanetti. Adam bunu hissettirdi. Bizim çocuklar da çalışkandılar gerçi. Herkes sakin, alçakgönüllü ve sabırlıydı. Bir kaç saat içinde adam çalışkanlığı, alçakgönüllülüğü ve sabrı ile kendini bana kabul ettirdi. Hiç kibir, tepeden bakmak yoktu, ben şu kadar madalya aldım, şu renk kuşağım var, japonyanın bilmem kaçıncı en iyi adamıyım, en kötü Japon kendocu bile sizi ezer havalarında değildi. Gururluydu ama. Yaptığı işi küçümsemiyor ve küçümsetmiyordu. Mesafe vardı, asla senli benli olmuyordu ama malzemesi eksik olana hemen kendi getirdiklerinden veriyordu. Ama şunu hissediyordunuz, eksik malzemeyle gelmek adanmışlığa ihanetti. O gün anladım japonların neden büyük bir millet olduğunu. Adamlar yaptıkları işe kendilerini adıyorlar, kendileriyle, dilleriyle, kültürleriyle gurur duyuyorlar (milliyetçiler) ve konuşmuyorlar çalışıyorlar. Bizim davranış kültürümüzde olduğu gibi bir başarı gösterdikten sonra kendilerini vitrine koyup bunun faiziyle geçinmeye kalkmıyorlar. Her güne sıfırdan başlıyorlar. Eğer hepsi bu adam gibiyse ya da önemli mevkilere böyle adamları getirmenin sistemini kurmuşlarsa ki kurmuş olduklarını tahmin ediyorum, daha Japonlara karada ölüm yok. Biz kendi kendimize daha çok konuşuruz. Bir göklere çıkarız, bir dövüne dövüne yerin dibine geçeriz ama hepsi sözde.

Yalnız raketin çok ağır olma olasılığı var o lastiklerle. Eğer tahta da ağırsa çok zorluk çekersin.

Donic integra tahta inanılmaz hafif. Orta sert süngerli lastiklerle bile çocukların elini kesinlikle yormaz. Kontrollü. Biraz esnek ama topu yükseltip şut ve bloğu zorlaştıran esneklikten değil bununkisi. Hisli. Ben çok beğeniyorum. Lastik seçimi zor. Şundan dolayı zor. Çoğu lastiğin hissi, spini ve en önemlisi kontrolü inanılmaz azalıyor yapıştırmayınca. Ama sizinkiler zırt pırt yapıştıramazlar. Solusyon etkili lastiklerin de çoğunun zıplaklık gibi bir sorunu var ve pahalılar tabii. Bunun kısmen çözümü kullanılmış lastik takmanızdır tahtalara. Bu lastiklerin solüsyona tepkisi son derece sınırlı olduğu için his kaybı da o oranda az olur. Kullanılmış orta sert lastikler sök tak yapa yapa yumuşamış oluyorlar bir de. Nittaku tracer tavsiye ediliyor. Learn spin'i başka bir yerde daha duymuştum. Geospin'in kırmızısı (siyahı çok yapışkan oluyor) olabilir. Çin lastiği tercih edecekseniz kırmızı renk tercih edin bence. Siyahları çok yapışkan oluyor. Colestt.com'dan 1.5-1.8 mm lightning ya da saviga sünger üzerine ritc 2000 ya da lkt pro xp üst yüzey de sipariş verebilirsiniz. Bir lastik kargo hariç seçtiğiniz süngere göre 10.5-13.5 $'a gelecektir. Kargo toplu siparişte bir ya da iki dolar daha ekler her lastik üzerine. Ritc 2000'in siyahını önermem ama lkt olabilir belki. https://www.hazerspor.com http://www.fast-spin.com http://www.colestt.com

Aynı zamanda çok esprilidir. Ya da ongun'daki böyledir sahibinden dolayı.

Bu gerçekten de böyle. Bu görüşe katılmamak elde değil. Ne demişler, Türk gibi başla İngiliz gibi bitir. Genel olarak Türklerin şıpsevdiliğini, her işi yüzeysel ele alışını, ilk zorlukta işi yarım bıraktıklarını bundan iyi anlatan bir söz var mı acaba! Yukarıda da söylendiği gibi yalnızca başarıya odaklı bir görüş, sporcusundan yöneticisine kadar her alanda bizi sporun özüne odaklanmaktan alıkoyuyor. Nedir o: Sporu severek yapmak. Kim kimi yenmiş benim umurumda değil. Kim spora kendini adamış o önemli. Eğer rakibi yenemeyeceksen sal kendini anlayışını terk etmemiz gerek. Ben favorinin kazandığı, buna karşın izlemekten büyük keyif aldığım ve yenilene imrendiğim, saygı duyduğum birçok maç izledim. Rakibi yenmenin birinci koşulu çok çalışmaktır. İdmanlı ve odaklanmış sporcuların kendilerinden teknik olarak üstün sporcuları madara ettiklerini de gördüm. Maçtan sonra bu teknik oyuncular bir de özrü kabahatinden büyük denir ya o hesap, "antrenmansızdım" demezler mi! Yani ben aslında yenerdim de idman yapmadım diyor. E kardeşim ben mi engel oldum sana. Rakibin çalışkanlığını takdir edeceğine ben ne hallere düştüm diye dert yanıyo. Bu kafa her yerde var sanırım.

Ne teknik terimler ya! İç, dış, kesme, itme gibi avam türkçe değiller. Üstün uygarlık dili ingilizce terimler.

Ben öyle bir iki durumla karşılaşmıştım. Doğrudan tepkimi koydum, takım kaptanı da olmam nedeniyle. Çünkü cahil ayağına yatarak insanların haklarını gaspedenlerin gerçek cahillerden çok daha kalabalık olduklarını bana yaşam deneyimlerim göstermiş bulunuyor. Kaldı ki gerçekten bilmeyenleri de uyarmak hakkımız.

Sizin dediklerinizi yalanlayamam, kendi deneyimlerime dayanarak 820-40'ın daha az spinli denilen klasik 802'den daha alçaktan top attığını gördüm. Ölü topu da 802'den daha iyiydi ittiğinde ve blok yaptığında. Dragonow ve 802'ye göre bloğu ve şutu kesinlikle daha ölümcül. Tam itme ve şut lastiği bence. 1.5 mm lightning süngerle iyi uyuştu belki. Daha ince süngerle daha zehirli olacağını tahmin ediyorum.

Boll forte kontrollü makul beş kat bir tahta. Kafası ağır. all+ hız.

Friendship 802-40. Denedim beğendim. Ama düz lastikle oynaması daha zevkli.

Uygunsuz Gerçek-Inconvenient Truth filmini izleyenler bilir. İleride kuraklık, sel baskınları ve şiddetli fırtınalar artacak küresel ısınmanın yarattığı iklimsel değişiklik ve dengesizliklere bağlı olarak.