Jump to content
Masatenisi.org Forum

Liderler Panosu

Beğenilen İçerik

Tüm bölümlerde 19-07-2011 dan itibaren en çok beğeni alan içerik

  1. Arkadaşlar,2008 yılından beri forumumuza üyeyim..O yıl düzenlenen Malatya forum buluşmasına büyük bir istek ile İzmir den katılıp,en uzaktan katılan üye ödülünü almıştım:)..Katıldığım hiçbir forum buluşmasından pişmanlıkla dönmedim..Tam tersi Türkiye nin her yerinden çok iyi dostluklar edinerek ayrıldım..Hani büyüklerimizin ;"hey gidi günler,eskiden...."diye başlayan cümlelerini hepimiz duymuşuzdur..(Vay bee biz de yaşlandık mı nee..:) )Şahsen o günleri yaşayanlardan biri olarak ben de benzer şeyler söyleyecem forumumuzla ilgili.. Olaylara müthiş mizahi zekası ile felsefi yorumlar yapıp bizi güldüren sevgili Ongun kardeşim, moderatör olduktan sonra,sadece resmi işlerle uğraşan Bora kardeşim, hazır cevap,mantık abidesi şef Çağan kardeşim, her şeyin cevabı kendisinde bulunan(ondan çok şey öğrendik..) Tsubasa (Ozan)kardeşim, forum buluşmalarımızın gülü, maç yapma rekoru yıllardır kırılamayan Tahsin kardeşim, moral kaynağımız, evlenince ortadan kaybolanlardan,foto Sadettin Salman kardeşim, Doğunun incisi,Malatya lı samimi dost Orhan Altay kardeşim, enerjisi hiç bitmeyen,forum düzenleme rekoru kıran evliya çelebi Tufan hocam.. Bu güzel ortamı bize hazırlayan,ara sıra da olsa eskiden buluşmalarımıza katılan ama uzun süredir hiç göremediğimiz sevgili Ertan Patır abimiz... Vee ismini burada sayamayacağım daha bir çok eski üye arkadaşlarımız....NERELERDESİNİZ.... Eskiden forumumuz ,sohbet,tanışma,yeni arkadaşlıklar edinme ve tabii kii masa tenisi hakkında teknik-taktik ve malzeme bilgileri konusunda fikir alış-verişinin yapıldığı ,tartışıldığı,tatlı kavgalar edildiği gerçekten çok aktif bir platform iken son yıllarda özellikle sadece malzeme alış verişi amacı için kullanılan sitelere döndü.. Arkadaşlarımız sadece ilan vereceği malzeme için siteye girer oldu.. Karşı değilim,ben de sitemizden birçok alışveriş yaptım ve çok uygun ürünler buldum sitemiz sayesinde.. Alışveriş de olsun tabii kii ama forumumuzun asıl amacı unutulmamalı diye düşünüyorum.. Hazır bu konuya değinmişken; birçok arkadaşımızın alışverişler sırasında mağdur olduğu,dolandırıldığını da maalesef gördük bu sürede..Bu konuda bir öneri getirmek istiyorum..Nasıl ki alışveriş sitelerinde malzeme satan satıcıların yaptıkları alışverişlerden aldıkları olumlu puanlar var,biz de benzer uygulamaya geçebiliriz.. Beğen butonu gibi alışverişlerde aldığı olumlu puan(100 üzerinden olabilir mesela..) butonu ekleyebiliriz.. Ve buna ek olarak,alıcı-satıcı hakkında alışveriş yapanların kısa yorumları ,memnuniyet-memnuniyetsizlik nedenleri ve de referans verme gibi önlemler alınabilir diye düşünüyorum .. Örneğin benim ile alışveriş yapan arkadaşlar bana olumlu-olumsuz puan verip,hakkımda yorum yapabilirler ve beni tanıyanlardan referans alabilirler..Güven arttıkça,önce sen para gönder,yok önce sen malzemeyi gönder gibi bu tür sorunların yaşanmayacağını düşünüyorum..Ayrıca profiline resmini koymayan,cinsiyetini dahi gizleyen (neyi gizliyor isee...)açık kimliği belli olmayan arkadaşlardan şahsen ben de alışveriş yapmaya çekiniyorum.. Önerilerime katılan arkadaşlarım beğen butonuna basarsa sevinirim..Ne kadar beğen çok olursa;yönetimimizin dikkatini çeker diye düşünüyorum..Zannediyorum Ertan abi ve moderatörlerimiz için çok zor olmayacaktır bunları uygulamak.. Ertan abicim Selamlarr..:) Kalın Sağlıcakla..Herkese Selamlar..
    21 puan
  2. Bu forumun masatenisinin yaygınlaşması ve insanların bilinçlenmesi konusunda önemli bir yeri var. Dikkat ederseniz tecrübeli oyunculardan daha çok amatör diyebileceğimiz oyuncular bilgi veya tavsiye almak için üye oluyorlar. Bu oyunculara veya geleceğin oyuncularına doğru tavsiyelerde bulunulması önemli. Bakıyorsunuz ekipmanları hiç tanımayan ve kendisine tavsiye isteyen birisi 3 gün sonra başkalarına öneride bulunmaya başlıyor. Lütfen ekipmanları tanımayan üyeler kimseye ekipman önermesin, bunu yapanları da uyaralım.
    17 puan
  3. forumda her seviyeden arkadaşın göz atmasını tavsiye ederim
    15 puan
  4. Pozitif psikoloji denilen ve göreli güncel bir psikolojik alan var. Bu alan temelde, mutluluğun psikolojisini inceliyor. Biz insanın mutluluğunu çevresel şartların oluşturduğunu düşünme eğilimindeyiz. Örneğin işimiz, eşimiz, maddi gelirimiz, statümüz, hava sıcaklığı, vb. Bu ve benzeri süreçlerin bizim mutluluğumuz üzerindeki etkisi konusundaki tahminimiz genelde doğrudur. Mesela piyangodan büyük ikramiye çıksa, cidden çok çok seviniriz. Ya da sevdiğimiz bir yakınımız ölse çok üzülürüz gibi. Ancak bu süreçlerin "süresini" tahmin etme konusunda çok beceriksizdir. Piyangodan çıkan büyük ikramiyenin bizim üzerimizdeki etkisi maksimum 3-4 aydır. Ondan sonraki mutluluk düzeyimiz, bu ikramiye çıkmadan önceki haline döner. Ya da diyelim çok sevdiğimiz bir yakınımız öldü, "bir daha asla eskisi gibi mutlu olamam" diye düşünürüz. Ancak araştırmalara göre bunun da süresi maksimum 6 aydır. Zaman, tüm sevinçlerimizin ve üzüntülerimizin izlerini müthiş bir biçimde örtme kudretine sahiptir. Bu verdiklerim abartılı örnekler. Günlük hayatta da çok basit bir biçimde karşılaşabileceğimiz başka örnekler: "O arabayı almalıyım" dersiniz, alırsanız daha mutlu olacağınızı düşünürsünüz. "O kızla/erkekle birlikte olmalıyım" dersiniz, olursanız daha mutlu olacağınızı düşünürsünüz. "O telefonu almalıyım" dersiniz, alırsanız daha mutlu olacağınızı düşünürsünüz. Ya da tam tersi: "arabam yanarsa çok mutsuz olurum", "sevgilim beni terk ederse yıkılırım", "okulu bitiremezsem mahvolurum" vs. Oysa psikolojide hedonik adaptasyon denilen bir süreç vardır; insanların iyi ya da kötü, yaşamlarındaki her türlü değişikliğe uyum sağlama sürecine bu ad veriliyor. nasıl ki bedenimiz çok sıcak olursa terleriz ve bedenimiz kendisini serinletmeye çalışır ya da soğukta titreme başlatarak ısıtmaya çalışır, "ruh"umuz da artı ya da eksi, mutluluk seviyemiz değişince bunu hızla normale getirmeye çalışır. Bizim az çok stabil bir mutluluk seviyemiz vardır. yaşamımızdaki olaylar elbette ki bu mutluluk seviyesini azaltır ya da artırır, ancak mutluluk seviyemizde oluşan bu fark, sandığımızdan çok daha kısa sürer. İnsan sakat kaldıktan, ya da boşandıktan, ya da piyangodan büyük ikramiye kazandıktan, ya da istediği o eve kavuştuktan bir süre sonra mutluluk seviyesi, bu olaydan önceki kendi normlarına döner. Başına gelen bir olayın kendisini yıllardır mutsuz ettiğini söyleyen bir insan, zaten o olaydan önce de mutlu olmayan bir insandır, ancak bunun sebebini kendisinin dışındaki bir olaya bağlamak ona çok daha rahat gelir. Oysa en şiddetli yas süreci bile (araştırmalara göre evlat acısı) en fazla altı ay sürer. Peki varsayılan bu olaylardan önceki mutluluk seviyesini ne oluşturur? Konu ile ilgili birçok araştırmanın (pozitif psikoloji araştırmaları) ortalamasına göre bu seviyenin yaklaşık olarak yarısını genlerimiz belirler; yarısını ise bireyin isteyerek, gönüllü olarak yaptığı zevk verici aktiviteler belirler. Genlerimize yapacak bir şey yok (en azından şimdilik), ancak "gönüllü olarak yaptığımız zevk verici aktivite" kısmında yapacak çok şeyimiz var. Eğer biz gönüllü olarak gidip masa tenisi oynayıp ter döküyorsak ve bu aktiviteyi sıkça yapıyorsak, hayatımızda bunun etkisi, bizim ne kadar para kazandığımızı fersah fersah geçecek ölçüde fazla. Arkadaşlarla akşam buluşup antrenman - maç derken yaptığımız iş, uzun vadede yaşama doyumumuzu başımıza gelebilecek her şeyden çok daha fazla artırıyor. Bu araştırmalara göre çevresel şartların insanın mutluluğu üzerindeki etkisi sadece yüzde 10 civarında. En mutlu insan kimdir söyleyeyim: Küçük çocuklar. Onların da mutluluğunun sebebi içinde büyüdüğü evin konforu, oyuncaklarının miktarı, statüsü vs. değil; gönlünce hoplayıp zıplaması, spor yapması, hareket etmesidir. Yoksa çocuk sahibi arkadaşlar bilirler, yeni bir oyuncağın çocuğu ne kadar mutlu edebileceğini, ancak bunun aynı zamanda ne kadar kısa sürdüğünü... Oysa günümüz toplumunda çocuklar da biz de artık pek hareket etmiyoruz. Ev denilen betondan kutuların içinde oturuyoruz sadece. Dolayısıyla biz de, çocuklarımız da giderek daha mutsuz hale geliyor. Psikolojik araştırmalara göre çocuğa kazandıracağımız bir spor alışkanlığının, onu, dünyanın en iyi üniversitesine gitmesinden bile daha mutlu edeceği gerçeğine karşın... Genel olarak bir çok oyuncunun yenmekle yenilmekle çok fazla meşgul olduğunu gözlemliyorum. Bu manzaranın büyüğünü görmemek demek, ağaçları incelerken ormanı fark etmemek demek. Kendi mutluluğumuz için yapabileceğimiz en iyi şeyi yapıyoruz. Bunun dışında oyunumuzun ilerlemesi ya da kazandığımız madalyalar ancak bir yan etki olabilir; yaptığımız sporun yan etkisi. Esas amacımız her zaman spor olmalı, madalyalar değil... Konuyu daha ayrıntılı incelemek isteyenler için özellikle bu kitabı ya da bu belgeseli öneririm. Başka bir yerde yazdığım bir yazıydı, bu forumla da oldukça ilgili olduğu için biraz düzenleyip paylaştım...
    15 puan
  5. Rusyadaki takım şampiyonasından harika görüntüler.
    14 puan
  6. Bu tahta ve lastik hakkındaki düşüncelerimi ve yorumlarımı sizinle paylaşmak istedim. Umarım beğenirsiniz ve merak edenler için faydalı olur. İlk önce kendimden biraz bahsedeyim. 1973 doğumluyum ve masa tenisine oldukça geç bir yaşta (sene 2008) başladım. Öncesinde bir kaç yıl hazır raketlerle pin pon oynamışlığım var ama onları kayıp yıllar olarak görüyorum. Bana göre bir oyuncunun ben iyi masa tenisi oynarım demesi için en azından 2. ligde oynuyor olması lazım. Bu kritere göre kendimi alt/orta seviye bir oyuncu olarak görürüm. TT-Rating'de 500-600 civarında puanım var. Forum buluşmalarına gelen arkadaşlar oyun seviyemi daha yakından bilirler. Muhtemelen yeşil torba oyuncusuyum. Çok merak edenler buradan (turuncu tişörtlü oyuncu benim) oyunumu da görebilir. Kabul ediyorum çok amatörce. İlk kombinasyon raketimi 2007 yılı başında aldım ve ekipman deneme merakım yüzünden bugüne kadar onlarca tahta ve lastik denedim. Dolayısı ile az da olsa ekipman bilgim olduğunu düşünüyorum. Şimdi gelelim yorumlara; İlk önce Stiga Clipper Wood tahtadan bahsetmek istiyorum. Bildiğim kadarı ile Clipper serisinin 5 çeşidi var. Bunlar; 1) Clipper Wood: Benim de yaklaşık 3-4 yıldır kullanmakta olduğum, sapı dolu olan klasik Clipper Wood. 2) Clipper Wood WRB: Sapı oyularak boşaltışmış (WRB) Clipper Wood. Hiç kullanmadım. 3) Clipper CR: Sapı dolu ve üst yüzeyi UV teknolojisi ile sertleştirilmiş versiyonu. Bulmak çok zor, ben sadece Presports'ta rastlamıştım. Wang Liqin'in bir süredir kullandığı tahta. Elime geçse denemek isterim doğrusu. 4) Clipper CR WRB: Clipper CR'nin sapı oyularak boşaltışmış (WRB) hali. Bir süre kullanma fırsatım oldu ve pek beğendiğimi söyleyemem. Özellikle WRB teknolojisi (sapın oyularak boşaltılması) hiç hoşuma gitmedi. Her ne kadar Stiga, WRB teknolojisinin top hissini ve kontrolü arttırdığını söylese de bence tahtanın titreşimi artmış ve bana göre daha kötü bir top hissi gelmiş. Ayrıca tahtanın ağırlık merkezi saptan (dolayısı ile elden) uzaklaştığı için yine benim sevmediğim ağır kafa hissine neden oluyor. 5) Clipper CC: Clipper Wood tahtasının katmanları arasına karbon tozu eklenmesi ile sertleştirilmiş ve dolayısı ile hızlandırılmış versiyonu. Hiç denemedim, merak da etmiyorum. Çünkü bana göre klasik Clipper Wood benim gibi bir oyuncu için zaten yeterince hızlı. Clipper Wood 7 katmandan oluşan bir tahta. Katmanları Limba-Ayous-Ayous-Ayous-Ayous-Ayous-Limba ağaçlarından oluşuyor. Yaklaşık olarak 6.8 mm. tabla kalınlığı ile kalın sayılabilecek bir tahta. Bu kalınlıktan dolayı titreşimi az. Böyle kalın bir tahtanın sert ve hissiz olacağını düşünebilirsiniz ama tahta garip bir şekilde yumuşak hisli. Daha önce neredeyse tıpa tıp aynı katmanlara sahip ve üretimden kalkmış olan Banda Taurus WRB tahtasını satın alıp denemiştim. Taurus'un Clipper Wood ile alakası olmadığını söyleyebilirim. Çok daha sert, hızlı, hissiz ve tabir yerindeyse odun gibi bir tahtaydı. Sanırım işin sırrı Stiga'nın katmanları yapıştırmada kullandığı teknolojide yatıyor. Firma "Stiga Touch" (Stiga dokunuşu/hissi) sloganında haklı çıkıyor gibi. Clipper Wood hızlı bir tahta diyebilirim ama bana göre kesinlikle OFF+ hızında bir tahta değil. OFF+ deyince bir çoğunu satın alarak bizzat denediğim Butterfly'ın Tamca 5000 serisi (W. Schlager Carbon, Sardius, Primorac Carbon, Gergely ve Timo Boll T5000) gibi füze hızında ve kaya gibi sert tahtalar aklıma geliyor. Clipper Wood'un kontrolü ise bana göre hızına göre çok çok iyi bir seviyede. Sanırım bunu katmanlarında kullanılan yumuşak tahtalara ve özel yapıştırma teknolojisinden aldığı yumuşak hissine borçlu. Peki bu tahtanın hiç kötü tarafı yok mu diyebilirsiniz. Evet bana göre en büyük dezavantajı tahtanın ağırlığı. Ortalama olarak 95 gram ağırlığa sahip olan, ağır sayılabilecek bir tahta. Stiga'nın bir kötü tarafı ise üretim sürecinin tutarlı olmaması. Çok zor da olsa belki 90 gr.'lık bir Clipper Wood bulabilirsiniz ama 100 gr.'ın üstü ağırlığa sahip tahtaların sayısı hiç de az değil. Eğer bu tahtayı H3 gibi ağır Çin lastikleri ile kombine edecekseniz -ki Çin lastikleri ile çok uyumlu olduğu söylenir- ağırlık konusunu bir daha düşünmenizde fayda var derim. Tahtanın sap çeşitleri ise FL-Master (bildiğiniz Flared sap), FL-Legend (benim de çok sevdiğim ve kullandığım, biraz daha kalın Flared sap.), WINNER (Anatomik sap), PETER veya CLASSIC (düz sap) ve CHAMP (Conic/Konik sap. Ben hiç görmedim) sap çeşitleri mevcut. Az önce dediğim gibi ben FL-Legend sapı çok beğeniyor ve kullanıyorum. FL-Legend sap elim büyük olduğu için elime çok güzel oturuyor. Kalın saptan dolayı ağırlık biraz daha artıyor olsa da ağırlık merkezinin sapa/ele doğru kayması raketin daha dengeli hissedilmesini sağladığından benim hoşuma gidiyor çünkü ağır kafa hissini hiç sevmiyorum. Bu güne kadar denediğim 3-4 tane Clipper Wood'lar arasında bir tane 90 gr. FL-Legend saplı tahta bulmuştum ve gerçekten çok beğenmiştim. Peki neden vazgeçtin derseniz sebebi üst yüzeyde kıymık kalkması yaşamam. Evet bu konuya da değinmek gerekiyor. Maalesef Stiga'nın üretim ve kontrol süreci bir Nittaku veya bir Butterfly gibi kaliteli değil. Tüm Stiga tahtalarda olduğu gibi Clipper Wood'u da aldığınızda kullanmadan önce mutlaka verniklemeniz ileride lastik sök tak yaparken tatsız bir kıymık kalkması ile karşılaşmanızın önüne geçecektir. Vernik atmak tahtayı hızlandırıp hissini bozar diye hiç endişelenmeyin, ben hiç bir fark hissetmedim. Ayrıca tablanın ele oturan backhand bölümündeki kenarları da zımparalamak gerekiyor, aksi halde tahtanın keskin kenarları parmağınızı acıtabiliyor. Tahtadan kısaca bahsettik, peki kimler Clipper Wood'u sever diyecek olursanız cevabım şu şekilde olacaktır. Titreşimli tahtaları sevmiyorsanız. Kalın, titreşimsiz veya kompozit malzeme içeren tahtaları ise çok sert, hızlı, hissiz ve kontrolsüz buluyorsanız. Tahtam kalın ve titreşimsiz ama aynı zamanda yumuşak hisli olsun diyorsanız. Ayrıca tahtam hızlı olsun ama çok hızlı olmasın bunun yerine hızına göre çok iyi bir kontrol sunsun diyorsanız işte Clipper Wood tam size göre bir tahta derim. Eğer ilginizi çeker de bir gün elinize bir Clipper Wood geçerse lütfen ilk denemenizde karar vermeyin. Daha önce sert karbon tahtalar kullanmışsanız Clipper Wood size titreşimli ve yavaş gelecektir. Lütfen sabırlı olun ve en az bir ay (20 saat) tahtayı kullanmakta ısrarcı olun işte o zaman hız/konrol dengesi ne kadar güzel bir tahta kullandığınızın farkına varacaksınız. Clipper Wood'un dünyada en çok satan, efsaneleşmiş bir tahta olduğunu, bir çok üst düzey oyuncu tarafından kullanıldığını da unutmayın. Daha önce dediğim gibi Clipper Wood benim bu güne kadar denediğim onlarca tahta arasında tartışmasız açık ara önde olan en beğendiğim tahta. Fiyatı ise Butterfly'ın tahtaları gibi uçuk değil. Bence fiyat/performans oranında da gayet başarılı olan rahatlıkla alınıp kullanılabilecek bir tahta. Clipper Wood ile denediğim/kullandığım kombinasyonlardan kısaca bahsetmek gerekirse; Clipper Wood & Tenergy 05 (2.1): Bir yıl kadar kullandım. Oldukça hızlı, oldukça spinli ve hızına ve spinine göre kontrollü sayılabilecek bir kombinasyon. Clipper Wood & Mercury II (2.2): Yavaş, spinli ve kontrollü bir kombinasyon ama 33 dereceli yumuşak (aslında orta sertlikte) süngerli versiyonunu kullanmama rağmen ağır. Clipper Wood & Baracuda (2.0): Yeterince hızlı, oldukça spinli ama göreceli ve lastiğe bağlı olarak kontrolü birazcık zor bir kombinasyon. Bana "İşte olay bu!" dedirten kombinasyon (tabiki şimdilik ) (Birazdan Donic Baracuda'dan bahsedeceğim.) Clipper Wood & Aurus Soft (2.1): Bir yıl kadar kullandım. Yeterince hızlı, spinli ve kontrollü bir kombinasyon. Aurus Soft Baracuda'ya göre biraz aşağıdan ve daha düz atıyor o nedenle bu kombinasyon bloklarda gayet başarılı. Clipper Wood'u Sriver FX ile ve şu an aklıma gelmeyen başka lastiklerle de kullanmışlığım var ama bunlardan bahsetmeye gerek yok. Yeri gelmişken bahsetmemde yarar var, forumda genellikle masa tenisine yeni başlamış ve ilk raketini alacak olan üyeler tarafından sorulan "Falanca lastik, filanca tahtaya uyar mı?" sorusunu çok anlamsız bulan biriyim. Bana göre her lastik her tahtaya uyar, önemli olan oluşturduğunuz kombinasyonun sizin oyun seviyenize ve stilinize uygun olup olmadığıdır. Bu bakış açısı altında Clipper Wood'un yine kendisi gibi OFF sınıfındaki lastiklerle çok uyumlu olduğunu, seçiminize bağlı olarak bir çok lastikle de keyifle kullanılabileceğini düşünüyorum. Merak edenlere TableTennisDB yorumları da bu linkte: http://www.tabletennisdb.com/blade/stiga-clipper.html Gelelim Donic Baracuda'ya... Bana göre Baracuda hakkında söylenmesi gereken ilk şey çok spinli bir lastik olduğu. Evet gerçekten çok spinli bir lastik, belki bana katılmayacaksınız ama bence Tenergy 05'ten bile daha spinli! Bunu çok çok iyi top tutan ve %100 doğal süngerden üretilmiş üst yüzeyine borçlu. Ayrıca orta sertlikteki süngeri sayesinde vuruşlarınızda top süngere gömülüyor ve topun lastikle temas yüzeyi artarak daha fazla spin üretiliyor. Lastiğin atış açısı ise yüksek. Bu top spinli atak vuruşlarınızda hata payını azaltırken yaptığınız bloklarda ise raketi daha fazla kapatmanızı gerektiriyor. Baracuda ile size gelen kesikli defans vuruşlarını top spin yaparak daha kolay açabiliyorsunuz. Lastiğin bana göre eksik sayılabilecek yönü ise kontrolünün göreceli olarak zorluğu. Göreceli olarak diyorum çünkü bu oyun seviyeniz ile ilgili. Çok iyi top tutan üst yüzey doğal olarak gelen spinden de bir o kadar çok etkileniyor. Eğer size gelen toplardaki spini iyi okuyabiliyorsanız Baracuda orta sertlikteki süngeri ile sizin için çok kontrollü ve gelen spini aynen karşıya gönderen gayet etkili bir silah olacaktır. Yine çok iyi top tutan üst yüzey ile dolu servisler atmanız mümkün ama yumuşak bir bileğiniz yoksa ve size gelen dolu servislerdeki spini iyi okuyamıyorsanız bir o kadar da servis yemeniz mümkün. Lastiğin hızına gelince hızlı ama çok hızlı olmayan bir lastik olduğunu söyleyebilirim. Fiyat olarak ise Tenergy 05 ile kıyaslandığında fiyat/performans oranında açık ara önde olan bir lastik. Ayrıca dayanıklılık açısından da oldukça başarılı. Oyun içerisinde lastiği benim gibi sık sık hohlayarak avucunuzun içiyle siliyor, oyun sonrasında ise aynı şekilde silerek temiz bir şekilde raket çantasında muhafaza ediyorsanız uzun süre aynı özelliklerde kullanabilirsiniz. Masaya çarpmadığınız sürece kenarlarda pütür kopması da olmuyor. Ben çok beğendim, çok hızlı olmayan ama çok spinli lastik arayanlara rahatlıkla tavsiye edebilirim. Merak edenlere TableTennisDB yorumları da bu linkte: http://www.tabletennisdb.com/rubber/donic-baracuda.html Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Tüm forum üyelerine bol spinli günler diliyorum. :) Edit: Baracuda'nın sünger sertliği orta-sert arası bir değerde, Tenergy 05'in sünger sertliğine çok yakın. Ağırlık konusunda da bir düzeltme yapmam gerekiyor çünkü Baracuda'danın ağırlığı yine Tenergy 05'in ağırlığına yakın, Tenergy 05'ten daha hafif değil.
    14 puan
  7. Bir forum buluşmasını daha geride bırakmanın hem mutluluğunu hem de hüznünü yaşıyorum. Mutluyum; çünkü bu yıl da dostlarla bir araya gelebildim. Hüzünlüyüm; çünkü tadı damağımda kaldı, iki gün sanki iki saat gibi çabucak geçiverdi. Bu yıl da elini taşın altına koyarak buluşmamıza vesile olan Tufan abiye çok ama çok teşekkür ediyorum. Sanırım o başımızda olduğu sürece bu buluşmanın yapılmaması gibi bir durum söz konusu dahi olamaz, bunu anlamış bulunmaktayım Gelelim organizasyona. Zaten son dakika golü gibi olduğu için çok büyük beklentiler yoktu aslında. Kalacak yer, birkaç masa ve akşam yemeği için ufak bir organizasyon yeterliydi bizler için. Daha iyileri de yapılabilir ve yapıldı belki de, ama şu şartlarda bundan iyisi Şam'da kayısı olurdu ancak. Buluşmada hiç olumsuz bir taraf yok muydu? Vardı elbettte, bunlara da biraz değineceğim yazımda. 1. Gün Cuma öğlen 13:00' da Tunç Karaman ve Atakan Bilgili ile birlikte yola koyulduk. Yaklaşık 6,5 saatlik bir yolculuğun ardından Ankara'ya vardık. Tabii terminalden salona gitmek için de takriben bir 45 dakikamızı yolda geçirdik ve sonunda salona vardık. Cuma'dan gitmemizdeki en büyük sebep akşam biraz antrenman yapmak ve gelen diğer katılımcalarla rahat rahat oynayabilmekti. Fakat salona gittiğimizde filelerin Cumartesi sabah takılacağı söylenerek salondan gönderildik. Bu duruma şaşırdık açıkçası. Sonuçta bir forum buluşmasıydı bu ve bundan önceki hiçbir buluşmada bu tarz bir durumla karşılaşmamıştık. Anladık ki il temsilcisi durumu baya ciddiye almış. Resmi maçlarda uygulanan prosedürün aynısını bizlere de uyguladı anlayacağınız. Bizler de hayal kırıklığı içinde kalacağımız misafirhaneye gittik. Misafirhane girişinde bizi Bora ve Shanks( Umut ) karşıladı. Odalarımıza yerleştikten sonra birlikte yemek yemeye gittik. Yemek yiyip, biraz da sohbet ettikten sonra misafirhaneye geri döndük. Hepimiz yol yorgunu olmamıza rağmen buluşmanın tadını çıkarmak adına Umut'un odasında toplandık ve sahura kadar geyiğin dibine vurduk. Daha sonra da uyumak üzere odalarımıza çekildik. 2. Gün Cumartesi sabahı misafirhaneden 3-4 araba ile salonun yolunu tuttuk. Salona girdiğimizde hemen kendimize boş bir masa bulup ısınmaya başladık. Katılımın yoğun olacağı salonun sabahki durumundan belliydi. Yavaş yavaş diğer katılımcıların da salona gelmesiyle birlikte kura çekimi için bir engel kalmamıştı artık. Herkes adını yazdırdı ve yaklaşık 85 kişilik bir liste ortaya çıktı. Tufan abi tüm katılımcıları hakem masasına çağırarak kalabalık olduğumuzu ve hem ferdi hem de takım maçlarının yetişemeyeceğini söyleyerek kararı biz üyelere bıraktı. Üyeler hep bir ağızdan takım maçı istediklerini söylediler ve hakemler oyuncuları 3 seviyeye ayırarak takımları kura ile belirlediler. Sanırım 28 takım çıktı. Daha sonra maçlar verilmeye başlandı yavaş yavaş. Ben 27 numaralı takımda Ankara’lı efsane blokçu Ensari abi ve Ahmet Varol adlı kardeşimizle aynı takıma düştüm. Tabii formsuz olduğum için takıma pek katkı veremedim 2. adam olarak. İlk maçımızı Bora, Erdem Kemiksiz ve adını hatırlamadığım ama nicki tridimit olan abimizle yaptık. Son maçı ben Erdem abiye 3-0 kaybedince ilk maçımızdan yenilgiyle ayrıldık. 2. maçımızda Bursalı İlhan kardeşimizin takımıyla oynadık. Bu sefer taktik bir değişiklik yaptık ve ben kendimi 3. adam olarak yazdım. Ensari abi 2 çekip ben de 3'ten maçı alınca ilk galibiyetimizi almış olduk. Daha sonra ana tabloya kalmak için bir maç daha yaptık ve o maçta da üyelerimizden Kaisersoze’nin takımı ile eşleştik. Yine aynı şekilde Ensari abi 2 çekti ve ben de 3'ten maçı aldım ve bir üst tura çıktık. Kalan maçlar ertesi gün oynanacaktı ve biz de salon kapananana kadar aramızda antrenman maçları yaptık ve baya bir ter attık. Salonun kapanma saati olan 19:15 civarı salondan ayrılarak misafirhaneye geçtik ve hemen duş alarak iftarı yapacağımız mekanara gitmek üzere yola koyulduk. İftar yaptığımız yer Balgat’ta, çok güzel ve nezih bir mekandı. Yemekleri ve hizmeti oldukça iyiydi. Yaklaşık 25 kişi katıldı iftar yemeğine. Birlikte hoşbeş edip iftarımızı yaptıktan sonra bol bol fotoğraf çekilerek saat 10 civarı mekandan ayrıldık. Misafirhaneye geldikten sonra oyun odasında bir süre okey ve batak oynadık. Daha sonra saat 12 civarı kaçak göçek misafirhanenin teras katını açtık ve terasta çekirdek ve kola keyfi yaptık. Ersun abi, İlhan, Talha, Bora, Kemal, Tunç, Atakan ve Umut ile birlikte keyifli bir sohbet ettik terasta. Tabii gençler olarak tekrardan Umut’un odada toplandık daha sonra. İlk günkü tayfaya bu sefer Kemal de eklendi. Yine sahura kadar geyiğin dibine vurduktan sonra odalarımıza çekildik. 3. Gün Sabah misafirhaneden çıkışımızı yapıp salonun yolunu tuttuk. Salona gelir gelmez maçlar verilmeye başlandı ve bizim maçımız verildi. Maalesef o maçı 3-1 kaybederek elendik. Daha sonra ferdi maçların da yetişebileceği anlaşılınca ferdilerde oynamak isteyen oyuncular isimlerini hakem masasına yazdırdı. Tek sorun takım maçları devam eden oyuncular ferdi maçlara katılamayacaktı. Bir yandan ferdi maçlar bir yandan da takım maçları tüm hızıyla devam etti ve sonunda hakedenler madalyalarına kavuştu. Hep birlikte bolca fotoğraf çekildikten sonra çantalarımızı alıp salondan ayrıldık. Ben, Bora, Umut, Tunç, Atakan, Serol, Mert ve Onur ile birlikte Kızılay’a kadar gittik ve orda vedalaşarak dağıldık. Ben, Tunç, Atakan, Erdinç abi, Kamil, Barış, Alican, Kemal ve Talha abi hep birlikte otobüslerimizin kalkış saatine kadar bir mekanda oturup sohbet muhabbet ettik. Ve daha sonra tekrar buluşmak üzere vedalaşarak İstanbul’un yolunu tuttuk. Buluşma ile ilgili ufak tefek aksaklıklar oldu elbette. Bunların kuru eleştiri olarak algılanmasını istemiyorum, Tufan abinin de elinde olmayan bazı şeyler vardı çünkü. Sadece kısa kısa değinmek istiyorum. İlk gün salona alınmamamız tam bir fiyaskoydu, buradan Ankara il temsilcisine saygılarımı iletiyorum! Hakemlerin olması organizasyonu daha derli toplu hale getirdi kabul ama hakemlerin küstah tavırları buluşmaya maalesef gölge düşürdü. Servisi masa dışından atmama ve topu neredeyse tavana kadar dikmeme rağmen servis uyarısı aldım. O da yetmedi takım arkadaşım Ensari abi 10. sayı da terini sildiği için hakemden uyarı aldı. 6 sayıda birmiş havlu molası, Allah razı olsun bilmiyorduk öğrendik. Takım arkadaşımız Ahmet maç yaparken ‘’bravo Ahmet böyle devam et’’ adlı şiiri okuduğumuz için bir fırça daha yedik hakemlerden. Neymiş, taktik veriyormuşuz. E pes yahu. Boş masa bulup oynamaya başladığımızda hakemlerden ‘’çıkın ordan’’ diye uyarı aldık. Ama yer mi Anadolu çocuğu. Hepsinin ağzının payını verdim gel çıkarabiliyorsan çıkar diye, sustu oturdu. Lisansınız var mı diye sordu hakem maç öncesi. Ne lisansı, bu bir dostluk turnuvası adlı şiiri okudum. Elime bir kağıt sıkıştırıverdiler, başıma gelecek her şeyden ben sorumluymuşum diye. İmzaladık mecbur. En sonuncusu daha bomba. Madalya töreni geldi çattı. Tabii gelen giden yok derece yapanlardan. İlk 4 gelsin diye seslendim, seslenmez olaydım. Ordan pos bıyıklı bir hakem amca atladı hemen: ‘’ilk 3!! 2 tane 3. var’’ diye. Sağolsun onu da bilmiyorduk, öğrendik sayesinde. Allah razı olsun. Bizi aydınlattılar engin bilgileriyle. Velhasıl bundan sonraki buluşmalarda lütfen hakem olmasın. Onlara ihtiyacımız yok. Hakem varsa buluşma olmasın, tadı kaçıyor çünkü. Onun dışında salonda kaç üye vardı, kaçı dışarıdan dahildi hiç bilmiyorum. Yahu forum buluşması ve forumda aktif olan ama tanımadığım bir sürü üye salonda ama ben hiçbirisini hala tanımıyorum. Niye? Çünkü adam buluşmaya değil turnuvaya gelmiş. Maçımı yapar, giderim mantığında. Üyelerle tanışmakmış, forum buluşmasıymış hak getire. Selamı, sabahı evde unutmuş. Onun dışında üye olmayanlar alınmasın dicem, kızmayın. Forumla işi olmayan, foruma bir faydası olmayan insanların turnuva var diye gelip oraya çöreklenmesine açıkçası tahammül edemiyorum. Fazla açık sözlüyüm ama durum bu. Lütfen üye olun, lütfen bir şeyler katın ve öyle gelin. Raketini kapıp gelme, selam sabah ver beni germe kısacası. Seneye Bursa’da olacak gibi gözüküyor buluşma. Ama ne olur ne biter bilinmez. Benim ve birçok üyenin buluşmaya dair fikri şu. Madem bu bir forum buluşması, o zaman masa tenisi kadar buluşma ve sohbette olmalı içinde. Lakin raket sallamaktan etrafta kim var kim yok fark edemiyoruz, bunun önüne geçmeliyiz. Seneye yapılacak buluşma için tavsiyem şudur. İlk gün turnuva olur, ferdi ya da takım fark etmez. 2. Gün o şehrin gezilecek yerleri gezilir hep birlikte, üyeler birlikte zaman geçirir, tanışır kaynaşır, böylece gerçek bir buluşma olmuş olur. Yoksa harbiden forum turnuvasına doğru gidiyor olay, sevmedim ben bu işi. Pro tourlardaki gibi her üye için nickinin, gerçek adının ve katıldığı şehrin yazılı olduğu bir kağıdı sırtına yapıştırıveririz, kim kimdir, necidir tanımış oluruz. Forum buluşmasına uygun olan budur. Şimdiden gelecek senenin planlaması yapılmalı derim. Bir komite kurulsun önerim vardı, hala geçerlidir. İçinde ben bile olabilirim, yeter ki işler daha kolay yürüsün. Yük tek bir kişiye binmesin. Tişört, kalacak yer, sponsor, maçların planlaması, ödüller, diğer organizasyonlar vs vs. Bunları parça parça bölüştürürsek her şey çok kolay yürür ve daha güzel buluşmalar geçiririz. Benim öneri ve düşüncelerim şimdilik bu kadar. Aklıma geldikçe ekleme yaparım yine. Konakladığımız Vali Erdoğan Sahinoğlu Vilayet Evi'ne de değinmeden geçmeyeyim. Odaları harika, 5 yıldızlı otel konforunda çok nezih ve rahat bir yerdi. Ankara'ya tekrar yolum düşerse hiç düşünmeden kalacağım bir yer. Herkese tavsiye ederim. Son olarak teşekkür faslı; Bize tekrar buluşma fırsatı veren Tufan abiye, Yol arkadaşlarım Tunç ve Atakan’a Takım arkadaşlarım Ensari abi ve Ahmet’e Gece odada geyiğin dibine vurduğumuz tayfaya (Bora, Umut, Kemal, Tunç, Atakan) Bursa ekibi Ersun abi, Burak, İlhan ve Talha’ya Ankara’dan katılan ve bizlerle yakından ilgilenen Alican, Kamil, Barış ve Talha abiye, Adlarını tek tek hatırlayamadığım Samsun ekibine, Ve her şeyden önemlisi biz masatenisi severleri böyle güzel bir forum etrafında toplayıp her yıl yeni insanlarla tanışıp kaynaşmamıza vesile olan forum Yöneticmizi Ertan abiye Çok ama çok teşekkür ediyorum. Daha nice buluşmada görüşmek üzere diyorum
    14 puan
  8. Sevgili Masa tenisi severler, sayın forum üyeleri Katılımcıların forum üyesi olup olmadıkları ile ilgili ve renkleri ile ilgili bir açıklama ihtiyacı duyuyoruz. Öncelikke renkler konusunda kura çekilirken kesinlikle bir düzenleme yapılacaktır. Renklerin maalesef çok doğru belirtilmediğinin bizde farkındayız. Bu durum bazen yanlışlıkla da olabiliyor. Ama renkler konusunda kuralar çekilirken çok hassas davranılacağı ve herkesin oyun seviyesine en uygun olan renkte değerlendirileceğini belirtmek isteriz. İsim yazdıran arkadaşların forum üyeliği ile ilgili olarak, ismini turnuvaya dahil etmek için direk olarak bize gelen arkadaşlara öncelikle foruma üye olmaları gerektiğini sonrada oradan isimlerini yazmalarını söylüyoruz. Ayrıca forum buluşmasının amacının dışında gereksiz kazanma hırsı ile geçmemesi için ödülleri dereceye girenlere değil, çekilecek kura ile tüm katılımcılar arasından belirlenmesine karar verdik. Bu forum buluşmasında evet foruma daha önceden hiç girmemiş arkadaşlar olacak ama eminim ki bu forum buluşması ile masatenisi.org forum ile tanışıp yıllarca forumda yer alacak bir çok arkadaş olacaktır. Katılımcı sayısının yüksek olmasında, lig oyuncularının bulunmasında, yada katılımcıların yeni forum üyesi olmalarında organizasyon ev sahipleri açısından bir sakınca görmüyoruz. Çünkü Forum'u yıllardır takip eden biri olarak en çok karşılaştığım yorumların başında masa tenisi neden Türkiye'de gelişmiyor yorumları olduğunu anımsıyorum. İşte bu noktada Masa Tenisinin gelişimi açısından geniş kitlelere ulaşabilmek çok önemlidir. Çin'de ve Almanya'da Masa Tenisinin, Brezilya'da Futbol'un, ABD'de Basketbol'un gelişmiş olmasının en önemli etkenlerinden biride geniş kitleler tarafından yapılıyor olmasıdır. Biz geniş kitlelere ulaşmış bir Forum Buluşması organizasyonunun şu faydaları sağlayacağını düşünüyoruz; * Forum üyeleri bir araya gelip, yeni forum üyeleri ile de kaynaşarak daha büyük bir forum ailesi olmamız sağlanacaktır. * Daha önceden masatenisi.org forum'dan haberi bile olmayan masa tenisi severlerin forum ile tanışması sağlanacaktır. *Birlikten güç doğar. Yeni forum üyelerinin ileriki yıllarda, hepimiz için hiç ummadığımız şekilde faydalı katkıları olacaktır. *Daha fazla masa tenisi severi aramıza alarak MASA TENİSİ'nin gelişmesine katkı sağlanacaktır. Aslında katkı anlamında sayfalarca yazı yazılabilir ama özetlemek gerekirse bu kadarını yazmak yeterli olabilir. Forum Buluşmasının herkes adına keyifli geçmesi için hazırlıklarımıza devam ediyoruz. Sevgiler, Saygılar...
    13 puan
  9. Merhaba.bundan 2 iki hafta Rıdvan ŞAHİN'in el yapımı tahtalarından birini aldım.sonunda yaklaşık 2.5 saat denemeye fırsatım oldu.üst düzey bir lig oyuncusu değilim.bununla beraber tahta hakkındaki deneyimlerimi paylaşmak istiyorum kullanılan lastikler: fh dhs neo sklyine 2 tg2, bh bomb mopha pro tension Genel: Akça V, 5 katmanlı,karbonsuz,akçaağaçtan (mapplewood) yapılmış bir tahta. 6mm kalınlığında ve benim tahtanın ağırlığı 84.2 gr.konkav saplı.OFF- klasmanında.tahta bana vernikli olarak geldi.tahtanın yüzey işçiliği zarif.sanırım hissinin kaliteli oluşu bundan kaynaklanıyor.tahtanın en zayıf yönü (ki bu yapımcısının ilk serisi olduğundan ve marangozluktan gelme bir tahta yapımcısı olmadığından) ince işçiliği.özellikle tablanın kenarlarında ve sap üzerinde biraz acemilik var bence.sapta fazla olmasa da,biraz fazla vernik hissi var.tahtanın yapımcı Rıdvan ŞAHİN'le konuştuğumda hassas su zımparasıyla,çok yavaş bir şekilde,tatlı bir şekilde ovarsam fazlalığı alabileceğimi söyledi.bir de sap biraz elime kalın geldi. bunlar dışında görünüşle ilgili bir başka menfi birşey yok. His: Çok net bir hissi var.titreşimi de fazla değil.(senso carbon a göre az, butterfly viscaria dan biraz fazla) orta sertlikta ama dokunuş göreceli olarak yumuşak diyebilirim.ayrıca tahta topu fazla zıplatmıyor. Gerek lastiksiz gerekse de lastikli, çok tok bir ses veriyor.topla temas süresi de oldukça yüksek. Hız: off- ile off arasında, off- ye çok daha yakın.yani klasik off- den biraz daha hızlı.avalox p700 ile p500 arasında,p500den biraz daha hızlı. masa üstünde çok iyi ve orta mesafede de (masadan 2-4 metrelik bölümde) gücünden pek birşey kaybetmiyor,oldukça tatminkar. Kontrol: Kontrol bol.şut,kesme,spin; hepsini büyük bir yüzdeyle karşıya yollayabiliyorsunuz.hataları affeden bir oyun tarzı var. Tahtanın yeterince hızlıdan daha hızlı olmamasının da bunda payı büyük. Servis: Topla temas süresinin yüksek olmasından ve net top hissinden dolayı bol kesikli ve falsolu servisler yollayabiliyorsunuz. Özellikle kısa servisler çok başarılı. topun fileyi aştıktan sonra geri geldiği ghost servisleri çalışırken daha başarılı olduğumu farkettim. bunun bir sebebi de tahtanın olması gerektiği kadardan fazla hızlı olmayışı.bu durum topla temas süresini de arttırıyor. Şut: yeteri kadar hızlı vurulduğunda şutlar iyi.ama tahtanın hızından dolayı bu özellik haliyle orta halli.hızlı lastiklerle daha iyi sonuç alınabilir. Spin: Temas süresinin uzunluğu sayesinde, spin amaçlı üretilmiş tahtalar kadar iyi spinler çekebiliyorsunuz.lastikler yanıyor adeta.fırçalamşar da çok rahat yapılıyor. beni en çok memnun eden özellik bu oldu. Kesik: Zıplak bir tahta olmadığı için gelen kesik ve falsoların etkisi oldukça az.ayrıca bol kontrol sayesinde topu fazla yukarı kaldırmadan ve rahatça kesikler yollayabiliyorsunz Blok: zıplak bir tahta olmamasının burada da faydası görülüyor.bloklar çok rahat. bloğa yönelik oyuncular için yapılmış adeta.tahtada en beğendiğim ikinci husus bu oldu. Akranlarıyla karşılaştırılırsa: ilk olarak malzemesinden dolayı akla, stiga mapplewood V olacaktır. Akça V, Stiga akranından kesinlikle daha yavaş ve daha yumuşak bir tahta. Onun yerine,aslinda Akça V i Avalox p500 ile karşılaştırmak daha doğru olacaktır. his ve hız olarak avalox p500 e benziyor, az daha hızlısı. Sonuç: Antrenman sırasında yüksek kontrol ve temas süresinden dolayı spinlerimin ve servislerimin daha fazla falso aldığını,blokları ve kesmeleri çok daha rahat yaptığımı farkettim. tahta kısa mesafede çok becerikli ve orta mesafede de gücünden fazla birşey yitirmiyor.2.5 saat lik antrenman sonunda kolum biraz yoruldu.bunun sebebi asıl kullandığım tahtamın 78gr olması.istenirse donic acuda-coppa serisi,yasaka rakza 9,tenergy 80 gibi yüksek hızlı lastiklerle hız daha da arttırılabilir.(hali hazırdaki tahtamın daha hafif olmasından dolayı lastik olarak hızlı ama hafif lastik takacağım.fh için andro rasant veya xiom IV Europe kullanmayı düşünüyorum bh için de yumuşak bir lastik takacağım.) Bu tahtanın kalite olarak ünlü markalardan bir eksiği yok.tahtanın oyun özelliğinden öte en güçlü yanı, bir Türk tarafından yapılmış olması. sitede tahtanın tanıtımını gördüğümde,biraz araştırdım ve almaya karar verdim. stiga clipper veya avalox p700 almayı düşünürken bunu aldım ve bu tahtayla oynamak gerçekten keyif veriyor.biraz da Özde Milliyetçiliğim ağır bastı aldığım kararda.Yurdum insanının birşeye hakiki emek verdiğini görünce almaya karar verdim. butterfly,stiga gibi markalar elbette rüşdünü ispatlamış kurumlar.ama Rıdvan Akça V in benim için önemi çok büyük. 20-30 yıl sonra bile hala saklayacağım bir tahta olacak. saygılarımla. EK:sapıyla ve tahtanın ağırlığıyla ilgili olarak rıdvan beyden değişiklik yapması için gönderdim ve istediğim değişiklikleri aynen yaptı.müşteri hizmetlerine de 10 puan veriyorum.
    13 puan
  10. İsveç'in 89'da Dünya Şampiyonu oluşunu ve buna kadar geçen süreci anlatan uzun bir belgesel. İsveççe fakat İngilizce altyazı var. Waldner, Person, Appelgren ve diğer birçok efsane oyuncunun gençliğini, antrenmanlarını vb. gösteren, Çin'i alt etmek için İsveçin ne kadar sistemli çalıştığını anlatan çok kaliteli bir yapım. Tavsiye ederim.
    13 puan
  11. Üyelerimizden Bora Dileri yönetim ekibine katılmıştır. Kendisine başarılar dileriz.
    13 puan
  12. Soru: Masa tenisi oynamaya yeni başlamış birine, su bazlı yapıştırıcı ile kullanmak için üretilmiş, bünyesinde hızlandırıcı solüsyon etkisi barındıran yeni nesil lastikler gerekli midir? Cevap: Bu soruya cevap vermeden önce; bir lastiğin süngerine hızlandırıcı solüsyon sürüldüğünde neler olur, hızlandırıcı solüsyon etkisi nedir bunu ele alalım: Solüsyon süngere sürüldüğünde, sünger tarafından emilir, hızla buharlaşan çeşitli kimyasallardan oluşan solüsyon, süngerin gözenekleri arasına nüfuz eder. Bu kimyasallar süngeri yumuşatır ve kabartır. Sünger hem kalınlaşmaya hem de genişlemeye başlar. Sünger şişip kabardıkça, yapışık olduğu üst lastiği de çekip germeye başlar. Bu gerginlik sebebiyle lastik kıvrılarak, sürülen solüsyon miktarıyla orantılı olarak rulo halini almaya çalışır. Bu hale gelmiş bir lastiği tahtaya yapıştırıp oynadığınızda şunları görürsünüz: *Lastik eski haline göre oldukça hızlanır. Gerginleşen üst lastik topu çok zıplatır ve vuruşlarda bir mancınık gibi fırlatır. *Lastik eski haline göre topa daha iyi spin verir. Şişip yumuşamış süngerin içine top, daha kolay ve daha çok gömülür. Böylece vuruşlarda daha az eforla, topa daha fazla spin vermek mümkün olur. *Lastiğe kolayca gömülen top tahtaya çarparak vuruşlarda daha çok sesin çıkmasına sebep olur. Top, ıslak sünger ve tahtanın ortaklaşa yarattığı bu sesle lastik, vuruşlarda ötmeye başlar. (Çıkan ses kimi kulaklara müzik gibi gelirken, kimilerini de rahatsız edebilir.) *Lastik eski haline göre, süngerin yumuşaması ve topu rakette biraz daha uzun süre tutması sebebiyle daha kontrollü hale gelir. (Kontrolün artmasında lastiğin ötmesinin de etkili olduğunu iddia edenler vardır.) *Hızlandırıcı solüsyon etkisi geçicidir. Sürüldüğü andan itibaren buharlaşmaya başlayan solüsyonun lastiğe kazandırdığı etkiler birkaç saat sonra azalmaya başlar. En üst seviyede etkiyi elde etmek için, lastikleri her antrenman öncesi söküp, solüsyonlamak ve tekrar yapıştırmak gerekir. Bu da hem lastiklerin hem de oyuncunun ömrünü kısaltan bir işlemdir. Su bazlı yapıştırıcılar: Hızlandırıcı solüsyonların üretimi ve kullanımı 2008 yılından itibaren Uluslararası Masa Tenisi Federasyonu (ITTF) tarafından yasaklanmıştır. Artık, lastikler tahtaya zararlı uçucu kimyasallar içermeyen su bazlı yapıştırıcılar kullanılarak yapıştırılmaktadır. Bu tip yapıştırıcıların lastiğe hiçbir etkileri yoktur, sadece yapıştırırlar. Yeni nesil, su bazlıya uyumlu, kendinden solüsyon etkili lastikler: Son yıllarda geliştirilen ve üretilmeye başlanan bu lastikler, su bazlı yapıştırıcı ile kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Piyasaya çıkan birçok markanın birçok lastiği arasında solüsyonun etkilerinden bir ikisine sahip lastikler varsa da, her yönüyle solüsyonlanmış bir lastiğin yerini alabilecek yeni nesil bir lastik henüz üretilememiştir. Bu lastiklerin geneli oldukça hızlıdır, topu çok zıplatırlar, kontrolleri düşüktür, biraz öterler, yüzeyleri topu fazla tutmaz, narindirler, hemen yıpranmaya müsaittirler, fazla söküp takmaya gelmezler ve pahalıdırlar. Kendinden solüsyon etkili yeni nesil bu lastikler, fazla hızlı, kontrolü zor, hırpalanmaya gelmeyen, çabuk eskiyen, pahalı lastikler olmaları sebebiyle masa tenisi oynamaya yeni başlayanlara bırakın gerekli olmayı, hiç uygun değillerdir. Masa tenisine yeni başlayan oyunculara uygun bir raketin özellikleri neler olmalıdır? Raketin tahtası ne hızlı ne de çok yavaş olmamalıdır. Dolayısıyla tahta ne çok sert ne de çok yumuşak olmamalıdır. Ağır yada çok hafif bir tahta seçilmemesi yararlı olacaktır. Yeni başlayanların değişik malzemeler kullanılarak üretilmiş teknolojik!! tahtalardan uzak durması doğru olur. Tahtanın sapı oyuncunun eline iyi oturan uygun formda bir sap olmalıdır. Ne çok ince süngerli ve yavaş defans lastikleri, ne de kalın süngerli ve hızlı, atak lastikler uygun değildir. Yüzeyi yapışkan ve sert yapılı lastiklerde yeni başlayanlara pek uygun değildir. Süngeri sert veya çok yumuşak olan lastikler de uygun olmayacaktır. Orta sertlikte süngere sahip, çok hızlı olmayan ve topu çok zıplatmayan, yüzeyi topu fazla tutmayan atak lastiklerin, 1.7/1.8mm kalınlıkta olanlarını tercih etmek en doğrusudur. (Sriver EL 1.7mm gibi) Başlangıçta iki yüzde de aynı lastiği kullanmak oyuncunun gelişimini hızlandıracaktır. Kısacası yeni başlayan birine en uygun ekipman, her yönüyle orta karar olan ekipmandır. Ekipmanın başlangıç ve orta seviyeli oyuncular için önemi yok denecek kadar azdır. Sık sık ekipman değiştirmek oyuncunun elini ve motivasyonunu bozarak, gelişimini engeller. Hızlı bir gelişim için iyi bir partnerle sistemli ve düzenli antrenman, düzgün teknik için ise antrenör desteği şarttır. Ongun
    13 puan
  13. Dikkat : Masatenisi.Org Forum Buluşması Turnuvası Yarışma Talimatı yayınlanmıştır ve bu mesajın altında yer almaktadır. Lütfen inceleyiniz. (Bağlantının üzerine 1 kere tıklarsanız otomatik olarak inmeye başlar. Eğer indirme başlamadıysa bağlantının üzerine gelip sağ tıkladıktan sonra "Bağlantıyı Farklı Kaydet" e basarak indirebilirsiniz.) Tarih : 23-24 Temmuz 2016 Saat : 10:00 (09:00-10:00 arası kura çekimi olacaktır. Saat 10:00'dan önce salonda bulunmaya özen gösterelim.) Salon : Pendik Belediyesi Sülüntepe Spor Kompleksi Adres : Sülüntepe Mah. Hacı Bektaş-ı Veli Cad. No:17 Pendik, İstanbul * Google Maps Yol Tarifi İçin Tıklayınız. Linke tıkladıktan ve mevcut konumunuzu sol üste yazdıktan sonra aşağıda gelen sonuçlar arasında size için en uygun sonucu seçin. * Kadıköy tarafından otobüsle gelecek olanlar 16-C veya 16-Z hatlarını tercih edebilirler. Pendik'ten kalkan Aydos minibüsleri de Sülüntepe'den geçmektedir. İrtibat Tel : 0 535 286 15 05 Organizasyon : Pendik Belediyespor Konaklama : 1- Pendik Veterinerlik Kontrol Enstitüsü Misafirhanesi - kahvaltı yok - 3 kişilik oda kişi başı 55 TL - 0 216 390 12 80 (dahili 188 çevrilecek) 2- Elif Otel ** - oda kahvaltı - 1 kişilik oda 80 TL - 2 kişilik oda kişi başı 50 TL - 0 216 375 06 66 3- Hüseyin Ağa Otel ** - oda kahvaltı - 1 kişilik oda 90 TL, 2 kişilik oda kişi başı 60 TL, 3 kişilik oda kişi başı 55 TL - 0 532 134 94 33 4- Agrigento Penotel *** - oda kahvaltı - açık havuz - 1 kişilik oda 140 TL, 2 kişilik oda kişi başı 90 TL - 0 216 483 21 25 , 26 , 27 5- Green Park Otel ***** - oda kahvaltı & havuz & spa - 0 530 153 20 15 (Umut Hanım) Diğer Detaylar : * Konaklama yerinden spor salonuna sabah ve akşam ücretsiz servis olacak. (Servis, 08:30-08:45 arası yukarıda yazılı olan konaklama yerlerine uğradıktan sonra salona gidecektir. Otelde konaklayıp servis kullanmak isteyen sporcuların Murat Kırbaç'a mesaj ile bildirmeleri rica olunur. İrtibat telefonu yukarıda yazılıdır.) * Tüm katılımcılara ücretsiz olarak turnuva anı forması hediye edilecek. * Salonda gün boyu ücretsiz çay-kahve ikramı olacak. * Tüm katılımcılara 2 gün öğle yemeği Pendik Belediyespor tarafından ücretsiz verilecek. * Cuma günü salon açıktır. İsteyenler antrenman yapabilirler. Katılımcı Listesi 1- Murat Kırbaç (pendikmasatenisi) - İstanbul 2- Bora Dileri - İstanbul 3- Hüseyin Gümüş - İstanbul 4- Sevan Amiroğlu (swan) - İstanbul 5- Ümit Zedelenmez - Ankara 6- Göksel Arapoğlu - İstanbul 7- Ahmet Arapoğlu - İstanbul 8- Engin Demiryürek - İstanbul 9- Yusuf Uyanık - Samsun 10- Ahmet Atabay - İstanbul 11- Atakan Bilgili - İstanbul 12- Hakan Kırık - İstanbul 13- Uğur Kaylan (ugurtt) - İstanbul 14- Levent Ünüvar (ledo) - İstanbul 15- Gökhan Yasım (Gökhan Y.) - Ordu 16- Tahsin Kalay (Tahsin1) - İstanbul 17- Sabahattin Kalay - İstanbul 18- Nezih Oktay - İstanbul 19- Serkan Özkan (Kaisersoze) - Ankara 20- Bekir Akyol (satranchess) - İstanbul 21- Özgür Ozan Yılmaz (ozgurozan) - İstanbul 22- Erdem Çetintaş - İstanbul 23- Abdülkerim Yıldırım - İstanbul 24- Hakan Karakoç (maxxus) - İstanbul 25- Yalçın Yazgan - İstanbul 26- Suat Uğurlu - İstanbul 27- Çağan Dağıstan - İstanbul 28- Bilal Olgun - Antakya 29- Adem Yazıcı - İstanbul 30- Adem Tuncel - İstanbul 31- Zihni Tunay - İstanbul 32- Aykut Tamir - İstanbul 33- Mustafa Özkaymaz - İstanbul 34- Ayhan Özkaymaz - İstanbul 35- Ercan Özek - İstanbul 36- Mustafa Erbaş - İstanbul 37- Aydın Demirkol - Bursa 38- Aykut Safoğlu - İstanbul 39- Ümit Osman Kahraman - İstanbul 40- Mahmut Orhan - Samsun 41- Cemal Duranlı (karpatlar) - İstanbul 42- Sadi Özkan - İstanbul 43- Enser Özbaş - İstanbul 44- Fatih Adcı - İstanbul 45- Kadir Akgün - İstanbul 46- Ekrem Demirci - İstanbul 47- Abdullah Yavuz Özmen - İstanbul 48- Bilal Mücahit Yılmaz - İstanbul 49- Bahadır Bulutlar - İstanbul 50- Özcan Bavaş - İstanbul 51- Özen Atlıhan - İstanbul 52- Bilal Türköz - İstanbul 53- Mustafa Altınok - İstanbul 54- Ömer Yiğit Sezer - İstanbul 55- Muhammed Taha Kaya - İstanbul 56- Mehmet İyice - İstanbul 57- Rıdvan Şahin - İstanbul 58- Dündar Dursun - İstanbul 59- Tuncay Keskin - İstanbul 60- Abdülkadir Taşçı - İstanbul 61- Enes Peker - İstanbul 62- Övgü Yıldız - İstanbul 63- Rıza Kolaylı - İstanbul 64- Mücahit Burak Çelik - İstanbul 65- Bülent Milli - İstanbul 66- Erdinç Halbutoğulları (takefiree) - Mersin 67- Muhammet Çırak - Mersin 68- Faruk Gürsoy - İstanbul 69- Erdal Ördek - Hatay 70- Erol Deniz - Ankara 71- Fuat Tekin - Ankara 72- Ali Dinçer (Alid67) - İstanbul 73- Menderes Ünal - İstanbul 74- Ertuğrul Poyraz - Bursa 75- Ersin Canyiğit - İstanbul 76- Serhat Sağlam - İstanbul 77- Sadıkcan Taş - İstanbul 78- Umut Sevin - İstanbul 79- Sayha Kılıç - İstanbul 80- Tuncay Temiz - Bursa 81- Mustafa Öktem - İstanbul 82- Cem Berke Alpak - İstanbul 83- Kürşat Kaya - Ankara 84- Gökmen Yılmaz - Ankara 85- Velihan Çayhan - Ankara 86- Gürkan Karahan - İstanbul 87- Efkan Evkuran - Ankara 88- Peyman Javadi - İstanbul 89- Hakan Yıldırım (kesifci82) - İstanbul 90- Emrullah Gökbulut - İstanbul 91- Kaan Şişmanoğlu - İstanbul 92- Ömer Koca - İstanbul 93- Nursema Çoklar - İstanbul 94- Fuat Öztürk - Samsun 95- Vedat Keskin - Samsun 96- Rahim Tumay - İstanbul 97- Yıldıray Elbaşı - Samsun 98- Burhan Tufan - Samsun 99- Tolunay Atılgan - İstanbul 100- Sena Atanak - İstanbul 101- Ersun Küçükgüldal - Bursa 102- Abdussamet Süküt - İstanbul 103- Şule Özçelik - İstanbul 104- Ensar Kılıç - İstanbul 105- Torçay Uluçay - İstanbul 106- Aytekin Akdeniz - Bursa 107- Mücahit Güven - İstanbul 108- Osman Günal - İstanbul 109- Mehmet Yılık - İstanbul 110- Kemal Demirel - Bursa 111- Hasan Cins - İstanbul 112- Oğuz Karakaş - İstanbul 113- Cihad Ezgi - İstanbul 114- Atila Eryıldız - İstanbul 115- Mustafa Akar - İstanbul 116- Mustafa Boyacı - İstanbul 117- Erdem Demir - İstanbul 118- Aşkın Mutlu - İstanbul 119- İsmet Türksayar - Kahramanmaraş 120- Kerim Uzun - İstanbul 121- Süleyman Benzer - İstanbul 122- Bülent Aşçıoğulları - İstanbul 123- Emrah Gümüş - İstanbul 124- Sümeyye Şentürk - İstanbul 125- Serhan Erdem - İstanbul 126- Enis Kerim Ülker - İstanbul 127- Keremcan Güzel - İstanbul 128- Mert Derin - İstanbul 129- Öner Yiğit Sezer - İstanbul ______________________________________________________________________________________ Kırmızı (31) - Mavi (48) - Yeşil (33) Pembe (17) - sadece 2. gün ferdilere katılacaklar İstanbul (103) - Ankara (8) - Samsun (6) - Bursa (6) - Mersin (2) - Hatay (2) - Ordu (1) - Kahramanmaraş (1) ______________________________________________________________________________________ ______________________________________________________________________________________ Masatenisi.Org Yarisma Talimati.pdf Katılımcı Listesi.xlsx
    12 puan
  14. Arkadaşlar hepinize uzun bir aradan sonra tekrar merhaba. Yeniden aranızda olmak çok güzel. Umarım artık sürekli birlikte olabiliriz çünkü 3 seneye yakın bir süre milli takım antrenörlüğü ki bunlar olimpiyat, dünya ve Avrupa Şampiyonaları yoğunluğu ve ayrıca çalışma yerimin yani spor bakanlığı projeleri falan gerçekten beni sadece burası değil birçok şeyden uzak bıraktı. Artık yine beraberiz ve birlikte mutlu olduğumuz, eğlendiğimiz forum buluşmasını yapacağız. Pendik okuduğum kadarıyla çekilmiş geriye sadece Kastamonu kalıyor ki görüşme yapacağım ve size bilgi vereceğim. Hiç kimse merak etmesin ki Kastamonu olmasada geçen senelerde olduğu gibi istek olmazsa ben Ankarada bu sene yine yapacağım ve gerçekten bizimle olmak isteyen forum üyelerimiz ile güzel bir buluşma için elimden geleni yapacağım. Karşılıklı iyi niyet, sevgi ve en önemlisi saygı çerçevesinde biz harika bir aileyiz ve bu değerlere sahip çıkarsak dahada büyük ve güçlü bir aile olarak devam edeceğiz. Sevgi ve saygılarımla.
    12 puan
  15. Tüm forum üyelerine merhabalar, Bildiğiniz gibi geçen yıl 13.Forum buluşmasına Pendik Belediye Spor olarak ev sahipliği yapmıştık. Forumdaki yazışmalardan gördüğüm kadarı ile bu sene için bir çalışma başlamamış. Geçen yıl yaptığımız organizasyonda 17 masalık salonumuz, ödüller, hediyeler, ücretsiz anı tişörtleri, yemek ikramları, gün boyu çay kahve ikramı, ürün stantları, otellere servis imkanı, kusursuz turnuva zamanlaması ve planlaması ile güzel bir organizasyon gerçekleştirmiştik. Eğer talep olması durumunda bu sene ki organizasyonu da çok daha güzel bir şekilde gerçekleştirmeye hazırız. Saygılar...
    12 puan
  16. Bir forum buluşmasını daha güzel anılarla geride bıraktık. Levent abi sağolsun hatırlattı, her forum buluşmasından sonra uzun bir yazı paylaşmışım hep, durum böyleyken bu seneyi es geçmek haksızlık olurdu.. Forum buluşmalarının farklı bir büyüsü var. Anlatılmaz yaşanır derler ya hani, o cinsten. Çıkarsız paylaşımların, dostluğun, karşılıklı saygı ve sevginin, sportmenliğin, rekabetin, kısacası yaşanabilecek tüm güzel duyguların birarada yaşandığı farklı bir organizasyon.. İşte bu yüzden insanlar sırf bu organizasyonun, bu güzel atmosferin bir parçası olabilmek için yıllık iznini, işini gücünü forum buluşmasına göre ayarlıyor. İşte bu yüzden hiçbir maddi çıkarı olmaksızın, üstüne bir de onca masraf ederek ta memleketin öbür ucundan kalkıp forum buluşmasına geliyor. Amaç ne madalya ne de kupa almak, amaç yalnızca dostlarla birarada olmak.. Açıkçası buluşmanın İstanbul'da olacağını öğrendiğimde bir yandan sevinmiştim, bir yandan da aklımda bazı soru işaretleri oluşmuştu. Nüfus yoğunluğu ve sporcu sayısı anlamında İstanbul ile kıyas dahi edilemeyecek illerde aşırı yoğun katılımlara şahit olduk defaatle. Acaba İstanbul buluşması; beklediğimiz, alıştığımız o forum buluşmaları gibi mi olacaktı, yoksa "duyan gelmiş" misali bir curcuna, bir kaos ortamına mı dönüşecekti? İşte bu noktada bazı önlemler almak, katılımı "nispeten" sınırlandırmak, belki reklam anlamında daha çok çaba harcayabilecekken biraz daha pasif kalmak durumu lehimize çevirdi. Katılım tam da istediğimiz düzeyde oldu. Salon, böyle bir organizasyon için biçilmiş kaftandı. Havalandırmasından masa sayısına, zemininden tribününe kadar herşey mükemmeldi.. Her yıl yaşadığımız sorunları bu sene yaşamamak ve yaşatmamak için söz vermiştik. Çünkü hiçbir olumsuz durumun bu güzel organizasyona gölge düşürmesine asla tahammülümüz yoktu. Olabilecek en iyi organizatöre denk gelmek en büyük şansımızdı. Yöneticisiyle, üyesiyle, organizatörüyle, herkesin tek bir amacı vardı; o da katılımcılara harika 2 gün yaşatmak.. İstediğimiz de oldu. Herşey saat gibi tıkır tıkır ilerledi. Katılımcı listesinin turnuva öncesi belirlenmesi işimizi çok kolaylaştırdı. Normalde her yıl isim yazdırma, kura çekimi, fikstür belirleme gibi işlemler yüzünden hiçbir buluşmada maçlar öğlen 1'den önce başlamazdı. Bu sene ise maçlar saat 11'de başladı. 31 takımın katıldığı takım maçları, 4'erli gruplara rağmen saat 4 gibi tamamlandı. Akşam 7 olduğunda yarı finale kalan 4 takım belli olmuştu. Hem de federasyon hakemleri olmadan.. İkinci günün sabahı takım yarı final ve final maçlarının ardından ferdi maçlara geçildi. Ferdi gruplar da olabildiğince hakkaniyetli hazırlandı. Artık gerçekten iyi olan yoluna devam edeceği için kim kiminle eşleşmiş, kim hangi tarafa düşmüş buna bakılmadı. Belki biraz daha ince ayar çekilebilirdi ama gerçek anlamda orada olmayı hakeden 4 oyuncu madalya ve ödülleri aldı.. Bu seneki buluşma benim katıldığım 5. Forum buluşması oldu. Elbette 13 buluşmanın hepsinde yer almadığım için yapılmışların en iyisi demek belki anlamsız olabilir, ama her geçen organizasyon işin üstüne biraz daha koyarak gidildiği için şu ana kadarki en iyi buluşmaydı demek sanırım yanlış olmaz. Bu güzel organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ederek yazımı noktalıyorum; Bizleri bu çatı altında toplayarak yeni dostluklar kurmamıza vesile olduğu için forum yöneticimiz Ertan abiye; Forum buluşması fikrini ilk ortaya atan ve her yıl buluşmaların düzenlenmesi için üstün bir gayret gösteren; memleketin her yerinden yüzlerce masa tenisi severin birbiriyle tanişmasına, dostluk bağı kurmasına vesile olan Tufan abiye; Yıllardır forum buluşmalarının organize edilmesinde büyük emeği olan forumumuzun emektar yöneticisi Bora'ya; Memleketin her köşesinden sırf dostlarla birarada olabilmek için gelen tüm üyelerimize; Ve bizlere şahane bir ev sahipliği yapan, organizasyonun mükemmel bir şekilde ilerlemesi için büyük emek harcayan değerli üyemiz Murat Kırbaç'a, ekibine, Pendik Belediyesi'ne ve hakemlik yapan minik sporcu kardeşlerimize; Çok ama çok teşekkür ediyorum. Seneye görüşmek üzere :)
    12 puan
  17. Son zamanlarda dikkatimi çeken bir şey var. Forumda sürekli olarak maçlarda galip gelmek için kullanılabilecek en iyi tahta, lastik kombinasyonları, antrenman teknikleri, taktikler, kondüsyon, psikoloji vs vs. gibi bir çok konu hakkında yazılar yazılıyor. İster veteran, isterse aktif sporcu olsun oynayacağı maçlarda galip gelmek isteyecektir. Fakat netice itibarıyla galipte gelebilirsiniz, mağlupta olabilirsiniz. Dünyanın en iyi sporcuları yada takımları dahi yenilebilir ve yenilecektirde, hangi spor dalı olursa olsun sporun doğasında sürekli galip gelmek diye bir şey yoktur. Önemli olan kaybetmenin dünyanın sonu olmadığıdır, rakibe saygı duymaktır, sporcu terbiyesi ve ahlakıdır, maçı galip bitirmek için rakibin sinirini bozmak ya da başka taktikler kullanarak her yol geçerli demek değildir, kısacası adam gibi sporcu olmaktır. Özellikle de bizim sporumuza insanları kazandırmamız ve sevdirmemiz için oyun seviyesinin durumuna bakılmadan masa tenisi oynamaya çalışan insanlara yardımcı olmalı, fırsat olduğunda da onlarla oynamalı ve her türlü bilgiyi paylaşmalıyız. Oyun seviyesi düşük olan kişileri hor görüp, gurur ve kibirli davranmayıp saygı göstermeliyiz. Maalesef son zamanlarda masa tenisini iyi oynadığını zanneden bazı kişilerin çok enteresan tavırlar içinde olduklarını üzülerek gözlemliyorum. Camiadaki bir çok arkadaşımda bu durumun farkında. 30 yıldır bu camianın içindeyim, insanlara hep bu sporu sevdirmeye çalıştım ve halada çalışıyorum. Maç kazanma hırsı güzel bir şeydir ama sınırları içerisinde kalırsa, kaybedince de rakibe saygı duyacaksın. Son günlerde de gerekli görsel, gerekse yazılı medyada görüldüğü üzere, yukarıda belirttiğim değerler unutulmuş, tamamen kazanmak adına her yola başvuruluyor. Ülkemizdeki sporcuların durumu ve yaklaşımları iyi durumda değil, halkımızda bu eğilimde, gerçekten çok düşündürücü ve üzücü bir durum. Ne hallere gelmişiz fakat insanlar hala farkında değil yada işlerine öyle geliyor. Bundan 15-20 sene öncesini hatırlıyorumda böyle şeyler yoktu. Büyüğün küçüğe, küçüğün büyüğe saygısı vardı artık bu kavramların çok azaldığını ve gittikçede kaybolacağı endişesini taşıyorum. Ülkemizde insanların spor barış ve kardeşliktir ilkesinden yola çıkarak bu durum belki düzeltilebilir. Burada her branş spor dalındaki sporcular önce rakibe saygı duymayı öğrenmeli ve öğretmelidir. Hepinizi bu konuda yardıma çağırıyorum. Son söz, Ulu Önderimiz Atatürk'ünde belirttiği gibi "sporcunun, zeki, çevik aynı zamanda ahlaklısını severim" Saygılarımla,
    12 puan
  18. Emeği geçen arkadaşların hepsine çok teşekkür ediyorum. Şu da unutulmamalıdır ki, maç organizasyonlarını düzenleyen baş hakem masasındakiler de oyuncuydu onlarda oynamak için geldiler. Hem adaletli bir durum oluşturdular, hem de o kadar kişinin maç organizasyonunu yaptılar. Herkes oynamaya geldi sonuçta. Şu da unutulmamalıdır ki; ikinci gün giden sporculardan dolayı; takımlar güçsüz oldu, güçlü oldu, kırmızı oldu mavi doldu gibi şeylere takılmak, bunun yaygarasını koparmak çok acayip ve olumsuzdu bence...Önemli olan aynı ortamda buluşmamız ve masa tenisi sevdalıları ile tanışmamız olmuştur. Burada şampiyon olan ya da ilk üçe giden avrupa şampiyonasına felan katılmıyor, ya da kazanacağı önemli bir durum yok. Kupa veya madalya istiyorsanız ya da İsminizin burada yayınlanıp kariyer oluşturmayı istiyorsanız yöneticlerin onu da yapacağına zannediyorum. Melih Buğur' a bir telefon etmeniz yeterli. Tenekeciden bir kupa ve madalya yaptırtıp size gönderebilir. Herkes buluşmaya ve tanışmaya geldi. 20. Takım arkadaşlarım Mustafa Yıldız ve Kemal Sağ' ile de çok iyi bir takım olduk. Kemal Abi yeşil olmasına rağmen kendini maviye yazmışlar. Herkes konuşuyor iki kırmızı aynı takımda diye bende iki yeşille takım oldum ve gayet de mutluydum. Her maçımızı ya 3-2 kazanıyorduk ya da 3-2 kaybediyorduk. Altını çiziyorum biz takım olmayı başarabildik.:) Takım olarak maç kaybetmemiz veya kazanmamız bizim için önemli değildi. Maç heyecanını takım olarak yaşadık ve yaptığımız maçlardan zevk aldık. Forumu oluşturan Ertan Abi ye de teşekkür ediyorum. Forum olmasa buluşma olmazdı...
    12 puan
  19. Bu forumda eski hesabım ( ya da yasaklanan hesabım) kaç senedir vardı bilemiyorum. Ancak yıllarca bu forumda yazdım, yazmaktan ve okumaktan zevk aldım. Bilgilerimi paylaştım, bilgi aldım ve güzel arkadaşlıklar edindim. Yakın bir zamanda tatsız bir olay ile sizlere (forum üyelerini ve yöneticilerine) rahatsızlık verdik. Olayları tekrar anlatıp açmanın gereği olduğunu düşünmüyorum o nedenle irdelemiyeceğim. Olaylar sonuçlandıktan sonra forum yöneticilerimiz haklı olarak bizi forumdan uzaklaştırdı ve haklılardı. Daha sonra Tufan abi ile oturup konuştuk ve bize mantıklı bir şekilde yaptığımız hatalardan bahsetti. Kısa bir süre önce de yeni bir hesap ile (Burak Karatatar) foruma tekrar dahil oldum. Bunda Tufan abinin desteği ve emeği çoktur. Yalnız ricam bunun forum buluşmasına katılmak için yapıldığının düşünülmemesidir. Sadede gelirsek forumda yaptığımız yanlış davranışlar ve hatalı hareketlerimizden dolayı kendi adıma ve arkadaşım Ekrem Çelik adına tüm forum üyelerinden ve yöneticilerinden özür diliyoruz. Kısacası forumda verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı kusurumuza bakmayın. Bundan sonra hep güzel yazılar yazmak dileğiyle :)
    12 puan
  20. Bir Budist rahibe felsefesinin ne olduğunu sormuşlar. “Çok basit” diye yanıtlamış. “Acıkınca yemek yiyorum, uykum gelince uyuyorum.” Bu yukarıda anlatılan mesel çok basit gibi durmakla birlikte çok derin bir gerçeğe temas ediyor. Geçen World Men’s Cup 2011 turnuvasında Çin Milli Takım Koçu LGL’nin Zhang Jike’ye Joo See Hyuk ile olan maç arasında verdiği tavsiyelerden bir cümle: Her seferinde tek sayı!... Bu cümle, aslında dikkat edin, Zhang Jike’nin tekniğiyle, maç taktiğiyle, kondüsyonuyla vs. ilgili olmayan, fiziksel değil mental bir tavsiye. Buradan yola çıkarak –biraz da asıl alanım olan psikolojiye yakın olduğu için- masa tenisi psikolojisiyle ilgili bir şeyler yazmak istedim. Her seferinde tek sayı, oyuncunun o anki skora değil, setlerin durumuna değil, maçın sonucuna ne kadar yakın olduğuna değil, bir önceki sayıda vuramadığı o bomboş ve yüksek topa değil ya da çektiği harika spine değil, sadece ve sadece o an servis ile başlayacak sayıya odaklanmasını hedefleyen bir söz. Oyuncunun anlık odaklanma gücü ile ilgili bir durum. Yaklaşık 13 yıldır çocuklarla, gençlerle çalışıyorum. 4 yıl Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde zeka testleri uygulayarak, 1,5 yıl hastanede psikolog olarak, kalan sürede de okullarda psikolojik danışman olarak, ama hep çocuk ve genç psikolojisiyle ilgili çalıştım. Bu yıllar içinde gözlemlediğim ve meslektaşlarımın da gözlemlediği en belirgin değişiklik, DEHB dediğimiz tanının ne kadar yaygınlaştığı: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite. Bu iki durum ayrı ayrı da görülebileceği gibi birçok durumda da birlikte görülüyor. Ve tek başına dikkat eksikliği, tek başına hiperaktiviteden çok daha yaygın. İnanın çocuklarda yaygınlığı son on yılda en az 5 kat artmıştır. Tüm meslektaşlarım ve bazı anne babalar da bunu gözlemlemiştir. Nedeni ile ilgili çeşitli spekülasyonlar var: Kimisi elektromanyetik kirlilik diyor (her yerde televizyonların, telefonların, kablosuz internetin vb. yaydığı), kimisi gıdalardaki hormon düzeyinin artması diyor, hatta çocuklara vurulan aşıların yan etkisi olduğunu içeren yaygın bir komplo teorisi bile var. Psikolojik düzeydeki açıklaması ise şöyle dikkat eksikliğinin: Artık sürekli internette dolaşıyor çocuklar, bilgisayarda oyun oynuyorlar, televizyon ve sinema izliyorlar... Bu araçlar da çocuğu sürekli görsel – işitsel uyaranlar bombardımanı altında bırakıyor. Çocuğun-gencin canının sıkılmaya vakti yok. Canı sıkılmıyor. Ne zaman sıkılıyor? Ders çalışması ya da dinlemesi gerektiğinde. Ya da bir kitap okumak istediğinde. Örneğin kitap okuyan bir insanın gözünün önünde görüntüler olmaz, kitap ses de çıkarmaz. Bu yüzden kişi dikkatini toparlayıp orada olan biteni zihninde canlandırmaya, konuşmaları beyninde seslendirmeye başlar. Bu da zihni aktifleştirir, hayal gücünü zenginleştirir, odaklanma gücünü artırır. Ya da –diyelim tarih anlatan- öğretmenini dinleyen çocuk onun söylediklerini aynı şekilde beyninde kurmaya çalışır. Bu da yine onun odaklanma gücünü artırır. İşte bu insani melekemiz artık giderek köreliyor, öyle ki kitaplar sesli hale gelmeye başlıyor (audio book), derslerde öğretmenler çocuğun dikkatini çekebilmek için (başta bilgisayarlar olmak üzere) görsel- işitsel materyaller kullanmaya başladı. Evet bu şekilde çocukların dikkati daha çabuk toplanıyor ama kullanılmayan kasın zayıflaması gibi, kullanılmayan dikkat gücü de azalmaya başlıyor. Bu çocuk/genç de doğal olarak kitap okumayı sıkıcı buluyor, bu da bir kısır döngü olarak dikkatini daha da zayıflatıyor. Benim neslim (70’lerde doğanlar) ve daha büyüklerim, çocukken kendi oyuncağımızı üretip oynadığımızı hatırlarız. Hatta hiç materyal bulamadığımızda zihnimizden oyun üretip oynardık. Şu anda bir çocuğun yeni bir oyuncakla oynama süresi eskisine göre çok çok kısa. Artık herkes herşeyden çok çabuk sıkılmaya başladı. Boşanma oranının ne kadar arttığına bir bakın, güzel bir örnek olur. Şimdi bu dikkat eksikliği durumu her sene giderek arttığı için dolayısıyla az çok hepimize sirayet etmiş durumda. Gazetelerde bakıyorum, köşe yazarları tek cümlelik paragraflarla yazı yazmaya başlıyorlar son senelerde: okuyucu sıkılmasın diye. İnternette gençler (bu site dahil) cümlelerine nokta koymaya bile üşeniyorlar. Biraz aksiyon düzeyi düşük bir film sıkıcı diye izlenmiyor. Radyo denilen şey ölmek üzere. Kitap okuma düzeyi giderek düşüyor. İnanın öğrencilerin yazısı bile her geçen sene çirkinleşiyor, çünkü yazmayı sıkıcı buluyorlar. Bunun etkisi çok fazla. İnsanlar artık karşısındakinin derdini fazla dinlemek istemiyor, çünkü onun sadece sözel olarak ilettiği mesaj onlara sıkıcı geliyor. Her seferinde tek sayı! Liu Guoliang ‘ın Zhang Jike’ye verdiği bu mesajı yerine getirebildiğinizi düşünün, çok zor bir iş olur ancak elbette faydaları da bir o kadar yüksek olur. Zhang Jike’nin aynı turnuvada final maçında Wang Hao’ya 2-0 yeniliyorken 3. sete nasıl sanki skor 0-0 gibi bir moralle çıktığını unutmayın. Hepiniz biliyorsunuz, eğer bir kişi 9-2 öndeyse ve diğeri durum 9-9 olursa, başta önde olan büyük ihtimalle kaybeder. Çünkü dikkat dağılır, akıl o anki sayıdan gider de kaçırılan o 7 sayıya takılır kalır. WTTC’de Zhang Jike ile Wang Hao finalini hatırlayın: Son sette ZJ 10-5 öndeydi, Wang Hao sanki skor böyle değilmiş gibi gidip cüz yaptı. Ama sonra ZJ’nin suratına bakın, sanki maç yeni başlıyor gibiydi. Geçenki Çin Milli Takımı’nın sırları ismindeki yazıda dikkat edin Çinliler spor psikolojisine ne kadar önem veriyor. Ve bunun ekmeğini de yiyorlar. Maç sırasında ne kadar ciddi olduklarına dikkat edin. Öyle ki Timo Boll’un ya da Chen Weixing’in vs. maç sırasında gülümsemesi bize sıradışı görünüyor. Bir de Ma Long’un oyununa dikkat edin: Tamamen konsantre olmuş durumda. Eminim birçoğunuz çoğu kez durum eşitken ve set sona yaklaşmışken kimin seti alacağını onların mimiklerinden, beden dilinden seziyorsunuzdur. İşte zihnimizin geçmişte ya da gelecekte değil, o anın duygusal etkisinde değil, sadece ve sadece o anda ve o sayıyla meşgul olmasının faydası. Düşünün ki zihniniz o gün olan bitene takılırsa gece yatakta gözünüze uyku girmez. Eğer tam olarak şu anı yaşamıyorsak, şu anımızı verimli kullanmıyoruz demektir. Geçmişi değerlendirmemizin zamanı maç esnası değil sonrasıdır. Tabii ki bu gerçek ciddi, profesyonel masa tenisçileri için, ya da böyle olmayı isteyenler için. Yoksa eğer sadece bir hobi olarak oynuyorsanız oyun oynarken rakibinizle sohbet de edersiniz, başka şeyler de düşünebilirsiniz. Ben de öyle yapıyorum. Ancak en azından ciddi maçlarda bunu yapmaya çalışmak hem oyunumuzun gelişmesi açısından, hem de zihnimizi terbiye etmemiz açısından önemli gibi duruyor.
    12 puan
  21. İmgeleme (İngilizce visualisation,imagination), bir olayı adeta gerçekten oluyormuşçasına zihinde net olarak canlandirmadir. Bir anlamda zihinde simülasyon yapmak da diyebiliriz. Hayal kurmaktan farkı, hayalin daha bulanık, imgelemenin ise bir film gibi açık ve net olmasıdır. Birçok senarist filmini çekmeden önce zihninde tasarlar ve bunu sonra yönetmen de tekrar eder. The Matrix filmini çekmeden önce wachowski kardeşler önce zihinlerinde filmi oynatmış,sonra teknik ekibin boyle zor bir filmi anlaması için çizgi roman haline getirmiştir. İmgeleme aslen doğu kültürünün bir parçasıdır. Duada ve meditasyonda kullanilir.acik yaralardan kanser hücrelerinin iyileşmesine kadar doğu kültüründe kullanılan bir tedavi yöntemidir. Zihinsel gücün,imgelemenin önemini keşfeden batı "NLP","otojenik çalışma","düşünce/zihin gücü", "beynin gizli güçleri", "nefes ve imgeleme ile iyileşme teknikleri" gibi kavramları doğudan alıp parlatmıştır. İmgeleme birçok alanda kullanılır. Bilim insanları bir icadı yapmadan önce kafasında ayrıntıları ile hayal eder. Bir mimar yapıyı önce farklı yönleriyle düşünür taşınır. Dualarda bile imgeleme esastır. edeceğiniz duanın konusuna ne kadar iyi konsantre olur ve kafamızda canlandirirsaniz, dilekleriniz gerçekleşmesi o kadar yakın olur. Sporda imgelemenin dogrudan ve belirgin olarak kullanıldığı alan serbest dalıştir.static,dnf,dyf gibi nefes tutma,su altından paletli ve paletsiz gidiş veya çeşitli tipteki ağırlıklı dibe dalış tekniklerinde, ciğer kapasitesnden ziyade zihinsel çalışma ve imgelemelerle, düşüncelerini farklı yer ve olaylara canlı ve gerçekmiş gibi kanalize ederek belli bir süreye kadar su altında kalabilirler. Elbette ciğer kapasitesini artırmak için de antrenman yaparlar.ama en iyi dalıcı, en iyi ciğer kapasitesine sahip olan değildir. İmgeleme sporda sadece dalışta kullanilmaz. Birçok koşu ve yüzme antrenörü de bunu kullanır. Özellikle yarışma öncesi, heyecanlanan öğrencileri için bazı hocalar, yarış öncesi birkaç gün önce son provalari yaptirip tapering(antrenman yoğunluk,şiddet ve periyodu azaltma)sürecini daha fazla uyguladiklari donemde,yarış gününe kadar, öğrencisine zihninde aynı provayi yaptırır. Boks,taekwondo,güreş,voleybol ve masa tenisi gibi,rakibin yaptığı harekete göre müsabaka sırasında anlik taktik belirlemek veya önceden video ile analiz edilmiş hareketleri rakibe karsi önce zihinde,sonrasında ise hem antrenmanda canli pratik yapmak, hem de antrenman sonrasında yine zihinde canlandirmak büyük önem taşır. Bazı filmlerdeki bir çekim tekniğini gördüğünüzü sanıyorum. Bir asansörde Kahraman 4 kisi arasındadır ve 30sn icinde kavga olacaktır. 10 saniye içinde 3 farklı senaryoyu (muhtemel hareket tarzlarını) kafasında canlandırır ve sonra silahlı adamları etkisiz hale getirir. Kahramanimizin yaptığı aslında imgelemedir. Mission impossible 2000de dougray scot in oynadığı sean karakteri ise özelliklerini çok iyi bildigi,rakibi ajan Erhan Hunt in binaya en sessiz ve güvenlik görevlilerine zarar vermeden nasıl bir jimnastik ve akrobasi ile gireceğini de once zihninde canlandırıp buna göre kendi planini yapar. Bu bağlamda imgelemeye taslak plan,plan veya amacın kendisi ya da bu kavramları oluşturan en önemli husus da diyebiliriz. Peki masa tenisinde nasıl kullanabiliriz bu imgelemeyi?Hani ikide bir masa temizleyenler, dışarı çıkan toptan sonra yavaş hareketlerle masaya gelenler var ya?(Belki de siz) bilinçli veya bilinçsiz, net veya bulanık bir plan yaparlar.Bu bir bakıma imgelemedir. Tabiiki her temizleme işlemi maçı getirecek diye birşey yok.fakat faydası olduğu kesin. Bu faydayı daha da artırmak için rakiplerin maçları izlenerek oyundaki hareket tarzlari izlenmeli ve bunlar hem zihinde canlandırılarak hem de antrenmanda canlı uygulanarak pekiştirilmelidir. Maç esnasında oluşan sürpriz senaryolarda da derhal ve hızlı bir şekilde imgelemeyle irdelenmeli ve alternatif senaryolar üretilmelidir. Antrenörler de gerek maç sirasinda, gerek antrenmanda bunları kafasında düzgün bir şekilde canlandırmali/yaşamalıdir. Bu şekilde öğrencisine daha faydalı olacaktır.aksi takdirde öğrencisine faydadan çok zararı olacaktır. Birçok hoca "kolunu kaldır", "haydi simdi eller havaya,daha canlı" diyerek öğrencilerini ateşlemeye çalışır ama öğrencisi ya dinlemez, ya da hiç birşey anlamaz (Fatih terim Örneği).Oyuncunun eli ayağı birbirine girince de maç salla pati gider ve hüsran olur. ("yapamıyorsun, beni anlamıyorsun, beceriksizsin!") İmgeleme, psikolojik/zihinsel hazırlığın da temelini oluşturur. Zor ama ulaşılabilen bir Hedef koymak, belirlenen hedefe/basariya odaklanmak, ilk once onu zihinde net bir şekilde canlandırarak yani imgeleyerek olur. Stratejiler ve sürpriz taktikler/taktiklere karşı koyma önce zihninde bunu net bir şekilde tasarlamakla mümkün olur.İmgelemek ve bunu pratiğe dökmek ile ilgili iki örnek vermek istiyorum. 2010 yılında milli takım seviyesindeki bir maçta Ma long, 2-0 ondeyken, 3-2 timo boll a kaybeder. Almanlar artık Çinlileri durdurmanın yolunu bulmuştur(?)ama bütün üst düzey Çinli hocalar düşünür,zihinde canlandirirlar ve timi boll un, daha önce hiç düşünmedikleri bir açığı olduğunu fark ederler.timo boll çok temiz fh spin oyuncusudur. Lakin topa sert girmekle/girememekle ilgili kronikleşmiş bir sorunu vardır.(bizim seviyemiz için değil,arşı delip uzaya uçanların seviyesinde) Çinli oyunculara bazı servisleri high toss no/low Spin, yani yüksege atılip bol spinli/falsolu gibi gösterilen ama boş ve hızlı top atmalarına yönelik antrenman yaptırırlar. Maç zamanı gelince de bu taktiği kırılma anlarında uygularlar.timo boll bu toplara Avrupa tarzı kendine has top spinleri (ama Çinliler için göreceli olarak yumuşak) basar ama dönüşte/3.toplarda zor durumlara düşer. Aktif bloklara ve şutlara karşı kötü performans sergiler. Tüm A takım ulusal çin oyuncuları üstünlük değil, ezici üstünlük kurdu timi boll a.İsin kötü tarafı, en olgun döneminde hocaları veya t.b bu soruna karşı hamle uretemediler.aradan 7 yıl geçti ve t.b kariyerinin sonunda. bulunacak bir çareyi antrenmanlarda çalışmak ve uygulayacak yeterli zamanı ve fiziksel kapasitesi sınırlı. Timo boll birkaç yıl sonra "keşke 20 yıl önce doğmuş olsaydim" der.keske Avrupa'nın belki de en iyisi olan Alman antrenörler de Çinli hocalar kadar imgeleme yapabilseymis!. (Almanlar,gerçekten çalışkan ve iş disiplini yüksek bir millet.Hem bilimde,hem hem endüstride,hem de sporun her dalında Avrupa'da Ryslarla birlikte,toplamda 1 numara,en büyük.dunyada da ilk beşte. Ama disiplinli savaşmak bazen yetmiyor,zihninizi de özgür kılmaniz lazım.) Efsanevi Waldner ise hayatı boyunca farkli bir yönde ilerledi. En büyük özelliği en hızlı veya güçlü olmak değildi.ama rakiplerinin adeta her hareketini biliyordu ve buna göre de her zaman gerekli tedbirleri almayı başardı. yaşı arttıkça yavaşlamasına rağmen yine de üst düzey maçlar çıkardı. Bana göre, özellikle belli bir seviyedeki rakipleriyle maçı önce kafasında oynuyordu. Bunun için de imgeleme ve empatiyi kullanıyordu. Elbette sadece imgeleyerek/zihinde canlandırarak/düşünerek/dua ederek, fiziksel çaba gerektiren bir zorluğu asamazsiniz ama onsuz da eksik kalırsınız. Unutmayin, Herşey zihinde başlar.
    11 puan
  22. Tüm forum ahalisinin Bayramı Mübarek - duaları ve kurbanları kabul olsun. Herkese iyi bayramlar..
    11 puan
  23. Her iki yılda bir düzenlenen Dünya Masa Tenisi Şampiyonası, bu sene 13-20 Mayıs 2013 tarihleri arasında Paris'te düzenlenecek. Son 20 yılda şampiyonanın galipleri: *2011 Rotterdam: Zhang Jike *2009 Yokohama: Wang Hao *2007 Zagreb: Wang Lİqin *2005 Shanghai: Wang Liqin *2003 Paris: Werner Schlager *2001 Osaka: Wang Liqin *1999 Eindhoven: Liu Guoliang *1997 Manchester: Jan Ove Waldner *1995 Tianjin: Kong Linghui *1993 Gothenburg: Jean Philippe Gatien Gördüğünüz gibi 2003'ten sonra Çinli olmayan bir şampiyonumuz yok. 2011 yılında Zhang Jike, yarı finalde Timo Boll ile seyir zevki çok yüksek bir maç çıkarmıştı. Bu maçta hayatının oyunlarından birisini oynayan Timo Boll oldukça iyi olmasına karşın, Zhang Jike fevkaladenin fevkinde olduğundan (!) maçı almıştı. Finalde karşısına Wang Hao çıkan Zhang Jike, son sette 10-5 öndeyken biraz gevşiyor, durumu buradan cüze getiren Wang Hao'nun karşısında seti ve maçı zor da olsa alıyor ve gıcır gıcır tişörtünü parçalayarak azmin, hırsın ve coşkunun zaferini sergiliyordu. Aynı turnuvada en büyük adaylardan birisi olan Ma Long ise o sene bir sakatlıktan dolayı çok çekiyor, turnuva sırasında performansının en iyi noktasından uzak bir oyun sergiliyor ve bronz madalya ile yetiniyordu. Ma Long bu turnuvadan sonra ise inanılmaz bir biçimde çok üstün bir performans gösterdi, masa tenisi tarihinde rekorlar kırdı. Bu süreçle ilgili ayrıntılı bir yazı için tıklayınız. Rotterdam'dan sonra olimpiyatlarda ferdilerde her ülkeden iki oyuncu sınırlaması getirilince, muhtemelen taktik nedenlerden ötürü, Liu Gualiang Zhang Jike ve Wang Hao'yu seçti. Bu ikisi arasında geçen finali Zhang Jike aldı. Bu sene kimin şampiyon olması bekleniyor? En kuvvetli adaylar Zhang Jike, Ma Long ve Xu Xin. Zhang Jike çok kestirilemez bir oyun tarzına sahip. Gününde olduğunda kimseye yenilmeyen bir Ma Long'u tek yenebilen masa tenisçi, gününde olan Zhang Jike'dir. Ancak gününde değilse de, Zhang Jike hiç vermeyebileceği maçları da verebiliyor. Ancak hırsı, backhand'i ve enerjisi ile tabii ki turnuvanın en büyük adaylarından birisi. Üst düzey turnuvalarda 'abilerinden yeni fırsat bulabilen' Xu Xin, özellikle son birkaç ayda büyük bir mesafe kateden bir penholder. Son zamanlarda tarzını da biraz değiştirdi, artık oyun tarzını karşısındakinin tarzına göre modifiye ediyor. Bu da onu, her zamankinden daha tehlikeli bir rakip yapıyor. Ma Long ise bu ünvanı hiç alamamış bir oyuncu olarak muhtemelen altın madalyayı en çok isteyenleri. Klasik oyun tekniği ile dünyanın en iyi forehandi bakalım bu turnuvada başarılı olabilecek mi? Çin'den 12 sporcu turnuvaya katılıyor. Popüler masa tenisi forumlarındaki en büyük aday şu anda Ma Long, onu Xu Xin ile Zhang Jike takip ediyor. Diğer Çinli oyuncular da (Wang Hao, Ma Lin, Wang Liqin, Chen Qi, Yan An, Fan Zhendong, Fang Bo, Hao Shuai ve Zhou You) da şampiyonada onlara eşlik edecekler. Japonya'dan Jun Mizutani (n.10) Koki Niwa (n.21) ile birlikte turnuvada şanslarını deneyecekler. Bu tür turnuvalarda geniş bir tecrübeye sahip Mizutani'nin ise sağı solu belli olmaz, lob'u blok'u belli olmaz bir tavrı var! Tayvan'dan Chuang Chih Yuan (n.6) ve Singapur'dan Gao Ning (n.14) doğunun diğer tehlikeli isimleri. Batı yakasında yeni bir şey yok: Vladimir Samsonov, dünyanın en uzun süre ilk 10'da kalan oyuncularından (halen n.11) (buradan Wang Liqin'e selamlar!) ve yeri geldiğinde Zhang Jike'yi yenebilen bir oyuncu olarak Rusya'nın klasik temsilcisi. Almanya son birkaç yıldır yaptığı gibi yine şansını Timo Boll (n.5) ve Dimitri Ovtcharov (n.7) ile deneyecek, ve muhtemelen Avrupa'nın turnuvadaki en sağlam kanadını oluşturacaklar. Portekiz'den Marcos Freitas (n.23) da batının yetenekli isimlerinden... Turnuvanın tam katılımcı listesi için tıklayınız. Şampiyona tanıtım videosu: Ek not: Bu sene aslında 6-13 Mayıs'ta düzenlenecekti turnuva. Ama Bursa Veteran Masa Tenisi Turnuva'sı'nın da 11-12 Mayıs'ta düzenlendiğini duyunca, kendileri için ne katılımcı ne de izleyici bulamayacaklarını düşünerek Paris'teki etkinliği mecburen bir hafta ertelediler. Eğer "Şimdi Paris uzak olur, yol yorgunu orada oynayamam ben, Bursa'ya gideyim ben, hem de iskender yerim" diye düşünüyorsanız, sizi de buradan turnuvaya katılmaya bekliyoruz... Yazının aslı burada.
    11 puan
  24. arkadaşlar ma long eğitim videolarını bir araya toplayıp İngilizce alt yazı eklemişler "ğaşın şan liyo şooliya" filan diyordu anlamıyorduk ya; birer birer İngilizce açıklaması beliriyor ve gayet eğitici öğretici şeyler söylüyormuş meğer geceniz şen olsun efem saygılar
    11 puan
  25. Yusuf kardeşimizin ellerine ve espri yeteneğine sağlık Resimdekiler (soldan sağa) : Bilal Olgun, Mehmet Yılık, Cengiz Dikmetaş, ben ve Osman Yılmaz
    11 puan
  26. Tüm forum üyelerine ve masa tenisi severlere selamlar, Her türlü soru için İrtibat Tel : 0 535 286 15 05 OTEL BİLGİLERİ Hüseyin Ağa Otel (**) : 2 Kişilik oda kişi başı 50 TL (Oda- Kahvaltı) Tel: 0 216 491 23 96 - 0 530 156 65 64 Odalar klimalı - TV - Duş gayet temiz nezih bir aile oteli. Pendik merkezde (sahilde) gezmek için yeri müsait. Otel önünden maç sabahı 08.30'da salona servis kalkacaktır. Divan OTEL (*****) Trivago internet sitesine girip %66 indirim ile Kişi başı gecelik 103TL'ye konaklayabilirsiniz. Çok iyi bir otel Bir kaç otelden daha indirimli fiyat istedik. Onları da yarın paylaşacağız. Geçen sene organizasyonunu üstlendiğimiz masatenisi.org forum buluşması ve turnuvasına bu sene de ev sahipliği yapacağız. Turnuva tarihi olarak 22-23 Temmuz 2017 netleşmiştir. Turnuvaya katılmayı planlayan arkadaşlar bu tarihlere göre şimdiden hazırlık yapabilir. Turnuva içeriği hakkında, hediyeler, ödüller, yeme-içme, konaklama, anı tişörtleri gibi bilgiler en kısa zamanda sizlerle paylaşılacaktır. Amacımız geçen seneye göre çok daha güzel ve daha yüksek katılımlı bir turnuva yapmak. Katılım için isimleri yazabileceğiniz yeni bir konu başlığı açacağız. İsimleri daha sonradan o konu başlığı altında yazmanızı rica edeceğiz. Şimdiden 22-23 Temmuz'da görüşmek dileği ile sizleri bekliyoruz :)
    10 puan
  27. Siteye yeni üye olacak kişilere de referans sistemi getirmeliyiz. Yeniden canlanmak için Eski forum üyelerini ve de bu işi pro seviyesinde yapan arkadaşları Mesela mytebletennisdeki gibi yeni çıkan lastik tahta v.s denemeleri ve yorumlamaları için gönüllü olmalarını sağlayabiliriz. Ülkemizde artık birçok satıcı var sadece açıklama kısmı yetmiyor onlar içinde satış adına alternatif olabilir. Ben forum buluşmalarına 1 yıldır veya daha uzun zamandır göremediğim arkadaşları görmek muhabbet etmek ve sonrasında yemek masasında eğlenmek ve gülmek için geliyorum. İlk gün Bora ile yaptığım maç bana yetti. 7 senedir tanışıyoruz ilk defa maç yaptık ve çok zevk aldım. Ben antrenmanı, maçı fazlasıyla forum dışında yerlerde bulabilirim. Artık her şehirde düzenlenen veteran turnuvaları ve aylık olarak düzenlenen dostluk liğleri var. Turnuva havasını ve maç tecrübesini kazanmaya oraya gidilebilir artık her ne kadar yetecekse.. Selamlar..
    10 puan
  28. Önnot:Bu yazı deneme niteliğinde olup ilgili konuda bazı ulusal takımların sınırlı çalışma videoları dışında pek bir mehaz olmadığı için yazdım. Üst düzey masa tenisi antrenör ve oyuncularının yorum ve katkılarına ihtiyacı bulunmaktadır. Geçenlerde masa tenisi sever bir tanıdığım, masa tenisi çevikliğini geliştirmek maksadıyla frizbi oynadığını söyledi. Bana göre frizbi masa tenisinde sadece reverse pendulum servisini çalışmakta kullanırsa bir verim alınabilir. Bunun dışında sadece frizbi oynamış olursunuz. Bir çeviklik katacaktır. Lakin bunun masa tenisine pek bir olumlu etkisi olmayacaktır. Daha önce de bölük pörçük forumda konuşulan ve bir süredir aklımda olan bazı hususları birleştirip foruma dökmeye karar verdim. Hiç bir spor dalında, sadece salt olarak o spor dalının kendisini ifa ederek (sadece devamlı masa tenisi, futbol oynayarak) elit/üst düzey bir sporcu olamazsınız. Bir yere kadar geliştirir sonra yerinizde saymaya başlarsınız. Bazı arkadan gelenlerin, sizin en fazla üçte ikiniz kadar oynayanların sizden daha iyi performans sergilediğine şahit olursunuz. "Ben 20 yıldır bunu yapıyorum. Bu daha sokakta misket oynarken beni milli takıma almışlardı." dedikleriniz bakmışsınız sizi bir sağa bir sola koşturuyor. Bir sporda performans sergilemek için o sporun teknik ve fiziki yönünü kullanırsınız. Yukarıda belirttiğim üzere sadece oyunun kendisini de oynayarak bir gelişme olur. Ama daha iyisi için teknik çalışmadan ayrı olarak bir beden eğitimi, fitness/dry land çalışmaları yapmanız gerekir. Masa tenisi yüksek tempo ile ama düşük yoğunlukta ağırlıkla (en ağır raketler 190-200gr arasıdır. Çoğunluk 170-185gr ağırlığında raketlerle oynar.) yapılan bir spordur. Bu sebeple yüksek ağırlıklı body building tarzı bir çalışma yapmak uygun değildir. Kendi hayatımdan örnek vereyim. Her gün değişimli olarak 20dakikada 14-16 set barfiks ve şınav çekerim. Haftada bir kez de ikisini beraber yaparım. Barfiks/şınav çalışmasından sonra sıçrama, karın, bel, omuz çalışmaları yaparım. Son barfiks/şınav setinden yaklaşık 60-75dk sonra masa tenisine başladığımda, bir süre raketin ağırlığını ve topu tam hissedemiyorum. teknik ve güç uygulama ayarı biraz uzun sürüyor. Yani ağır güç/kuvvet çalışmaları masa tenisine çok uygun değil. Eğer masa tenisinde ulusal/uluslararası hedeflerim olsaydı, 25 barfiks-2dakikada 60-65 şınav çekecek bir antrenman yerine, omuzumda sakatlık oluşma riskini en aza indirecek kadar ve daha az yorucu bir fitness yapmam gerekirdi. Peki bir masa tenisi sporcusu nasıl doğruya ulaşabilir? Bunun da cevabını vermeden önce masa tenisinde hangi kasların çalıştığına bir göz atmak gerekir. Çok bilimsel terimlere girmeyeceğim. İster daha çok mekanik kol ve bilek hareketine dayalı Avrupa usulü, ister bacak-kalça-bel hareketlerine dayalı Çin tarzı oynayın; hareket hala bacakta başlar. (Cirit,basketbol,voleybol, güreş...Farketmez, bacaklarınızı geliştirmezseniz kaybedersiniz.) masanın yanlarına, gerilere bacaklarla ulaşırsınız. Bu sebeple once hızlı bacak ve ayaklarınızı olmalı. Benim düşünceme göre, masa tenisinde molalar, rallilerin süresinin cok uzun olmaması ve oynanma hızı sebebiyle bacakların antrenmanı 100-400m koşucularının, basketbolcuların ve tenisçilerin tarzında olmalıdır. Kısa mesafe 2-25metrelik deparlı, eğilip kalkmalı koşular ve yön değiştirmeler, vücut ağırlığı (veya zaman içinde düşük ağırlıkta ek ayak ağırlıkları ile) ile squat, düz, çapraz, plyometric farklı sıçrama teknikleri cok faydalı olacaktır. Uzun sürecek maçlar için ise bir maratoncu veya 10bin metreci gibi değil, haftada 3-4 kez 30-40dakikalık hafif tempo koşular yeterlidir. Orta tempo uzun süreli demiyorum, çünkü orta tempo ve uzun tip koşular çevikliği bir miktar baskılamaya sebep olacaktır (Bu konu oldukça bilimsel. Dayanıklılık ve Sprint ana başlıkları altında atletik antrenman tiplerini içeriyor. Biraz uzun ve derin bir konu. Merak edenlere sonradan anlatabilirim. Haziran başında bu konuyu ve masatenisi ile ilişkisini anlatan bir makale yazmayı da düşünüyorum.). Ayrıca bu kadar koşunun üstüne birçok kişinin masatenisi oynamaya hali kalmaz. Bir de masa tenisi için özel ayak çalışmalari var. Yazıyı yazdıktan sonraki pazar günü Koç Emratthich de bir derleme yaparak YouTube kanalında konuyla ilgili bir antrenman videosu yayınlamış. Bunu da sonradan ekleme gereği hissettim. https://m.youtube.com/user/EmRatThichVo Bel için deadlift yapılabilir ama dediğim üzere, düşük yoğunluklu olmalıdır. 20-30 tekrarı rahatça yapabileceğiniz ağırlıkları tercih edin. 2-3 güne bir bel ve karın kaslarını çalıştırmak çok faydalı olacaktır.Kol, dirsek ve omuz çalışmalarında 1-2 kg dan fazlasını kullanmak bir masa tenisçi için sakıncalıdır. Bunun basit bir örneğini kendimden vermiştim. Yalnız 1-2 kg ile yapacağınız antrenmanın bir sakıncası var. Eğer bu antrenmanı yapacağınız yerde insan azmanları 10-20kglık dambıllarla çalışıyorsalar, bu durum sizi sanki bayan mankenmiş gibi muamele görmenize sebep olabilir. Biz erkeklerin camiasında böyle bir durum var. O yüzden fitness yapanların çoğu altta kalmamak için yüksek ağırlık kullanıp, bir tarafını çıkartır ve ağırlık altında ezilir. Bir de benim favorim olan yüzme/germe/direnç lastikleri var. Bunlar genellikle 3 veya 5 farklı kademede oluyor. Benim kişisel favorim Adidas ın 1ve 2 numaralı yüzücü lastikleri. Sporcuya, muhtemel bir kopmada zarar gelmemesi için üstü branda ile kaplanmış. Kendimde çok faydasını gördüm. Tatilde, orada, burada, dağda, catakta, batakta, yatakta, istediğim her zaman ve her yerde... Benim için spor ve fitness 'imkansızlık yüzünden yapılamayan' değil, 'her türlü imkansızlığa rağmen başarılan' bir husus. Ayrıca Wang Liqin'in de bu aleti kullandığını YouTube tan izleyebilirsiniz. Kol ve omuzlarınızı çalıştırırken bana göre, öncelik masa tenisinde direk veya dolaylı kullanılan kasların tersi, ters yönü olmalı. Bunu şu şekilde açıklamak istiyorum: antrenmanda zaten kolunuzla bir vurma ve itme hareketi yapıyorsunuz. Ama tersi olan antogonist kas hareketlerini ise hiç yapmıyorsunuz. Bu da uzun vadede sakatlık riskinin yüksek olmasına sebep olacaktır. Elbette masa tenisinde doğrudan kullandığınız kol, omuz ve dirsek kaslarınızı da güçlendirin ama öncelik belirttiğim gibi olursa daha iyi olur. Şu sözü de hatırlatmadan geçemeyeceğim. "Başarılı olmak istiyorsanız güçlü yanlarınızı geliştirin. En iyi olmak istiyorsanız zayıf yönlerinizi de geliştirin." Lastik çalışmasında masa tenisçilere birinci tavsiyem göğüs yayı ile yapılan kırık dirsekle yapılan göğüs açma hareketi olacaktır. Bunu isterseniz tek kol ilerde sabit, diğeri kırık okçu hareketi olarak da yapabilirsiniz. İkincisi ise masa tenisindeki kol savurma hareketinin kendisini yapmaktır. Ayrıca lastiği omuzların yanında açarak kaldırıp indirmek, vücudun ön tarafında dirsekler kırık veya düz kaldırıp indirmek de çok faydalı hareketler (ayağınızın bir tanesini ipin ortasına basarak ipi sabitlemeyi unutmayın.). http://www.mightyfighter.com/top-5-resistance-band-chest-exercises/ https://www.onnit.com/academy/shoulder-pain-try-5-resistance-band-exercises/ bazı temel direnç lastiği çalışmalarını bu linkte verdim. Raket tuttuğunuz kol ve omzunuz (hatta göğsünüz bile) daha çok güçleneceği için vücudunuzda bir süre sonra belki sizin farketmeyeceğiniz bir dengesizlik oluşacaktır. Buna dengesizliği telafi etmek icin güçsüz kolunuzu fazladan çalıştırın. 5kg lık dambılı güçsüz kolunuz için kullanabilirsiniz. Bunun şöyle bir getirisi de şudur: raketi savururken boştaki kolunuzdan güç ve destek alırsınız (futbolda da topa vururken diğer ayağınızdan). Güçsüz olan kolunuzu ekstra çalışarak güçlendirmek, vuruşunuzu daha etkili kılacaktır. Coach Emratthich'in 'Practice Table Tennis Drills Alone: Without the table' isimli eğitim videosunun bir bölümünde gösterilen masa tenisi fitness için geliştirilmiş bazı yaylı aletler de oldukça ilginç. Belki de Çinli oyuncuların raketlerini hızla savurabilmelerinin sırrı bunlardır. https://m.youtube.com/watch?v=LbMZIRVKCNE Bir de pek bilinmeyen veya küçümsenen esneklik/yoga çalışmalari var. Eğer bunları düzenli yaparsanız kas gelisiminiz, eklemleriniz, kan akışınız emin olun daha iyi olacaktır. Bazı spor uzmanları hiç bir spor yapamasanız bile ileriki yaşlarda kambur olmamak, kireçlenme yüzünden eklemlerinizin iflas etmemesi için mutlaka gerdirme ve esnetmeyi tavsiye eder. Esneklik çalışmaları hakkında çok detaylı bilgi vermeyeceğim. Buna internetten bakabilirsiniz. Ama yapılışı ile ilgili birkaç tavsiye vermek istiyorum. Eğer önceden düzenli esneklik çalışan biri değilseniz, başlangıçta mutlaka esnetmeleri mutlaka yavaş ve yumuşak yapın. Hızlı dinamik veya sert statik germe/esnetme yapmayın. Bir esnetme/gerdirme hareketini yaparken 20-25 saniyeden az yapmayın ve bunu mümkünse 2-3kez de tekrarlayın (yani toplamda bir noktaya 40-60saniye esnetme/gerdirme uygulayın.). Çoğunlukla esnetme/gerdirme aceleden ve 4-10 saniye yapılır ki, bunun pek de faydası yoktur. Çünkü ilgili kas ve eklem daha gerdirme yapıldığını anlamadan faaliyet biter. Sabah, öğle, akşam, antrenman öncesi ve içinde olmak üzere gün içinde gerçek anlamda yaklaşık15-30 dakikamı buna harcıyorum, çok da faydasını gördüm. Bir masa tenisçi için en önemli esnetme hareketi belden geriye doğru yapılan harekettir. Çünkü antrenman ve maçta sporcu devamlı olarak öne dogru eğilir. Bu da belin tek tarafa doğru aşırı çalışmasına neden olur. Birçok masa tenisçi ilerleyen yaşlarda belinden rahatsızlık yaşar. Belinizi antrenman/maç öncesinde, sırasında ve sonrasında her fırsatta esnetmeniz bu riski azaltacaktır. İkinci önemli hareket de omuz başlarını dirsekler kırık ve düz olarak geriye esnetmektir. Bu hareket için bir duvar, direk veya kapı eşiğinden yardım alabilirsiniz. Fitness antrenmanı ile masa tenisi antrenman seansı arasına mümkünse 2-5 saat dinlenme arası konabilirse her iki antrenmanın da daha kaliteli yapılması sağlanacaktır. Masa tenisini pek tabiiki, belirttiğim şeyleri yapmadan da oynayıp belli bir seviyeye gelirsiniz. Hatta ulusal seviyeye bile ulaşabilirsiniz. Ama bahsettiğim hususlar sizin hem genel sportif/bedeni gelişiminize hem de iyi bir masa tenisi sporcusu olmanıza çok faydalı olacaktır. Aslında önemli olan gençliğinizde masatenisçi, basketçi, yüzücü, karateci veya dağ bayır bir deri bir kemik koşan biri değil, hayat boyu komple, donanımlı bir sporcu olmaktır.
    10 puan
  29. Ankara beklediği masa tenisi salonuna kavuşuyor. Her yaş grubunda Eğitim, sınırsız oynanma imkanı, Turnuvalar ve çeşitli Faaliyetler. Bilgi ve üyelik için 05369385326 Tufan Yalçın
    10 puan
  30. Arkadaşlar Merhaba Turnuva için hazırlıklarımıza devam ediyoruz. Turnuvaya katılacak olan tüm katılımcılara ÜCRETSİZ olarak turnuva anı forması hediye edilecektir. Tüm katılımcılara 2 Gün öğle yemeği Pendik Belediye Spor tarafından ücretsiz verilecektir. Otel ile salon arasında servis olacaktır. Spor salonunda gün boyu ücretsiz çay - kahve ikramı olacaktır. KONAKLAMA BİLGİSİ Veterinerlik Misafirhanesi 3 Kişilik Oda Kişi Başı 35 TL. (Kahvaltı Yok) Tel: 0 216 390 12 80 / 188 Elif Otel ** 2 Kişilik Oda Kişi Başı 50 TL (Oda Kahvaltı) Tel : 0 216 375 06 66 1 Kişilik Oda 80 TL (Oda Kahvaltı) Hüseyin Ağa Hotel ** 1 Kişilik Oda 90 TL (Oda Kahvaltı) 2 Kişilik Oda Kişi Başı 60 TL (Oda Kahvaltı) Aile için uygun Tel : 0 532 134 94 33 3 Kişilik Oda Kişi Başı 55 TL (Oda Kahvaltı) Aile için uygun Agrigento Penotel *** 1 Kişilik Oda 140 TL (Oda Kahvaltı) Tel :0 216 390 18 52 2 Kişilik Oda Kişi Başı 90 TL.(Oda Kahvaltı) Aile için uygun (Ücretsiz Açık Havuz İmkanı) Görüşmek dileği ile İYİ GÜNLER
    10 puan
  31. Sevgili arkadaşlarım ve dostlarım, Ertan Bey'in kurmuş olduğu bu site sayesinde "arkadaş" ve "dost" diyebileceğim birçok üyenin hayatımda olmasından dolayı çok mutluyum. Birbirimizden bazen heyecanlı, bazen hüzünlü bazen de mutlu haberleri forum sayesinde öğrenir olduk. Bu sebeple benim için özel ve mutlu bu günümü bana değer veren sizlerle de paylaşmak istedim. 21 Haziran 2014 tarihinde(cumartesi günü), saat 18.20'de, Şişli Evlendirme Dairesinde (İnönü Stadının üst tarafı, Maçka Parkı karşısı) evleniyorum. Birlikte kader birliği yaşadığımız ve bana değer veren herkesi şahidim olmaya çağırıyorum. (Herkese tek tek ulaşabilme şansım olmadığı için davetiyemi de buradan yayınlıyorum. Kusuruma bakmayın..) Sevgiyle ve saygıyla,
    10 puan
  32. Merhabalar efendim. Forumumuz ve yabancı forumlarda tahta üretenleri görünce neden olmasın dedim. Evvela tahtaların katman listesi adlı konuyu paylaşarak bana çok büyük yardımı dokunan Bora kardeşime ve Whats up vasıtasıyle fikir alışverişinde bulunan ve yol gösteren Ozan arkadaşıma çok teşekkür ediyorum. Araştırma geliştirme çalışmaları tamamlanınca aklımdaki ilk fikir rosewood maplewood ve ebenholz serilerinin 5 ve 7 katman tahtalarının benzerlerini yapmak oldu. Ancak ne kadar arasamda 1mm kalınlıkta ladin bulamadım ve onun yerine 1mm ayous kullanmaya karar verdim.(rosewood - ebenholz 7 ve 5 serilerindeki ara katmanlardan biri ladin di) Gelelim en zor kısıma malzeme temini. epey bir (1 ay kadar) gezdikten sonra akçağaç gül ağacı abanoz ağacı ayous ağacı( 1mm ve 3mm) Kuşgözü akçaağaç malzemelerimizi 0.6 mm den 3 mm ye değişen kalınlıklarda temin edebildim. Sonraki aşama = yapıştırma aşaması Tahtalarımızı mobilyacıların 'suyuna sofrasına' dedikleri yani çizgileri en dış kat yukarıdan aşşağa bir altı soldan sağa olacak şekilde (tsu çok sağol) mobilyacıların ve ahşap kaplama mobilya üreticilerinin kullandıkları sıcak pres denen dev bir makina da 5 kat tahta yapacaksak orta 3 katını 7 kat tahta yapacaksak orta 5 katını yapıştırtdık sonrasında kalibre denilen milimetrik makinadan geçerek son yapıştımadan önce pürüssüz yüzey ve istediğimiz kalınlığa ulaştık.Daha sonra en dış katları için tahtalarımızı tekrar presledik ve bununla da kalmadık makine de pres te cumartesi akşamından pazartesi sabahına kadar bıraktık ki ağacın çalışması da denilen yamulma bükülme olmasın. Ki çok şükür ki olmadı da.Yapıştırma mükemmel oldu çok içime sindi açıkçası. (Bu aşamada fotoğraf çekemedim zira bir yandan orta 3 katmanı düzenlerken bir yandan kalibre makinesinde milimetrik ölçüm ve ustaya laf anlatma çabasındaydım ha arada da 230cm boy 40cm en 1mm kalınlıktaki ayousu gah enine gah boyuna ölçüp hızarda kesiyordum :) ) Dipnot: Kaynarca daki presçi Trabzonlu Erdoğan ustaya teşekkürü borç bilirim. Birsonraki aşamamız kesim öncesi gönyeleme Bu aşama kısa ve basitti mobilya ustası Muharrem abimin yardımı ile CNC torna makinesinde daha kolay kesilebilmesi için 2-3 gün evvel Yapıştırdığımız 7 ve 5 kat tahta plakalarımızı eşit ölçülerde kenar fazlalıklarını planya testere ile aldık işlem tamam. Malzeme yetmediği için gül ve abanoz 5 kat yapamadım ve akçaağaç 7 kat yapamadım. Yaptığım tahtalar Gülağacı7 4 adet abanoz7 2 adet akçaağaç5 5 adet ofansif clasik benzeri ceviz ayous 5 toplam 5 kat 1 adet kuşgözü akçaağaç 2 adet bir adette alpi kaplama denilen yapay abanoz dış katmanlı 7 kat tahta. Bu aşamanın fotoğraflarını ekliyorum bakalım yorum ve fikirler ne olacak. http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqxyt.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqy0c.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqy1c.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqy2c.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqy36.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqy4c.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqy54.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqy6c.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqy7c.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqy80.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqy98.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqyb9.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqyby.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqyct.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqydl.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqyfd.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqyg9.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqyh5.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sqyhw.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqyjw.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqykr.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqym0.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqyn1.jpg Sonraki aşama Cnc kesim aşaması Biraz araştırdıktan sonra kurtköy sanayi sitesinde bir yer buldum Cnc kesim yaptırabileceğim ve orada kesimleri yaptırdım. Tahtaları daha hisli olsun diye wrb diye de bilinen ortası boş olarak Flared ve Düz sap olarak kestirdim. Ahanda resimler Ofansif klasik muadili ceviz ayous ayous ayous ceviz 5 kat http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqzyw.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr00n.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr01p.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr02k.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr03j.jpg Akçaağaç 5 kat http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr0kf.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr0l5.jpg = Raket yazmış Cnc ustası :) http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr0n5.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr0pd.jpg Gül ağacı 7 kat http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr04t.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr061.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr06w.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr07p.jpg Abanoz ağacı 7 kat http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr08b.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr09h.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr0bf.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr0cb.jpg Kuşgözü Akçaağaç 7 kat http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr0dd.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sr0gc.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr0hp.jpg Yapay abanoz dış katmanlı 7 kat http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sqzuk.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqzvj.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqzw5.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/h/sqzx5.jpg Bütün tahtalar http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr0qp.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr0rd.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr0s7.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr0tf.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr0sv.jpg Tahtalar cnc den çıktığı gibi eve getirip fotoladım yok püsküllü çapaklı filan demeyin Sonraki aşama kalın zımpara aşaması yorucu bir aşamaydı. El yapımı dedik ya el işçiliği başladı http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr168.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr180.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr18v.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr19g.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/h/sr1b4.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr1bu.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr1d0.jpg işte kullanacağım abanoz 7 http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr1sb.jpg özellikle kuşgözü akçaağaç ve normal akçaağaç çok etkileyici oldu: http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr1fw.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/h/sr1j3.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr1kc.jpg http://p1309.hizliresim.com/1f/h/sr1n0.jpg şimdilik bu kadar yapabildim tahtayı da resim uploadını da. 1-2 haftaya kadar ince zımparası ve sap işçiliği de biter umarım sap için ahşap tavsiyelerine de açığım. Merhaba ve sap işçiliği başladı Sapların kesimi için Önce taslakları çıkardım Flared sapın taslağı http://n1309.hizlire.../1f/q/sxhu6.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxhvc.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxhw2.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxhwv.jpg Düz sapın taslağı http://o1309.hizlire.../1f/q/sxhyd.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxhzl.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxj0d.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxj17.jpg Ve kesim başladı taslağını çıkardığımız sap modellerimizi ayous maun ve sapelli ağaçlarından kesmek için evimin civarında bir atölye buldum. Yatar daire denilen makine ile kesimlerimizi güzelce tamamladık. Çok telaşsız ama çok talaşlı birgündü:) işte fotoğraflar: http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjh5.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjl2.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjlx.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxjmk.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxjn7.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxjpd.jpg Ve işte saplarımız şekillenmeye başlıyor http://k1309.hizlire.../1f/q/sxjrn.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjtx.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjuu.jpg Aşağıdaki resimdeki çitalar flared sap olacaklar: http://n1309.hizlire.../1f/q/sxjvm.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxjzj.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxk1d.jpg Bunlar ise düz sap olacaklar: http://o1309.hizlire.../1f/q/sxk3c.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxk3z.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxk52.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxk5w.jpg http://o1309.hizlire.../1f/q/sxk6r.jpg http://n1309.hizlire.../1f/q/sxk7n.jpg http://k1309.hizlire.../1f/q/sxk88.jpg Devamı geliyor... Kesim bitiminde 1 flared ve 3 tane düz sapı son zımparaya hazır vaziyete getirdik flared olan ayous ve oldukça hafif, Düz olan saplardan bir tanesi ayous (çok çok hafif oldu) iki tanesi maun (çok karizmatik ama accuk ağırca oldu ortalarını çok oymak icab edecek.) Bu gün öğleden sonra test etmek için antrenmandan sonra deneyeceğim aşağıdaki tahtaları. Buyrun resimler: Gül ile maun harika oldu (maunu boşuna ön konsoluna koymuyormuş mercedes) :) http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxkqv.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxkrp.jpg http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxksm.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxktv.jpg http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxkn4.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxkq4.jpg Ağırlık dengesi denemeleri için geçici olarak bantla tutturuldu sap denenerek azar azar oyulacak. http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxkv3.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxkxk.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxky8.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxkzf.jpg Sap kalın filan demeyin her tarafından yaklaşık 1mm zımpara yiyerek azcık incelecek. ayous ağacından Flared sap akçaağacımız :) Hiç de ağır değil hatta oldukça hafif (tartma imkanım olmadı) http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxl14.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxl2p.jpg yakında kendim Kullanacağım Düz ayous saplı abanoz 7 Hafif / hızlı ve öfkeli :) http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxl5p.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxl74.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxl7q.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxl92.jpg http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxl9x.jpg http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxlbx.jpg Akçaağaç tahta maun sapla da harika oldu, ama ayous sapa göre azıcık daha ağır dolu sap raket sevenler için dopdolu bir sap oldu :) http://k1309.hizliresim.com/1f/q/sxldt.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxlg4.jpg http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxlgt.jpg http://n1309.hizliresim.com/1f/q/sxlhh.jpg Dnenmeye hazır tahtalarım. Abanoz7 ayous'dan düz sap - gül 7 maun'dan düz sap - akçaağaç5 ayous'dan falred sap http://o1309.hizliresim.com/1f/q/sxljf.jpg Şimdilik bu kadar. Düz sapların son işçiliği başladı. Düz saplar için sapelli ağacı - maun ve ayous ağacı kullanıldı. önce içleri el frezesinde 11mm lik oyucu bıçakla oyuldu, ayouslar zaten daha hafif oldukları için 7mm lik oyucu bıçakla oyuldu. http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3q28.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3pyu.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3q1l.jpg http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3q37.jpg Yukarıdaki sapelli ortadaki ayous alttaki maun. http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3q5r.jpg Aşağıdakiler sapelli ağacı düz saplarımız. Eski stiga ve eski butterfly lardaki saplara benzedi bu ağaçla yaptığımız saplar. http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3q7g.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3q9p.jpg Bunlarda ayouslarımız. Aslında bembeyazlar üzerlerindeki lekeler testere yanıkları idi ve zımparayla gitti. http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qbr.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3qd7.jpg Ve maun saplar. Saplar denenerek azar azar oyuldu.Tsu'nun önceki mesajında önerdiği gibi başparmağa gelen kısımların açısı yatırıldı ve sapın tablaya gelen kısmı değil de dip kısmı birazcık daha derin oyuldu. http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3qf8.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3qgf.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qlp.jpg Tüm Düz Saplar. (yukardan aşşağa: sapelli-ayous-maun) http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qmm.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3qpj.jpg Tahtalar teker teker denendi Abanozla başlayalım. http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3qqp.jpg (abanoz - maun sap, sanat eseri gibi oldu.) http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qrh.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3qs8.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qu4.jpg (abanoz ayous sap ile daha da hafif oldu.) http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3qvx.jpg Akçaağaç ile devamm bence akçaağaca ne sap takarsam takayım yakıştı çok şık oldu. http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3qwl.jpg (akçaağaç ayous sap ile) http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qzl.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3qy5.jpg (akçaağaç maun sap ile) http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3r11.jpg http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3r2k.jpg (akçaağaç sapelli sap ile) http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3r3l.jpg Sap seçenekleri: http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3r50.jpg Gül ile bitirelim. http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3r66.jpg (gül maun sap ile) http://m1309.hizliresim.com/1f/x/t3r6z.jpg http://s1309.hizliresim.com/1f/x/t3r7j.jpg (gül sapelli sap ile) http://r1309.hizliresim.com/1f/x/t3r8b.jpg http://o1309.hizliresim.com/1f/x/t3r9j.jpg (gül ayous sap ile) http://k1309.hizliresim.com/1f/x/t3rbd.jpg Flared saplarda bitti sayılır onlarında fotğraflarını yakında ekliycem. Buyrun Üretimi tamamlanmış akçaağacın resimleri: http://o1310.hizlire.../1g/3/t7rbv.jpg http://k1310.hizlire.../1g/3/t7rl6.jpg http://o1310.hizlire.../1g/3/t7rmg.jpg http://o1310.hizlire.../1g/3/t7rnc.jpg http://o1310.hizlire.../1g/3/t7rph.jpg http://k1310.hizlire.../1g/3/t7rrq.jpg Eveeet raketlerin çoğunun üretimi tamamlandı. (2 adet akçaağaç satıldı 1 adedide ayous ağacından fl sap olarak sipariş edildi hazırlanıyor.) Üretimin en son resimlerini ekliyorum iyi seyirler :P Kendim için yaptığım ayous ağacından saplı düz sap abanoz 7 kat (kendim için ürettiğim için aceleden işçiliği önemsemedim) http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r0l.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r2p.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r3s.jpg Ceviz ve ayous katmanlardan oluşan ofansif klasik benzeri tahta sapelli ağacından fl sap http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r4z.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r82.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5r92.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rbb.jpg Bilal kardeşime hızlı gelen :) çok severek kullandığım ; Akçaağaç 5 kat maun ağacı fl sap: http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rdz.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rhc.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rj9.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rk9.jpg spin33 (Murat abi) ve Bora nickli forumdaşlarımızın deneyip beğendiği, (Kendilerine teşekkür ediyorum.) Abanoz 7 kat sapelli ağacından fl sap: http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rlc.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rph.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rr7.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rs7.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rsz.jpg Bu resimleri upload etmemi geciktirecek kadar bomba bir tahta var sırada. Özel 5 eksenli cnc de kesimi yapılan düz sap (stiga düz sap ölçü alındı) Az önce üretimi tamamlandı. Ayous + Maun ağacı saplı Gül ağacı 7 kat: http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5ryq.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5rzv.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s0x.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s23.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s36.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s3y.jpg Elimde üretimi bitmiş olan tüm tahtalar: http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s7x.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s5x.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s6u.jpg http://u1312.hizliresim.com/1j/4/v5s8t.jpg (resimler tıklayınca daha oval-yayvan açılıyor üzerine 2 kere tıklayıp yakınlaşıp uzaklaşınca normal görüntü geliyor.) Umarım Beğenirsiniz. Şimdilik Bu Kadar.
    10 puan
  33. Lazı, Çerkezi, Türk ü, Kürdü ile omuz-omuza nice zorluklarla kurulan Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun..Birlik-beraberlik içinde Nice bayramlara..Herkese Selamlar..
    10 puan
  34. Arkadaşlar yeni bir blog açtım sporumuzla alakalı. http://blog.masatenisikonya.com/ konya yazdığına bakmayın, daha çok global ve türkiyedeki üst düzey konuları aktarmaya çalışcam.site popüler olursa ileride yeni bir domaine aktarıcam. sağdan soldan topladığım güncel yazıları haberleri çevirmekle başlıyorum işe, hatalarım olabilir, metin çevirme konusunda çok iyi diilimdir. bakarsanız, incelerseniz, bilhassa olumsuz eleştrilerinizi yazarsanız sevinirim.
    10 puan
  35. arkadaşlar yabancı bir forumda butterfly muadili lastikler listesi yapmışlar ben beğendim sizle paylaşayım dedim. eklemek çıkarmak isterseniz foruma iyi bir katkı sağlamış olursunuz hiç çekinmeden girişin 001 Tenergy 05 - LKT Red Diamond - Galaxy Yin-He Moon - Andro Hexer - Donic Acuda S1 - DONIC Baracuda - Palio Blitz 47deg - Xiom Omega IV Pro - Gewo Reflexx Speed - Sanwei T88-I 002 Tenergy 25 - Galaxy Yin-He Sun - Tibhar 1Q, - Tibhar Grip-S, - Donic Traction MS PRO 003 Tenergy 64 - Galaxy Yin-He Mars V2 - Palio Blitz 47deg - Andro Hexer+ - Ando Roxon 450 - Stiga Calibra LT Sound - Tibhar Aurus Soft - Xiom Omega IV Europe 005 Spinart - Palio Hadou 2046, Hadou Biotech - Palio Thor’s 006 Sriver G3 007 Sriver G3 FX 008 Roundell 009 Tenergy 05 FX - Donic Baracuda 010 Tenergy 25 FX - Galaxy Sun 33deg 011 Tenergy 64 FX - Palio Blitz 42deg 013 Bryce - Dawei Saviga 44deg, but slower 014 Bryce FX 015 Bryce Speed - JOOLA express one 016 Bryce Speed FX 017 Catapult 018 Cermet 019 Challenger Attack - TSP Super Spin Pips 21 - Tibhar Speedy Soft 020 Challenger Large 021 D’Or 021 Driver 022 Ekrips 023 Feint AG 024 Feint Long II - Galaxy / Yin-He Neptune - TSP Curl P1r 025 Feint Long III - TSP Curl P1r 026 Feint-Ox 027 Feint-Soft 028 Flarestorm II - Andro Blowfish 029 Flextra - Donic Varispin 030 Raystorm - Friendship 802-40 - Globe 889-2 031 Sapphira 032 Solcion 033 Sriver EL - Donic Coppa Tagora 034 Sriver FX - Donic Coppa Tenero - Palio CJ8000 Biotech w/36-38deg Japanese sponge (slightly tacky when new, but gets better as the tack wears off) - Gewo Target Air Tec FX - Tibhar Speedy Spin FX Premium 035 Sriver G2 - Dawei Saviga, spinnier 036 Sriver G2 FX 037 Sriver L - Yasaka Mark V - Mark V slightly more lively but similar speed, spin and control. - Donic Coppa - JUIC Driva Smash - Tibhar Speedy Spin - DHS G666 (it's slightly tacky at first but after it's broken in it loses its tack and plays very similar) - Gewo Target Air Tec L 038 Sriver S 039 Super Anti - Toni Hold New 40 (They're pretty similar on speed and grip) 040 Super-Sriver 041 Tackifire-C - Globe 999 National 042 Tackifire-D - Gewo Nano S/Speed Control, - Stiga Neos Tacky 043 Tackifire SP 044 Tackiness-C - Tibhar Dang? - Joola Topspin C - Stiga Chop & Drive - Gewo Mega Flex Control 045 Tackiness-C II 046 Tackiness-D - Gambler Six Shooter - Joola Air 047 Tempest (yeni tempest 1960' lardaki versiyonu değil) liste budur. kaynak :http://ooakforum.com/viewtopic.php?t=15710&p=169959
    10 puan
  36. Devlet lafla, sözle ya da iftar yemeği vererek sporu teşvik ettiğini sanıyor. Oysa bir ekipman aldığınızda faturasına bakın %18 KDV. Profosyonel spor ekipmanlarında vergi oranları sıfırlansa devletin gelir kaybı devede tüy kadar bile olmaz. Ama bu amatör sporcular için büyük bir teşvik olur. KDV pırlantada % 0 ve pek çok lüks giyim markasında "giyim" diye geçtiği için % 8, ama bir tahtada, bir lastikte, bir kramponda veya diğer spor dallarındaki ekipmanlarda % 18. Halbuki bu oranlar sıfırlansa spora çok büyük teşvik olur. Herhangi bir vatandaş KDV'si yok diye gidip de tenerji 05 almaz ya da krampon alıp, işe okula krampon ile gitmez. Bu konuda kamu oyu oluşturulup, baskı yapılmalı. Devletin bir spor politikası olmalı. Federasyonlar ve devlet günü kurtarmayı bırakıp, Türk sporunun geleceğini şekillendirmeli. Bu ve bunun gibi pek çok uygulama ve proje geliştirilmeli. Avrupa spor yaptıracak genç adam bulamıyor. Bizim son derece genç bir nüfus yapımız var ama sporcu bulamıyoruz. Karşılaştırın nüfüsu bizim yarımız, beşte birimiz hatta onda birimiz olan ülkelerdeki lisanslı sporcu sayısı bizden kat kat fazla. Çin'i beğenmiyoruz ama adamlar tüm branşlarda gümbür gümbür geliyor. Neden Çin başarılı diye sorunca "Adamlarda nüfus fazla" diyoruz. Biz nüfusumuz az olduğu için mi başarılı olamıyoruz. Federasyonların artık bürokrasiyi bırakması lazım. En basiti şu KDV olayının üstüne gitsinler. Sporcu adayları, amatörler, salon sporları ile uğraşanlar "Ha devlet bizim için birşey yapıyor. Bizi destekliyor." desinler.
    10 puan
  37. Katılım prosedürü biraz karışık, ancak kısaca söylersek, katılım sınırlaması var, o yüzden katılamıyorlar. Kriterler şöyle: Men's and Women's World Cups Participants of the competition are composed of: The current holder of the World Cup. The World Champion. The champion player or the strongest current player from each of the 6 continents (Africa, Asia, Europe, Latin America, North America and Oceania). 1 player from the host association. The top 8 players from the world ranking list. 2 wild card selections. Yani dünya kupasının şu anki sahibi, şu anki dünya şampiyonu (aslında bu ikisi de aynı kişi; Zhang Jike), 6 kıtanın her birinin en iyi oyuncusu, ev sahibi ülkenin bir oyuncusu, dünya sıralmasında ilk 8'e giren oyuncular, iki tane de ITTF'in belirleyebileceği oyuncu. Derseniz ki o zaman neden Zhang Jike katılamıyor, bence şundan: Zhang Jike’nin Grand Slam Şampiyonu ünvanına sahip. Bu süreç Zhang Jike için Rotterdam’daki Dünya Şampiyonası’ndaki birinciliği ile başlamıştı. Rotterdam’da Ma Long, yarı finalde Wang Hao’ya yenilerek elenmişti. Ma Long bu sırada bir bilek rahatsızlığının etkisinden yeni çıkıyordu ve bu yüzden tam performansını gösterememişti. Ancak bu yenilgi, onun için zincirleme olarak kötü bir sürece yol açtı. Ma Long bir sonraki Dünya Kupası’na seçme sisteminden dolayı katılamadı, kupayı Zhang Jike aldı. Ma Long daha sonra da olimpiyatlara katılamadı, olimpiyat şampiyonu Zhang Jike oldu. Dolayısıyla Zhang Jike üç en önemli kupayı alarak Grand Slam şampiyonu olurken, Ma Long bunların birini bile alamamış oldu. Oysa Ma Long ile ilgili diğer istatistiklere bir bakalım: *Ma Long, Rotterdam Dünya Şampiyonası’nda bir ay sonra, yani Haziran 2011’den sonraki 224 gün boyunca “hiç” yenilmedi. Oynadığı her maçı kazandı. 560 gün boyunca da hiçbir yabancı oyuncuya (Çinli olmayanlar) yenilmedi. *Ma Long, 8 aralıksız ay boyunca ITTF World Ranking’te dünyanın bir numarası oldu. *Ma Long üstüste 5 pro tour kazanarak Wang Liqin’in rekorunu egale etti. *Ma Long 51 uluslar arası maçı üstüste kazanarak Wang Liqin’in rekorunu kırdı. *Ma Long, Zhang Jike ile Eylül 2012’ye kadar toplam 25 maç yaptı. Bu maçların 21’ini Ma Long kazandı. Peki Ma Long olimpiyatlara neden katılamadı? Bu konuda birçok spekülasyon yapılmasına karşın, söylentilerden birisi Çin Milli Takımı’nın hocası Liu Guoliang’ın olimpiyatlardan sonraki demeciyle kesinlik kazanmış oldu: “Bir koç olarak benim temel hedefim Grand Slam atletleri yetiştirmek. Şu anda bunu Zhang Jike ile başardım. Bir sonraki ise sanırım Ma Long olacak." Ma Long ile Zhang Jike’nin hangisinin şu anda daha iyi bir oyuncu olduğu çok tartışılsa da, her ikisinin de günümüz itibariyle Wang Hao’dan daha iyi olduğu konusunda hemen herkes hemfikir, dünya sıralaması ve Pro Tour sonuçları da bunu gösteriyor. Peki, olimpiyatlardaki “her ülkeden sadece iki oyuncu” sınırlamasına göre neden bu iki kişilik kadroya Wang Hao girebildi ancak Ma Long giremedi? Cevap Liu Guoliang’ın demecinden sonra açık: Wang Hao ya da Zhang Jike, ferdilerde bu ikiliden hangisi kazanırsa kazansın, birisi Grand Slam şampiyonu olacaktı. Çünkü ikisinin de Dünya Kupası ve Dünya Şampiyonluğu ünvanları vardı. Yani Liu Guoliang, Grand Slam’i garantilemek istiyordu. Ma Long Olimpiyatları kazansa bu mümkün olmayacaktı. Bu dünya kupasındaki taktik de yine bu sonuca götürüyor; Liu Guoliang bu seneki Dünya Kupası’na katılacak iki oyuncu olarak Ma Long ve Xu Xin’i seçti. Yani daha önce bu kupayı kazanmamış oyuncuları. Görünen o ki, 2016 Rio Olimpiyatları için en olası iki isim bu ikili olacak...
    10 puan
  38. Teşekkür ederim abi. öz hakiki wang bora'dan sonra öz hakiki gece bekçisi olduk hadi hayırlısı...
    10 puan
  39. Öncelikle organizasyonda görev alan arkadaşlar olmak üzere buluşmaya katılan bütün arkadaşlara saygı ve selamlarımı sunuyorum. Emeği geçen herkese teşekkürler. Bol masa tenisli bir hafta sonu geçirmekle kalmadık aynı zamanda forum üyeleri ile beraber olabilme ayrıcalığını yaşadık. Biz (Fahri,Sevginur,Talha Sarılar, Alican Söylemez, Barış Ağaç) Kocaeli'den çok mutlu ayrıldık. Elbette kusursuz organizasyon yoktur. Olimpiyat organizasyonlarında bile skandal seviyesinde kusurlar olabiliyor. Ben bütün katılımcıların samimi olduğuna inananlardanım. Kusurlar elbette dile getirilmeli...Fakat bunu yaparken empati yapmayı da ihmal etmemeliyiz . Masa tenisine başlamadan evvel 20 yıl Atış sporu ile ilgilendim. Tabii ki severek yaptığım bir spordu ve Atış camiasını da gerçekten çok seviyorum. Fakat inanın Masa Tenisindeki katılım ve aktiviteler bu spora olan ilgimi daha fazla artırdı. Biz SARILAR ailesi olarak, bir çok sporcuya göre yeni sayılsak da, masa tenisi AİLESİNİN içinde olmaktan son derece mutluyuz. Saygı ve Selamlarımızla...:)
    10 puan
  40. Abicim ben gerekeni orada söyledim. Hükmen de verirdik, iki kişiyle de çıkardık. Fakat takım arkadaşlarınız bunu kabul etmedi. Siz ise henüz daha kendi aramızda doğru dürüst konuşmadan hakem masasına gittiniz. Belki 1-2 dk daha orada tartışsaydık kendi aramızda çözerdik. Ortalığı germenin faydası yoktu. Beni yıllardır bilirsin, bugüne kadar kimsenin hakkını yemişliğim, ortalığı birbirine karıştırmışlığım, raket fırlatmışlığım, pano tekmeleyişliğim yoktur. Rakibin raketi yasaklıymış, üstünde fosforlu sarı t-shirt varmış, servisi elinden çıkarmıyormuş falan en ufak bir ayrıntıya bulaşmadım, şikayetçi olmadım. Tek derdim raketi topla buluşturmak ve insanlarla beraber güzel, eğlenceli vakitler geçirmek. Her ne kadar profesyonelce yapılıyor gibi gözükse de bu sporu sadece hobi olarak yapıyorum. O yüzdendir ki hiçbir zaman takım seçerken tercih nedeni para değil, vefa borcum olan, bana destek veren insanlar ve takımdaki kişilerdir. Bu seneyle birlikte tüm liglerde oynamış olacağım ve hayatımda sadece 1 kere sarı kart gördüm o da takım arkadaşıma sayı arasında taktik vermeyi biraz abartmam yüzünden. (ki ülkemizde birçok hakem buna kart vermez) Hakem abimle de maçtan sonra beraber çay içtik, sohbet ettik. Hak, hukuk dediniz... Başkasının hakkını bırakın, kendi hakkımdan sayısız kez vazgeçmişimdir. En kritik maçlarda veteran abilerim, kendi topları 1 mt dışarı kaçmasına rağmen "değdi" demeleri üzerine sayıları hep onlara vermişimdir. Turnuvada karışıklık içinde bu abiyi alın yerine mavilerden birini verin diyemezdim. Organizasyon konusuna az da olsa bulaştım ve karışıklığın farkındaydım. Renk belirlemede başrol oynadığım için zaten diken üstündeydim. Gidenler için her renkten birer tane olsaydı pekala düzgün bir şekilde paylaştırılabilirdi. Turnuva öğle saatlerinde öyle bir hal aldı ki neredeyse takım maçları karambole gidiyordu. En azından çok geç saat bitme olasılığı vardı. Diğer arkadaşlar duruma el koydu ve özveri göstererek önce takım maçlarını sonra da ferdi maçlarını oynattılar. Yinede bir kusurum olduğunu düşünüyorsan özür diliyorum. Çünkü 3-5 liralık metal parçası için kimsenin kırılmasını istemiyorum.
    10 puan
  41. Çin lastikleri Tipik olmaktan çıkmaya başladı,Öncelikle bunu belirteyim.Ancak ilk akla gelen özellikler; Çin lastiklerin üst yüzeyinin yapışkanlı ( tacky ) olması ve Avrupa lastiklere göre daha dayanıklı olmalarıdır. Çin Lastiğin diğer lastiklerden en büyük farkı fiyatlarının uygun olmasıdır.Oyun karakteristiği olarak ;atış açıları avrupa lastiklere göre daha alçaktır.Hızları avrupa lastiklere göre daha yavaştır.Ancak Çin lastikleri top yedikçe ve kullanıldıkça yapışkan ( tacky ) özelliği azaldığından top lastikten daha erken ayrılır ve hızı zamanla biraz daha artar.Lastikten çıkan ses genelde tahtaya da bağlı olarak daha tiz bir sestir.Zamklı etki dediğimiz ( Catapult ) özellik Çin lastiklerinde fazla yoktur.Dolayısıyla ara ara bazı özel yağ ve booster larla süngeri yumuşatmak gerekmektedir ( Tuned ).Yeni nesil çin lastiklerinin bir kısmı hariç Çin lastikleri daha çok güçlü spinler için tercih edilir.Özellikle masaya yakın dolu spin atmak ve blokta ( alçak atış açısı ) sorun yaşamamak isteyen sporcular Çin lastiklerini çok severler.Çin lastikleriyle gerçekleştirilen spinlerde top rakip masaya temastan sonra fazla sekmediğinden ancak dönüşünden de fazla birşey kaybetmediğinden rakibe sıkıntı verir.Aynı şekilde bloklarda da toplar yükselmez aksine inişe geçer.Çin lastikleri,dolu servis atmada çok üstündürler.Özellikle fileye yakın kısa ve dolu servislerde çok büyük avantaj sağlarlar.Ayrıca masa içindeki kesik ( chop ) vuruşlarında çok etkilidirler.Kontrollü vuruşlar için idealdirler. Çin lastikleri tempoları itibariyle daha güçlü vuruşlara ihtiyaç duyarlar.Özellikle fazla yüksek olmayan toplara yapılan Şut vuruşlarında bekleneni veremezler.Bunun için topu yuvarlamak ve spine benzer vuruşlar yapmak gerekir.Tacky özelliğinden dolayı tozlanma olayı fazladır.Sık sık temizlemek gerekir.Oyun hissi Avrupa lastiklere göre daha azdır.Çin lastiklerine alışan sporcular kolay kolay vazgeçemezler ve Avrupa lastiklerle oynamakta zorluk çekerler.genel itibariyle biraz daha ağırdırlar. Genelde Çin lastikleri çok hızlı değillerdir.Dolayısıyla Def ,All ,All- gibi tahtalarla fazla sevilmezler. Üst yüzeyi fazla yapışkanlı olan Çin lastikleri ile Spin çekmek için ayrı bir Spin antrenmanı yapmakta yarar vardır.Özellikle çin lastiği müdavimi Asya'lı sporcular masadan fazla uzaklaşmadan,kolla beraber daha çok bileklerini de kullanarak topun yan ve tepesine Fırçalama dediğimiz hareket ile Spin hareketini gerçekleştirirler.Çin lastiklerinde olay daha çok üst yüzeyde biter.Süngerin topa etkisi fazla değildir.Avrupa lastiklerde bu durum tersinedir hatta özellikle tahtanın vuruştaki etkisi çok önemlidir.Çin lastiklerinde top lastiğe fazla gömülmez. Çin lastikleriyle blok hareketinde raketin açısı daha açık olmalıdır.Hatta fast spinlere bloklarda raket açısı normalden fazla açık olmalı ve topa extra bir itiş verilmelidir.Çin lastikleri ile top spinlere blok yapmak kolay olduğundan normal blok hareketi yeterlidir. Çin lastiklerinin gergin ve yapışkanlı üst yüzeyi ve genelde sert olan sünger yapısından dolayı özellikle düz vuruşlarda çıkan ses topun kırık olduğu hissini uyandırır. Çin lastikleri su bazlı yapıştırıcılarla yapıştırılabilir.Ancak öncesinde en azından bir kez bebe yağıyla 24 saat yağa yatırmak lastiği hantallıktan kurtaracaktır.Daha sonra 2 kat su bazlı yapıştırıcı ile yapıştırmakta yarar vardır. Firmalar,yeni nesil çin lastikleriyle çok iddialı duruma geldiler.Reklama girmesini istemediğimden marka belirtmeyeceğim.Ancak şunu söylemekte fayda var; çok yüksek maliyetli avrupa lastiklere alternatif olarak çıkan Yeni nesil Çin lastikleri çok daha uygun fiyatlarıyla ve dayanıklılık süreleriyle daha fazla rağbet görmeye başladılar.Oyun karakteristiği özellikleri ittibariyle de beğeni toplayan bu lastikleri denemekte fayda var diye düşünüyorum.
    10 puan
  42. 01.08.2015 08:00 – Toplanma 09:00 – Açılış, seramoni, tişört dağıtılması 09:30 – Müsabakaların başlaması 12:00 – Yemek Molası (Pide-Ayran dağıtımı yapılacaktır) 13:00 – Müsabakalara devam edilmesi 20:00 – Akşam yemeği ( Forum Gala Yemeği ) 25 lira. Yemeğe katılmak isteyenler Cumartesi bildireceklerdir. 02.08.2015 08:00 – Müsabakaların başlaması 12:00 – Öğle yemeği (Yemek sonrası dondurma servisi) 13:00 – Müsabakalara devam edilmesi Kapanış Töreni (müsabakaların bitiminde yapılacaktır) Not:Sınırsız su salonda bulundurulacaktır.
    9 puan
  43. Yanında topu ,raketi olmayan da salona gelip oynamak istiyor.Bunları salondan temin etti diyelim bu defa da kot pantolunu ,kabanı , şapkası ve botları ile tam techizatlı olarak masanın başına geçip başlıyorlar yeteneklerini sergilemeye JBir iki dakika içerisinde de maç başlıyor.Sayıyı kaçıran eleman raketi küüüt diye masaya vurur.Maçın bittiği de yok, onların maçında setler 21 sayı çünkü.Masaya vurma olayı defalarca tekrarlanır.Elemana “masaya vurma” diye etraftan uyarı gelince de raket tekrar masaya vurulur “böyle vurunca bişey mi oldu sanki”der.Gel de hasta olma şimdi.Sonuç olarak salondan faydalanmak ücretsiz olunca karmaşa üst seviyeye çıkıyor.Öncelikle düzeltilmesi gereken budur. Her şeye rağmen salon Belediye veya herhangi bir Bakanlığa ait ise yinede ücretsiz olmalı. Salona giriş kuralları mutlaka belirlenmeli. Herkesin raketi,topu,şortu,tişortu,eşofmanı,spor ayakkabısı çantasında olacak şekilde salona girebilmeli.Yani sokakta giyilen ayakkabı ile solana girilmemeli.Kusura bakmayın çok kaba olacak ama yazmak zorundayım.Sokakta giydiğimiz ayakkabı ile kedi,köpek ,kuş gibi hayvanların idrar ve dışkıları üzerine basıp bu organik maddeleri ayakkabımız ile salona taşımaya kimsenin hakkı yok. Spor malzemelerini valizinde taşıyan kişiden neden ücret talep ediliyor ki ? Salondan faydalanmak istediği halde 15-20 TL lik raket harcamasını bile gereksiz bir masraf olarak gören kişiler salona üye mi olacaklar sanıyorsunuz. Bu kişileri salondan uzaklaştırmak için üyelik ücreti koyalım fikri en basit önlemlerden biridir. Ayrıca raketi olmayana raket de veriyoruz demek son derece saçmadır. İnsanlar devlete,belediyelere vergi öder. Bunun karşılığında da hizmet almak en doğal hakkıdır. Salonlardan faydalanmak ücretsiz olmalı ama mutlaka kuralları da olmalı. Kalite sürekli ön planda tutulmalı… Özel salonlar için herhangi bir lafım yoktur.Kendileri daha iyi bilir.
    9 puan
  44. Bir kez izleyip te ikinci defa izlemeyene parası iade :) https://www.facebook.com/video.php?v=487545678054054
    9 puan
  45. Hakemlerin istenmemesi sizi neden bu kadar üzdü anlayamadım açıkçası. Konunun ilk mesajlarına bakarsanız forum buluşmasında hakemlerin yer almasının anlamsız olduğunu ve hakemler olmadan daha rahat olacağımızı söylemiştim. Fakat biliyoruz ki orada olmanız ne sizin seçiminizdi ne de bizim seçimimizdi. Eleştirilerime gelince, ağır olduğunu düşünmüyorum, ne gördüysem aynen aktardım. Tek eklemem ''küstah'' kelimesi oldu. Onu da ne şahsi algılayın, ne de genele söylenmiş bir söz olarak düşünün. Ama yine de üstünüze almak isterseniz bir şey diyemem, tercih sizin. Bütçe hesabı demişken; İstanbul- Ankara gidiş dönüş yol masrafı : 100 TL Ankara'da konaklama: 100 TL Yeme-içme, ekstra masraflar : 100 TL Toplam: 300 TL Cebime giren para mı? Hayır. Cebimden çıkan 300 TL. Bu işten karım ne? Sıfır. Ne profesyonelim, ne de bu işten en ufak bir kazancım var. Tek derdim masa tenisi sevgim ve dostlarla bir araya gelme isteğim. Hakemler beni masadan çıkaramazdı. Neden mi? Çünkü ben sporcu değilim. Oradaki organizasyon resmi bir organizasyon değil. Ben oraya masa tenisi oynamaya gelmişim. Boş bir masa olsun da, Türkiye'nin öbür köşesinden gelen kardeşimle, abimle 2 top atayım derdindeyim. Buna oradaki hiçbir güç mani olamazdı. Bizim hakemlerden beklentimiz bunu göz önünde bulundurarak daha anlayışlı ve daha yumuşak davranmalarıydı. Ama davranmadılar. Final maçında kart dahi çıkıyordu neredeyse. Haklıdır, haksızdır farketmez ama bir dostluk turnuvasını bu kadar ciddiye almanın anlamı yoktu, benim sitemim ve eleştirim buna. Spor salonu elbette mahalle kabadayılığı yapılacak bir arena değil. Ben de zaten mahalle kabadayısı değilim. Küstah olduğum doğrudur ama kabul ederim. Dİlimin kemiği de yoktur. Eleştirince ağır eleştiririm biraz. Taa Ankara'lardan düşünüp taşınıp mesaj yazmışsanız iyi eleştirmişim demek ki. Hakemlerin organizasyonu daha derli toplu hale getirdiğini mesajımda yazmıştım, okumuşsunuzdur. Sezarın hakkını sezara verecek kadar adilim, o konuda şüpheniz olmasın. Fakat hakemlerin yaptığını bu üyeler daha önceki buluşmalarda kendi çabasıyla gayet de güzel yaptı. Olduğu kadar, sonuçta Dünya Şampiyonası organize etmiyoruz. Aksaklık olması, maçlarda gecikme yaşanması zaten en son sıkıntı edilecek durum. Maçı verilmeyen gider boş bir masada diğer üyelerle antrenman yapar, maç yapar vs. Çok da dert değil. Maksat beraber olmaksa gerisi teferruat diyorum. Hepimize iyi forumlar
    9 puan
  46. Her turnuvada güçlü oyuncular ayrı oynasın vs fikirleri ortaya atılır. Ama çoğu kişinin kafasında maalesef çok yanlış ön yargılar var. Ligde oynayan oyuncuların çok büyük bölümü geçimini bu spordan sağlamıyor. Para kazananların çok büyük bölümü de gelirine sadece bir katkı sağlıyor. Mesela 2. ve 1. ligde oynayıp da para alan kesinlikle %50'den aşağıdadır. Çoğu kişi sadece masraflarının karşılanması ile yetinir. Hatta Arıköy'de 2. ligde oynayan oyuncuların hiçbiri para almıyor hatta masrafları bile karşılanmıyor... Hiçbiri de çocukluğunda masatenisine başlamadı. Mesela ben 20 yaşında başladım ve hiç hocam olmadı. O yüzden lig oyuncusu diye bakıp ben bu adamları yenemem diye düşünmek çok yanlış. Hadi bu kısmı bir kenara bırakalım. Turnuva haricinde nerede olursa olsun seviyesi benim seviyemden düşük olan neredeyse her oyuncu benle oynamak isterken neden bir tunuvada oynamak istemiyor anlamıyorum... Ne olacak kaybedince onu merak ediyorum. Sadece açıklarını görürler, aradaki farkları gözlemlerler o kadar. Benim şansım olsa sabah akşam süperlig oyuncuları ile oynar yenilirdim... Ama kendini geliştirmek mi? yoksa yenileceğinizi bildiğiniz adamdan kaçıp yapay bir mutluluk yaşamak mı?
    9 puan
  47. http://www.youtube.com/watch?v=E_ouzvh73sY bravo waldner! bravo persson!
    9 puan
  48. Bence maçların yetişmemesi, oyuncu dağılımları, ikinci gün kadro değişiklikleri gibi konuları konuşmaya gerek yok. Bu konulardan şikayetçi olan arkadaşlar olabilir çok doğaldır ama bilinmelidir ki bu aksaklıkların büyük bir kısmının da nedeni yine forum üyeleridir. Maçlarını bitirmek yerine bolca antrenman maçı yapan veya maçı olduğu halde 2. güne katılmayanlar oldu. Böyle olunca çözüm bulabilmek adına bunlar yapıldı. Bu noktada bunlara bir başka çözüm öneriniz varsa yazabilirsiniz. Önümüzde bir sonraki buluşmayı konuşabileceğimiz 1 yıl var. Nasıl daha iyi olurduyu bolca düşünürüz. Benim kanaatim, "aman karşı taraf güçlüydü", yok "bize haksızlık yapıldı", yok "bizim kırmızı açık kırmızıydı" vs. şeklinde hayıflanıp derece kaygısını ön plana alan, üstüne üstlük oraya gelmek dışında ne organizasyona ne de foruma katkısı olmayan üyeler mümkünse bir sonraki buluşmaya gelmesinler. Bu bir rating turnuvası değildir. İsmi üzerinde bir buluşmadır. Ve bu 140 kişilik (tahminen) organizasyonu şahsi çabalarıyla bir avuç arkadaş yaptı. Bana göre bu imkanlarla çok da güzel gerçekleştirdiler. Bolca masa tenisiyle geçen 2 gün oldu mu? Bence oldu. Gerisi hikaye. NOT: Ben Starbucks'dan şikayetçiyim, çok git gel yaptım. Bardaklar miniminnacıktı. Büyük bardak garantisi veriyorlarsa bir dahakine Kahve Dünyası gelsin.
    9 puan
Liderler panosu zaman dilimi: Istanbul/GMT+03:00
  • Çevrimiçi Kullanıcılar   0 Üye, 0 Gizli, 6 Misafir (Tam liste)

    • Şu anda bağlı kayıtlı kullanıcı bulunmuyor
×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgi

Bu sitede size daha iyi yardımcı olabilmek için çerezler kullanılır. Çerez ayarlarınızı buradan yapabilirsiniz, veya devam ederseniz çerez kullanımını kabul etmiş sayılırsınız..